Amerikan Uzay Ajansının (NASA) Curiosity keşif aracı Mars yüzeyinde bor minerali izleri tespit etti.
Mars yüzeyinde bor ilk kez tanımlandı ve eski çağlarda uzun süreli yaşanabilir yeraltı suları potansiyeli belirlendi.
Keşif aracının, halen araştırma yürüttüğü Gale Krateri‘ndeki Sharp Dağı yakınlarında kalsiyum sülfat damarları içinde tespit ettiği bor mineralinin, gezegenin geçmişinde uzun süreli yaşamsal yeraltı suyu varlığının kanıtı olabileceği belirtildi.
NASA’nın Los Alamos Ulusal Laboratuvarı, Amerikan Jeofizik Cemiyetinin San Francisco’da düzenlenen yıllık toplantısında yaptığı bilgilendirmede, suda yüksek çözünürlüğe sahip olan bor mineralinin izlerine genelde buharlaşmış su kaynaklarının yoğun olduğu yerlerde rastlandığını, dolayısıyla Kızıl Gezegen’de bor bulunmasının da geçmişte yaşamsal su kaynaklarının mevcudiyetinin işareti olabileceği ifade edildi.
Laboratuvarın kaydettiği gibi bor, Curiosity’nin lazer çekim Chemistry and Camera (Chemcam) aleti ile tanımlandı ve Los Angeles’ta, Fransız uzay ajansı CNES ile birlikte geliştirildi. Los Alamos’un ChemCam gibi keşfedici araçlarla ilgili çalışması, Laboratuvarın ulusal savunma için 500’den fazla uzay aracı oluşturma ve kullanma tecrübesinden kaynaklanıyor.
Los Alamos Ulusal Laboratuvarından araştırmacı Patrick Gasda, “Eğer kalsiyum sülfat mineral damarları içinde bulduğumuz bor Dünya’dakine benzer özellikteyse, o zaman Curioisty’nin bulgularına dayanarak Mars’ın yer altı sularının 0 ila 60 derece arası sıcaklığa ve alkali bakımından nötr özelliğe sahip olduğu sonucuna varabiliriz” dedi.
Gale gölünün bir kısmının kurutulması ulaşılamayan üst katmanda bor içeren bir tortu ile sonuçlanıyor olabilir. Bu katmandan gelen bazı maddeler daha sonra yer altı suyuyla kayalardaki kırıklara taşınmış olabilir. Veya belki de kil içeren yataklardaki ve yeraltı sularındaki kimyadaki değişiklikler, borların nasıl toplandığını ve yerel çökeltiler içerisinde bırakıldığını etkiliyordu.
Gezici yokuş yukarı ilerledikçe, kompozisyonlar daha fazla kil ve bora yöneliyordu. Bu ve diğer değişiklikler bize çökellerin başlangıçta çöktüğü koşulları ve birikmiş katmanlar boyunca yeraltı sularının daha sonra nasıl değişip taşınacağı hakkında bilgi verebilir.
Daha sonra Mars’ta görülen yeraltı suları ve kimyasalları eski katmanlı kaya çatlaklarını dolduran mineral damarlarda etkilerini en açık şekilde bıraktı. Fakat damarlar çevreleyen kaya matrisinin bileşimini de etkiledi ve akışkan kaya tarafından etkileniyordu.
Mars’ta hayatın şimdiye kadar varlığı halen bilinmiyor. Bunun için güçlü bir delil bulunamadı. Curiosity 2012 yılında Mars’ın Gale Kraterinde indiğinde, misyonun asıl amacı alanın mikroplar için uygun bir ortam sunduğunun belirlenmesiydi.
Grotzinger, “Minerallerdeki ve elementlerdeki değişimler dinamik bir sistemi gösteriyor. Yüzey suyunun yanı sıra yeraltı sularıyla da etkileşime giriyorlar. Su, killerin kimyasını etkiler, ancak suyun bileşimi de değişmekte. Su ile uzun, etkileşimli bir geçmişi gösteren kimyasal karmaşıklığı görüyoruz. Kimya ne kadar karmaşıksa, yaşanabilirlik o kadar iyidir. Bor ve kil elementlerin ve elektronların hareketliliğinin altını çiziyor ve bu hayat için iyi” dedi.
Los Alamos laboratuvarı, yer altı sularının sıcaklık, pH faktörü ve çözünmüş mineral içeriğinin onu yaşanabilir hale getirebileceğini de belirtti.
Araştırmacılar Gale Krateri’nin Mars’ın ıslak olduğu bir zamanda oluştuğunu ve daha sonra kraterin içinde bir göl oluştuğunu söylüyor. Bir süre sonra bu göl ortadan kayboldu ve kraterin kendisi sedimanlar tarafından gömüldü.
Borun bu noktada neden tespit edildiğine gelince
Gale Gölünün bir kısmının kurumasının, henüz ulaşılamayan, üstü örtülü bir tabakada bor içeren bir tortu ile sonuçlanması olabilir. Laboratuvar raporları, killi yatakların ve yeraltı suyunun kimyasındaki değişiklikler, borun nasıl toplandığı ve yerel çökeltilerin buna neden olabileceğini söylüyor.
Öyle bile olsa, böyle eski bir tortul havza gerçek bir kimyasal reaktör olacak.
NASA’nın Curiosity gezici bilim ekibinden elde edilen bu bulgu ve diğerleri Amerikan Jeofizik Birliği Konferansı’nın San Francisco’da düzenleyeceği bir basın konferansında tartışılacak.