Ana Sayfaİnsan ve ToplumFelsefeÖlümün Anlam Arayışı; Deizm

Ölümün Anlam Arayışı; Deizm

-

Uzun zamandır inançlara dair sorgulama yapıyorum. Okuyorum, sorular soruyorum, düşünüyorum, varsayımlarda bulunuyorum. Bu çabamın meyvesini topladığımı düşünüyorum. Ve hatta onunla karnımı doyurduğumu hissediyorum. Geçmişe dönüp baktığım zaman ne kadar da körü körüne ve dogmatik yaşadığımı görüyorum. Öylesine sert, öylesine sıkı bir inancım vardı ki bunu hiç kimsenin değiştirebileceğini düşünmüyordum. Fakat okudukça, tartıştıkça, yeni fikirler zihnime hücum etti. Ve hatta orayı ilhak etti.

Bu düşünce deizm. İnanma isteğimin ve bilincimin ortaya çıkardığı bir düşünce. Düşünüyorum da eskiden ne kadar zordu bu mesele. Çünkü anlamsız gelen konular vardı fakat öylesine katı ve sorgulanamazdı ki inancım korkuyla meselenin üstünü kapatıyordum. Her soru korkumu büyütüyordu. Bunca yıl boyunca inandığım düşünce elimden kayıp gidiyordu. Korktum ve sorulara bir süre ara verdim. Ta ki bir ateistle arkadaşlık kuruncaya kadar. Çatırdayan inancım kırılıyordu onunla beraber. Ufuk açıcıydı tartışmalarımız. Ve fakat ben hala inanmaya devam ediyordum. Bu korku, sonsuz ceza fikri, öylesine yer edinmişti ki zihnimde ne olursa olsun onu oradan söküp atamıyordum. Zaman geçti, arkadaşım uzaklara gitti. Şimdi elimde kırılan inancım vardı. O kırıkların arasından yeni, daha önce hiç aklıma gelmeyen fikirler doğuyordu. Korkum azalmıştı, artık daha cesur sorular sorup onlara fikrimce yanıtlar verebiliyordum. Bu benim reformum olmuştu, Martin Luther gelmişti ve bütün cehennemi satın almıştı. Artık korkacak hiçbir şey yoktu.

inanç ile ilgili görsel sonucu

Reformun ardından düşünce sistemim özgürleşti. Ve Rönesans hiç de uzak bir gelecekte değildi. Benim aydınlanma çağımın en büyük yazarı Vladimir Bartol’dur. Bu yazarın uzun zamandır okumak isteyip de fırsatını bulamadığım Fedailerin Kalesi Alamut kitabını okuyuşum bütün inanç sistemimim kökten değiştirdi. Artık bir dindar değildim. Hiçbir din inancıma karşılık vermiyordu. Dinlerin hepsi öylesine insancıldı ki bir Hasan Sabbah ürünü olmadıklarına kendimi ikna edemiyordum. Vaat edilen hep cennetti. Belki de zaafımız. Sonsuzluk ve her şey… Bir afyon yetiyordu inanmaya. Bu inançla insanlar kendini seve seve ölümün kucağına bırakıyordu. Tıpkı zamane dinleri gibi. Ateist arkadaşımla yaptığım tartışmalarda eksik kalan noktalar birer birer doluyordu. Şimdi her şey daha çok anlamlıydı.

Yaşayan Ölüm

İnsan arzuları ve istekleri olan bir canlıydı. Bunların bir kısmını dünya üzerinde tamamlıyordu. Fakat bu istek sonsuzdu. Her şeye sahip olmalıydı insan. O bu dünyanın en ileride gelen sakiniydi. Cennet fikri arzu denen varlığın doyumu için elinden gelen çabayı sarf ediyordu. Hem insanın en büyük korkusu olan ölüme de büyük bir anlam kazandırıyordu. Ve hatta belki arzunun da önüne geçiyordu bu anlam. Kaybolmayacaktı artık toprağa karışanlar. Sevenler kavuşacak, iyiler kazanacaktı. Son nefesimiz artık son olmayacaktı. İlk dinlerin bu fikirle ortaya çıktığını düşünüyorum. Ölüm bilinmezini bilinir hale getirmek için…

Dinlerin başlangıcı ilk insanın ölümüyledir sanırım. Ölüm çok korkunç, kaçınılmaz, anlamlı ve işin enteresan kısmı çok anlamsızdır. Dinler ise bir nevi ölümün anlam arayışıdır. Yok olma fikri insana öylesine ağır gelmektedir ki bizler bu düşünceyle başa çıkmak için türlü yollara başvururuz. Bu yollardan birisi de öldükten sonra yaşamın devam edecek olduğuna dair duyulan inançtır. Bir film izlemiştim Yalanın İcadı adında. Özgürleşme çağında bütün sorular serbesttir. Bu yüzden bu filmde zihnimde bir sürü soru vardı. Film yalanın icat edilmediği topraklarda geçiyordu. Orada hiç kimse yalan söyleyemezdi. Filmdeki insanlar öldükten sonra yok olacakları inancındaydı. Bu ise ölen insanlara korkunç geliyordu. Baş karakter ilk yalanını söyledikten sonra film hız kazandı. Öylesine büyük bir hızdı ki bu ölüme anlam kazandırdı. Yalanı icat eden baş karakterin annesi de bu dertten mustaripti. Ölüyordu. Yok olmak istemiyordu.  Karakterimiz annesine yalan söyleme kabiliyetiyle durumu açıkladı. Öldükten sonra hayat devam edecekti. Bunu duyan insanlar bir anda başkalaşmaya başladı. Bu yeni bilgi büyük çalkantılara ve değişime sebep oldu. Anlam kazandı ölüm. Ve fakat söylenen sözün gerçekliğine dair en ufak bir kanıt yoktu. Ama bu insanlara öylesine iyi gelen bir düşünce yapısıydı ki sağlıklı olduğu düşünülebilirdi. Konuyu epey böldüm fakat anlatmak istediğim düşünceye katkıda bulunduğunu düşünüyorum bu alıntının. Ölüm ve ondan sonrası hakkındaki fikirlerimiz…

Sanırım ilk insanlarda anlam arayışı yoktu. Onlar sadece temel ihtiyaçlarını karşılamak için yaşıyordu. Ve bu ihtiyaçlar karşılandıktan sonra bir üst basamağa geçiş olmuyordu.-Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göz atmak isteyebilirsiniz.- İnsanlık modernleşmeye başladıktan sonra, ateşi bulduktan, yazıyı yazdıktan, yerleşik hayata geçip tarım yapmaya başladıktan sonra, birinci basamak artık insanların ihtiyaçlarını karşılamamaya başladı. Sevdi sevildi, ait oldu. Sevdiklerini kaybetti. İnsanlık nerede birbirini sevmeye, birbirine sahip olmaya, birbirlerinin varlığına anlam kazandırmaya başladıysa bence ölümle haşır neşir olmaya da orada başladı. Bütün bir ömür birlikte olduğu varlık yok oluyordu. Elinizden kayıp toprağa ya da her nasıl inanıyorsa oraya gidiyordu. Bu çok acıydı. Varlık var olmayı bırakamazdı, varlık var olduğu müddetçe.

Bütün bu fikir muharebesinden sonra dinler hayatımı terk etti. Yaşam ve bu kadar büyük bir evren hakkında dinlerin hepsi yetersiz görüşler beyan ediyordu. Sorgulamamız gerekiyordu. Ölüm korkusuyla başa çıkmak için farklı bir görüş ortaya koymamız gerekiyor. Yaşadığımız günlere…

\n

Uzun\nzamand\u0131r inan\u00e7lara dair sorgulama yap\u0131yorum. Okuyorum, sorular soruyorum,\nd\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum, varsay\u0131mlarda bulunuyorum. Bu \u00e7abam\u0131n meyvesini toplad\u0131\u011f\u0131m\u0131\nd\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum. Ve hatta onunla karn\u0131m\u0131 doyurdu\u011fumu hissediyorum. Ge\u00e7mi\u015fe d\u00f6n\u00fcp\nbakt\u0131\u011f\u0131m zaman ne kadar da k\u00f6r\u00fc k\u00f6r\u00fcne ve dogmatik ya\u015fad\u0131\u011f\u0131m\u0131 g\u00f6r\u00fcyorum.\n\u00d6ylesine sert, \u00f6ylesine s\u0131k\u0131 bir inanc\u0131m vard\u0131 ki bunu hi\u00e7 kimsenin\nde\u011fi\u015ftirebilece\u011fini d\u00fc\u015f\u00fcnm\u00fcyordum. Fakat okuduk\u00e7a, tart\u0131\u015ft\u0131k\u00e7a, yeni fikirler\nzihnime h\u00fccum etti. Ve hatta oray\u0131 ilhak etti. <\/p>\n\n\n\n

Bu\nd\u00fc\u015f\u00fcnce deizm. \u0130nanma iste\u011fimin ve bilincimin ortaya \u00e7\u0131kard\u0131\u011f\u0131 bir d\u00fc\u015f\u00fcnce.\nD\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum da eskiden ne kadar zordu bu mesele. \u00c7\u00fcnk\u00fc anlams\u0131z gelen konular\nvard\u0131 fakat \u00f6ylesine kat\u0131 ve sorgulanamazd\u0131 ki inanc\u0131m korkuyla meselenin\n\u00fcst\u00fcn\u00fc kapat\u0131yordum. Her soru korkumu b\u00fcy\u00fct\u00fcyordu. Bunca y\u0131l boyunca inand\u0131\u011f\u0131m\nd\u00fc\u015f\u00fcnce elimden kay\u0131p gidiyordu. Korktum ve sorulara bir s\u00fcre ara verdim. Ta ki\nbir ateistle arkada\u015fl\u0131k kuruncaya kadar. \u00c7at\u0131rdayan inanc\u0131m k\u0131r\u0131l\u0131yordu onunla\nberaber. Ufuk a\u00e7\u0131c\u0131yd\u0131 tart\u0131\u015fmalar\u0131m\u0131z. Ve fakat ben hala inanmaya devam\nediyordum. Bu korku, sonsuz ceza fikri, \u00f6ylesine yer edinmi\u015fti ki zihnimde ne\nolursa olsun onu oradan s\u00f6k\u00fcp atam\u0131yordum. Zaman ge\u00e7ti, arkada\u015f\u0131m uzaklara\ngitti. \u015eimdi elimde k\u0131r\u0131lan inanc\u0131m vard\u0131. O k\u0131r\u0131klar\u0131n aras\u0131ndan yeni, daha\n\u00f6nce hi\u00e7 akl\u0131ma gelmeyen fikirler do\u011fuyordu. Korkum azalm\u0131\u015ft\u0131, art\u0131k daha cesur\nsorular sorup onlara fikrimce yan\u0131tlar verebiliyordum. Bu benim reformum\nolmu\u015ftu, Martin Luther gelmi\u015fti ve b\u00fct\u00fcn cehennemi sat\u0131n alm\u0131\u015ft\u0131. Art\u0131k\nkorkacak hi\u00e7bir \u015fey yoktu. <\/p>\n\n\n\n

\"inan\u00e7<\/figure>\n\n\n\n

Reformun\nard\u0131ndan d\u00fc\u015f\u00fcnce sistemim \u00f6zg\u00fcrle\u015fti. Ve R\u00f6nesans hi\u00e7 de uzak bir gelecekte\nde\u011fildi. Benim ayd\u0131nlanma \u00e7a\u011f\u0131m\u0131n en b\u00fcy\u00fck yazar\u0131 Vladimir Bartol\u2019dur. Bu\nyazar\u0131n uzun zamand\u0131r okumak isteyip de f\u0131rsat\u0131n\u0131 bulamad\u0131\u011f\u0131m Fedailerin Kalesi\nAlamut kitab\u0131n\u0131 okuyu\u015fum b\u00fct\u00fcn inan\u00e7 sistemimim k\u00f6kten de\u011fi\u015ftirdi. Art\u0131k bir\ndindar de\u011fildim. Hi\u00e7bir din inanc\u0131ma kar\u015f\u0131l\u0131k vermiyordu. Dinlerin hepsi\n\u00f6ylesine insanc\u0131ld\u0131 ki bir Hasan Sabbah \u00fcr\u00fcn\u00fc olmad\u0131klar\u0131na kendimi ikna\nedemiyordum. Vaat edilen hep cennetti. Belki de zaaf\u0131m\u0131z. Sonsuzluk ve her \u015fey\u2026\nBir afyon yetiyordu inanmaya. Bu inan\u00e7la insanlar kendini seve seve \u00f6l\u00fcm\u00fcn\nkuca\u011f\u0131na b\u0131rak\u0131yordu. T\u0131pk\u0131 zamane dinleri gibi. Ateist arkada\u015f\u0131mla yapt\u0131\u011f\u0131m\ntart\u0131\u015fmalarda eksik kalan noktalar birer birer doluyordu. \u015eimdi her \u015fey daha\n\u00e7ok anlaml\u0131yd\u0131. <\/p>\n\n\n\n

Ya\u015fayan \u00d6l\u00fcm<\/h2>\n\n\n\n

\u0130nsan\narzular\u0131 ve istekleri olan bir canl\u0131yd\u0131. Bunlar\u0131n bir k\u0131sm\u0131n\u0131 d\u00fcnya \u00fczerinde\ntamaml\u0131yordu. Fakat bu istek sonsuzdu. Her \u015feye sahip olmal\u0131yd\u0131 insan. O bu\nd\u00fcnyan\u0131n en ileride gelen sakiniydi. Cennet fikri arzu denen varl\u0131\u011f\u0131n doyumu\ni\u00e7in elinden gelen \u00e7abay\u0131 sarf ediyordu. Hem insan\u0131n en b\u00fcy\u00fck korkusu olan\n\u00f6l\u00fcme de b\u00fcy\u00fck bir anlam kazand\u0131r\u0131yordu. Ve hatta belki arzunun da \u00f6n\u00fcne\nge\u00e7iyordu bu anlam. Kaybolmayacakt\u0131 art\u0131k topra\u011fa kar\u0131\u015fanlar. Sevenler\nkavu\u015facak, iyiler kazanacakt\u0131. Son nefesimiz art\u0131k son olmayacakt\u0131. \u0130lk\ndinlerin bu fikirle ortaya \u00e7\u0131kt\u0131\u011f\u0131n\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum. \u00d6l\u00fcm bilinmezini bilinir hale\ngetirmek i\u00e7in\u2026 <\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure><\/div>\n\n\n\n

Dinlerin\nba\u015flang\u0131c\u0131 ilk insan\u0131n \u00f6l\u00fcm\u00fcyledir san\u0131r\u0131m. \u00d6l\u00fcm \u00e7ok korkun\u00e7, ka\u00e7\u0131n\u0131lmaz,\nanlaml\u0131 ve i\u015fin enteresan k\u0131sm\u0131 \u00e7ok anlams\u0131zd\u0131r. Dinler ise bir nevi \u00f6l\u00fcm\u00fcn\nanlam aray\u0131\u015f\u0131d\u0131r. Yok olma fikri insana \u00f6ylesine a\u011f\u0131r gelmektedir ki bizler bu\nd\u00fc\u015f\u00fcnceyle ba\u015fa \u00e7\u0131kmak i\u00e7in t\u00fcrl\u00fc yollara ba\u015fvururuz. Bu yollardan birisi de\n\u00f6ld\u00fckten sonra ya\u015fam\u0131n devam edecek oldu\u011funa dair duyulan inan\u00e7t\u0131r. Bir film\nizlemi\u015ftim Yalan\u0131n \u0130cad\u0131 ad\u0131nda. \u00d6zg\u00fcrle\u015fme \u00e7a\u011f\u0131nda b\u00fct\u00fcn sorular serbesttir.\nBu y\u00fczden bu filmde zihnimde bir s\u00fcr\u00fc soru vard\u0131. Film yalan\u0131n icat edilmedi\u011fi\ntopraklarda ge\u00e7iyordu. Orada hi\u00e7 kimse yalan s\u00f6yleyemezdi. Filmdeki insanlar\n\u00f6ld\u00fckten sonra yok olacaklar\u0131 inanc\u0131ndayd\u0131. Bu ise \u00f6len insanlara korkun\u00e7\ngeliyordu. Ba\u015f karakter ilk yalan\u0131n\u0131 s\u00f6yledikten sonra film h\u0131z kazand\u0131.\n\u00d6ylesine b\u00fcy\u00fck bir h\u0131zd\u0131 ki bu \u00f6l\u00fcme anlam kazand\u0131rd\u0131. Yalan\u0131 icat eden ba\u015f\nkarakterin annesi de bu dertten mustaripti. \u00d6l\u00fcyordu. Yok olmak istemiyordu.  Karakterimiz annesine yalan s\u00f6yleme\nkabiliyetiyle durumu a\u00e7\u0131klad\u0131. \u00d6ld\u00fckten sonra hayat devam edecekti. Bunu duyan\ninsanlar bir anda ba\u015fkala\u015fmaya ba\u015flad\u0131. Bu yeni bilgi b\u00fcy\u00fck \u00e7alkant\u0131lara ve\nde\u011fi\u015fime sebep oldu. Anlam kazand\u0131 \u00f6l\u00fcm. Ve fakat s\u00f6ylenen s\u00f6z\u00fcn ger\u00e7ekli\u011fine\ndair en ufak bir kan\u0131t yoktu. Ama bu insanlara \u00f6ylesine iyi gelen bir d\u00fc\u015f\u00fcnce\nyap\u0131s\u0131yd\u0131 ki sa\u011fl\u0131kl\u0131 oldu\u011fu d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fclebilirdi. Konuyu epey b\u00f6ld\u00fcm fakat anlatmak\nistedi\u011fim d\u00fc\u015f\u00fcnceye katk\u0131da bulundu\u011funu d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum bu al\u0131nt\u0131n\u0131n. \u00d6l\u00fcm ve ondan\nsonras\u0131 hakk\u0131ndaki fikirlerimiz\u2026 <\/p>\n\n\n\n

San\u0131r\u0131m\nilk insanlarda anlam aray\u0131\u015f\u0131 yoktu. Onlar sadece temel ihtiya\u00e7lar\u0131n\u0131 kar\u015f\u0131lamak\ni\u00e7in ya\u015f\u0131yordu. Ve bu ihtiya\u00e7lar kar\u015f\u0131land\u0131ktan sonra bir \u00fcst basama\u011fa ge\u00e7i\u015f\nolmuyordu.-Maslow\u2019un ihtiya\u00e7lar hiyerar\u015fisine g\u00f6z atmak isteyebilirsiniz.-\n\u0130nsanl\u0131k modernle\u015fmeye ba\u015flad\u0131ktan sonra, ate\u015fi bulduktan, yaz\u0131y\u0131 yazd\u0131ktan,\nyerle\u015fik hayata ge\u00e7ip tar\u0131m yapmaya ba\u015flad\u0131ktan sonra, birinci basamak art\u0131k\ninsanlar\u0131n ihtiya\u00e7lar\u0131n\u0131 kar\u015f\u0131lamamaya ba\u015flad\u0131. Sevdi sevildi, ait oldu.\nSevdiklerini kaybetti. \u0130nsanl\u0131k nerede birbirini sevmeye, birbirine sahip\nolmaya, birbirlerinin varl\u0131\u011f\u0131na anlam kazand\u0131rmaya ba\u015flad\u0131ysa bence \u00f6l\u00fcmle\nha\u015f\u0131r ne\u015fir olmaya da orada ba\u015flad\u0131. B\u00fct\u00fcn bir \u00f6m\u00fcr birlikte oldu\u011fu varl\u0131k yok\noluyordu. Elinizden kay\u0131p topra\u011fa ya da her nas\u0131l inan\u0131yorsa oraya gidiyordu.\nBu \u00e7ok ac\u0131yd\u0131. Varl\u0131k var olmay\u0131 b\u0131rakamazd\u0131, varl\u0131k var oldu\u011fu m\u00fcddet\u00e7e.<\/p>\n\n\n\n

B\u00fct\u00fcn\nbu fikir muharebesinden sonra dinler hayat\u0131m\u0131 terk etti. Ya\u015fam ve bu kadar\nb\u00fcy\u00fck bir evren hakk\u0131nda dinlerin hepsi yetersiz g\u00f6r\u00fc\u015fler beyan ediyordu. Sorgulamam\u0131z\ngerekiyordu. \u00d6l\u00fcm korkusuyla ba\u015fa \u00e7\u0131kmak i\u00e7in farkl\u0131 bir g\u00f6r\u00fc\u015f ortaya koymam\u0131z\ngerekiyor. Ya\u015fad\u0131\u011f\u0131m\u0131z g\u00fcnlere\u2026 <\/p>\n","post_title":"\u00d6l\u00fcm\u00fcn Anlam Aray\u0131\u015f\u0131; Deizm","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"open","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"olumun-anlam-arayisi-deizm","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2020-01-21 11:15:51","post_modified_gmt":"2020-01-21 08:15:51","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=111761","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":111761}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "524"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "131"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Hatırlamak devrimci bir eylemdir

Hatırlamak, ruhun kendine tuttuğu aynadır. Ve unutmamak insanın kendine sadık kalma biçimlerinin belki de en incelikli, en yaratıcı olanıdır. Bazen bir davranışla, bir dokunuşla, bir sessizlikle...

Hiçliğe Övgü

Yanılgılarının kıyısındaki sonsuz evrende bilinmezliğe yelken açtın. Ne kovaladığın bir şey vardı ne de aradığın herhangi bir şey… Sislerin arasında yol alırken, güneşe kavuşacağını ummaktan...

Felsefe Taşı: Bilgelik arayışındaki içsel yolculuk

Felsefe insan aklının sınırlarını sonuna kadar zorlayan cesur bir maceraperesttir. Bu yolculuk yorucudur, engebelidir ve zorlayıcıdır. Bu yüzden de yeterli sabrı ve çabayı gösterenleri bekleyen...

Nedir bu normal?

Normal, Latincesi normalis olan “gönyeli, ölçüye uygun” sözcüğünden gelmektedir. Ayrıca Fransızca normale de “kurala uygun, kurallı” sözcüğünden alıntıdır. Norm, Fransızca norme "kural, standart, ölçü" sözcüğünden gelmektedir...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol