“Bir sabah herkes uyanacak ve çimenlikleri kaplamış, suyolunu tıkamış ve arabaların ön camlarına yapışmış yumuşak bir dağınıklık bulacak. Trafik aksayacak. Çocuklar memnun olacak, yetişkinler afallayacak, tüm bunların nereden geldiğini anlamayacak.”
Taşradan Öyküler / Uzak Yağmur
Shaun Tan, son dönemlerin en başarılı sanatçılarından biri, grafik romancı, Oscar, Hugo ve Alma-Priset gibi oldukça prestijli ödüllerin sahibi, şiirsel dile sahip bir masal anlatıcısı, heykeltıraş ve tiyatro tasarımcısı, yarattığı dünyaların en yoğun karanlığından yola çıkarak, günlük yaşamda içimizde kilitli tutmaya alışkın olduğumuz, bizi özgür bırakacak temel insani duyguları hatırlamamızı ve etrafımızı sarmalayan kaotik gerçekliğe rağmen kendimizi şefkatle karşılamamızı sağlayabilecek yolları bize tarif eden bir rehber sanatçı.
Desen Yayınları bu sıra dışı sanatçının en önemli eserlerinden üçüyle bizi tanıştırıyor. Uzak, Asla Neden Diye Sorma ve Taşradan Öyküler. Bu üç kitabın özenli bir çalışmayla okuyucuya sunulması, Shaun Tan’ın bize sunduğu masalsı evrenlere dâhil olmayı daha da kolaylaştırıyor.
Shaun Tan 1974’te Batı Avustralya’da doğdu. Babası Malezya’dan arkeoloji öğretimi için geldiğinde, İngiliz-İrlanda işçi sınıfı göçmeni olan Avusturalya yerlilerinden annesiyle tanışır. Hayatlarını batı Avustralya’nın başkenti olan Perth’ün kenar mahallelerinden birinde kurarlar. Tan’ın çizimlerinde bolca yararlandığı boş alanlar, kendi söylediğine göre, burada geçen çocukluğunun ve Amerikan filmlerindeki kenar mahallelerin karışımıdır. Tan, “farklı” olarak nitelendirilmenin insanların size olan davranışlarından ama daha önemlisi kendimizle ilgili nasıl hissettiğimizden ileri geldiği kanısında. Okulda iyi şakalar yapabilmenin ve mükemmel bir dinozor çizebilmenin kariyerine diğer şeylerden daha fazla etkisi olduğu görüşünde.
Uzak
Uzak (The Arrival) ile grafik romanı doruklara taşıyan Shaun Tan, karanlığın çok uzak olmayan tehdidiyle sarmalandığımızda, kültürüne ve yaşam tarzına yabancı olduğumuz topraklarda kafamız karmakarışıkken bile hayatın, ufak sürprizleriyle bize yaşama sevinci aşılayabileceğini bize hatırlatıyor. “Değişen ve beklenmedik bir dünya içinde, kendimizi, değerlerimizi ve tutkularımızı nasıl tanımladığımız her zaman ilgilendiğim ana konu oldu.” diyor Shaun Tan. Sanatçının Notu’nda “Bu kitabın çoğunda, farklı ülkeler ve tarihi dönemlerden göçmenler tarafından anlatılagelen anekdotlardan esinlenilmiştir.” diyor beş yılını verdiği bu dev proje için.
Uzak, görsel anlatılarıyla kendini bize açtıkça, karanlıktan aydınlığa bir yolculukta buluyoruz kendimizi. Tan’ın şiirsel masalında akan gerçeklik, endişelerimizi, korkularımızı, sevgi ve paylaşıma dönüştürüyor. Ağırlık ve hafifliğin arasındaki geniş pencereden onun kurguladığı dünyayı seyre dalıyoruz. Uzak, aynı zamanda Tan’ın çocuk edebiyatından yetişkin edebiyatına geçiş bileti gibi. Yine de Tan’ın bunu umursadığı söylenemez. Kitabın filme uyarlanması ona teklif edildiğinde, kontrolü Hollywood’a kaybetmek istemediğinden bu teklifi geri çevirebilecek kadar cesaretli. Filmlerin para ve zaman kazandırdığını kabullense de, yeterince zamanı olduğu için kendine ait dünyaları insanların gözleri önüne serme işini kendi yoluyla yapmayı tercih ediyor.
Asla Neden Diye Sorma
Asla Neden Diye Sorma’da (Rules Of Summer) Avusturalya’nın iç ısıtan renklerini, kendi çocukluk anılarıyla harmanlayarak, okuyucuyu en beklenmedik halleriyle hayatın ayrıntılarına, geniş manzaralar içinde taşıyor.
Asla Neden Diye Sorma, bir yaz hikâyesi, Tan aslında kendisi ve ağabeyinin başından geçenleri temel alarak kurguladığı bu hikâyede, kuralların kendince nerelere kadar esnetilebileceğini tartışır gibi. Çizimlerinin hep temel bir görüntüyle zihninde belirdiğini söylüyor Tan, onları defalarca çizerek doğru hikâyeyi buluyor.
Sınırda durarak gözlem yeteneğini arttırmakla, oyuna dâhil olup eğlenmek arasında gidip gelen, hiç hissettirmeden okuyucuyu görsel bir büyüyle bağlayıp yolculuğun tadını çıkarmasını sağlayan bir anlatı.
Taşradan Öyküler
Taşradan Öyküler (Tales From Outer Suburbia) ise on beş öyküden oluşuyor. Bu sefer Shaun Tan, görsel marifetlerinin yanında, edebi yeteneğini de konuşturuyor.
Çizimlerindeki yalın ama canlı mükemmelliği, ilk başta sıradan gibi görünen ama sade bir şekilde duyguların yüzeye çıkmasını sağlayan bir dille ulaşıyor okuyucuya.
Hikâyelerin bu çift taraflı yönünü ustalıkla kullanan Tan, nadir güzel anların şekillendirdiği bir yıldız haritası gibi okuyucuyu, hikâyelerle baş başa bırakıyor.