Ana SayfaKültür & SanatKitapTanıdık Yabancılar

Tanıdık Yabancılar

-

Zamanı, kilit altındaki bir mapustan daha iyi kim tanıyabilir? Öyle ki içeride insan zamanın ta kendisine dönüşür. Bunun ise iki boyutu vardır. İlkinde insan zamana esir düşer. Dışında yaprak kımıldamaz iken, sadece gece gece gündüz ve yıllar yılı geçen mevsimler varken, zaman ileri doğru değil de hep enlemesine akarken, içinde hissettiğin zaman andan kopup kopup geçmişe ve geleceğe yelken açar. Sürekli. Günden memnun olmayan bilinç geçmişe sığınır ya da dört duvar bir hafıza arasında faaliyete aç, hayata aç, gerçekliğe aç insan biraz da naif biriyse, hayalperestin biri olup çıkar. Ve tesellisini, aşkını, yaşam sevincini hayalinde yarattığı masalın içinde bulur.

Bir de belleğini, zamanın vicdan azabı gibi yaşayanlar vardır. İnsan geçmişi, sonsuzca geniş bir zaman içinde ince ince eleyerek sorgularken kendisini ve başkalarını yeniden tanır adeta. Ardından kendi yaşam öyküsünü de bambaşka gözlerle görmeye başlar. Zaten her zaman asıl keşif aşina olduğuna başka gözlerle bakmaktır. Böylece öykü değişince hayat da değişir. Kendini yıkıp yeniden inşa edersin. Nasıl olsa dışarıdaki gibi hiçbir şeye zaman bulamayan, aceleyle oraya buraya koşturmaktan kendi yarasını bile hissetmeyecek birisi değilsindir artık. Zamanı kullanacak zamanın vardır ve zamanın hareket olduğunu, hareketin ise devinim olduğunu anlamışsındır…

Metin Turan’ın romanı ‘’Her İnsan Bir Zamandır’’ böylesi bir hikayeye odaklanıyor işte. Eğer bir hikaye bulmuşsanız, bir de hikayeyi anlatacak bir ses ve yaratıcı bir biçim bulmalısınız. Roman, tam da adının ruhuna uygun bir biçimde, karlı bir kış gecesinde, Cemil Cabbar adlı başkişinin hapishane penceresinde kendi içini izler gibi manzaraya dalıp gitmesi anında donup kalıyor ve geçmişe, hep geçmişe gidişi üzerinden sesleniyor bize. Asıl hikaye her zaman geçmişe yapılan bir yolculuktur zaten. Ama saat hep 24:00’dır. Bir gün bile değil bu, sadece bir an ama ardında bir ömür ve ona komşu olan ömürler gizlidir.

Romanın başlarında da belirtildiği üzere, böyle yerlerde bugün, düne ve yarına uzanıyor… Yaşanan her an sadece o anla sınırlı kalmıyor, adamakıllı genişliyor. Önsüz ve sonsuzmuş gibi… İnsan haliyle sonsuzlaşan bir şimdi ile yüz yüze kalıyor. Albert Camus’nün ‘’Yabancı’’sını hatırlatan bu satırlar, aynı zamanda bunun akılda en çok kalan şu sözlerini de anımsatıyor: ‘’İnsan dünyada tek bir gün bile geçirirse, hapishanede ona bir ömür boyu yetecek kadar anı biriktirebilir’’ Aslında bu ifade, romanın kahramanı Meursault’nun teslimiyet ifadesidir bir bakıma. Çünkü tamamen yabancısı olduğumuz bir dünyada, kendi varlığımızın dayanılmaz ağırlığı altında yaşamak zorunda olduğumuz anlamına gelir bu.

Bizim romanımızın başkişisi Cemil’in de omuzlaması gerekiyor bu yükü. O da Camus’nün yabancısı gibi yabancıdır. Hem kendine, hem topluma, hem de sevdiğine karşı ki yabancılaşmanın romantik bir türevidir platonik aşkı. Kendi yüreğinin de, sevdiği kişinin yüreğinin de dışındadır en başta. Neticede bu yüzden, sevdiğini kurtarma düşüncesiyle olsa da, bir katildir o. Çocukluğundan beri aşık olduğu Sare için yapmıştır bunu. Yabancı’dan tek farkı, bir nedene dayanarak hareket etmesi olabilir, ancak varılan sonuç aynıdır.

Ölen, öldüren ve arada kalan… Yalnız onların hayatı mahvolur. Diğerleri hayatın girdabına kapılıp gider. Amiyane tabirle diğerleri, hayatta yırtarken mahvolan, felakete uğrayan, yaşamları sönenler, tutku sahibi olanlardır sadece. Yazar biraz da bu ayrımın altını çizercesine, onların hayatının arkasına bir fon işlevi gören sıradan insanların sıradan hayatlarını yerleştirmiş.

Romanda Cemil ve Sare’nin hikayesi, yaşadıkları Sümbül Sokak ve apartman sakinlerinin geçmişleriyle iç içe anlatılınca hikaye de birdenbire bir kişinin, bir evin, bir apartmanın, bir sokağın, dolayısıyla da bir ülkenin hikayesine dönüşüyor. Bu noktada apartmanın Cumhuriyet ve sonrasının sembolüne dönüştüğünü görüyoruz. Kibirli, kurumlu halleriyle apartmanın yöneticisi olan Neriman Hanım elit sınıfı temsil ederken, Kapıcı Rasim Efendi ise bütün doyurulmamış arzularıyla, en alt sınıfın temsiline dönüşür. Anlatıcı ilerledikçe çeşitlenen karakterler üzerinden hasta bir toplumun tasviri çıkıyor karşımıza. Sosyo-Ekonomik meseleler kadar isteklerini, arzularını bastıran bireyin, çıkışsızlığından doğan marazların nasıl da dehşetli bir akıbete evrildiğini görebiliyoruz böylece. Köyden kente göç edip ufak bir memur olarak çalışan Aziz ve karısı Adile’nin hikayesi gibi. Taşralı Orhan’la Gülden’in hikayesi de öyle. Dahası Efruz Bey, Raci Efendi ve başkaları. Hikayeleri birbirine karışan pek çok karakteri sahneye çıkaran yazar, adeta bize, başkalarını anlatmadan bir kişiyi ya da olayı anlatmak mümkün değildir demektedir. Zira kollektif olan açıklanmadan bireysel olan açıklanamaz. Ve görüyoruz ki, sıradan dediğimiz insanların hayatı da asla sıradan değildir. Onlar da tutku sahibi olanlar kadar felaketten kaçamıyorlar. Felaketse sıradan olan herkesin hayatını bir öyküye dönüştürüyor. Aslında bu karakterlerin hepsi de tanıdık yabancılardır…

Romanda üslup konudan türediği için, parçalı bir anlatım tercih edilmiş. Kuşkusuz aynı parçalardan farklı yapbozlar da oluşturmak mümkündür. Bu yüzden roman, herkesi başka yerlere götüren gizemli bir haritadır. Bu açıdan ‘’Her İnsan Bir Zamandır’’ adlı roman, sıkı bir olay örgüsüyle parçaların birbirine bağlandığı klasik bir kurgusal yapıya sahip değil. Bu yanıyla hayatın kopukluğu ve bağlantısızlığı üzerine bir göndermeye de dönüşüyor.

Bu yılki Ümit Kaftancıoğlu Öykü Ödülü’nün de sahibi olan Metin Turan, bu romanıyla edebiyata benzemeyen bir edebiyat örneği sunuyor. 

Zaten edebiyatın başına gelebilecek en güzel şey de edebiyata benzememektir.

Kasım 2019 – Edirne

Yalçın HAFÇI (1)

Metin Turan
Her İnsan Bir Zamandır
Favori Yayınları
Eylül -2019

  1. Daha önce şiir ve öykü kitapları çıkan Yalçın Hafçı’nın en son Temmuz 2017’de ‘’Yağmurdan Sonra’’ adlı romanı yayımlandı.
\n

Zaman\u0131, kilit alt\u0131ndaki bir mapustan daha iyi kim tan\u0131yabilir? \u00d6yle ki i\u00e7eride insan zaman\u0131n ta kendisine d\u00f6n\u00fc\u015f\u00fcr. Bunun ise iki boyutu vard\u0131r. \u0130lkinde insan zamana esir d\u00fc\u015fer. D\u0131\u015f\u0131nda yaprak k\u0131m\u0131ldamaz iken, sadece gece gece g\u00fcnd\u00fcz ve y\u0131llar y\u0131l\u0131 ge\u00e7en mevsimler varken, zaman ileri do\u011fru de\u011fil de hep enlemesine akarken, i\u00e7inde hissetti\u011fin zaman andan kopup kopup ge\u00e7mi\u015fe ve gelece\u011fe yelken a\u00e7ar. S\u00fcrekli. G\u00fcnden memnun olmayan bilin\u00e7 ge\u00e7mi\u015fe s\u0131\u011f\u0131n\u0131r ya da d\u00f6rt duvar bir haf\u0131za aras\u0131nda faaliyete a\u00e7, hayata a\u00e7, ger\u00e7ekli\u011fe a\u00e7 insan biraz da naif biriyse, hayalperestin biri olup \u00e7\u0131kar. Ve tesellisini, a\u015fk\u0131n\u0131, ya\u015fam sevincini hayalinde yaratt\u0131\u011f\u0131 masal\u0131n i\u00e7inde bulur.
<\/p>\n\n\n\n

Bir de belle\u011fini, zaman\u0131n vicdan azab\u0131 gibi ya\u015fayanlar vard\u0131r. \u0130nsan ge\u00e7mi\u015fi, sonsuzca geni\u015f bir zaman i\u00e7inde ince ince eleyerek sorgularken kendisini ve ba\u015fkalar\u0131n\u0131 yeniden tan\u0131r adeta. Ard\u0131ndan kendi ya\u015fam \u00f6yk\u00fcs\u00fcn\u00fc de bamba\u015fka g\u00f6zlerle g\u00f6rmeye ba\u015flar. Zaten her zaman as\u0131l ke\u015fif a\u015fina oldu\u011funa ba\u015fka g\u00f6zlerle bakmakt\u0131r. B\u00f6ylece \u00f6yk\u00fc de\u011fi\u015fince hayat da de\u011fi\u015fir. Kendini y\u0131k\u0131p yeniden in\u015fa edersin. Nas\u0131l olsa d\u0131\u015far\u0131daki gibi hi\u00e7bir \u015feye zaman bulamayan, aceleyle oraya buraya ko\u015fturmaktan kendi yaras\u0131n\u0131 bile hissetmeyecek birisi de\u011filsindir art\u0131k. Zaman\u0131 kullanacak zaman\u0131n vard\u0131r ve zaman\u0131n hareket oldu\u011funu, hareketin ise devinim oldu\u011funu anlam\u0131\u015fs\u0131nd\u0131r\u2026
<\/p>\n\n\n\n

Metin Turan\u2019\u0131n roman\u0131 \u2018\u2019Her \u0130nsan Bir Zamand\u0131r\u2019\u2019 b\u00f6ylesi bir hikayeye odaklan\u0131yor i\u015fte. E\u011fer bir hikaye bulmu\u015fsan\u0131z, bir de hikayeyi anlatacak bir ses ve yarat\u0131c\u0131 bir bi\u00e7im bulmal\u0131s\u0131n\u0131z. Roman, tam da ad\u0131n\u0131n ruhuna uygun bir bi\u00e7imde, karl\u0131 bir k\u0131\u015f gecesinde, Cemil Cabbar adl\u0131 ba\u015fki\u015finin hapishane penceresinde kendi i\u00e7ini izler gibi manzaraya dal\u0131p gitmesi an\u0131nda donup kal\u0131yor ve ge\u00e7mi\u015fe, hep ge\u00e7mi\u015fe gidi\u015fi \u00fczerinden sesleniyor bize. As\u0131l hikaye her zaman ge\u00e7mi\u015fe yap\u0131lan bir yolculuktur zaten. Ama saat hep 24:00\u2019d\u0131r. Bir g\u00fcn bile de\u011fil bu, sadece bir an ama ard\u0131nda bir \u00f6m\u00fcr ve ona kom\u015fu olan \u00f6m\u00fcrler gizlidir.
<\/p>\n\n\n\n

Roman\u0131n ba\u015flar\u0131nda da belirtildi\u011fi \u00fczere, b\u00f6yle yerlerde bug\u00fcn, d\u00fcne ve yar\u0131na uzan\u0131yor\u2026 Ya\u015fanan her an sadece o anla s\u0131n\u0131rl\u0131 kalm\u0131yor, adamak\u0131ll\u0131 geni\u015fliyor. \u00d6ns\u00fcz ve sonsuzmu\u015f gibi\u2026 \u0130nsan haliyle sonsuzla\u015fan bir \u015fimdi ile y\u00fcz y\u00fcze kal\u0131yor. Albert Camus\u2019n\u00fcn \u2018\u2019Yabanc\u0131\u2019\u2019s\u0131n\u0131 hat\u0131rlatan bu sat\u0131rlar, ayn\u0131 zamanda bunun ak\u0131lda en \u00e7ok kalan \u015fu s\u00f6zlerini de an\u0131msat\u0131yor: \u2018\u2019\u0130nsan d\u00fcnyada tek bir g\u00fcn bile ge\u00e7irirse, hapishanede ona bir \u00f6m\u00fcr boyu yetecek kadar an\u0131 biriktirebilir\u2019\u2019 Asl\u0131nda bu ifade, roman\u0131n kahraman\u0131 Meursault\u2019nun teslimiyet ifadesidir bir bak\u0131ma. \u00c7\u00fcnk\u00fc tamamen yabanc\u0131s\u0131 oldu\u011fumuz bir d\u00fcnyada, kendi varl\u0131\u011f\u0131m\u0131z\u0131n dayan\u0131lmaz a\u011f\u0131rl\u0131\u011f\u0131 alt\u0131nda ya\u015famak zorunda oldu\u011fumuz anlam\u0131na gelir bu.
<\/p>\n\n\n\n

Bizim roman\u0131m\u0131z\u0131n ba\u015fki\u015fisi Cemil\u2019in de omuzlamas\u0131 gerekiyor bu y\u00fck\u00fc. O da Camus\u2019n\u00fcn yabanc\u0131s\u0131 gibi yabanc\u0131d\u0131r. Hem kendine, hem topluma, hem de sevdi\u011fine kar\u015f\u0131 ki yabanc\u0131la\u015fman\u0131n romantik bir t\u00fcrevidir platonik a\u015fk\u0131. Kendi y\u00fcre\u011finin de, sevdi\u011fi ki\u015finin y\u00fcre\u011finin de d\u0131\u015f\u0131ndad\u0131r en ba\u015fta. Neticede bu y\u00fczden, sevdi\u011fini kurtarma d\u00fc\u015f\u00fcncesiyle olsa da, bir katildir o. \u00c7ocuklu\u011fundan beri a\u015f\u0131k oldu\u011fu Sare i\u00e7in yapm\u0131\u015ft\u0131r bunu. Yabanc\u0131\u2019dan tek fark\u0131, bir nedene dayanarak hareket etmesi olabilir, ancak var\u0131lan sonu\u00e7 ayn\u0131d\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure>\n\n\n\n

\u00d6len, \u00f6ld\u00fcren ve arada kalan\u2026 Yaln\u0131z onlar\u0131n hayat\u0131 mahvolur. Di\u011ferleri hayat\u0131n girdab\u0131na kap\u0131l\u0131p gider. Amiyane tabirle di\u011ferleri, hayatta y\u0131rtarken mahvolan, felakete u\u011frayan, ya\u015famlar\u0131 s\u00f6nenler, tutku sahibi olanlard\u0131r sadece. Yazar biraz da bu ayr\u0131m\u0131n alt\u0131n\u0131 \u00e7izercesine, onlar\u0131n hayat\u0131n\u0131n arkas\u0131na bir fon i\u015flevi g\u00f6ren s\u0131radan insanlar\u0131n s\u0131radan hayatlar\u0131n\u0131 yerle\u015ftirmi\u015f.
<\/p>\n\n\n\n

Romanda Cemil ve Sare\u2019nin hikayesi, ya\u015fad\u0131klar\u0131 S\u00fcmb\u00fcl Sokak ve apartman sakinlerinin ge\u00e7mi\u015fleriyle i\u00e7 i\u00e7e anlat\u0131l\u0131nca hikaye de birdenbire bir ki\u015finin, bir evin, bir apartman\u0131n, bir soka\u011f\u0131n, dolay\u0131s\u0131yla da bir \u00fclkenin hikayesine d\u00f6n\u00fc\u015f\u00fcyor. Bu noktada apartman\u0131n Cumhuriyet ve sonras\u0131n\u0131n sembol\u00fcne d\u00f6n\u00fc\u015ft\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc g\u00f6r\u00fcyoruz. Kibirli, kurumlu halleriyle apartman\u0131n y\u00f6neticisi olan Neriman Han\u0131m elit s\u0131n\u0131f\u0131 temsil ederken, Kap\u0131c\u0131 Rasim Efendi ise b\u00fct\u00fcn doyurulmam\u0131\u015f arzular\u0131yla, en alt s\u0131n\u0131f\u0131n temsiline d\u00f6n\u00fc\u015f\u00fcr. Anlat\u0131c\u0131 ilerledik\u00e7e \u00e7e\u015fitlenen karakterler \u00fczerinden hasta bir toplumun tasviri \u00e7\u0131k\u0131yor kar\u015f\u0131m\u0131za. Sosyo-Ekonomik meseleler kadar isteklerini, arzular\u0131n\u0131 bast\u0131ran bireyin, \u00e7\u0131k\u0131\u015fs\u0131zl\u0131\u011f\u0131ndan do\u011fan marazlar\u0131n nas\u0131l da deh\u015fetli bir ak\u0131bete evrildi\u011fini g\u00f6rebiliyoruz b\u00f6ylece. K\u00f6yden kente g\u00f6\u00e7 edip ufak bir memur olarak \u00e7al\u0131\u015fan Aziz ve kar\u0131s\u0131 Adile\u2019nin hikayesi gibi. Ta\u015fral\u0131 Orhan\u2019la G\u00fclden\u2019in hikayesi de \u00f6yle. Dahas\u0131 Efruz Bey, Raci Efendi ve ba\u015fkalar\u0131. Hikayeleri birbirine kar\u0131\u015fan pek \u00e7ok karakteri sahneye \u00e7\u0131karan yazar, adeta bize, ba\u015fkalar\u0131n\u0131 anlatmadan bir ki\u015fiyi ya da olay\u0131 anlatmak m\u00fcmk\u00fcn de\u011fildir demektedir. Zira kollektif olan a\u00e7\u0131klanmadan bireysel olan a\u00e7\u0131klanamaz. Ve g\u00f6r\u00fcyoruz ki, s\u0131radan dedi\u011fimiz insanlar\u0131n hayat\u0131 da asla s\u0131radan de\u011fildir. Onlar da tutku sahibi olanlar kadar felaketten ka\u00e7am\u0131yorlar. Felaketse s\u0131radan olan herkesin hayat\u0131n\u0131 bir \u00f6yk\u00fcye d\u00f6n\u00fc\u015ft\u00fcr\u00fcyor. Asl\u0131nda bu karakterlerin hepsi de tan\u0131d\u0131k yabanc\u0131lard\u0131r\u2026
<\/p>\n\n\n\n

Romanda \u00fcslup konudan t\u00fcredi\u011fi i\u00e7in, par\u00e7al\u0131 bir anlat\u0131m tercih edilmi\u015f. Ku\u015fkusuz ayn\u0131 par\u00e7alardan farkl\u0131 yapbozlar da olu\u015fturmak m\u00fcmk\u00fcnd\u00fcr. Bu y\u00fczden roman, herkesi ba\u015fka yerlere g\u00f6t\u00fcren gizemli bir haritad\u0131r. Bu a\u00e7\u0131dan \u2018\u2019Her \u0130nsan Bir Zamand\u0131r\u2019\u2019 adl\u0131 roman, s\u0131k\u0131 bir olay \u00f6rg\u00fcs\u00fcyle par\u00e7alar\u0131n birbirine ba\u011fland\u0131\u011f\u0131 klasik bir kurgusal yap\u0131ya sahip de\u011fil. Bu yan\u0131yla hayat\u0131n kopuklu\u011fu ve ba\u011flant\u0131s\u0131zl\u0131\u011f\u0131 \u00fczerine bir g\u00f6ndermeye de d\u00f6n\u00fc\u015f\u00fcyor.
<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure>\n\n\n\n

Bu y\u0131lki \u00dcmit Kaftanc\u0131o\u011flu \u00d6yk\u00fc \u00d6d\u00fcl\u00fc\u2019n\u00fcn de sahibi olan Metin Turan, bu roman\u0131yla edebiyata benzemeyen bir edebiyat \u00f6rne\u011fi sunuyor. 
<\/p>\n\n\n\n

Zaten edebiyat\u0131n ba\u015f\u0131na gelebilecek en g\u00fczel \u015fey de edebiyata benzememektir.
<\/p>\n\n\n\n

\t\t\t\t\t\t\t\tKas\u0131m 2019 - Edirne<\/p>\n\n\n\n

\t\t\t\t\t\t\t\tYal\u00e7\u0131n HAF\u00c7I (1)
<\/p>\n\n\n\n

Metin Turan
Her \u0130nsan Bir Zamand\u0131r
Favori Yay\u0131nlar\u0131
Eyl\u00fcl -2019
<\/p>\n\n\n\n

  1. Daha \u00f6nce \u015fiir ve \u00f6yk\u00fc kitaplar\u0131 \u00e7\u0131kan Yal\u00e7\u0131n Haf\u00e7\u0131\u2019n\u0131n en son Temmuz 2017\u2019de \u2018\u2019Ya\u011fmurdan Sonra\u2019\u2019 adl\u0131 roman\u0131 yay\u0131mland\u0131.<\/li><\/ol>\n","post_title":"Tan\u0131d\u0131k Yabanc\u0131lar","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"tanidik-yabancilar","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2020-01-07 11:52:31","post_modified_gmt":"2020-01-07 08:52:31","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=111617","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"1","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":111617}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "289"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "73"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

    SON YAZILAR

    Yalnız Çoraplar Çekmecesi

    Yalnız Çoraplar Çekmecesi, ironik anlatımı, sahici karakterleri ve incelikli diliyle; gülümsetiyor, düşündürüyor ve içe işliyor. Yazarımız Derya Gül’ün üçüncü kitabı “Yalnız Çoraplar Çekmecesi” Kadınca Yayınları tarafından...

    Barbarları Beklerken’in Siyah Gözlüklerini Çıkarmak

    John Maxwell Coetzee, “Güney Afrikalı – Avustralyalı romancı, deneme yazarı, dilbilimci, çevirmen ve 2003 Nobel Edebiyat Ödülü sahibidir.” Barbarları Beklerken (Waiting for the Barbarians) romanı,...

    Dünyanın Öteki Yüzü: Genç yazardan alışılmışın dışında hayaller kur(dur)an öyküler

    EdebiyatHaber’de gerçekleştirdiği Yazarın Odası söyleşileriyle tanıdığımız Meltem Dağcı’nın ilk öykü kitabı Dünyanın Öteki Yüzü, İthaki Yayınları’ndan çıktı. Yetmiş yaşına geldiğinde ölüm şeklini seçme özgürlüğüne kavuşan kadınlar,...

    Yeryüzüne Dayanabilmek…

    Düşünüyorum da acaba neden yazıyoruz?  Hele ki günümüzde hiç kimsenin doğru dürüst okumadığını bilirken... O halde sadece kendimizi tatmin etmek için mi yazıyoruz? Yoksa bu, karşı...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol