Türkiye’nin ilk vegan festivalinin yapıldığı…
Havai fişeklerin yasaklandığı…
Atlı faytonların ilçede bitirilmesi için çabalayan…
Vegan bir kent olma yolunda durmadan çalışan…
Doğasıyla, tarihiyle, insanıyla güzel ilçe Didim’de veganlığa, yaşama dair çok güzel şeyler oluyor.
Açık Radyo’da her çarşamba 14.00’da hazırlayıp sunduğum Vegan Sağlık Programı’nda, 7 Mart tarihinde konuğum Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay’dı. Deniz Bey ile 20-21-22-23 Nisan’da Didim’de gerçekleştirilecek benim de danışmanlığını yaptığım, Türkiye’nin ilk %100 vegan festivali Didim VegFest hakkında her şeyi konuştuk.
Merhabalar, geçen yıl Aydın’ın ilçesi Didim’de Tarihi Apollon Tapınağı’nda bir festival düzenlendi. “Türkiye’nin ilk vegan festivali” özelliğini taşıyan organizasyon, gelenekselleşmek adına ilk adımını attı ve bu yıl 20-21-22-23 Nisan tarihlerinde ikinci festival için hazırlıklara başlandı, festival hazırlıkları hızla devam ediyor. Türkiye’de veganlık konusunda farkındalık yaratmak için oldukça önemli olan festivalin mimarı Didim Belediye Başkanı Sayın Deniz Atabay bugünkü program konuğum. Hoş geldiniz Deniz Bey.
Hoş bulduk, teşekkür ederim.
Öncelikle size böyle güzel festivali, bir farkındalık çalışmasını doğasıyla, tarihiyle, insanıyla ayrı güzel olan Didim’e ve Türkiye’ye kazandırdığınız için çok teşekkür ederiz. Didim Belediyesi olarak ev sahipliğini yaptığınız ve organizasyonunu üstlendiğiniz festivalin çıkış noktası ne oldu?
“Türkiye’nin ilk vegan festivali, benim veganlığa olan ilgimle başladı. Didim gibi insana, doğaya, hayvana değer veren bir yörede görev yapmak ve yaşamak buna katkı sağladı ve geçen yıl veganlığı anlatmak adına festival düzenleme fikriyle ilk somut adımımızı attık.”
Elimde o kadar doğal done var ki… Bu soruyu kolaylıkla ve kısa bir şekilde cevaplayabilirim. Biliyorsunuz, Ege özellikle zeytinyağıyla, dağlarında yetişen doğal bitkileriyle son derece zengin bir coğrafya. İnsanlara tarih boyu çok güzel sunumlar yapmış ve hala o zenginlik devam ediyor. Ben aşağı yukarı 30 yıldır Didim’de yaşıyorum. Tabi, dışarıdan gelip Didim’e yerleştiğim için Ege’nin özelliklerini ve güzelliklerini, doğal zenginliklerini daha iyi tanımak istedim. Çok uzun yıllardır işimden vakit kaldıkça bu konularda da araştırma yapıp güzel fikirler ortaya çıkarmaya çalışmakla uğraştım. Bölgenin asli unsuru olan Didim’in asıl yerlileri Yoranlıların vegan beslenmeye çok yakın bir tarzda beslendiklerini gördüm; bu insanların çevreye, doğaya, hayvana sevgileri, hayata bakış felsefeleri, farklı bir yaşam tarzını ve kültürü gösteriyor. Bunu ben ilk başlarda tam anlamlandıramamıştım, tam ismini koyamamıştım. Fakat zaman içerisinde vegan kültürüne karşı ilgim de artmaya başladı, son yıllarda gerek görsel gerekse yazılı basında veganlıkla ilgili farkındalık yaratacak haberlerin çıktığını görmeye başladım. Zaman içinde tam dersiniz ya “Hah o buydu.” ve kendiliğinden gelir bulursunuz, işte bizim o Yoranlıların beslenme tarzı, hayata bakış felsefeleri, doğaya, insana, hayvana ve tüm canlılara olan saygısı ve sevgisi tam da vegan felsefesiyle uyuşuyor. Sonraları, Didim’in bir turizm kenti olmasından kaynaklı yurtdışından gelen pek çok vegan insanla tanışmaya başladım, zaman içinde biz bunu insanlara duyuralım, veganlığın ne olduğunu öğretelim, gösterelim, biz de bilgimizi daha fazla katlayarak gidelim derken tabii ki olaylar kendiliğinden gelişti ve bugünlere kadar yani geçen sene bu festivali düzenleme düşüncesine kadar geldik. Bu düşünce işte bu şekilde doğdu.
Geçen yılki festival bir ilkti söylediğiniz gibi, geçen yıldan aldığınız güzel notlarla beraber bu seneki hazırlıklara başladınız. Geçen sene 60 bin ziyaretçi ağırladınız, bu sene festivalde kaç ziyaretçi bekliyorsunuz?
“Geçen seneki tüm hatalarımızı çok iyi analiz ettik. Bu yıl festivalde çizgimiz tamamen veganlık üzerinden gidiyor.”
Böyle üst düzey bir organizasyonu çok da sayılara bağlamamak lazım. Ama diğer yandan, festivale gelecek olan kişi sayısı da bu işi ne kadar iyi duyurduğumuzu, ne kadar iyi anlatabildiğimizi bize gösterecek olan unsurlardan da bir tanesi. Sorunuz o anlamda çok önemli, bu sene ziyaretçi sayısı olarak geçen senekinin 3-4 katını bekliyorum. Geçen sene ilk olmasından dolayı acemiliğimiz ve tereddütlerimiz vardı haliyle. Hatta iki günün üstüne çıkmama gibi bir karar almıştık. Çekindik biraz, çok kolay bir organizasyon değil. Ama bu sene daha rahatız, 4 gün dedik. Seneye inşallah bir haftaya çıkaracağız. Geçen seneki festivalden dolayı gerek ulusal gerekse uluslararası basında gördüğümüz ilgi, bizi güçlendirdi, yüreklendirdi. Bu sene daha doğrusu tarzımızı da bulduk. Çok açık söyleyeyim geçen sene vegan konseptini tam oturtabilir miyiz diye tereddüt içerisindeydik. Belki farkında olmadan festival vegan mı vejetaryen mi sorularına yol açmış olabiliriz. Geçen sene o bahsettiğiniz sayılardan, insanların gösterdiği ilgiden aldığımız tecrübe neticesinde dedik ki biz zaten vegan düşüncesiyle vegan feslefesiyle başlamışız ve çizgimiz de tamamen vegan olmalı.
Aslında veganlık, hayvanların gıda, eşya, giyecek olarak insan yaşamının herhangi alanında kullanımını reddeden bir düşünce ve yaşayış biçimidir. Vejetaryenlik ise bir hayvanın etini yemeden yaşamayı kapsayan bir beslenme şekli. Veganlık ve vejetaryenlik sıklıkla karıştırılsa da bu ayrım 1946 yılında net bir şekilde yapıldı, vegan ve vejetaryen kavramları net bir şekilde ayrıldı. Bu yıl Didim Vegan Festivali, %100 bir vegan festival mi olacak?
“Didim Vegan Festivali’nin sloganı ‘Yaşam Dolu Festival’ Hedefimiz, sadece vegan beslenmeyi anlatmak değil, bu sloganına yakışır bir şekilde bu sene en temel vurgumuz hayvan hakları olacak.”
Kesinlikle %100 vegan olacak, demin anlattıklarıma bağlayacak olursak, geçen sene gerek sosyal medya üzerinden gerek bloggerlardan, hangi alanda nerede ne yazılıp çizildiyse bunları tek tek takip ettik. Sizin de bu konuda bize çok fazla faydalarınız, yardımlarınız oldu. Bu arada size de altını çizerek teşekkür ederim. Bunları biz didik didik araştırdık, hepsini değerlendirdik, oradan şu sonuç çıktı, demin söylediğime geliyoruz, biz veganlığı sadece beslenme üzerinden anlatarak değil, vegan olmayanların da konuyu anlamalarını sağlamalı, farkındalık ve bir bilinç oluşturma anlamında bir organizasyon yapmalıydık, geçen seneden çıkan en somut sonuç bu. Bu sebeple ana panellerimizin tamamını hayvan sömürüsü, hayvan hakları, yaşam hakkı üzerinde organize ediyoruz. Sloganımız “yaşam dolu festival”. Bununla birlikte tabi vegan beslenme çalışmaları da kısmi olarak artmaya devam edecek. Tüm panelleri, eğitimleri ve atölye çalışmalarını, anlık söyleşileri, alanlarda biraraya getirip işte “Yaşam Dolu Festival”i bu sene oluşturacağız. Sözün özü biz yaşam dolu bir festival, %100 vegan bir festival olarak yolumuza devam ediyoruz.
Buradan tekrar altını çize çize söyleyelim: Didim’de 20-21-22-23 Nisan 2018’de gerçekleştirilecek olan Didim Vegan Festivali %100 vegan bir festival olacak. Bu Türkiye için çok iddialı bir şeydir aslında, neden iddialı, çünkü böyle bir memlekette veganlığı anlatanlara deli gözüyle bakılıyor. Çok fazla sıkıntımız var, bunlara cevap vermek, yeni bir başlangıç yaratmak ve bunun iddia ile üzerinde durmak, sürdürebilmek… Aslında önemli olan ilki başlatmak değil, siz Didim Belediyesi olarak bir ilki başlattınız, ama bunu sürdürebilir hale getirmeye çalışıyorsunuz, çalışıyoruz daha doğrusu, ben de diğer yandan festival organizasyonunda görevli biri olarak burada bulunuyorum. Gerçekten çok uğraşıyoruz, çok fazla çalışıyoruz, bu seneki festivalin hayvan hakları vurgusunun daha güçlü olabilmesi için uğraşıyoruz. Veganlığın temelinde hayvanların yaşam hakkı var, siz de söylediniz. Çıkış noktasını hayvan kullanımını ne şekilde olursa olsun reddetmek. Bunun yanısıra insanın sağlığını korumak, önlenebilir hastalıkları önlemek, iklim ve çevre felaketlerinin önüne geçerek gezegenimizin sağlığını ve ekosistemi korumayı da kapsıyor. Bu yıl festivalde hayvan hakları vurgusu üzerinde daha fazla durmak istiyoruz dedik hayvan hakları vurgusunu nasıl genişleteceğiz?
“Didim VegFest olarak hedefimiz veganlık felsefesini olabildiği kadar çok insana anlatmak.”
Doğru söylüyorsunuz, veganlık bir yaşam felsefesi, sağlıklı yaşamı da insan sağlığı için önlenebilir sıkıntıları önleyebilmeyi de kapsıyor. Bu felsefenin temelinde bu yıl festivalde, tüm hissedebilen canlılara başta hayvanlar olmak üzere saygıyı, hayvan haklarını, sömürüsüz yaşamı oluşturmayı hedefliyoruz. Mesela hayvanlar üzerinde deneylerde kullanımları, sirk hayvanları, türcülüğe karşı çıkma gibi konulara daha fazla ağırlık vereceğiz. Nasıl ağırlık vereceğiz, panellerimiz genelde bu konular üzerine olacak. Gene bunu da altını çizerek söylüyorum. Bu konuda farkındalığı ne kadar yaratabilirsek bunu ne kadar doğru anlatabilirsek, bu tabi festivalin başarısıyla da orantılı olacak. Basın bunu daha fazla sahiplenecek. Her yerde daha fazla Didim VegFest’ten bahsedilecek. Dolayısıyla, vegan felsefesini mümkün olduğu kadar tüm insanlara ulaştırmış olacağız.
Buradan da o zaman bir duyuru daha yapalım: Lütfen bu tür oluşumlara, faaliyetlere katkıda bulunun, ne olursa olsun yapacağımız bir katkı mutlaka vardır, burada hepimiz gönüllü çalışıyoruz. Ben de gönüllüyüm, bu kadar can hıraş bir şeylerde savaşıp uğraşıp bir şeyleri ortaya koymak çok kolay olmuyor böyle bir memlekette. Sadece eleştirmek noktasında kalmayalım, faaliyete geçelim, herkesin yapacağı bir şey vardır. Örneğin fotoğraf çekmekten anlıyorsunuzdur, gelip festivalin fotoğraflarını çekmek için gönüllü sayfasından bize ulaşabilirsiniz. Didim VegFest internet sitesinden veya Instagram Didim VegFest adresinden gönüllü olmak için faaliyete geçebilirsiniz. Kimsenin burada başka anlamda bir şeyler hedeflediği yok, sadece veganlık felsefesini yaymak için uğraşıyoruz. Benim artık bir işim oldu, ben zamanımı Didim Vegan Festivali ve işim olarak ayırdım. Siz de faaliyetlere katkıda bulunun, tamam oralarda birtakım değişimleri yaratmaya çalışıyoruz ama bir kişinin, beş kişinin, bir belediyenin yapmasıyla her şey değişmeyecek. Ne olacak, bir festival düzenleniyordur, oraya siyasiler, ünlü insanlar gelecek. Duyurular yapılacak, haberler çıkacak, hayvanlarla ilgili aktivasyon sağlayan gruplar gelecek, daha çok ses getireceğiz ve böyle böyle başarıya ulaşacağız. Kısacası bizim sizin desteğinize ihtiyacımız var.
“Festivalde gönüllülere ihtiyacımız var. Gönüllü olmak isteyenler, bize ulaşsınlar, biz o kişilerin festivale katılabilmesi için her türlü imkanı yaratmaya hazırız.”
Bir saptama yapmak istiyorum. Beni bu konuda en fazla ümitlendiren, yüreklendiren noktalardan birisi özellikle üniversite gençlerinin olaya çok sahip çıkıyor olmaları. İnanın, Türkiye’nin dört bir yanından gerek sosyal medyadan gerek benim şahsi cep telefonumu bulup ulaşan “Biz de gelip gönüllü olarak çalışalım.” diye o kadar çok gönüllü üniversite talebesi var ki…
Bu genç arkadaşlarımıza şunu söylemek isterim: İnanın, çok şey öğrenirsiniz. Hayatınızda unutamayacağınız şeyler öğrenirsiniz. Grup çalışması, oradaki farklı insanlarla diyaloglar, bunlar çok değerli şeyler.
Paylaşma duygusu çok önemli, bakın bu gençlerin ortaya koyduğu şey, paylaşma duygusunun ne kadar fazla olduğu, bir işten karşılık beklemeden o işin paydaşı olabilmek meselesi. “Biz geleceğiz ama maddi imkanlarımız yeterli değil.” diyenlere şunu söylemek istiyorum: Türkiye’nin hangi noktasında olursanız olun bize bir telefon açmanız yeterli, biz sizi oraya intikal ettiririz ve sizin bu enerji nizden faydalanırız, daha doğrusu insanlık faydalanır.
Herkes faydalanır, tüm dünya faydalanır. Gelme noktasında bana da Didim Vegfest sayfasından gönüllülük formu aracılığıyla da ulaşabilirsiniz. Yani, yeter ki isteyin, yeter ki iyi niyetle çabayla uğraşın, gerçekten her şey değişebilir. Ben mesela iki yıldan fazladır bu şekilde yaşıyorum, kaç insanın hayatına dokundum, hayret ediyorum, ben bu işe başladığımda bu kadar etki yaratacağını bilmiyordum. Sadece bir tohumla başlıyor her şey. Diğer yandan, ben aynı zamanda bir beslenme ve diyet uzmanıyım biliyorsunuz, bundan dolayı doğru vegan beslenmenin insan sağlığına etkileriyle ilgili birçok çalışma okuyoruz. Bu beslenme şeklinin Amerika gibi ülkelerde ilaç yerine önerildiğini ve bu beslenme şeklinin “paketlenmiş endüstriyel ürün” kullanımının çok ötesinde olduğunu biliyorum ve bunun altını çize çize söylüyorum. Doğal gıdalarla, kendi toprağımızdan çıkan yerel gıdalarla, bütünsel bitkisel beslenmenin temelinin yerli tarımın önemini kavrayıp uygulamaya geçmek olduğunu da biliyorum. Didim’de bu alanda pek çok çalışma yapılıyor, geçen yılki festivalde konuşmamı yaptıktan sonra 10-15 yerel üretici gelip “Biz böyle şeyler yapıyoruz, bizi destekler misiniz?” dediler ve inanılmaz mutlu oldum. Didim’de yerel tarımı geliştirmek ve iyileştirmek adına neler yapılıyor? Orası bir cevher aslında, o kadar güzel bir doğası var ki… İki yıl Aydın’da yaşadım, ondan biliyorum. Didim’i de çok seviyorum. Sizin bu alanlarda projeleriniz var, bunlardan bahsedebilir misiniz?
“Didim’de kendi ürünlerimizi kendimiz yetiştireceğimiz, yöre halkını istihdam edeceğimiz çevreye, insana, hayvana yararı olacak, kendi kendine yeten bir ilçe olmak için projeler geliştiriyoruz.”
Toprakla uğraşmayı, toprakla iç içe olmayı seven bir insanım, hayatım boyunca da hep böyle yaşamaya özen gösterdim. Bu göreve (Belediye başkanlığı) geldikten sonra dedim ki kentimizde kullanacağımız çiçekleri kendimiz yetiştirelim. Bunu iki anlamda düşünmüştüm, birincisi maliyet unsurunu göz önünde bulundurdum, böylelikle çok daha ucuza mal ederim, çok fazla çiçek kullanırız diye düşündüm, ikincisi yerel halkı bu işin içine katalım istedim. Çünkü bizim civarımızda çok güzel köyler var. Bu köyler yeni büyük şehir yasasıyla Didim’in mahalleleri oldu, ama oradaki insanlar yüzyıllardır sürdürdükleri normal doğal yaşantılarına aynı şekilde devam ediyorlar. Beslenme şekilleri aynı, üretim şekilleri aynı, çünkü atadan dededen ne gördüyse onu devam ettiriyorlar. Bu Türkiye için çok önemli. Özellikle bu büyükşehir yasasının köylerdeki doğal yaşantıyı da çok büyük sekteye uğrattığını ve oradaki insanları rahatsız etmeye başladığını ben görüyorum. Belki bir iyileşme yapılır, tabii bu konunun başka bir tarafı. İlçemizde kurduğumuz serada bir milyon kişiye ulaştık, belki çok büyük bir sayı değil, ama Didim Belediyesi orta büyüklükte bir ilçe belediyesi, böyle bir belediye için bu önemli bir sayı. Bunu kendimiz kullanabildiğimiz kadar kullanıyoruz, fazlasını da satıp gelir elde ediyoruz.
Bir de istihdam sağlıyorsunuz. Aslında, her ilçe kendi istihdamını yaratsa büyükşehirlerde bu kadar nüfus yığılması olmaz. Türkiye’de her 4 kişiden biri İstanbul’da yaşıyor. Burada yaşamanın artık sürdürülebilir bir yanı kalmadı. Bence çözümlerden biri bu, politikaları geliştirmek, yerel yönetimlerin bu konularla ilgili, Didim Belediyesi gibi, farkındalık çalışmaları yaratmasını sağlamak. Şimdi, düşününce bu festivalde kim bilir ne kadar proje üretilecek, festivallerin böyle bir özelliği de var.
Burada 3 ana nokta var. Birincisi çiçeğimizi kendimiz üretiyoruz, kendimiz kullanıyoruz. İkincisi, bu çiçeği üretirken o yörede yaşayan insanlar burada çalışıyorlar, onları istihdam ediyoruz, istihdam sorununu hallediyoruz. Onları eğitiyoruz, çiçek nasıl yetiştirilir, sadece günlük basit usülden, sadece şunu yap, çapa yap sulama yap meselesi değil. Üçüncüsü, yöre insanımızın bu konudaki eğitilmesini sağlıyoruz, böylece kendilerine güvenleri artıyor, halkı üreticiliğe teşvik ediyoruz, ürettiklerini peşin parayla satın alma garantisiyle yüreklendiriyoruz, böylece meslek sahibi yapmış oluyoruz. Kendileri istihdam edilirken bir yandan da istihdam edecekleri kişileri yetiştirmeye başlıyorlar. Bu bir döngüdür ve çok önemlidir. Bir diğer yandan gördük ki, bu çok örnek alınacak ve keyif alınacak bir üretim. Tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili seramızda oldukça geniş bir yer açtık, burada dağlardan topladığımız kantoronu yetiştiriyoruz. Kantoron yağı üretiyoruz, Delice dediğimiz aşılanmamış, dağda bayırda yetişen zeytinlerden zeytinyağımızı üretiyoruz. Onun dışında biberiye üretiyoruz, yağını çıkarıyoruz. Nanemiz var tavsiye ederim, baş ağrılarınıza iyi gelir, dünyanın en kaliteli nanelerinden biridir.
Ben kullandım nane yağını bir burun açıcı, doğal bir ilaç.
Lavantamız var, çok yakın bir zamanda, onu da kendimiz üretiyoruz. Hem kurutuyoruz hem yağını çıkarıyoruz ve çok yakın bir zamanda Türkiye çapında yaygınlaşacak lavanta kolonyamızı üreteceğiz. Biz ayrıca bir turizm ilçesiyiz biliyorsunuz.
Ekolojik bir ilçe de aynı zamanda.
Bu tür çalışmalarımız yabancı misafirlerimizin de çok ilgilerini çekiyor, geliyorlar serayı geziyorlar. Deniz, kum, güneş klasik üçgeninin dışına çıkıp ürettiğimiz ürünleri endüstriyel bir hale çevirmeyi hedefliyoruz aynı zamanda, turistler bu ürünleri kendi ülkelerine götürüyorlar. Oralarda yöremizi tanıtıyorlar.
Ve bölgenin tanıtımı için de iyi bir imkan yaratılıyor.
“Didim Belediyesi olarak yaptığımız çalışmalar insan yaşamına dokunan şeyler.”
Bir de ekleyeyim, Akköy denen bölgemizde bir çilek türü var, göreceksiniz çok kısa bir zamanda Akköy Çileği bütün Türkiye’de aranacak, bilinecek, tanınacak. Son derece doğal. Yine, seramızda köylümüzün yetiştirdiği bu tip doğal bitkileri sebze ve meyveyi sattığımız bir küçük organik pazarımız var. Yoldan geçen herkes buradan alışveriş yapabiliyor. Özetle, Didim Belediyesi olarak yaptığımız tüm çalışmalar, insan yaşamına dokunan şeyler.
Bizim o hayalini kurduğumuz ekolojik yaşam, ekovegan yaşamla ilgili çok güzel şeylerden bahsettiniz. Bu yıl festivalde bizi pek çok sürpriz bekliyor. Vegan sanatçılarımız var. Biz bu aralar müthiş bir şekilde çalışıyoruz. Ben de festivalin bilimsel yönünü güçlendirmek için yepyeni çalışmalar içindeyim. Çok ayrıntı vermeyeceğinizi biliyorum ama bu yıl festivalde ana başlıklar halinde neler yapılacak.
“Festivalde rekor denemeleri, her gün çocuk atölyeleri olacak.”
Festivalde geçen yıl yine üzerinde durmuştuk, bu yıl Didim’li yerel katılımcılara daha fazla önem vermeyi hedefliyoruz. Festival iki gündü, bu yıl 4 gün yapacağız. Bazı rekor denemelerimiz de olacak, işin eğlenceli kısmına da geçmek lazım tabi. Bir vegan çorba ve kup kek rekor denememiz olacak. “Dünya Didim’den nefes alıyor” şeklindeki bir sloganla ortaya çıkardığımız bir nefes egzersizimiz olacak, bu da yaşam için çok önemli, doğru nefes alamazsanız sağlığınız için de önemli bir şeyi ıskalamış olursunuz. Bunun da çok ses getireceğine inanıyorum. Yine, festivalin konseptine uygun her gün çocuk atölyeleri yapılacak.
Çocuklara hayvan sevgisi ve veganlığı anlatmak için atölyeler yapılacak.
“Festivalde vegan sanatçılar da konserlerle ve kültür sanat etkinlikleriyle yer alacak.”
Çocuklara çok önem veriyorum. Bakın demin gençlerden bahsettim. Düşünsenize 4 yıl bu festivale katılmış 6-7 yaşındaki bir çocuğun gençlikteki 20 yaşındaki halini düşünün: insana, doğaya, hayvana nasıl bakar, hayvanları nasıl sever. Tüm canlılara ve yaşama saygı duyar. Demek ki bunun tohumlarını atacağız. Dediğim gibi güzel konserlerimiz var, vegan sanatçılarımız var. Sadece konserler değil vegan sanatçıların hayvan hakları vurgusunu yapacağı resim sergileri de olacak. Bunların hepsi ses getirecek.
Çok sevdiğimiz sanatçılar gelecek.
“Mutfak atölyeleri, bilimsel sunumlar, vegan beslenme seminerleri, festival günleri boyunca devam edecek. Diyetisyen ekibimiz festival alanında veganlık dışında bir yiyeceğin sokulmaması için sürekli denetim halinde olacaklar.”
O sürpriz olsun, dediğim gibi hayvan haklarıyla ilgili olarak, çok önemli çalışmalar olacak. Mutfak atölyeleri, paneller, beslenme seminerleri, farklı alanlarda verilecek ve gün boyu devam edecek. Uzman arkadaşlardan oluşan ekip sürekli festival içerisinde standları denetleyecek.
Diyetisyen arkadaşlarımıza buradan teşekkür edelim, bize bu konularda destek olacaklar.
Size ve diyetisyen arkadaşlarımıza bu konuda çok büyük iş düşüyor. Dediğim gibi 4 güne çıkartıp festival alanımızı da büyütüp festivali daha tanınır bir hale getireceğiz, baştan da söyledik geçen seneki tecrübeler neticesinde iyi analizler yaptık, yolumuzu seçtik, %100 vegan festivaliyiz. Vejetaryene de saygı duyuyoruz ama biz bir vegan festival olarak yolumuza devam edeceğiz.
Şimdi bir dinleyicimiz sormuş, maalesef vegan bir dünyada yaşamıyoruz. Ama biz vegan bir dünya için mücadele veriyoruz. Ben yola çıktığımda insanlar ilk “Sen delisin, bunu yapamazsın, Türkiye’de bunu nasıl anlatacaksın?” dediler, kimsenin dediğine kulak asmadan yolumu çizdim ve çok güzel şeyler oluyor, aklınızın hayalinizin alamayacağı kadar güzel şeyler oluyor. Didim Belediyesi ve festival organizatörleri olarak hedefimiz tüm dünyanın vegan olması, hayvan kullanımlarını ortadan kaldırmayı hedefliyoruz ama bizim desteğe ihtiyacımız var, öğretmenler, sanatçılar, kültür sanat ile ilgilenenler, yazarlar lütfen çalışmalarınızı gelin burada sunun, o kadar güzel bir fırsat ki, binlerce kişi gelecek bu sene festivale, belki trilyonlar verseniz elde edemeyeceğiniz ortam olacak. Orada hem sesimizi insanlara duyururuz, hem de böyle güzel projelere destek olmuş oluruz. Sadece eleştirmekle kalmayalım, destek olalım.Bütün gücümüzle destek olursak birşeyler değişecek. Ben bu festivali yürekten bir şekilde sahiplendim ve yürütüyoruz bu işleri. Daha da güzeli olacak.
Siz sözünüzün başında uğraşıyorum bu işlerle, deli misin diyorlar şeklinde bir şeyler diyorlar, dikkatimi çekti. Onu şöyle toparlayayım, Aynştayn’a da deli demişler ama o atomu parçalayıp ellerine verdim, demiş. Hayatta biraz deli olmak lazım.
Başarılı olmak için uyumsuz olmak gerekiyor. Bugün bizi dinlediğiniz için çok teşekkür ederiz. Beslenme ve Diyet Uzmanı Kevser Başkara’nın hazırlayıp sunduğu Vegan Sağlık’ta bugünkü konuğumuz Didim Belediye Başkanı Deniz Atabay’dı, Deniz Bey ile Didim Vegan Festivalini konuştuk, festival bu yıl 20-21-22-23 Nisan tarihlerinde Tarihi Apollon Tapınağı’nda Didim’de gerçekleştirilecek. Herkesi festivale bekliyoruz. Gelemiyorsanız da elinizden gelen birşey mutlaka vardır. Lütfen katkıda bulunun, bizimle iletişime geçin. Biz bütün projelere açığız, yeter ki %100 vegan olsun fikir. Haftaya yeniden görüşmek dileğiyle hoşçakalın.
NOT: Bizlere ulaşabileceğiniz kanallar:
[email protected]
[email protected]
Didim Belediyesi: 0 256 811 62 54
Programın ses kaydı için: https://archive.org/details/VeganSalkDidimVegFest
Beslenme ve Diyet Uzmanı Kevser Başkara sunumuyla…
Vegan Sağlık – İnsanın ve gezegenin sağlığı için bitki temelli beslenme…
Her çarşamba 14.00’da 94.9 FM Açık Radyo’da.