Daha önce hiçbir sosyal medya etkinliğine katılmamıştım ama önceki gün beni heyecanlandıran birine dahil oldum. Evet, belki böyle bir sosyal medya hareketi büyük değişimler getirmeyecek ama iyi hissettirdi ve ne kadar çok olduğumuzu bir kez daha hatırlattı. Bir de bu sabah öğrendim ki bazıları ne olacak, ne işe yaradı falan demiş. Bence çok işe yaradı. Yaşamak istediğimizi söyledik, iyi hissettik, tüm fikir ayrılıklarına rağmen yaşam haklarımız konusunda bir aradayız dedik ve tarihe bir not daha düştük: Birlikte daha güçlüyüz!
Aslında #womensupportingwomen etiketi altında dünyanın pek çok farklı noktasından kadın, birbirine seslendi ve farklı sebeplerin ama aslında aynı sistemin yarattığı benzer kaygıların etkisiyle paylaşım yaptı. Şiddete karşı yapılan bu etkinlikte biz Türkiyeli kadınlar da gerçek anlamda uygulanmayan ve geçersiz hale getirilmek istenen İstanbul Sözleşmesini ve şiddetsiz yaşamı savunmak için fotoğraflarımızı paylaştık.
Konuyla ilgili bir paylaşım ise şöyle diyordu; “ben fotoğrafımı paylaşırken yarın, bir gün öldürülürsem hangi fotoğrafımla anılmak isterim diye düşünerek paylaştım.” Ah bu nasıl bir kaygı…
Biri de poz verme biçimlerimize kızmış, yok dudak bükmeli bilmem ne diye ama yetmez mi artık, yaptığımız her şeyi, birilerinin bize bilhassa kadınlara ayar verme merakından kırk kere düşünmek zorunda mıyız? Hem İstanbul Sözleşmesi yaşatır demiyor muyuz? Haydi, salalım birbirimizi. Herkes şiddetsizlik içinde dilediği gibi yaşasın.
Kimileri alay edip değersizleştirse de benim açımdan önemli bu paylaşımlar. İyi ve güçlü hissettirdi bana. Bir de çok mutlu oldum hayata farklı pencerelerden bakan kadınların ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ dediğini görünce. Bu hissi yaratmak, çaresiz ve ümitsiz hissetmeyi silkelemeye vesile olmak bile başarı değil mi? Kaldı ki paylaşımınız sayesinde soru soracak, araştıracak kişileri düşünün. O yüzden biz aldırmayalım Türkiye’de atılan her adımı küçümseyenlere, bizi özgür ve umutlu hissettiren duygularımıza kulak verelim!