Her gün değişen trendler ve ucuzlayan ürünler ile moda sektörü; bizi giderek daha çok tüketmeye yönlendirmekte. “Alışveriş çılgınlığı” terimi günden güne şişmanlıyor ve önüne geçilemez bir hal alıyor. Bunun cefasını ise en çok “doğa” çekiyor.
Sürekli alım, sürekli üretimi beraberinde getiriyor. Bu uğurda doğa sömürülüyor. Satılana kadar meydana gelen ekolojik hasarı görmezden gelip ileriki süreçleri incelediğimiz takdirde bir giysinin karbon ayak izinin üçte ikisi satın alındıktan sonra meydana geldiğini görmekteyiz.
İşte bunun sonucunda “Ekolojik (Sürdürülebilir) Moda” akımı ortaya çıkar. Çevre bilincini tüketiciye aşılayabilmek adına başlatılan bir hareket olan ekolojik modanın temel felsefesi uzun süreli giyilebilecek doğaya zarar vermeyecek ve modası geçmeyecek ürünler üretmektir.
Sürdürülebilir modayı bize zorunlu kılan aslında sürdürülemeyecek kadar tüketmemiz. Araştırmalara göre yılda 40 kilo giyecek atıyor ve bunun kat ve kat fazlasını da satın alıyoruz. Aldığımız her ürünün dolabımıza gelene kadar geçirdiği sayısız işlem var ve bu işlemlerin her aşamasında bir kimyasal saklı. Hal böyle olunca da sürdürülebilir moda günümüzde lider markaların önem verdiği bir kavram haline gelmiştir.
H&M, Barneys NewYork, Chanel, Alexander Mcquenn, Marc Jacobs, Levi’s gibi dünyaca ünlü markalar koleksiyonlarında yeşil modaya destek vermekte.
Giyimde sürdürülebilirlik ile hedeflenen doğanın ve çevrenin gelecek nesiller için korunması, toksik olmayan, fiziksel çevreye zarar vermeyen dönüştürülebilir kaynakların kullanılmasıdır. Ayrıca ekolojik moda sadece giyinme alışkanlıklarımızı değil, kötü çalışma şartlarına sahip atölyeler ve çocuk işçiler ile ilgili farkındalık yaratmayı da amaçlar.
Konu ekolojik/sürdürülebilir moda olduğunda yapabileceğimiz çok şey var.
Sürdürülebilir modaya bireysel destek!
• Giysilerinizi daha az sıklıkta ve düşük sıcaklıkta yıkayın. Çamaşırı 40°C sıcaklıkta yıkarken kullandığınız enerji, 60°C sıcaklıkta kullandığınızın neredeyse yarısı kadardır. Böylelikle su ve elektrik kulanımını minimuma indirmiş ayrıca kıyafetlerin kulanım sürelerini arttırmış olursunuz.
• Deterjanınızı doğa dostu seçin! Optik ağartıcı ve fosfat içeren deterjanlar doğaya karıştığında ciddi tahribatlara neden olur.
• Deterjanı belirtilen ölçeklerden fazla kulanmanız giysilerinizi daha temiz yapmaz. Aksine ömrünü azaltır. Ayrıca deterjan kalıntıları ciltte tahrişe neden olabilir.
• Kurutma makinesi kullanmayarak elektrik israfından kaçınabilirsiniz.
• Atmayın, onarın: Bluzünüzün kolunda çıkmayan lekeler varsa onu tişört yapın, kazağınızın omzu söküldüyse yaratıcı değişikliklerle ona farklı bir görünüm kazandırın.
• Artık kullanmadığınız giysileri başkalarına vererek modayı sürdürün.
Böylece günlük hayatımızda daha bilinçli seçimler yapar, güzel gezegenimizin korunması için bir adım atmış oluruz.
Hazırlayan: Ece Can