2 bin 500 kilometre uzunluğunda olması planlanan ve ihalelerine 2013 yılında başlanan “Yeşil Yol Projesi” kapsamında yaylalarda yol yapım çalışmaları geçtiğimiz hafta başladı. Çalışmaların başlaması ile birlikte hayatı yaşamaktaki gayesi “rant” olmayan doğa dostları ve ekoloji aktivistleri de bir karşı direniş kampanyası başlattı. Change.org’da başlatılan imza kampanyası desteklerimizi bekliyor.
Projenin; Samsun’dan başlayıp Ordu, Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Trabzon, Rize ve Artvin’i birbirine bağlayacağı söyleniyor. Rantçıların iddiasına göre; proje sayesinde Karadeniz’in yaylalarını görmek isteyenler doğa ile baş başa yaylaları gezebilecek, oralarda konaklayabilecek ve bunun sonucu da istihdamın artması olacak. Bunun yanında; eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a göre, “Karadeniz’de bir havaalanına inen ziyaretçi her yayladan sonra denize inmeden Karadeniz’in tüm yaylalarını gezebilecek.”
Ancak bu söylemler tabii ki gerçeği yansıtmıyor. HES aşkına kurutulan dereler, trafik rahatlatma çalışması adı altında inşa edilen köprüler için denizi doldurmak boşaltmak, şehirlerin siluetine gölge düşüren uzun uzun kulelere kayıtsız şartsız izinler vermek ve sit alanlarını imara açmak gibi davranış modellerine pek çok defa şahit olduk. Yeşil Yol Projesi de adından anlaşıldığı gibi bir kandırmaca, bir rant ve bir yok etme projesi.
Pek çok uzman ve farklı meslek gruplarından doğa dostu yeşil yol projesi hakkında fikir beyan etti. Ancak devlet görevlileri ve aralanan rant kapısından gelen para kokusuna gülümseyenler dışında projeye olumlu bakan yok.
“Hizmet değil, yaylaların tasfiyesi”
İmza kampanyasını başlatan aktivistlerden Ali Şahin, yaylaların “yeşil yol” adlı rant yoluyla kurban edilmek istendiğini belirterek, projenin hizmet değil, yaylaların tasfiyesi programı olduğunu söyledi.
Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için yapılan doğa katliamına “dur” denilmesi gerektiğini vurgulayan Şahin, “Kültür varlıklarımızı rant uğruna kaybetmemeliyiz. Yeşil Yol Projesinin bölgede ihtiyaç duyulmayan bir çalışma olduğu bilinmelidir. Tekrar değerlendirilmelidir. Şehirleşmeye, betonlaşmaya ve yeşilin yok edilişine dur denilmelidir. Tepkisiz kalma, tepkisizliğin yaşam alanlarının elinden alınmasına sebeptir” şeklinde konuştu.
Özgür Gündem Gazetesi’nde Evrim Kepenek’in haberine göre; Yeşil Artvin Derneği’nin sözcüsü Neşe Karahan, Yeşil Yol projesinde amaçlananın, Karadeniz’in yüksek kesimlerindeki madenlere ulaşmak olduğunu düşünenlerden. Artvin ve Trabzon Tonya’daki maden arama çalışması yapmak isteyen şirketlerin varlığına dikkat çeken Karahan, “Bu proje ile yaylalar ve sahil kısmı birbirine bağlanacak. Bu da halkın çıkarına değil, maden araması yapmak isteyen şirketlerin çıkarınadır. Bu yollarla, çıkarılan madenlerin ulaşım noktalarına taşınması da kolaylaşacak” dedi.
Fındıklı Derelerin Kardeşliği Platformu’ndan Mehmet Gürkan’a göre de Yeşil Yol projesi, şirketlerin suyun kaynak noktasına ulaşımını kolaylaştıracak. Projenin, “turizm” adı altında masumlaştırıldığına işaret eden Gürkan, birçok bölgede HES yapamayan, vadiye dahi giremeyen şirketlerin, HES yatırımları ve araştırmaları için yaylalardan vadilere sızacağını söyledi.
TMMOB üyesi ve Metalurji Mühendisleri Odası Halk Sağlığı ve Ekoloji Komisyonu Başkanı Cemalettin Küçük de Yeşil Yol Projesi’ne karşı mutlaka mücadele edilmesi gerektiğini görüşünde. Küçük, “Bu Karadeniz’i talan etme projesidir, başka bir şey değildir. Köy sakinleri yoksullaştırılmaya itiliyor ve göç etmek zorunda kalacaklar. Proje derhal durdurulmalı bu yanlıştan dönülmeli” çağrısı yaptı.
“Projenin muhatabı yok!”
Radikal’den Uğur Biryol ise bölgedeki turizm faaliyetlerini gerçekleştiren aktif ve başarılı firmaların başındaki Bakla Tur ile görüşmüş. Biryol’un haberi için konuşan yetkili ve alanında uzman Bülent Saraloğlu şu ifadeleri kullandı: “DOKAP kontrolörlüğünde yapılan bu projenin sahibi yok. Kime sorsanız ‘biz koordinasyon yapıyoruz’, ‘biz projesini hazırlıyoruz’, ‘biz onu bilmeyiz’, ‘bizim bilgimiz yok’. Projenin sahibi yok. Muhatap yok. Çemkireceğimiz kapı yok. DOKAP diyor ki; yaklaşık 570 milyon liraya mal olacak bu proje. Zaten yayla yolları mevcut. Bunları iyileştirme yapacağız. Sadece 40 kilometre yeni yol yapılacak.”
“Harita üzerinde cetvelle çizilen yol: Yeşil Yol!”
Yine Biryol’un haberinde yer verdiği HES savunucusu olarak tanınan avukat Yakup Okumuşoğlu da Yeşil Yol’un bir katliam projesi olduğu görüşünde: “Bu yol Ünye’den Yusufeli’ye kadar yaklaşık 1500 km uzunluğunda ve ortalama 2000 metre kotlarından geçecek bir yol. Güzergahı üzerinde doğal SİT alanları, milli parklar var. Yol, en başta doğanın kendini yenileme imkanı olmayacak kadar yüksek rakımlardan planlanmış. Bu yüksekliklerde doğa kendini rehabilite edemez. Biyolojik çeşitlilik bu yüksekliklerde son derece hassastır. En küçük değişimin etkisi insan ömründen çok daha uzun süre bu alanlarda maalesef görülecektir. Bu yüksekliklerde habitatlarda parçalanmanın neden olacağı çevresel etkiler ise ne yazık ki kimsenin umurunda değil. Bir ÇED süreci bile yürütülmeden harita üzerine cetvelle çizdikleri bir yolu planlayan bir akıldışılıkla karşı karşıyayız. Önce Karadeniz’i kayadeniz yaptılar, sonra vâdileri HES’lerle çöplüğe döndürdüler, şimdi de bugüne kadar elleyemedikleri dağları parçalayacaklar. Bu yol ile ne yazık ki orman, mera, göl, dereler, milli park ve doğal SİT alanları geri dönüşü olmayacak şekilde zarara uğrayacak.”
Eski köye yeni adetler yolda: Yeşil Yoldan Geliyorlar!
Başına “yeşil” koyulmak suretiyle şirin gösterilmeye çalışılan proje Karadeniz’in can damarını vuracak bir rant, imar ve sahte bir çevre hassasiyetini betimliyor. İstihdam sağlanacağı vaatleri ile halkın da zaaflarına dokunulduğu apaçık belli olan bu proje bitirildiği taktirde hiç şüphesiz artık alıştığımız, yasa koyucuların bizlerden izin almadan meşrulaştırdığı eski köye yeni adetler çıkacak yine karşımıza. İstihdamın ve asfaltların aynı anda artması, bölgeye akın edecek sahte turist gerçekte ise beton yatırımcılarının bölgede inşa etmek isteyeceği alışveriş merkezleri, oteller ve benzeri pek çok tesis için usulsüzlükler olması hayal değil, uzak değil.
Bu talana dur demediğimiz taktirde Kaçkarların yok edilip yerine de avm inşaatları dikilmesi, kalan derelere hafriyat dökülmesi gibi olaylar ile karşılaşacağız. Her şey için çok geç olduğunda ise “Derelerimizi rahat bırakın” eylemleri işe yaramayabilir. Yolun başında iken vahameti fark etmeliyiz! İmza kampanyasında, uzmanlarca ve çevre dostlarınca söylenenler; içlerinde çok önemli uyarılar bulunduruyor:
“Torunlarınızın emaneti, atalarınızın mirası yaylalarımız “Yeşil Yol” adlı rant yoluna kurban gidiyor! Bu bir hizmet değil; bu yaylaların tasfiyesi programıdır; bu yaylacıların yaylalardan kovulması meselesidir; uyanın başka Kavrun, Samistal ve Kaçkar yok.
Gelecek nesillerimize yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için yapılan doğa katliamına dur deyin. Kültür varlıklarımızı rant uğruna kaybetmemeliyiz. Yeşil Yol Proje kapsamı ile bölgede ihtiyaç duyulmayan bir çalışma olduğu bilinmelidir. Tekrar değerlendirilmelidir.
Şehirleşmeye, betonlaşmaya ve yeşilin yok edilişine dur denilmelidir.
Tepkisiz kalma, tepkisizliğin yaşam alanlarının elinden alınmasına sebeptir.
Atacağınız bir imza bir şeylerin başlangıcı olacaktır.
Kaynak: Yeşil Öfke, Radikal
Başlık Görseli: Kaçkar.org