Trans cinayetleri politik, kadın cinayetleri iktidar yanlısıdır. Erklere boyun eğmeyi sürdürdüğümüz müddetçe cinayetlere maruz kalacağız. Bugün tanımadıklarımız, yarın yakınlarımız ve pek yakında da bizzat kendimiz. Erkek egemen zihne, transfobi ve homofobiye karşı artık ses çıkarma zamanı!
Başlıktaki orantı çok acayip. Gerçek bir eşitsizlik ve uygunsuzluk halinin hâkim olduğu bir ülkede, gelişine yaşayıp gidiyoruz. Akışta gerçekleşecek olaylar politik konumumuza göre değişkenlik göstererek bize hayatımızı yeniden bahşedebilir veya elimizden alabilir. Bu noktada da iki kol daha çıkıyor ortaya, öldürülürseniz katilinizi cezalandırırlar veya cezalandırmazlar; ölümden kurtulursanız haklılığınıza inandırmak için mücadele etmeniz veya politik konumunuzdan ötürü direkt hatalı sayılmanız söz konusu.
Trans cinayetleri politiktir, evet. Bu cümleyi son olarak teyit etmemizi sağlayan ise dün akşam saat 20.00 sıralarında gerçekleşen bir trans cinayeti sonrası konuşmalar. Kendisine müşteri gibi yaklaşan bir kişi Alev isimli trans kadını kalbinden bıçaklayıp kaçıyor. Alev olay yerinde yaşamını yitiriyor ve arkadaşları hemen karakola gidip olayla ilgili ifade veriyor. Destek için karakola giden İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği‘nin yaptığı açıklamaya göre karakoldaki polislerin arasındaki konuşmada “Ne çok ibne var arkadaş” ifadesinin geçtiği belirtildi.
258 kadın öldürüldü
Özgecan’ın ölümünün ardından geçen 265 gün içinde pek çok kadın erkekler tarafından öldürüldü. Erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybeden kadınları dijital ortamda anıtlaştıran Anıt Sayaç‘ın verilerine göre 1 Ocak’tan 3 Aralık’a kadar 258 kadın öldürüldü. bianet’in erkek şiddeti çetelesine göre, 1 Temmuz 2011 – 30 Ekim 2015 tarihleri arasında Türkiye’de 8 ilde 17 trans kadın öldürüldü. Transgender Europe tarafından yürütülen Transrespect Versus Transphobia (TvT) araştırmasına göre, dünya çapında son 6 yılda bin 463 kişi, cinsel yönelimleri nedeniyle öldürüldü. T24‘ün haberine göre; Türkiye, Avrupa’da nefret cinayetlerinde birinci sırada yer aldı.
Özgecan hepimizin kızı idi, ancak Alev “Allah’ın ona bahşettiği cinsiyetten memnun olmayan bir seks işçisi.” Bu bakış açısı ile ne yazık ki nefret cinayetleri sona ermeyecek. Nefret cinayetlerinin politik olması hususunu destekleyen polis memurunun niyeti nedir bilinmez ama henüz katilleri bile bulun(a)mayan, bulununca da tutuksuz yargılanan translar daha çok ölecek. Halkın tek bir ses olup bağırdığı olayların kazanımla sonuçlandığı artık apaçık ortada iken sessiz kalıp içimizden üzülmeye devam ettiğimiz sürece cinayetler kadın, çocuk, trans demeden sürecek.
Cinayetlerin sona ermesi, haklarımızı sorgusuzca kullanabilmek için özgürlüklerin belirli kesimlere gelmesini değil hepimize aynı şekilde gelmesinin mücadelesini vermeliyiz. Kadınları ev kızı – hayat kadını diye ayırmak yerine, hayatını dilediği şekilde yaşayan sadece kadın olarak adlandırdığımız gün hem feminizme bir taş daha koymuş olacağız hem de cinayetleri engellemek için özsavunmada bir adım ileri gitmiş.
Bu bağlamda bugün Ankara Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde Pembe Hayat, KAOS GL ve Liseli LGBTİ topluluklarının katılacağı bir basın açıklaması düzenlenecek. Saat 18:30‘da gerçekleşecek basın açıklamasına katılım nefret cinayetlerine ses çıkarmak ve durumun ciddiyetini kavramak açısından da çok önemli.