G9 Gazeteciler Platformu, 10 Ocak “Çalışan” Gazeteciler Günü dolayısıyla Yüksel Caddesi’nde basın açıklaması düzenledi. Eyleme katılan gazetecilerin çoğu sanki daha önce eyleme katılmamış gibi slogan atarken, basın açıklaması esnasında takla atan küçük çocukların varlığı adeta bir müsamere havası yarattı. Ankara Özgür Haber Platformu da Tanklara Karşı Kameralarımız, Susmadık Susmayacağız yazılı pankartıyla alandaydı. Hep alanda olan özgür haberciler, alana ara sıra inen gazetecilerin eylemine de destek vermiş oldu. Basın açıklamasında tutuklu gazetecilerden Can Dündar ve Erdem Gül’e vurgu yapıldı, aynı koğuşa alınmalarının bir kazanım olmadığı tutukluluklarının sona ermesi gerektiğinin altı çizildi.
AÖHP’nin güne özel hazırlanan metninde baskıların özgür basını susturamayacağı, katliamların sona erdirilmesi gerektiği belirtildi. Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgesinde namlunun ucunda habercilik yapan ve iktidarın engellemeleri ile tehditlerine maruz kalan meslektaşlarına destek veren AÖHP açıklamasının tam hali ise şu şekilde:
“Gözaltılara, tutuklamalara, infaz tehditlerine karşı
ÖZGÜR BASIN SUSMADI, SUSMAYACAK!
Kürdistan’dan haber akışını engelleme çabası içinde olan devletin katliam emri verdiği polisleri 30 Aralık 2015’te Sur’da sokağa çıkma yasağının kaldırıldığı Gazi Caddesi’nde haber takibi yapan JINHA muhabiri Duygu Erol’un yolunu kesmiş ve keyfi GBT taramasına tabi tutmuştur. Polisler Erol’u yaşadığı kentin mezarlığını hatırlatarak, “Bundan sonra orada oturursun.”, “Bana kalsa bunları infaz ederim!” diyerek katliamcı yüzünü açığa çıkarmıştır.
Basın kartını gösteren Duygu’ya “Sen gazeteci değilsin utanmıyor musun bu kartı taşımaya?” diyen polisler, bu polislere emri ve yetkiyi verenler bilmelidir ki utanması gereken ne Duygu Erol meslektaşımız ne de direnenlerin sesi olan özgür basın emekçileridir; silahlarını gazetecilere, hak arayan işçi ve emekçilere, Kürdistan’da kadınlara, çocuklara, annesinin karnında doğmamış bebeklere doğrultan sizlersiniz! Dünyada eşi benzeri zor bulunan bir zulmün altına Kürdistan’da kanla imza atarak Kürt halkına topyekun imhayı dayatanlar; Maraş’tan Sivas’a Pir Sultan yoldaşlarını ateşle imtihan ederek Alevilere asimilasyonu reva görenler, IŞİD gibi dinci-gerici çetelere tır dolusu yardım göndererek Suruç’un, Amed’in, 10 Ekim Ankara katliamının sonrasında gülümseyenler; SOMA, Ermenek, Torunlar başta olmak üzere işçileri kölece çalışma koşullarına mahkûm ederek “iş kazası” adı altında katledenler, üniversitelerde eli palalı güruhları öğrencilerin üzerine salanlar, bin yıllık ağaçların köküne kibrit suyu çalıp yaşam kaynağı nehirleri kurutanlar, şafak operasyonları adı altında hukuk dışı baskınlarla evlerinde devrimcileri kurşuna dizerek infaz edenler, emekçilerin cebinden çaldıkları milyonlarla kendi saltanatlarını sürdürenlerdir utanması gerekenler!
Duygu Erol ne ilk ne de son örnek… Basına yönelik saldırılarda 2015 bilançosunun gösterdiği bir gerçek var: bugün devlet terörünü, toplumun ezilen katmanlarının maruz kaldığı tahakkümü ve şiddeti belgelemeye çalışan özgür basın emekçilerinin payına tutuklama, baskı ve sansür düşüyor! Basın üzerindeki baskı ve saldırılar artarak ve nitelik değiştirerek devam ederken 2015 yılında 200’den fazla habere ve 100’ün üzerine haber sitesine erişim engellendi. Cizre’de polis muhabirleri hedef alarak ateş açtı. Diyarbakır’da polis DİHA, Azadiya Welat, Aram Yayınları ve Kürdi-Der bürolarına baskın düzenleyerek 32 basın yayın çalışanını apar topar gözaltına aldı. Ankara’da Seyri Sokak ve Sendika.org muhabirleri kaçırılarak tehdit edildi. Silvan’da “sokağa çıkma yasakları” adı altında uygulanan devlet terörünü görüntülemeye çalışan Özgür Gün Tv ve DİHA muhabirlerinin kafasına özel harekâtçılar tarafından “Yasak, çekmeyeceksiniz!” denilerek silah dayandı.
Gerek polis eliyle fiziki saldırılar, kaçırmalar, işkenceler, gözaltılar, infaz tehditleri gerek yargı yoluyla soruşturma ve tutuklamalar ile devlet basın-yayın emekçilerini çok yönlü bir kuşatma altında sindirmeye çalışmaktadır. Kürdistan’da sokağa çıkma yasakları ile ortaya konan devlet terörü sonrası tırmandırılan “şoven habercilik” anlayışı ile bir kez daha düzen medyasının ideolojik işlevini açığa çıkarmıştır. Kürdistan’daki kirli ve kanlı uygulamalarının duyulmasını, dünyaya yayılmasını istemeyen devlet, ordusunun ve polisinin kanlı icraatlarını gerek yandaş medyası, gerek merkez burjuva medya aracılığıyla yarattığı manipülatif hava ile gizlemeye çalışmaktadır. Bu noktada tüm basın çalışanları gerçeklerden mi yoksa devletten mi yana taraf olacaklarını seçmek noktasında tarih tarafından sınanmaktadırlar.
Bizler Ankara Özgür Haber Platformu bileşeni özgür, muhalif, devrimci basın emekçileri, yurttaş haberiler ve video-eylemciler olarak tarihin bu çağrısına yanıt veriyoruz! Yanıtımız: Tahakkümün yalanlarından yana değil, gerçeğin ta kendisinden yana olmak! Yanıtımız: Zulmedenlerden yana değil, zulme karşı direnenlerden yana olmak! Yanıtımız: Katledenlerden yana değil, katliama kurban giden Kürt halkından, işçilerden, emekçilerden, saçlarına kan gülleri takılı kadınlardan, öfkeli anaların ağıtlarından, başkaldıran gençliğin militan duruşundan yana olmak! Yanıtımız Hacı Birlik’in cenazesini yerlerde sürükleyenlerden, Taybet İnan’ın ve nice sivilin naaşlarını yerlerde bekletenlerden yana değil, dün Haziran’da arkasında direndiğimiz barikatlarla aynı anlama gelen hendeklerin ardında yeni bir yaşamı inşa edenlerden yana olmak!
Musa Anter, Metin Göktepe, Hrant Dink! Kurşunlarla sınanan gazetecilerin mirasçılarıyız! Tehditlere, baskılara, kaçırmalara, tutuklamalara, işkencelere ve infazlara boyun eğmemiş bir özgür basın geleneğinin devamcılarıyız! Düşüncesi, kalemi ve kamerası özgür olan basın emekçileri olarak kendi özgürlüğümüzün içinde yaşadığımız toplumun özgürlüğünden asla bağımsız olmadığını biliyoruz. Bu nedenle özgürlüklere nerede bir saldırı varsa, bu saldırıyı kayıt altına almaya ve gerçeklerin sesini duyurmaya devam edeceğiz! Saldırılara karşı yanıtımız her zaman baskıya uğrayan yoldaşlarımız ve meslektaşlarımız ile dayanışma ve direniş olacak!
Özgür basın susturulamaz!
Yaşasın halkın kayıt, kanıt ve haber hakkı!
Direnen Kürt halkı ve gazetecileri yalnız değildir!
Ankara Özgür Haber Platformu“
Kapak Görseli: Sibel Yükler