Paris’in biraz dışında, gür ağaçların çevrelediği ve psychedelic bir karavana kucak açan evin sürreal iç dizaynı, cıva zehirlenmesi nedeniyle halüsinasyonlar gören “Mad Hatter” ürünü gibi görünse de birden fazla deliliğin ellerinden çıktı. Nehri ve üzerinde süzülen demir yatağı takip ettiğinizde, sarı yağmurluğu ve büyük kırmızı burnuyla bir palyaçoyu canlandırmak için doğmuş gibi görünen beyaz saçlı bir adamla karşılaşıyorsunuz; gülümsüyor.
65 yaşındaki Rus palyaço Slava Polunin, kariyerine 40 yıl önce başladı. Polunin’in büyülü kariyerinin temelinde Charlie Chaplin’i ilk izlediği an yatıyor. Babasının şapkası, botları ve bastonuyla okula giden Polunin, Chaplin’e benzerliğiyle arkadaşlarının neşe kaynağı olmayı başardı.
Taklit ve güldürü yoluyla birçok duyguyu sergileyebilen Polunin, bundan etkilenip kariyerini bu şekilde yönlendirmeye başladı. Dünyanın dört bir yanından danslar çalıştı, çocuklar için Disney karakterlerini canlandırdı, delileri ya da sarhoşları taklit etti ve zihinle sınırlanmadığı açıkça belli olan yaratıcılığını daima kullandı. Polunin, CNN ile yaptığı bir röportajda ilham kaynağını şöyle betimliyor: “Bir çocuğun parkta oyun oynayışını ya da ormanda koşuşunu -çocuklar bir zamanlar böyle eğlenirdi- görmek en özgün ve heyecan verici örnek. Tüm o hareketler, gözlem arzusu uyandırıyor.”
Polunin’in kariyeri, 70’ler ve 80’lerde televizyon şovları ile devam etti. Sözcükleri doğrudan kullanmadığından otorite ile alay edebiliyordu ve hiçbir ceza almıyordu. Sonrasında ise “Academy of Fools” adındaki uluslararası organizasyona öncülük ederek palyaçoların ve gezici tiyatro Caravan of the World’ün bir araya gelmesini sağladı. Bugün ise 50 ülkede sergilediği performansla dünyanın en çok tanınan palyaçolarından biri.
“Bir santimetre yer değiştirdiğinizde seyirciden koca bir dağa tırmanmışçasına tepki almak… Palyaçoluğa böyle bakıyorum” diyen Polunin, mizah anlayışlarının çeşitlilik gösterdiği ülkeler ve kültürlere göre de gösterilerini şekillendiriyor.
Polunin, hayatının her alanında, eğlenceyi ve yaratıcılığı benimsiyor. Dali ve Disney eli değmiş gibi görünen evi ise ziyarete açık: Bahçeleri, ağaç kitaplığı, çiçekten yataklar, pembe kanatlı atlar ve küçük bir Budist tapınağı başınızı döndürebilir!
Polunin, “Secrets of Snow – Slava’s Journey” adlı bir belgeselle bir kez daha hayat buluyor. Görkemli ve hipnotize edici…
Kaynak: The Plaid Zebra