Uzun zamandır mevzu bahis edilen, fakat işlerin artık iyice kızıştığı bir döneme girdik seçimler açısından. Partilerin seçim beyannameleri açıklanalı oldu epeyce. Kimi erken açıkladı, kimi geç. Aynı şey adaylar için de geçerliydi. Anlaşılan o ki orada da her yerlerinde olduğu gibi bir stratejisi var partilerin. Malumunuz, her yeni seçim döneminde siyasiler adeta birbirleriyle yarışıyorlar, laf giydirebilmek için binbir türlü oyunlar oynuyorlar. Kısacası, olan yine millete oluyor. Halkın halinden yine halk anlıyor. Gelen cebini dolduruyor, yedi sülalesini yaşatacak servete sahip oluyor, biz daha da fakirleşiyoruz ve yine kaybeden oluyoruz. Ne güzel demokrasi, değil mi? Her şey iyi hoş da LGBT bireyler seçimlerde ne yapıyor? LGBT politikası yapmak partilere bir şey katabilir mi?
Dünyanın her yerinde eşcinsel nüfusun üç aşağı beş yukarı aynı civarlarda olduğunu söylediğimi hatırlıyorum. Söylemediysem de şimdi söylüyorum. Bu sayı, genelin yaklaşık %10’una tekabül ediyor. 53 milyon kadar da seçmenimiz varmış. Dolayısıyla ortalama 5.3 milyon kadar eşcinsel seçmenimiz var. Bunların da %10 kadarı şu veya bu sebepten dolayı oy kullanamasa, ortalama 4.7 milyon oy gelecek. Gelecek de nereye gelecek?
Basit matematik işlemleriyle kafamızı dağıttıktan sonra gelelim asıl soruya: “Eşcinseller kimlere, neden oy veriyor?”
Eşcinsel güruh da tıpkı geriye kalan %90 gibi kendi içerisinde ayrılmakta. Bu demektir ki koyu Kemalistinden ülkücüsüne, sosyalistinden bölücüsüne, islamcısından dinsizine herkes var. Burada kitle hakkında, hiçbir konuda yapılmaması gerektiğini düşündüğüm gibi genel bir kategorizasyon yapılmamalıdır bana kalırsa. Çünkü arkadaşlar, biz seviyoruz tek örnekle yaftalamayı da, küçümsemeyi de, yüceltmeyi de… Dolayısıyla marjinal siz gibi düşünemeyip kapalı kutu eşcinseller de var, muhafazakar siz kadar kalıplara giremeyenler de.
Açıkçası CHP ve HDP dışında LGBT bireylere yönelik çalışmaları ben görmedim. Göreniniz varsa ne ala! Üstüne basa basa bunun politikasını da HDP’den başka kimse yapmıyor. Adaylarının etnik kökeni, inançları ve benimsediği ilkeleri açısından geçmişlerinden gelen çeşitlilikleri göze çarpan ayrıntı ve elbette bir LGBT adayları da var. Bu aday Eskişehir’den ve Trans Danışma Merkezi kurucularından Barış Sulu. Niler Albayrak da trans kimliğiyle CHP’den bir isimdi. Fakat, malesef aday olamadı. Ayrıntısını bilmemekle birlikte aday göstermeyi geçtim, bu iki parti dışındaki adayların LGBT hakları sözleşmesini ya da LGBT haklarını koruma amacı güden bir sözleşmeyi imzaladıklarını düşünmüyorum. Bundan dolayı da imzalayanlar için ortalama Türkiye coğrafyası kafasını yansıttığını düşündüğüm “sapkınlığa ortak oldular, sapkın imzalar, bu da mı olacaktı” gibi ehil aklın sınırlarını zorlayan, insan hakları denilen şeyi şahıs ve gruplara özel imtiyazlar olarak anlayıp kendilerine yontan, ilimin yanından geçmeyen ve son derece değersiz, yersiz, anlamsız, absürt gibi bilumum olumsuz sıfatları hak eden manşetler mevcut.
Şöyle söyleyeyim, objektif olabilmenin sınırlarını zorlamanın sınırlarını zorluyorum kendi kimliğimle. Herkese ve her şeye bakabildiği tüm açılardan bakmaya çalışan, bunun için kendini zorlayan biri olarak bir şey paylaşmak istiyorum sizinle: son 3 aydır Ankara’da düzenli olarak Hacettepe Üniversitesi Kuir Araştırmaları Topluluğu’nu temsilen katıldığım küçük meclis toplanmalarında (Türkiye küçük Millet Meclisleri) yapılan davetler üzerine nedense sadece HDP adaylarının çekinmeksizin iştiraki vardı. Sivil toplumun sesi halkın sesi değilse nedir? Program yoğunluğu gibi bahaneleri elbette anlıyoruz. Benim kastettiğimi de sanıyorum siz anlıyorsunuz.
İlkler diyoruz, ilk aday diyoruz, artık LGBT’den daha fazla söz ediliyor diyoruz, gündemde yer kaplıyoruz; “işte, okulda, mecliste… her yerde” diyoruz. Ama görünmüyoruz, görünemiyoruz! Hep vardık esasında, gökten zembille inmedik elbette. Konuşulmuyordu, söz edilmiyordu. Kim bilir bu güne dek kaç tane gizli eşcinsel geçti meclisten? Bu yüzden bilmiyoruz. Düşününce de, muhtemelen, siz de benim şaşırdığım gibi şaşırdınız belki de. Umuyoruz bu sefer açık kimliklerimizle var olacağız korkmadan, gizlemeden, çekinmeden… Bir umut ya yaşatan insanı, ben de önümüzdeki seçimlerin öncelikle adil ve insan onuruna yaraşır bir şekilde gerçekleştirilmesini; ardından bu coğrafyada ezilen toplulukların her biri için yeni bir umut olmasını, refah getirmesini ve hayırlı olmasını temenni ediyorum. Lütfen oyunuzu da kullanın, hatta olabiliyorsanız müşahit olun.