İngiliz yazar ülkesinde 1930’lu yıllarda üst ve üst-orta sınıflardan gençlerin yaşayışlarını anlatan, davranışları ve konuşma biçimleriyle ilgilenen, belli bir çevrenin, çoğunlukla kendisinin de dahil olduğu Londra’nın zengin semtlerinde yaşayan mülk sahibi aristokratların yaşamlarından edebi kaynaklarını alan bir isim. Waugh edebi zevkleri ve hayata bakış açısı yönünden snop (züppe) olarak nitelenebilecek, İngiliz üst sınıflarının diğer kültürleri (özellikle Avrupa dışı “ilkel” olarak gördüğü kültürleri) ötekileştirdiği, örneğin Charles Dickens’ı “duygusal ve sınırlı” bulan bir yazar. Bu bakımdan sınıfının önyargılarını yansıtıyor diyebiliriz. Bir ilginç bilgi Evelyn Waugh’nun babası editör Arthur Waugh’nın dört yıl yönettiği Chapman and Hall yayıncılık şirketinin Charles Dickens’ın teliflerinin sahibi olması.
Waugh yazmayı bir karakter araştırması değil de dilin kullanımı konusunda yapılan bir egzersiz olarak görüyor. Teknik psikolojik araştırmalara girişmezken dram, konuşma biçimi ve olaylarla ilgilendiğini belirtiyor. Oxford Üniversitesi’nde okuyan Waugh için eski tip Londra beyefendisi demek -iyi ve kötü özellikleriyle- sanırım çok yanlış olmaz.
İlk romanı 1928’de yayınlanan “Decline and Fall” yazarın öğretmenlik yaptığı Galler’deki okulda geçirdiği zamanı anlatıyor. Bundan 6 ay önce ise İngiliz şair Dante Rossetti’nin hayatını anlatan ilk kitabını yazıyor. Daha sonra ise Vile Bodies (1930), 1932’de yayınlanan Black Mischief ve 1934’te Handful of Dust gelir. 1938’de de Scoop romanı yayınlanır. Bu yıllarda Avrupa, Afrika, Yakın Doğu ve tropik Amerika’da seyahat eden yazarın dört seyahat kitabı da çıkar. 1939’da denizci olarak ve daha sonra Atlı Birlikler’de görev yaparken Orta Doğu ve Yugoslavya’ya seyahat eder. 1942’de ise Put out More Flags gelir. Yazarın en bilinen romanı 1945’te yayınlanan Brideshead Revisited olur. Roman 2008’de sinemaya da uyarlanmıştı. 2003 yapımı Stephen Fry filmi Bright Young Things de Vile Bodies’in bir uyarlamasıydı. Handful of Dust ise Anjelica Huston, Judi Dench ve Kristin Scott-Thomas gibi oyuncularla 1988’de sinema filmi olarak hayat buldu. Waugh ile ilgili önemli bir ayrıntı da 1930’da Katolik Kilisesi’ne katılması. Bu durum dünya görüşü ve eserleri üzerinde de hayli etkili olur. Yazar Katolik inancını benimsemesinin hemen ardından dünyayı o günkü tarihi noktada Hristiyanlık ve Kaos arasında gördüğünü belirtir. Hatta uygarlığın -Avrupa uygarlığı- Hristiyanlık sayesinde oluştuğunu ve bu inanç olmadan öneminin veya insanların kendisine bağlılık duyacağı bir gücü olmadığını düşünmektedir.
Waugh’nun romanlarını sofistike (veya bakış açınıza göre züppece) diyalogları ile İngiliz espri anlayışından hoşlananlar severek okuyacaktır. Anglosakson okuyucu ve eleştirmenlerce komik özelliğiyle öne çıkan Waugh romanları toplumsal yergi konusunda da söz söyleme yeteneğine sahipler.