Enzo İkah, bir müzisyen ve çok daha fazlası… Onunla ilk albümü Rainbow ile tanışmıştık. O, bu albümün ardından yedi albüm daha yaptı ve şimdi “İnjustice” ile dinleyiciyle buluşuyor.
Yeni albüme adını veren İnjustice’in sözleri adaletsizlikten bahsediyor.
“İnjustice / Adaletsizlik
birine yapılan haksızlık herkese yapılmıştır
hepimiz hür ve eşit doğduk
kimse ast değil
kimse üst değil
kimse yalnız doğmaz
kimse ast değil
kimse üst değil
kimse yalnız değil
güneş herkes içindir (we can say “herkes için parlar”, like sun shines for everyone, i used “herkes içindir” to shorten the sentence)
bana siyah demeyi bırak ben sana beyaz demiyorum
aptal olan renk değil insandır
demem o ki
beyazsan haklısın
siyahsan bir adım geri atarsın”
Enzo İkah da kendi hayatında adaletsizlik mağduru olmuş ve ülkesini terk etmek zorunda kalmış bir müzisyen. Söyleşiye buradan başlamak istedim.
Merhaba Enzo, bize biraz Türkiye’ye geliş sürecini anlatabilir misin? Neden ülkenden ayrılmak zorunda kaldın?
Müzik benim için hep sosyal mücadelemde bir araç odu. Ülkemde de rejimin hoşuna gitmeyen sözlerimden ötürü 10 yıl hapse mahkûm oldum. Bir arkadaşımın desteği ile Fransa’ya kaçacakken, bürokratik nedenlerle 13 yıl önce Türkiye’de alıkondum ve maceram bu şekilde başladı.
Türkiye’de yaşıyor olmak müzik serüvenini nasıl etkiledi?
Müzik benim dünyayı anlamak ve anlatmak için kullandığım bir yol. Burada çok çeşitli insanlar tanıdım, ama yaşadığım yerin önemi yok, benim için esas olan inançlarımı iletebilmek.
Sen, müziğinle sadece insan olmanın altını çiziyorsun ve buradan bakıyorsun ama Dünya’da yaşananlar farklı olabiliyor. Son günlerde hepimiz George Floyd’un öldürülüşüyle sarsıldık biliyorsun. Bunu en iyi gözlemleyebileceklerden birisi sen olduğun için soruyorum; ırkçılık bizim topraklarımıza da bulaşmış mı?
Ben sadece dünyanın bir köşesinde yaşamak, ya da oralı olmak için doğmadım. Müziğim bir Kongo, bir Hindistan ya da Türkiye için değil. Vizyonum daha global, daha evrensel. Hepimiz için. Farketmeden, hepimiz ırkçılık yapabiliyoruz. Örnek vereyim, birisi için siyah ya da zenci, ya da o Alman kız, ya da yabancı dediğimiz anda ırkçıyız zaten. Birini etiketlediğimiz anda ırkçıyız. Zenci kelimesini zincir ya da kölelikle çağrıştırabiliriz. Zenci köleliği anımsatır. Oysa ben kölelik zamanında gelmedim dünyaya, ben özgür bir insanim. Birisi seni tanımadan fikir yürütürse, bu bir tür ayırımcılıktır. Ben ‘o beyaz adam’ dersem de ırkçılıktır. Benim için ırkçılık, önündeki insanı farklı görmekten ibaret aslında, bu kendi başına ayırımcılıktan geçer. Sen bana zenci demekten vazgeçersen, ben de sana beyaz demem. Hepimiz sadece insanız. Ama bu ülkede Afrikalılar iş bulmakta, okula hastaneye gitmekte oldukça zorlanıyor.
Çok kullanılan kavramlardan biri de “öteki”dir. Senin bu kavrama bakışın nasıl, ötekilikle ilgili ne düşünüyorsun?
İnsanlığa bakmanın sadece bir yolu var benim için. Kimse ailesini, teninin rengini, nerede doğduğunu, ana dilini seçerek doğmuyor. Hepimiz sadece insan soyuyuz. Bir kedi siyah da olabilir beyaz da, birbirlerini umursamazlar bu yüzden. Öteki diye de bir şey yok aslında.
“Mülteci İşte Buradayım” belgeselini yaptınız. Biraz bu süreçten bahsedebilir misin?
Bu filmi yapma amacım ümit vermekti, hayallerimize şartlar ne olursa olsun ulaşabileceğimizi göstermekti. Göç ettiğimizde, başka yerlere gittiğimizde, kalbimizle birlikte gideriz ve hayallerimizi kimse elimizden alamaz. Hayal kurmaya izin var. Rüyanız neyse asla vazgeçmeyin demek istedim ve kendi örneğimi sundum.
Jakarta, Endonezya’da 2015 Humaniteryen Altın Ödülü’ne layık görüldük. Bana da ayrıca “Star of Peace” (Barış Yıldızı) takdim ettiler, dünyada bastırılmış insanlar adına yaptığım müzik için.
Sık sık ülkendeki Koltan madenlerine değiniyorsun. Bundan dolayı yaşananlar nedir? Neler oluyor?
Ülkemde durumlar aslında daha kötüye gidiyor. Dünyadaki koltan rezervlerinin %80’i Kongo’da. Ülkenin zenginliği aslında neredeyse aynı zamanda bir lanet. Bu maden plazmalardan cep telefonlarınıza, playstationlarınızdan, bilgisayarlarınıza kadar kullanılan bir hammadde, ancak yasal ve adil yollarla işlenmiyor madenler. 5.4 milyon çocuk çalıştırılıyor ve o bölgede su ana kadar 2 milyon kadın tecavüze uğradı. Bunlar maalesef çok paylaşılan haberler değil.
Evet maalesef…
Amacım, değişimin her birimizde başladığını belirtmek, dünya barışı için, çevre sorunları için, ayrımcılıkla mücadele için müzik yapıyorum. İnsanlara ulaşmak ve onlara anlatabilmek için.
Herkesin bahsetmesi gereken şeyler aslında, iyiye doğru değişim için bireysel çaba, bunları dile getirdiğin için teşekkürler Enzo.
Bana zaman ayırdığınız için ben teşekkür ederim.