23. İstanbul LGBTİ Onur Haftası, bu yıl 22-28 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek. Özellikle İstiklal’deki Onur Yürüyüşü yine heyecanla bekleniyor. Homofobinin en önemli üretim alanlarından futbol sahaları ve tribünler ise bu konuda halen yeterince sorgulamaya girmiş, bir karşı duruş sergileyebilmiş değil.
Her yıl on binlerce insan Haziran’ın son pazar gününde İstiklal Caddesi’nde LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks) Onur Yürüyüşü’nde buluşuyor. İstiklal Caddesi baştan sona yürünüyor; LGBT bireyler varlıklarını, isyanlarını ve taleplerini yüksek sesle ama öfkeyle şiddetle değil neşeyle, mizahla haykırıyorlar.
Onur Yürüyüşü; hem örgütlü şekilde organize edilen hem de tamamen insanların gönüllü olarak orada olmak istedikleri, bu mücadeleye destek vermek istedikleri için katıldıkları bir yürüyüş. Bu yönüyle tüm samimiyetiyle ve içtenliğiyle sokağa yansıyor her şey. Özellikle Gezi direnişi sonrası, LGBTİ grupların Gezi’deki aktif varlıkları da bazı çevreler ve insanlardaki duvarları yıkmış ya da en azından zayıflatmıştı. Gezi sonrası iki yılda şimdiye kadar uzak kalan birçok insan da bu yürüyüşe destek vermiş ve katılmıştı.
Fakat şimdiye kadar bu yürüyüşte yer almayan bir kesim oldu: Taraftar grupları. Sadece geçen yıl Gençlerbirliği taraftar grubu Kara Kızıl yürüyüşünde yer aldı. Oysa şu bir gerçek; cinsiyet ayrımcılığının, kadın ve eşcinsel düşmanlığının, homofobinin en büyük günlük ve güncel üretim alanlarından biri de spor sahaları ve de tribünler.
Ayrımcılığın günlük üretim alanı olarak tribünler
Sporun her branşında, her aşamada ne yazık ki erkek egemen anlayışın ve ataerkil dilin mutlak hakimiyetiyle karşı karşıyayız. Maçlarda, maç sırasında ve sonrasında sosyal medyada cinsiyetçi tezahüratlar, hakaretlerin haddi hesabı olmuyor. Bunu sadece erkekler değil, belki kadınlar ve eşcinseller de takımları adına mazur görüyor veya içselleştiriyor.
Buna karşılık tabii ki Türkiye’de ve dünyada futbol dünyası içinde farkındalığı olan veya farkındalık yaratmaya çalışan kişiler ve gruplar var. Örneğin; Almanya’nın ayrıksı kulübü St.Pauli taraftar grupları yıllardır homofobiye karşı farkındalık yaratmak için mücadele ediyor. Türkiye’de de kulüpler düzeyinde olmasa da Kara Kızıl, Beşiktaş Beleştepe gibi bazı taraftar grupları homofobiyi ve ayrımcılığı sorgular tavır içerisine girdiler. Yine futbolda homofobiye karşı paneller ve toplantılar da düzenleniyor, mücadele yolları tartışılıyor.
Futbolda eşcinselliğin ana akım medyada en görünür olduğu konulardan biri eşcinsel kimliği yüzünden hakemlik yapması engellenen Halil İbrahim Dinçdağ ile olmuştu. Hakemlik düdüğü alınan Dinçdağ, yıllardır çeşitli platformlarda hakkını arayan bir isim. Dinçdağ’ın bu zor mücadelesi hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, “Erkeklik Ofsayta Düşünce” isimli kitabı okuyabilirsiniz. Kitap geçtiğimiz yıllarda İletişim Yayınları’ndan çıkmıştı. Kitapta, Halil İbrahim Dinçdağ’la yaptığı uzun bir söyleşi ve Bawer Çakır‘ın gözünden, eşcinsellerin Türkiye’deki tanınma mücadelesini ve futbolun da bu mücadelenin bir alanı haline gelmesi hikayesi var.
Gökkuşağı renginde çoraplar
Avrupa’da da futbolda eşcinsellik halen bir tabu. Eşcinselliğini açıklayan az sayıda futbolcu var. Özellikle Balkanlar coğrafyasında tamamen maço bir futbol ve tribün yapılanması olduğu görülüyor. Buna karşı mücadele de zor koşullarda sürüyor.
Son olarak İspanya’daki eşcinsel derneği FELGTB‘nin bir çağrısı olmuştu. Bu çağrıya olumlu cevap veren İspanya Birinci Futbol Ligi (La Liga) takımlarından biri olan Rayo Vallecano oldu. Takımın futbolcuları, deplasmanda Athletic Bilbao’ya karşı oynadıkları maçta futbolcular gökkuşağı renkli bağcıklar kullandı. Bir maçlık kampanyaya, İspanya 2. ve 3. lig takımlarından Racing, Leganes, Cadiz, Murcia, Hercules de katıldı. Bu tip kampanyalarla gerek futbolcular gerekse taraftarlar arasındaki bu korku biraz olsun kırılmak isteniyor. FELGTB, bazı futbolcuların kampanyaya destek vermek istemelerine karşın kulüpleri tarafından engellendiklerini iddia ediyor.
Benzer ilk kampanya, geçen sezon İtalya Birinci Futbol Ligi’nde (Seria A)’da yapılmıştı. İtalya’daki eşcinsel derneği Arcigay, 500 futbolcuya mesaj göndermiş, mesaja karşılık veren isim ise Cagliarili orta saha oyuncusu Daniele Dessena olmuştu. Dessena, oynanan karşılaşmada sahaya gökkuşağı renkli krampon bağcıklarıyla çıkmıştı.
LGBTİ mücadelesinin çağrısı var
LGBTİ mücadelesi sadece kendi için değil; erkeğin, gücün ve paranın egemen olduğu; dinsel, cinsel, ırksal, bedensel farklılıklara yer bırakmayan düzenin tamamına karşı mücadele ediyor. Homofobiye, transfobiye, heteroseksizme, heteronormativiteye, ataerkilliğe, ırkçılığa, militarizme, milliyetçiliğe, kapitalizme ciddi eleştiriler getiriyor, saygın bir karşı duruş sergiliyor. Esasında, muhalif taraftar gruplarının mücadeleleriyle de birebir örtüşen birçok yönü var.
LGBTİ hareketi, Haziran’ın son pazar günü tüm renklerle birlikte yürümek ve gülmek için herkesi yürüyüşe çağırıyor. Örneğin; Gezi’deki kitleleri peşinden sürükleyen çArşı’nın ve diğer taraftar gruplarının da bu yürüyüşte yer alması çok şeyi değiştirme gücü ve motivasyonunu vermez mi?