Bir hayvanla gerçek bir zaman geçirebilme ayrıcalığına sahip olabilmiş insanlar bilirler ki onlar da “aslında” düşünebiliyorlar. Yalnızca gözlerinin içine bakar ya da manalı yüzlerine meraklı bakışlar atarsanız, tıpkı insanlar gibi onların da zihinlerinden akan düşünce ırmağına şahit olabilirsiniz.
Belçikalı fotoğrafçı Vincent Lagrance bunu fark etti. Bilincine vardığı şeyi dünyaya göstermek için de Human Animal, (İnsan Hayvan) fotoğraf serisini bu uğurda bir anlatım aracı olarak kullandı. “Bugünlerde çoğu insan yalnızca insanları fotoğraflıyor,” diyor Lagrance, “Fakat yalnızca bazıları hayvanları fotoğraflıyor… Ben de hayvanları insanlar gibi fotoğraflayarak, onların duygularını ve insansal karakteristiklerini hüzünlü bir şekilde tasvir etmeye çalıştım.”
Bunlar gibi fotoğraflar şunu açıkça göstermeye yarıyor: Hangi hayvan olursa olsun -insan, köpekgiller, kedigiller, büyükbaş hayvanlar vs.- hepsinde derin bir bilinç düzeyi var. Kendimize gerçekten “bakmayı” öğretirsek, biz de bu bilince dahil olabilir, hayvanları insan dışı varlık olarak değil; hepimizi aynı yeryüzünün sakini olarak görebiliriz.
“Şu kedi yine benim bahçemde… Bir strateji geliştirmem gerekecek. Onun istediği tek şey havlamam olduğu halde…”
“Diyelim ki aynı hizadan bakıyoruz. Ben ileri doğru baktığımda da seni görebiliyorum. Aklında bulunsun yani.”
“O koca cafcaflı şeyle n’abıyon? Kamera o dimi? Aay, şöyle şuradan çek, böyle iyi çıkıyorum.”
“O ne? Yeniyo mu o? Çiğnemem mi lazım ki?”
5. “Ay yoksa o? Valla duymuştum ben ha dur bakıyım… Aynen, konserve açacağı bu. Allam yarebbim, vallahi konserve açacağı…”
“İnsan mükemmel doğmaz; mükemmel olur.”
“Sopanın ucuna tüy mü taktın? Ciddi misin ya? İnsan, şurda bi anlaşalım. Böyle şeyler için fazla entelektüelim ben.”
Kaynak: One Green Planet