Tuzla’da geçtiğimiz ay açılan ve büyük ilgi gören Tuzla Marina projesinde hayvanseverlerin ve hayvan hakları aktivistlerinin canını sıkacak bir gelişme yaşanıyor. Proje kapsamında bir yunus parkı ve hayvanat bahçesinin de marina bölgesinde açılması planlanıyor. Yunus parklarına karşı mücadele eden oluşum ve örgütler ise bu projeye sert tepki gösteriyor.
Tuzla’da kurulması planlanan yunus parkı, akvaryum ve hayvanat bahçesi projelerine hayvanseverler ve hayvan hakları aktivistleri tepki gösterdi. Marina projesi Tuzla’da Bayraktar İnşaat ve Via Properties tarafından yürütülüyor, Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş tarafından da destekleniyor. Hayvanseverler ve yunus parklarına karşı mücadele eden oluşumlar; 350 milyon dolarlık Tuzla Marina ve AVM projesindeki yunus gösteri merkezi, hayvanat bahçesi ve tematik akvaryum planlarının acilen projeden çıkarılmasını talep ediyor. Proje, hayata geçmeden önce demokratik bir zeminde tartışmaya da açılmamıştı.
“Yunus Parkları Kapatılsın” insiyatifi doğayı ve toplumsal yaşamı tüm alanlarını metalaştırdığını düşündüğü bu proje hakkında 20 Eylül 2014 tarihinde resmi kurumlara bir başvuru yapmıştı. Bu başvuru metini ayrıca TBMM Çevre Komisyonu üyelerine de gönderilmişti. Fakat oluşum, bu başvuruya cevap alamadığını bildiriyor. Tuzlalıların yerel örgütlenme oluşturarak başlattığı, kamuoyunda ses getiren “Tuzla Sahiline Dokunma” insiyatifi de yine proje dahilindeki yunus parkına tepki gösteriyor, projenin iptalini istiyor.
Yunuslar acı çekiyor travma geçirip ölüyorlar
Yunus parklarında ve hayvanat bahçelerinde; hayvanlar doğuştan sahip olduğu özgürce yaşam hakları ellerinden alınarak birer sergi malzemesine dönüştürülüyor. Hayvan sömürüsü üzerinden yürütülen eğlence ve ticaret anlayışının sonucu olan hayvanat bahçeleri, yunus parklar ve tematik akvaryumlar adeta hayvan hapishanelerine dönüşüyor.
Türkiye’de yunuslarla ilgili üzücü olaylar yaşanmış ve yunus parklarına karşı olan muhalefeti artırmıştı. Şubat 2010’da Alanya’daki bir yunus gösteri merkezinde bir hafta içinde dört yunus ölmüştü. Haziran 2010’da Fethiye-Hisarönü’ndeki yunusların geçirdikleri travmanın görüntüleri dünya basınına yansımıştı. Yine İstanbul’daki bir diğer gösteri merkezinde, bir yunusun kanlar içinde yaralarıyla gösteri yaptığı fotoğraflar gazetelerde uzun süre yer almıştı.
Yunus parklarında; yunuslar, balinalar, morslar, deniz aslanları ve foklar açlıkla terbiye edilerek gösteri yapmaya zorlanıyor. Zamanında ayılara ayı oynatma adı altında yapılan işkencenin benzeri bugün bu deniz memelilerine uygulanıyor. Özellikle Japonya’daki her yıl 23 bin yunusun ölümü ile sonlanan avcılık sektörüne maddi kaynak oluşturuluyor.
Bu tesislerde ayrıca yunus terapisi adı altında bilimsel temele dayandığı kanıtlanamamış tedaviler uygulanıyor. Bu yunus parklarında, engelli bireylerin ailelerinin, para ve umutlarının sömürülmesiyle sonuçlanabilecek şeyler oluyor. Bakanlıklar ise “Yunuslarla ilgili mevzuat yok” diyerek konuyu yetki sınırlarının dışında sayıyor, gündemlerine almıyor ve sorumluluk üstlenmiyor.
Hayvan hakları örgütleri ve aktivistleri; esaret altındaki yunusların ve tüm deniz canlılarının, uzmanlar tarafından yürütülecek rehabilitasyon programlarından sonra denizlere geri bırakılmasını ya da sakin ve insandan uzak bir koyda uzmanlar tarafından açılması gereken deniz memelileri rehabilitasyon merkezinde ömür boyu koruma altına alınmasını talep ediyor.
Yunus parklarında gülümsediği veya çok mutlu olduğu sanılan bu canlılar; denizlerde travmatik şekillerde yakalanıyor. Tırların, tankerlerin içinde yolculuk ediyor. Bir parça balık için taklalar atmaya zorlanıyor. Gösteri havuzlarındaki yüksek sesli müzikten zarar görebiliyor. Ölü yavrular doğurabiliyorlar. Bu canlılar, üstün zekalarının getirdiği farkındalık yüzünden ruhen büyük acılar da çekebiliyor.