Üzerinde yaşadığımız dünyanın kaynakları, insan faktörünün tüm ekosistemlerdeki doğal donanımı hızla ve acımasızca yok etmesinden ötürü gün geçtikçe tükenmektedir. Bu kaynakları geliştirmek ve iyileştirmek adına yapılan yeşil çevre hareketleri, bu iyileştirmede yer almak isteyen binlerce profesyonelin bir araya gelmesine ve yeni çalışma alanlarının ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır.
Neyse ki doğa ananın bize sunduğu tüm güzel şeyleri yok etmek isteyen müteahhitlere, doğa vandalistlerine, politikacılara, savaşseverlere, umursamazlara rağmen var olmaya çabalayan dünyamıza yardım etmek isteyen insanların ve iyileştirme alanlarının sayısı gün geçtikçe artmaktadır.
Kanada’nın Vancouver şehrinde başlayan ve yüksek binaların arasında bir cennet köşesi yaratan çatı katı terasları, yeşil bina–yeşil iş hareketinin en önemli kısımlarından biridir. İlk olarak Faitmont ve Waterfront adlı otellerin çatılarında bu yöntemle elma yetiştiriciliği yapılmıştır. Yeşil çatı bahçeleri, büyük ticari çiftliklerden pazara sunulan ürünleri üreterek, ulaşımda kullanılan fosil yakıtları en aza indirmeyi amaçlamış ve çevrenin korunması için yerel kaynaklı gıdalar sunmanın yollarını geliştirmeye çalışmıştır.
Yeşil çatılar aynı zamanda yağmur suyunu yönetmek ve enerji kaybına karşı binaların hava yalıtım kalitesinin iyileştirilmesi için rekreasyon bölgeleri kurarak kentsel çevreyi arıtmayı hedeflemektedir.
Şüphesiz geleceğin en büyük sıkıntısı su kaynaklarının kuruması, kirlenmesi ve su kıtlığının baş göstermesidir. Su kalitesini arttırmak için yaratıcı çözümler arayan Los Angeles Su ve Enerji bölümü 2008 yılında, Ivanhoe Rezervuarı’nın içine üç milyon polietilen top dökme girişimini başlattı. Bu toplar suyu temizleme amacıyla bulunan en yaratıcı çözümlerden biri oldu.
600 bin Los Angeleslının içme suyu olarak kullandığı bu rezervuarda bromür ve bakteri öldürücü bir klor katkı maddesi konsantresi vardı. UV ışıkla bakıldığında bu kaynağın 58 milyon galonluk kısmında kanserojen ışınlarına rastlandı. Mühendislerin yoğun çalışmalarıyla, polietilen topların bu etkileri ve suya karıştırılan klorların miktarını azalttıkları belirtildi. Bu bölümde görev alan bilim adamlarının yeni hedefi suyu tamamen klorsuz hâle getirecek bir çalışma yapmak.
Amerika’da 16 yaşını geçen hemen hemen herkesin ulaşımını kendi arabasıyla sağladığını biliyor muydunuz? Bu araçların üçte ikilik kısmı fosil yakıtlarla çalışıyor. Bu yakıtların doğaya ve teneffüs ettiğimiz havaya verdiği zararlar gün geçtikçe artış gösteriyor. Doğada bulunan her şey gibi bu yakıtlar da sınırsız değil. Bu bağlamda çevreyi ve havayı temiz tutmak, ayrıca fosil yakıtlarla çalışan araçlara alternatif oluşturmak için icat edilen elektrikli araçlara rağbet günbegün artmakta.
Temiz araba mühendisleri bu çalışmaları ilerletmek ve elektrikli araçları geliştirmek için uğraşıyorlar. En önemli çalışmaları güneş panelleriyle çalışan güçlü araçlar yapabilmek. Yapılan çalışmalara göre uzak olmayan bir gelecekte doğa ve çevreye zararsız güneş panelli araçlar hayatımıza girecek. Bu heyecan verici gelişmeler yeşil çevre hareketinin gelişimi için büyük önem taşıyor.
Kullanılan ürünleri geri dönüşüm malzemelerinden seçmek hem ülke ekonomisine hem de doğaya katkıda bulunmak demektir. Bunun önemini erken kavrayan ülkeler, gerekli tesisleri kurmuş ve eğitim yoluyla bu bilinci çocukluktan itibaren aşılama yoluna gitmişlerdir. Gelişmiş ülkelerde yaşayan vatandaşlar çöplerini geri dönüşebilen maddelerden ayırmayı birer vatandaşlık görevi olarak kabul etmektedirler.
Amerika Birleşik Devletleri çelik ve kağıt geri dönüşümüne diğer maddelerden daha çok önem vermektedir. Amerikan Orman ve Kağıt Bakanlığı’na göre 2011 yılında kullanılan tüm kağıtların üçte ikisi geri dönüşüm yoluyla yeniden kazanılmıştır. Bu oran ABD kağıt fabrikalarının ham madde ihtiyacının üçte birini karşılamaktadır. Geri dönüşüm uygulamalarının, yeşil işler ve yeşil çevre hareketi üzerinde büyük etkisi bulunmaktadır. EPA istatistiklerine göre bir ton kağıdın geri dönüştürülmesi, bir ev için altı aylık enerji tasarrufu demektir. Bu oran 26 bin 500 litre karbon eş değeri sera gazı emisyonunun azaltılmasını sağlamaktadır.
Dalgıçlık vasıfları olan bir bilim insanı, dünyanın değişen ikliminin ekosistemler içindeki etkilerini ölçmek ve grafiğini çıkarabilmek için Avustralya’ya bağlı One Tree adasının okyanus suyu asitliğini ölçtü. Bu çalışma doğadaki bozulmaları önlemek için milletlerin sürdürülebilir yaşamı ve yeşil çevre oluşturmak amaçlı atılan önemli bir adımdır. Bilim insanlarının doğa ve yeşil çevre hareketi için yaptığı bu çalışmalar oldukça önem taşımaktadır. Milletler olarak yaşamımızı sürdürebilirliğimiz bu bilim insanlarının daha çok doğal çevre araştırmaları yapmalarına bağlıdır.
Bir ev düşünün ki sadece doğa dostu plastikler ve toprakla inşa edilmiş olsun. İlk olarak Adam Howler tarafından Guetamala’da gerçekleştirilen bu proje o kadar ilgi gördü ki, sonrasında gerekli malzemeleri çöpten karşılanacak olan bir okul inşa edilmesi için adımlar atıldı. Bu yolla hem bölgedeki okul ihtiyacının karşılanması hem de bu okulda okuyan öğrencilerin çevre bilinci ile yetişmesi amaçlandı.
Çöplere yeni bir değer kazandıran bu uygulamada sonuçlar oldukça iç açıcı. Ucuz, sağlam ve çevre dostu binalar, doğaya saygının birer anıtı gibi çoğalmaktalar. Adam Howler ve ekibi kendi kendilerini idame ettirebilecek düzeydeki bu binaların çoğalması ve korunması için bölge gençlerinin yeşil çevre duyarlılıkları hakkında eğitim almalarını sağlayarak, sürdürülebilir yaşam alanlarını inşa etme ve koruma adına güzel bir çalışmaya imza attılar.