Yazın son vakitlerine aldırmadan bahar saçan hali ile bizi ağırlayan Güneşköy’ün, şehre arkasını dönmüş sakinliğinin ve kıpır kıpır eden rutininin ağzımda bıraktığı güzel tadla; “yaşasın sürdürülebilir yaşam alanları!” diye çağırıyorum hepinizi kırsala!
Ankara’dan 60 km uzakta, Elmadağ’dan 10 km ilerde ayçiçeği tarlalarının aralarından neşeli şarkılar söyleyerek varabileceğiniz bu ekoköy; güneş enerjili serası, sebze bahçeleri ve meyve ağaçlarıyla hoş geldin dedikten sonra bana, sizin tüm yeni yeşil dünya hayallerinize göz kırptı. Ben de bildiğimden betonlara sıkışık düşlerinizin renklerini; Güneşköy ile tanışmaktan mutlu olacağınızı derinden hissettim, yazdım!
Güneşköy birçok güzel dilek ve çabanın mis gibi bir ürünü. 2002’den daha öncesine dayanan çalışmalar 2002’de arsanın alınması ile ivme kazanmış. Kooperatifin üyelerinden ve Güneşköy’ün kurucularından Fikret Şimşek, insanlık olarak; içsel iyilik arayışı ile hareket ettiğimizi belirttikten sonra, ”İçini besleyen insan, dışına iyilik saçmaya başlar. Biz iyilik peşinde 8 kişi, bir şeyler yapabiliriz deyip bu serüvenin peşine düştük” diyor.
Fikret ve Dilara, Burak ve benim burada misafir olmamıza vesile olan kişiler olarak köyde bulundukları süre boyunca bol neşeli ve ” buraya ait”ler. Bölgeyi tanıtırken, köyden bahsederken veya bir şekilde ”toprakla bir olmak”tan konuşurken aşkla dolular.
Belki biz doğa peşinde koşturan insanların daimi gerçeği olan ”tabiat tutkusu”, gezegeni yeniden çiçekler açtırmanın tek yoludur. Belki de bu tutkunun ardına düşmeden yeşeremeyeceğizdir. Belki yeryüzünün büyüsünden sarhoş; döngüye hayran halimiz ”aşkla dolu’‘ bizlerin adım atması için gerekli ilhamı Güneşköy’ü okurken getirmiştir.
Tatil değil, yuva!
Doğa ve insan ilişkilerinin büyük yanılgısı akabinde oluşan bir şaşırmış hareket, ”kendimizi binalara hapis edip, fırsat buldukça tabiat ile buluşmak” halidir. Öyle ki yabancılaşmanın ebatları evren ölçüsünü almadan, bize yaşam verenin marketler, şirketler yahut fabrikaların değil toprak, gök ve suların olduğunu hatırlamalıyız.
Şehirleşmenin laneti, üremenin getirdiği gereklilik ile var olmamış; aç gözlülük ve hırsın birer büyümüş hali aracılığıyla günlük hayatlarımızı oluşturmuştur. Oysa kırsalda hayat, minimum kaos; bol miktarda barış ve huzur ile sürebilir. Dünyanın azalan kaynaklarını hassas kullanarak geçinmek, bilinç ile ikamet etmek; farkındalık ile beslenmek, sevgi ile çalışmak mümkündür. Parçası olduğumuz güzelliğin sürdürülebilirliği için yaşarken yaşatmak elzemdir bu ise ekoköylerle mümkün kılınabilir. Sizce de Güneşköy yeni rotamız gibi gözükmüyor mu?
Misafirliğimiz heyecanlı geçiyor. Claire Özel’in katılımı ile daha da şenleniyor köy! Claire minik bir kız çocuğu gibi, masalsı bir kadın. Doğadaki muhteşem değişimlerin onu öylesine heyecanlandırdığını hissetmek olağanüstü. Köyün geçirdiği değişimleri kaydetmek, yeni açmış çiçekleri keşfetmek için algılarını açıyor. Biz bahçeden dönmüş, yorgunluğumuzu atmış bir sonraki aktivite için merakla doluyuz. Yaşasın, gözleme gidiyoruz! Kentin ışıkları bozamaz büyüsünü, yıldızların şarkısıyla bir gece geçireceğiz.
Gökyüzü gözlemimize Ramazan da katılıyor. Ramazan yan köyden eski çoban bir genç. Claire ile aralarındaki bağ ve hani o bahsettiğimiz ”tabiat tutkusu” ile oluşmuş dostlukları gözlerimin içini güldürüyor. Ramazan birikim dolu. Kukuman kuşunun bize eşliğini fısıldıyor, öğrenmeye olan hevesini anlatıyor. Hep birlikte astronomi konuşuyoruz, doğanın kalbindeyiz.
Kentlilerin köyü değil, dostluğun yaşam alanı!
Topraktan ayrı düşmüş şehirlilerin, yerel hayat sürdüren köylülere yukarıdan bir dil ile anlatması bir şeyleri, pek tabii ”istenen” bir iletişim biçimi değil. Bir taraf geleneksel yaşamın yastıklarında, belki belli bir bilinçle belki de öylesine hayatını sürdürüyor. Öbür taraf ise deneyim keseleri yeteri kadar dolu değil lakin istekleri ve birikimler taşar vaziyette ekolojik alanlara dönüyorlar. Kesişimleri olağanüstü bir nimettir, fakat çoğu zaman uzlaşımsal problemler kendini gösterir.
Güneşköy’ün bu konudaki hassasiyeti sohbetimizin geri kalanında baskınlaşıyor.
Fikret: Biz bir şekilde buraya geldik. Mevcut güzellik, aramızdaki etkileşimin güzelliğiyle var oldu. Geldiğimiz ilk günden beri köylülerle bağ kurmak için çabalıyoruz. Biz buraya geldiğimizde köylülere misafir oluyoruz, onlarla oturur konuşuyoruz, yemekler yiyoruz. Kahvelerde, köy evlerinde; köylüleri de bu yaşama katmak için eğitimler veriyoruz.
Claire: Üstten konuşmalara dayanan bir politika, dışarıdan olmayan bir dil kullanmayı prensip edindik. Bir seferinde çocuklarla gerçekleştirdiğim 3,5 saatlik ders sonrası kahvede çay içerken, hiç tanımadığım birisi yanıma geldi ve ”Ben size kırıldım” dedi. Anlamadım dedikten sonra yanıma gelen ”Buraya yol yapmadığınız için size kırıldım” dedi. Bizi vakıf benzeri bir şey sanıyormuş. Burada yaptıklarımızı anlatırken eksiklerimiz olduğunu fark ettik. Görünürlük önemli, ama ne için burada olduğumuzu onların anlayacağı dil ile anlatmadığımız sürece bir şey ifade etmiyor. Asıl önemli olan, insanların kafalarında bağlantı kurdurabilmek.
Fikret: Bizim işimiz toprağı almakla bitmiyor. Köylüler ile diyaloğu kurabilmemiz çok önemli. Claire köylülerde kaldığında, köy kadınlarıyla çok güzel bir iletişim yarattı. Köydeki ailelerin çocukları zaman zaman burada bize katıldı, anlattıklarımızı dinledi.
Claire: Aynı zamanda biz onların anlattıklarını dinledik. Karşılıklı deneyim paylaşımı ile ilerledik. Birisine bir şey öğretirken dikkat edilmesi gereken şeyler vardır. Karşıdaki kişi buna hazır mı? Anlattıklarını alıyor mu, sana yeteri kadar güveniyor mu? Kalbinin temizliğine güvenmezlerse hiçbir şey olmaz. Arkaya küçük bir gölet yapacaktık. İbrahim karşı çıkmıştı, çünkü bize güvenmiyordu. Biz buraya geldiğimizde köylülere, onların hayatını gerçekten anlayarak mı yaklaştık? Saygı duyduk mu? Yoksa ”Biz biliyoruz, biz doğruyu anlatacağız” diye mi konuştuk?
Fikret: Dileğimiz köylüler bizi anlasın, biz de onları anlayalım. Böylece birlikte üretelim, yaratalım, eyleme geçelim. Birlikte büyüyelim.
Bölgenin seçiliş hikayesini dinlerken ayaklarımızın altında dinlenen tavuklar, birisi yavru birisi genç olmak üzere koşuşan kediler keyifli sohbetimize keyif katıyorlar. Ekoköy için kullanılan alanın engebeli olmasına dikkat ettiklerini söyleyen Fikret, ”Biz, böyle zorlu bir arazi ve taşlıklı bir toprakta tarım yapalım ki çevredeki 13 köye örnek olalım istedik. Buradaki köyler; pancar, tahıl ayçiçeği ve biraz da patates ekiyor. Oysa biz ekolojik ilkelerimizle, burada çok daha fazla şeyi yetiştirebiliyoruz” diye ekliyor.
Ekoköyün inşası için çoğunlukla eko malzemeler kullanılmış. Çitler dikensiz telden ve tahtadan, evler kerpiçten… Sera ise Türkiye’de bir ilke imza atarak 10 kadar güneş enerji sisteminin bir arada kullanılması ile zor İç Anadolu iklimine uygun yapılmış. Devamı için çalışmalar devam ediyor.
Fikret, işin inceliklerinden bahsederken; yeni yola çıkanlar için tavsiyeler sunuyor: ”Yıllık planla hareket edilmeli ve gönüllülerin hepsi gönüllülük esasını kavrayabilmiş olmalı. Gönüllüler uygunluklarına göre çalışırlar, gönüllerinin dilediği zamanda gelirler fakat buranın asal prensipleri içerisinde hareket ederler.”
Claire ise ekoköy hayalleri olanlara, gerçekçi hedefler koymalarını öneriyor: ”Biz bu işin başında kesinlikle şebekede su almayacağız diye yola çıktık. Bu süreçte enerjimiz boşa gittik. Ama şebekeden su almaya mecburduk. Bazı şeyler olmazsa olmaz. Teori ile pratik arasındaki köprü önemli.”
Güneşköy’ün ekip içi iletişiminden ve karar süreçlerinden konuşuyoruz…
Claire: Ekolojik oluşumlar için her sözün mükemmel bir katkısı söz konusudur. Bir ekosistem için de bir ekoköy için de her canlının, her adımın bir etkisi oluyor.
Burak: Karar aşamanız sırasında nasıl bir işleyiş sürüyor? Demokratik ya da deneyim usulü bir hiyerarşi bulunmakta mı?
Fikret: Türk insanının mayasında/mayamızda yeni fikirlerden rahatsız olma gibi bir sıkıntı var. Yenilikleri anlamamak için kasılır… Buradaki önemli nokta şu: Önyargıları bir tarafa bırakıp, fikirlerdeki farklılıktan beslenmeliyiz. Farklılıkları amaçtaki ortaklıktan şaşmadan işlemeliyiz. Başarı istiyorsak ciddi bir hedef çevresinde çalışmamız kaçınılmaz.
Vizyonunuzu sağlayacak amaçlardan şaşmayacaksınız. Yoksa her şey birbirine karışır.
Karar aşamasına değinecek olursak, fazla demokrasi bazen zarara sebep olabiliyor. ”İyi kararı” verebilmek prensibi ile hareket ediyoruz. Bizde oylama hemen hemen hiç olmadı. “İyi karara” tartışa tartışa geldik hep.
Claire: Fikri olgunlaştırmak asıl mesele.
Beril: Bunlar kesinlikle harikulade teknikler, fakat daha çok kişiden oluşmuş oluşumlar için yetersiz kalabilir. 100 kişinin tartışa tartışa bir sonuca ulaşması peşinden sorunlar getirecektir.
Fikret: Konu üzerinde yoğunlaşmayı düşünelim. Bir problemin çözümü konusunda duruma hakim olan kimseyi yok sayıp haftalarca bunu ne yapacağız şeklinde toplantılar gerçekleştirmek herkes yıpratır. Az bilenle çok bilen birlikte gidiyoruz. Biz benzer durumlar yaşadık, defalarca toplandık ama bu süreyi uzatmaktan başka hiçbir işe yaramıyor.
Claire: Verimsizlik!
Fikret: İnsanlar bıkkın hissedecek duruma gelmemeli.
Claire: Benim için Güneşköy’de en önemli şey yürekten iletişim.
Fikret: Hemen hemen herkes üniversite mezunu, hemen hemen herkes 30’lu yaşlarının üzerinde, herkes sosyal hayatta aktif. Ne yazık ki biz 10. yıldan sonra birbirimizi anlamaya başladık.
İlham aldığı şey doğa olan Güneşköy ve ilham verdiği köylüler, bahçelerinden armağan; toprak ile emeğin birleşip meydana getirdiği ürünleri, Ankara’da Ayrancı Ekolojik Pazarı’nda bizlerle buluşturuyor. Dilerseniz sistemlerine kayıt olarak kutu uygulamalı eve servislerinin yıllık aboneleri olabiliyorsunuz.
Güneşköy, arazisinden geçen bir tren projesinin ayakları sorunu ile karşı karşıya. Yolun çalışmaları devam ediyor. Köyün akıbeti ise henüz belli değil. Üyeler çözüm için çalışıyorlar. Çözüm taşınmak dahi olsa bu güzel oluşumu devam ettirmek için ne gerekiyorsa yapacaklarını belirtiyorlar.
Misafirlik, yemek, çalışmak, sohbet, oyunlar her şey harika. Konukluğumuzdan müteşekkir ayrılıyoruz Güneşköy’den… Tüm ekip yüreği koyu yeşil, dilekleri orman dolusu insanlardan oluşuyor, hayalleri tabiat kokan. Tanıdığıma pek memnun, keşfettiğime hayranım. En güzeli de sizlere onların davetini iletebilmek: Güneşköy Kooparatifi kollarını açmış; misafirliğe, yemeğe, çalışmaya, sohbet etmeye, oyunlar oynamaya sizi çağırıyor!