Her gün onlarca kişinin hayatını kaybettiği çatışma ortamında ve şiddet sarmalında vicdani ret hakkı daha çok konuşulması gereken bir konu. Avrupa’nın birçok ülkesinde yasal bir hak olan ya da sivil hizmet alternatifi sunulan vicdani ret hakkı Türkiye’de anayasada tanımlanmış değil. Vicdani reddini açıklayan kişiler çeşitli hukuki yaptırımlarla karşılaşırken; kişi vicdani reddi sonrası toplumsal baskı, işsiz kalma ve hapse girme gibi birçok riskle yaşamak zorunda kalıyor.
Vicdani ret; en kısa tanımıyla kişinin ahlaki tercihleri, dini inancı ya da politik görüşleri nedeniyle askere gitmeyi, zorunlu askerlik görevi yapmayı reddetmesi olarak tanımlanıyor. İnsanları, vicdani retçi olmaya yönelten çeşitli nedenler bulunurken, bunlar arasında bireyin savaşlara karşı olması ve savaş mekanizması ordulara hizmet etmek istememesi, ordudaki hiyerarşi içinde emir almak ve itaat etmek istememesi öne çıkıyor. Birey ayrıca politik görüşleri doğrultusunda ülkesinin veya tüm ülkelerin ordusuz, sınırsız, devletsiz, özgür bir dünyaya dönüşmesini savunuyor olabiliyor. Ayrıca Yehova Şahitleri örneğinde olduğu gibi kişi, dini inançları gerekçesiyle savaşa, savaşmaya, savaş eğitimi almaya ve sonucunda insan öldürme riski içine girmeye karşı çıkabiliyor.
Türkiye’de vicdani ret hakkı tanımlanmış değil
Türkiye’de vicdani reddin politik ve hukuki durumuna baktığımızda, 1982 Anayasası’na göre askerlik zorunlu bir vatan hizmeti içinde görülüyor. 1982 Anayasası’nın vatan hizmeti başlıklı 72’nci maddesi şöyle: “Vatan hizmeti her Türk’ün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir.” Yapılan birçok anayasal düzenlemeye rağmen, 82 Anayasası’ndan bu yana bu konuda herhangi bir değişiklik göze çarpmıyor.
Avrupa’da sivil hizmet alternatifi de var
Avrupa’ya baktığımızda ise bu hakkın birçok ülkede yıllar önce tanındığını görüyoruz. Almanya’da Alman Anayasası “Hiç kimse, vicdanı ile bağdaştıramayacağı silahlı bir savaş hizmeti olan askerliğe zorlanamaz” diyor. Ülkede sivillere zorunlu askerliğe alternatif olarak sivil hizmet hakkı tanınıyor. Norveç’te de sivil hizmet kakkı var. Yürürlükteki vicdani retçilik yasası 1965’ten beri geçerli.
Ciddi bir iç savaş süreci geçirmiş bir coğrafyada yer alan Hırvatistan’da 1990 yılından beri anayasada vicdani ret hakkı tanınmakta. İspanya’da 1989’da sayıları 20 bini bulan vicdani retçiler yüzünden hükümet hem yasa hem de genel af çıkarmıştı. Belçika’da vicdani ret hakkı herkese yasal düzenlemeyle tanınmış durumda. Yine Hollanda’da da aynı benzer hak yasal. İngiltere ve ABD’de profesyonel orduya geçilmiş durumda. Bu da fikren olmasa da pratikte zorunlu askerliğe bir alternatif oluyor.
Yunanistan’da durum karışık
Komşu Yunanistan’da ise vicdani ret hakkı biraz karışık. Yunanistan kâğıt üzerinde vicdani ret hakkını tanıyan bir ülke olarak görünüyor. Birgün Gazetesi’nden Onur Erem’in haberine göre; uygulamada, kimin gerçek retçi olup olmadığını askeri temsilcilerden oluşan bir kurul belirliyor.
Vicdani ret hakkını kullanmak isteyenleri saatler süren sorguya çeken kurul üyeleri, örneğin “Türkiye ülkemizi işgale geldiğinde ne yapacaksın?”, “Sokakta sevgilini dövseler ne yaparsın?” gibi sorular sorarak değerlendirmelerde bulunuyor. Bu değerlendirmenin sonunda yalnızca tamamen şiddeti reddeden pasifistlere ve Yehova’nın Şahitleri dini mensuplarına vicdani ret hakkı tanınırken herhangi bir şekilde devrimci şiddete karşı olmadığını açıkça söyleyen anarşistlere, sosyalistlere ve komünistlere bu hak tanınmıyor. Vicdani ret hakkını kullanmalarına izin verilmeyen bu retçiler binlerce avroluk para cezalarıyla karşılaşıyor. İşsizliğin yüksek, genç işsizliğinin çok yüksek (yüzde 50’den fazla) olduğu Yunanistan’da genç vicdani retçiler, kendilerine kesilen ortalama 6 bin avroluk (17 bin TL) cezayı ödeyemiyor.
Birçok kişi yaptırımları göze alamıyor
Türkiye’de vicdani ret yapmak isteyenlerin başvurabileceği herhangi bir yasal mekanizma ne yazık ki henüz söz konusu değil. Bu nedenle vicdani ret deklarasyonları şimdiye kadar kamuoyuna açık basın açıklamaları şeklinde ve topluca gerçekleşti. Şu ana kadar birçok vicdani retçi özellikle Vicdani Ret Derneği’nin düzenlediği etkinliklerde veya basın açıklamalarında bu iradelerini açıkladılar.
Kişinin askere alınma sürecinde vicdani ret itirazı nedeniyle usulen başvurabileceği bazı kurumlar var. Bunlar, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı Askeralma Daire Başkanlığı, Askeralma Şube Başkanlığı ve Askerlik Şubeleri. Vicdani retçiler dilekçe vererek bu kurumlara bizzat başvurabiliyor. Fakat sonraki süreçte yasal bir hak olmadığından ötürü, kişi asker kaçağı konumuna düşüyor. Asker kaçağı konumuna düşen kişi hem askerliğinin uzatılması gibi bir sonucu, hem de hapse varan hukuki yaptırımlarla karşı karşıya kalabiliyor. Ayrıca seyahat ve yurtdışı çıkış gibi özgürlükler de kısıtlanmış oluyor. Birçok kişi bu hukuki yaptırımı göz önüne alarak fikren vicdani reddi savunsa da fiilen zorunlu askerliğini yapmak zorunda kalıyor.
Suruç’tan yaralı kurtuldu, vicdani reddini açıkladı
Son olarak Eylül ayının başında, Suruç katliamında yaralı olarak kurtulan kişi vicdani reddini açıklamıştı. İsminin yazılmasını istemeyen kişi, yapılan basın açıklamasında, “Günümüzde izlenen savaşta bizden ‘feda’ olmamızı istiyorlar. Bizler bu kirli savaşın parçası olmayacağız” dedi. Türkiye’de sadece erkekler değil kadınlar da vicdani reddini açıklıyorlar. Kadınlar; halklar, cinsiyetler ve türlerin barış içinde yaşam hakkı için anti-militarist bir duruş gereği vicdani reddini ilan ediyorlar.
Mehmet Tarhan’ın hikâyesi Türkiye’de vicdani reddin hikâyesi
Türkiye’de vicdani ret konusunda belki de en çok gündeme gelmiş isim Mehmet Tarhan. 2001 yılında vicdani ret kararını açıklayan Mehmet Tarhan, 2005’te zorla askere alınmış. Hakkında emre itaatsizlik iddiasıyla davalar açıldı ve mahkum oldu. Tarhan, bu süreçlerde fiziksel ve ruhsal olarak şiddet gördüğünü ve cinsel tacize uğradığını söyledi. Yine o dönemde, 28 günlük açlık grevi eylemi düzenledi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de (AİHM) başvurdu. Mahkeme ise Türkiye’yi sözleşmesini ihlal ettiği kanaatiyle 10 bin Avro manevi tazminata mahkûm etmişti. Tarhan, aynı zamanda bir LGBT aktivisti.
Hazırlayanlar: Mete Gürkan & Kadir M. Ersoy
Başlık İllüstrasyonu: Sadi Güran/Bant Mag 37. sayı– Fotoğraf, sanatçıdan izin alınarak kullanılmıştır.