Bu sene 21’incisi düzenlenen Gezici Festival’in ikinci gününde Saraybosnalı Ines Tanović’in Gündelik Yaşantımız (Nasa Svakodnevna Prica / Our Everyday Life) filmi ile baş başaydık. Tanović’in bu filmi 2015 senesinin Bosna-Hersek Oscar adayı olmuştu.
Savaş filmi olmamasına rağmen her saniyesinde savaşın izlerini iliklerimize kadar hissedebileceğimiz “Gündelik Yaşantımız”; ekonomik, siyasi ve “gündelik” sorunların gölgesi altında yaşam savaşına devam eden Bosnalıların durumunu tipik bir Bosna ailesi üzerinden izleyicilere aktarıyor.
Baba Muhamed ve oğul Sasha arasındaki tartışmaların ortasında kalan anne Maria, birgün hasta olduğunu öğrenir. Savaşın da izlerinden birisi olduğunu fark ettiğimiz aile içerisindeki bu çatışma, alınan bu haberle beraber, yerini aile içerisinde derin bir kenetlenmeye bırakır.
Savaştan çıkmış bir toplumun yaralarını aradan geçen 20 senenin bile saramadığını seyirciye hissettirmeyi başaran Tanović; 40’lı yaşlarına gelmesine rağmen hâlâ çocuksu davranışlarıyla ön plana çıkan Sasha’yı belki de savaşın mirasını temsil eden bir metafor olarak bizlere sunuyor. Baba Muhamed’in 40 senelik emeğini bir kutuya sığdıran yönetmen, filmde yer yer yozlaşmayı ve kapitalizmi de eleştiriyor.
Tanović bu film ile hayatın her zaman, zorluklara rağmen gündelik yaşantının devam ettiğini ve ailenin önemini vurguluyor.
“Gündelik Yaşantımız, Saraybosnalı tipik bir ailenin günlük dertleriyle ilgili bir film. Ana karakter Sasha zafer yerine statükonun sürmesine neden olan savaş nedeniyle kendini aldatılmış hissedenlerden birisidir. 2000’ler; şimdilerde Bosna Hersek’te 40’lı yaşlarını süren ve gençlikleri savaşta heba olmuş koca bir kuşağa, ne özgürlük ne başarılı bir iş hayatı ne de ilerleme sağlamıştır. Hayat onlar için “askıya alınmış” gibidir. Filmin karakterleri, daha iyi bir hayat, rahatlık ve güvenlik peşinde olan sıradan insanlardır. Statik kamera, dramatik bir ışık, yumuşak renkli kostüm ve dekor; yoğun bir duygusal atmosfer, mizah ve insanlık dramı etkisi yaratıyor. Parçalanan bir aile, farklı kültürlerin anlayabileceği evrensel bir konu. Hiçbir gelecek sağlamayan bir ülkede yaşamak genç bir insan için çok zordur.” -Ines Tanović
1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılışı ve 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması ile beraber “Doğu Bloku” diye adlandırılan ülkelerin de çözülmesi uzun sürmez. Yugoslavya’da batılı devletlerin de teşvik etmesi sonucu ilk önce Hırvatistan ve Slovenya; daha sonrasında da Bosna-Hersek ve Makedonya bağımsızlığını ilan eder. Ve bu süreç, BM’nin de üç maymunu oynadığı, çok kanlı çatışmalara gebe olur. 1992-1995 arasında devam eden Bosna Savaşı ile Boşnaklara karşı özellikle de Sırplar tarafından sistematik olarak soykırım uygulanır.