Dünyanın birçok yerinde hava kirliliği ile ilgili kırmızı alarm verildi. Türkiye’de de doğalgazın yaygınlaşması, zararlı gazların birbirinden farklı şekillerde atmosfere salınması gibi nedenlerle hava kirliliği sorunu giderek çoğalıyor.
Gerek Sağlık Bakanlığı’nın gerekse Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarında hava kirliliğinin çeşitli akciğer hastalıklarına, kansere, bazı canlıların habitatlarının bozulmasına ve yok olmasına neden olduğunu belirtiliyor. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası’nın hazırladığı Hava Kirliliği Raporu 2015’e göre, Düzce’de yıllardır süren hava kirliliğine dair yetkili olan birçok kurum sessizliğini koruyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından oluşturulan hava izleme ağı güncel olarak şehirlerdeki hava kirliliğine dair verileri paylaşıyor. Linkteki adresten anlık veya geçmişe dair bilgilere de erişilebiliniyor. Buradaki veriler incelendiğinde Düzce’nin büyük bir tehlike yaşadığı açıkça görülüyor. Düzce bu şekilde bir kirlilik problemi yaşamasına rağmen sadece Partikül Madde 10 ve SO2 kirleticileri ölçülüyor. Yani Düzce’de AB mevzuatında bulunan kirleticilerin değerleri ölçülmediğinden atmosfere hangi maddelerin gittiğinin bilgisine net bir biçimde ulaşılamıyor.
Aynı şekilde Bolu da hava kirliliği sorunuyla başa çıkmaya çalışan illerin başında geliyor. Turizm alanı projesi nedeniyle 10 binlerce ağacın kesilmesi riski ile de karşıya karşıya kalan Bolu’da ölçülen kirletici değerleri Dünya Sağlık Örgütü’nün ve AB kriterlerinin sekiz katı daha fazla.
Edirne’nin Keşan ilçesinde de durum pek iç açıcı değil. Keşan’daki hava kirliliğin en temel sebebi kömür kullanımı olarak görülüyor. Özellikle kalitesiz kömür kullanımından kaynaklanan kükürtdioksit miktarı Türkiye ortalamasının da üzerinde. TMMOB raporuna göre eğer Keşan’da acilen önlem alınmazsa kitlesel hastalıkların ortaya çıkması an meselesi.
Türkiye’nin “Avrupa başkenti” şeklinde tanımlanan İstanbul’da ise son yılların en üst seviyedeki hava kirliliği yaşanıyor. Özellikle Yenibosna, Esenyurt ve Kadıköy’de hava kirliliği kritik boyutlarda. Ulaşım, kömür kullanımı ve en önemlisi de kentsel dönüşüm faaliyetleri nedeniyle hava kirliliği İstanbul’da hava kirliliği oranları artmış durumda. Yenibosna’da 181 gün, Kadıköy’de 116 gün, Esenyurt’ta ise 282 gün sınır değerler aşılmış durumda ve ölçümler de aksatılıyor.
Ankara’da da durum farksız. Dünya Sağlık Örgütü’nün ve AB kriterlerinin belirttiği üzere kirleticilerin en fazla 35 gün sınır değeri aşması kabul edilebilir. Ankara’da özellikle trafiğin yoğun olduğu Keçiören, Sıhhiye, Cebeci, Dikmen, Demetevler, Sincan, Kayaş ve Bahçelievler semtlerinde ölçüm istasyonları bulunuyor. Fakat başkentteki bu istasyonların tamamında sınır değerin aşıldığı görülüyor. Aynı zamanda hastaneler bölgesi olan Sıhhiye’de hava kirliliğinin kritik boyutlara ulaşmasına da dikkat çekmek gerekiyor.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı Baran Bozoğlu’nun yazdığı 2015 raporuna göre, 2015 yılında hâlâ kalitesiz kömür kullanımı hava kirliliğini dönüşü bulunmayan bir yola sokuyor. Seçimler dolayısıyla yoksul yurttaşlara dağıtılan kalitesiz kömürler yurttaşların yaşam kalitesini düşürüyor ve sürdürülebilir olmayan, bağımlı bir ısınma politikası güdülüyor. Ayrıca raporda bahsedilen çözüm önerilerinden biri de toplu taşımanın zorunlu kılınması ve kent merkezlerine araç giriş çıkışının sınırlandırılması. Trafikten kaynaklanan emisyonlarının azaltılması için yeşil dalga ve akıllı sinyalizasyon sistemleri yaygınlaştırırılırsa birçok problemin önüne geçilebileceği düşünülüyor.
Yeşil bir dünya tüm canlıların hakkı. Hava kirliliğinin önüne geçilemezse dünya grileşecek, sonra da yok olacak. Bunun bilincine varılmasının, dünyanın yeşermesinin ve ciğerlere temiz hava dolmasının umuduyla.