5. Pembe Hayat Kuirfest dün akşam gerçekleşen açılış etkinliği ile başladı!
Matmazel Coco’nun sunduğu Kuirfest açılışında draq queenler muhteşem şovlarıyla göz doldururken, Coco’nun hicivleri ile de birbirinden çeşitli konular konuşuldu. Şovların ardından da yönetmenliğini Esen Işık‘ın üstlendiği Köpek adlı filmin başrolünde Çağla Akalın yer alıyor.
Neydi kuir? Kimine göre cinsiyetsizlik, kimine göre yalan, kimine göre ise her şey. Kuirfest başladı, bu ara kuir hakkında çok konuşacağız. İlk sözü Matmazel Coco‘ya verelim, biraz o anlatsın istedik. Festivalin açılışından önce yaptığımız keyifli sohbeti bir de siz okuyun:
Şov dünyasının adından söz ettiren ismisiniz. İşinizi biraz açar mısınız? Bugüne kadar neler yaptınız, neler yapıyorsunuz?
İşimin açılacak pek bir yanı yok aslında; sunucuyum. Tevazuyu bir kenara bırakırsak, bir kabare yıldızıyım. Birçok farklı etkinlikte farklı performanslar yapıyorum. Bazen bir yarışma sunucusu olurken, bazen de nikah kıyan bir nikah memuru olabiliyorum. Bugüne kadar müzayede de, açık arttırma da sunum yaptım, konser de sundum. Sabit çalıştığım mekânların dışında çok farklı etkinlikler oluyor ve kılıktan kılığa giriyorum.
İnsanları eğlendirmek için Matmazel Coco neler yapıyor?
Aslında bu tamamen seyirci ile şekilleniyor. Benim için eğlencenin keskin sınırları yok. Gerçekten eğlenmek isteyen seyirci varsa konsept ne olursa olsun mutlaka eğlence çıkıyor. Çünkü eğlenmek isteyen seyirci ile ben de çok eğleniyorum ve bazen saçma sapan bir olaya yada cümleye bütün gece gülebiliyoruz. Performanslarımın büyük çoğunluğu doğaçlama ve seyirciyi içine alan interaktif bölümler olduğu için tamamen seyirci ile paslaşıyoruz. Bazen onlar gol atıyor, bazen ben. Tabii daha çok ben. (Gülüşmeler)
Pembe Hayat Kuirfest’in açılışını sunma fikri nereden doğdu?
Bu tamamen festival komitesinin fikriydi. 5’inci yıl komite için çok özelmiş ve bu özel yıl için eşsiz bir stara ihtiyaçları varmış. Doğal olarak bana geldiler. (Gülüşmeler)
Açılışa ve sinemaya özel bir şov mu hazırladınız?
Ah maalesef çok büyük bunalımdayım. Çünkü Türkçe bilmeyen seyirciler için konuşmalarımı İngilizceye çevirecek bir çevirmen var. Geceye özel bir konsept hazırladım ama çevirmen ile olamazsa tüm metinleri unutup tamamen doğaçlamaya yöneleceğim. Bir hikâye anlatırken arada durup çevirmenin anlattığım kadarını çevirmesini beklemek korkunç. Bu durum hem beni hem de seyirciyi soğutuyor. Maalesef Kuirfest’in aslında olması gereken “kodaman” sponsorları olmadığı için simultane çeviri sistemi yok. Buna rağmen festival ekibi ile sıkı bir çalışma içerisine girdik ve evet seyirciyi birçok sürpriz bekliyor. Birlikte özel gösteriler yaptığımız arkadaşlarım Lou Lou, Justin ve Baran ile en Kuir şovları hazırladık. Ayrıca ünlü modacı Tolga Çam geceye özel nakuir bir kostüm hazırladı. Kostümün parasını da Xlarge’ta ki sevgili patronum Hüseyin bey ödedi. Patron olmak böyle bir şey demek ki… (Gülüşmeler)
Coco iyi bir sinema izleyicisi mi? Her filmi takip eder mi?
Korku filmleri hariç her türlü filmi izlerim. Daha çok tarih, macera, bilim kurgu ve fantastik filmleri severim. Bazen hiç beğenmesem de filmin sonunu mutlaka getiririm. Benim için filmin zamanı yada stili çok önemli olmayabiliyor. Sonuçta izlemediğim her film benim için yeni sayılıyor. Bir gecede hem 1960’lar filmi izleyip hem de vizyona yeni girmiş bir filmi arka arkaya izleyebiliyorum. Ya da oyunculuğunu beğendiğim bir aktörün bütün filmlerini çekilme sırasına göre izleyebiliyorum.
KuirFest hakkında ne düşünüyorsunuz? Festivalin genelini değerlendirir misiniz?
Öncelikle festival komisyonu neden benim gibi mazbut, el değmemiş bir kadını, açılmamış bir gonca gülü tercih etti onu merak ediyorum. Sonra Kuir’in ne demek olduğunu neden bir cümle ile hiç kimsenin anlatamadığını merak ediyorum. Zaten bugünkü asıl hedefim kuirin ne demek olduğunu öğrenmek ve Kuir sinemaya bir bakış atmak olacak.
Peki sizce “Kuir” ne demek?
Ben bilsem zaten en baştan söylerdim. Günlerdir araştırıyorum, soruyorum ama henüz tatmin eden bir cevap bulamadım. Açılış gecesinde bu soruya seyirci ile cevap bulmayı umuyorum. Sonra size de anlatırım. (Gülüşmeler)
Bir festival filmi çekmek isteseniz. Senaristi de siz olsanız. Nasıl bir film yazardınız olurdu?
Gerçek bir “Karaköy” hikâyesi yazardım. Öyle dışarıdan bakılmış, ajite edilmiş bir hikâye değil ama. Yüzde 100 gerçek bir hikâye.
Biraz daha açar mısınız? Bugüne kadar yapılmış “Karaköy” temalı filmleri çok mu ajite?
Karaköy uzmanı değilim ve daha önce yapılmış kaç “Karaköy” temalı film var bilmiyorum. Sadece şunu söylemek istedim; konusu ne olursa olsun yapacağım filmin “içerden” yapılmış olması gerekir. Ve gerçek olması. Özellikle ajite etmemeliyiz. Sonuç olarak yapılan filmlerde kendimizden olmayan grubu/güruhu ya dışarıdan bakarak aşağılıyoruz yada “güya” iyi niyet ile acıyoruz.
Projeleriniz neler? Sinemaya dair nasıl projeleriniz var mı?
Şu anda iki tane devam eden projem var: “Matmazel Coco ile Kabare” ve “Matmazel Coco ile Karaoke”. Bunları özel etkinliklerde yapıyorum. Öncelikle karaoke projemi canlı orkestra ile yapmak istiyorum. Bunun için ilk adımlar atıldı. Zaten Xlarge Club’te haftasonları çalışıyorum. Bir de haftanın bir günü Bursa’da bir mekâna özel yapacağımız hazırlıkları devam eden sürpriz bir proje var. Ayrıca İstanbul’da ünlü bir solist ile çalışmaya başlayacağım.
Sinemaya gelirsek; en son Eriş Akman’ın yönettiği “Name Human” isimli bir filmde MC olarak oynadım. Film İngilizce ve Türkçe iki dilde çekildi ve uluslararası arenaya çıkacak. Ayrıca anlaşmasını henüz yaptığımız bir komedi filmi var.
Sinema severlere ve sizi takip edenlere son olarak ne söylemek istersiniz?
Çok yakında “Almanca” çekilecek bir filmim olacak; “film” sitelerinde ısrarla arasınlar. Bazı film sitelerine giremezlerse dns ayarlarını değiştirsinler.
Ciddi misiniz?
Önceki söylediklerim de ne kadar ciddiye aldıysanız bunu da onun kadar ciddiye alabilirsiniz. (Gülüşmeler) Elbette şaka yahu…
Bu eğlenceli röportaj ve harika açılış sunumu için Matmazel Coco’ya teşekkür ediyoruz.
Görseller: Seyr-i Sokak