Bir kutup ayısı çöp toplanan bir alan boyunca yiyecek arıyor… Hiç de kutup ayısı gibi ikonik bir hayvanın görülmesi beklenen bir yer değil. Kutup ayıları deyince biz; bozulmamış, el değmemiş geniş arktik tundralar boyunca arkalarında iri yarı izler bırakarak yürürken hayal ederiz. Ne yazık ki, eğer değişimin bir parçası olmazsak, bu görüntüler yavaş yavaş gözden kaybolurken, yerini haberdeki gibi görüntülere bırakacak.
Peki, bu kutup ayısı neden bir çöp toplama alanında karnını doyuracak bir şeyler arıyor? Cevap çok basit. Artık boydan boya kat edeceği ve avlanacağı bir buzul sahası yok. Çünkü biz buzulların erimesine neden olduk. Evet, bu da ayrı bir gerçeklik. İnsan kaynaklı sera gazı emisyonu hem büyük miktarda deniz buzulunun erimesine hem de küresel ısınmaya neden oldu. Sera gazı emisyonu devam ettiği müddetçe, sıcaklıklar daha çok artıyor, denizler daha sıcak oluyor ve daha fazla buzul eriyor.
Kutup ayıları yiyecek aramak için yolculuk etmeye zorunlu bırakıldıkları sürece, insan kaynaklı “gelişim” kutup ayılarının bölgelerinin içlerine doğru genişliyor ve bu hayvanlar ayrıca insan atıkları tarafından tehdit ediliyor. En yalın hali ile sera gazı emisyonunu adeta kusuyor ve ayrıca saçma bir biçimde büyük miktarda çöp ve uzun yolculuğu okyanusta sonlanan atıklar üretiyoruz. Her yıl yaklaşık olarak 8,8 ton plastik atık okyanusa bırakılıyor, yani belki de bu kutup ayısı, çöpleri patileri ile karıştırırken şanslıdır, diye düşünmeden geri duramıyoruz.
Gerçek olan şu ki, artık günlük hayatımızı etkileyen olayları göz ardı edeceğimiz bir toplumda yaşamıyoruz. Aslında her gün çoğunun küresel ısınmayı etkilediği çeşitli seçeneklerle karşılaşıyoruz. Küresel ısınma ile ilgili acı gerçeklerden biri erimiş olan buzulları tekrar donduramayacağımız, fakat bir başka gerçek de şu ki küresel ısınmanın insanlar ve tıpkı bu kutup ayısı gibi yaban hayat hayvanları üzerindeki etkisini azaltmak için hâlâ geç kalmış değiliz.
Satın aldıklarımızdan (ve ne yediğimizden) ulaşım seçimlerimize kadar küresel ısınmanın etkisini azaltmaya yardım edebilecek seçenekler oldukça çeşitli.
Ne yapabiliriz?
İklim değişikliğine etkimizin nelerle ilgili olduğunu bilmek kendimizi kolayca savunmasız hissetmemize ya da pozitif yönde etki etmek için durumu çok büyük bir problem gibi algılamamıza neden olabilir. Kömür ve petrol gibi büyük endüstrilerin karbon emisyonu etkilerinin yeniden düzenlenmesi gerekliliğinin yanı sıra, aslında bireysel olarak kendi karbon ayak izlerimizi azaltmaya başlamak gibi inanılmaz bir imkânımız var.
Motorlu taşıt kullanmak yerine yürüyerek ya da bisiklet kullanarak, plastik atıkların geri dönüşümü için atık kumbarası bulmaya çalışarak ve tüketim seçimlerimizin etkisi ile ilgili dikkatli, bilinçli olmaya çalışarak insanlar günlük hayatlarında küçük değişimler yaratabilirler. Yukarıda kabaca sıralanan küçük değişimlerin devamlılığının sağlanmasının yanında, başka bir çözüm yolu daha var ki gezegeni muazzam şekilde pozitif yönde etkileyebilir ve şu ana kadar sıraladıklarımızın belki de en basiti bu olabilir; yemek yeme alışkanlıklarımızı değiştirmek.
Her yemeğe oturuşumuzda aslında hepimiz kendi karbon izimizi azaltma şansına sahibiz. Daha az et yemeği ve alternatif, seri üretim ile üretilmemiş, bitki kaynaklı günlük ürünleri tercih ederek, gerçek anlamda kendi karbon izinizi yarıya indirebilirsiniz; evet, yarıya!
Peki neden böyle? Çünkü sera gazı emisyonunun en önemli faktörlerinden biri hayvancılık endüstrisi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) küresel sera gazı emisyonunun yüzde 14,5’ i kadarının besi hayvanı üretiminin bir sonucu olduğunu tahmin ediyor, aynı zamanda Worldwatch Institute gibi başka organizasyonlar ise küresel sera gazı emisyonunun neredeyse yüzde 51 kadarının besi hayvanı üretiminin bir sonucu olduğunu tahmin ediyor. Bu konu hakkında daha fazla öğrenmek isterseniz ONE Green Planet’ ın #EatForThePlanet hareketine bir göz atabilirsiniz.
Ayrıca, gün içinde zekice kararlar alarak ve tek kullanımlık plastiklerden nerede olursa olsun kaçınarak plastik kirliliği ile ilgili problemi büyük ölçüde azaltabiliriz. Hepimiz, gezegenimiz plastik dolu erimiş bir su birikintisine dönüşmeden önce beraberce bu durumu değiştirmek için harekete geçmeliyiz.
Bu haberi paylaşarak ya da etrafındaki insanları bilgilendirip destekleyerek onların da gezegen üzerindeki etkilerini azaltmalarına yardımcı olabilirsin. Belki kendimizi bu karmaşanın içinde unutmuşuzdur, fakat hâlâ zekice kararlar alarak kendimizi ve bizimle bu gezegeni paylaşan diğer hayvanları bu karmaşadan ve kirlilikten kurtarabiliriz.
Hazırlayan: Özge Kanlı
Kaynak: One Green Planet