Bahçeşehir Üniversitesi’nde görsel iletişim tasarımı bölümünde eğitimine devam eden Nazlı Kocaçınar, kendisini yolun çok başında görse de içindeki inancı ve heyecanı sabit tutuyor.
Nazlı, “Bütün bunların çıkış noktası idol bellenen kişiler veya kurumlardan ziyade biraz kişisel bir durum; bir istikrarın sonucu da olmasa gerek diye düşünüyorum şimdilik. Kendi kendime düşünebilmeye başladığım andan itibaren en ufak ve insanlara saçma gelecek şeyleri bile sorguladım.
‘Kavanoza niçin kavanoz denir, bence çok saçma’ dediğimde 4 yaşındaymışım. ‘Peşi sıra gelen bu kapıda neden itiniz yazıyor, ben belki çekmek istiyorum, apartmanın girişi neye göre giriş kime göre çıkış noktası’ gibi çocukça sorgularım büyüdüğümde de durdurak bilmeden devam etti.
Bir şeylerin nedenini sorgulayıp durdum, kafamda hâlâ daha yerli yerine koyamadığım ve belkide çoğu insana saçma gelecek parçalar döngüsü devam eder. Evren, insanlar, düzen, zorunluluklar ve sorumluluklar… Bu döngü hiç şaşmaz. Günlük rutinde bile kafama takılırlar veya aralarında şu şöyle olsa nasıl olurdu diye ütopyalar kurduğum oluyor itiraf etmek gerekirse.
Bir sketchbook’umda ters bir şekilde dümdüz yaşamaktan bıkmadınız mı yazıyor, herkes düz okuduğu için ben eğleniyorum diyebilirim. Ters psikolojiyi hep sevdim, bu yüzden çalışmalarda alakasız yerlerde bir yanlış, bir piksellenme, irrite edici, insanları rahatsız eden bir şey ille bulunur” diye çalışmalarının nasıl ortaya çıktığını anlatıyor.
Nazlı, hiçbir zaman tam anlaşılmıyor ya da tamamlanmıyor dediği gün, bir şeylerin belki de tamamlanmamasının ayrı bir bütün olacağını düşünerek, çoğu insanın anlam veremediği ve alakasız diye nitelendirdiği şeyi birleştirip ortaya kolajlar çıkartıyor.
Kendisi ile alakalı perdeleri kaldırmaktan hoşlanmayan Nazlı, çalışmalarının hepsini, üstü kapalı bir dışavurum olarak özetliyor. “Ruhani olarak neyi yansıttığımızdan ziyade yansıyan şeyin karşıdakinde ne uyandırdığı daha önemli bence. Eğer kafanızda anlamlandıramadığınız birden çok parça varsa, hepsi o boşlukta bir yerlere vurur ve anlamsız bir gürültü çıkartır, tecrübeyle sabit. Onları birleştirmek lazım diye düşünüyorum. Boşluğa düşen çoğu şeyi birleştirmek lazım özetle.”
Herkesin içinde hayatın herhangi bir yerinde kendisini birilerine izah etme ya da anlatma ihtiyacının var olduğunu düşünen Naz, “Bazılarımız sadece kendini anlamaya da çalışabilir ki bu benim için daha makul, kendini anlamlandırabilmek, kendini anlatmaya adım atarken bastığımız ilk ve çok ince bir basamak, bazıları bu basamağın farkında olmaz, kimisi takılır kalır burada. Bazılarının o basamakta fazla zaman geçirmesi gerekir. O basamağa ara ara inmek gerektiğini düşünüyorum. Çalışmalarım genelde kendimi anlamak adına oldu. Kolaj da bu sebeple çok küçük bir mecra bütün bunlar için. Kendi kafamda birleştiremediğim parçaları herhangi bir alanda birleştirmekti benim için. Ruhen kendime, görsel olarak başkaların iyi gelir diye düşündüm ve umarım öyle olur.”