The Great Green Wall (Afrika’nın Büyük Yeşil Duvarı), Afrika’nın iklim değişliği için yapmış olduğu en önemli proje. Senagal’den Batı Cibuti Cumhuriyeti ve Hint Okyanusu’na kadar uzanıp 11 ülkeyi kaplayan, yaklaşık 11,6 milyon hektarlık bitki örtüsünü kaplayan projenin amacı Sahra Çölü’nün güneye doğru uzanmasını engelleyip Sahel* bölgesinde yaşayan insanlara verimli toprak sağlamak. Projeye, Dünya Bankası, Afrika Birliği ve Fransız hükûmeti toplu olarak milyon dolarlık yatırım yapmış.
The Great Green Wall of Africa şu an dünyadaki en iddialı ekoloji projesi olmasına rağmen projede birtakım kusurlar da bulunuyor. Şöyle bir tanıtım videosu var:
Film, Binta isimli genç bir kızın ve ailesinin karşılaştığı zorlukları ve bu projenin hayatlarını nasıl değiştirebileceğine değiniyor.
Fakat bu proje iyi bir fikir mi?
Güney Afrika temelli Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nde danışmanlık yapan Peter Fabricius bu proje ile ilgili bir makale yayınladı. Makalede bu proje hakkında birtakım sert eleştirilerde bulunan Fabricius, Sahra Çölü’nün çok da güneye doğru uzanmadığını ve birçok bozulmamış arsaya ağaç dikme fikrinden bahsetti. Bu bölgelerin birçoğunda zaten çiftçilik yapıldığına ve bazı çiftçilerin de her boş araziye ağaç dikmek istemediklerine değindi.
The Great Green Wall projesinin etkili ve başarılı olması için ağaç dikmekten daha fazlasının yapılması gerekiyor. Birleşik Devletler Jeoloji Kurumu’nda bilim insanı olan Gray Tappan, Sahel bölgesine ağaç dikmenin riskli olduğunu ve genelde başarısızlıkla sonuçlandığından bahsediyor. Olayın sadece yeni ağaçlandırma yapılmasından çok, çiftçileri bölgeye has yeşeren ağaçlara bakmaları için cesaretlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Projenin diğer önemli noktası ise köylülerin ortaklık yapıp yapmayacağı. Kuraklık yüzünden devlete karşı büyüyen öfke köylülerin radikalleşip, silahlanmasına yol açtı. Özellikle Çad Gölü (Orta Afrika’da Nijerya ve Çad sınırında yer alan bir göl) etrafında yaşayan, silahlanmadan önce çiftçi, çoban ya da balıkçı olan birçok insan, bölgede kuraklık artıp, gölün kapladığı alan ve ağaçlar azalmaya başlayınca fakirleşti. Bu nedenle, doğal yaşamı geri getirip, kuraklığı azaltıp insanları silahlarını bırakmaya teşvik etme açısından bu projenin önemi oldukça büyük.
Her ne kadar zor gözükse de henüz geç kalınmış değil. Projenin Afrika Birliği’nde denetimini sağlayan Elvis Paul Tangam, 27 bin hektarlık alana su ihtiyacı duymayan ağaçlar dikildiğini hatta o bölgeden kaybolan, son 50 senede hiç görülmeyen bazı hayvanların geri dönmeye başladığını söyledi.
Fakat Tangam, proje sürecinin daha iyi denetlenmesi ve değerlendirilmesinin şart olduğundan bahsediyor. Zaten finansman sorunu ile karşı karşıya olan proje eğer iyi denetlenmezse büyük miktarda paranın harcanması ve heba olması kaçınılmaz hale gelir. Hatta sadece para değil, ekilen yeşilliklerin de doğaya yararlı olup olmadığına dikkat edilmezse proje hayal kırıklığına sebep olabilir. Her halükârda The Great Green Wall, Afrika’nın en önemli projelerinden biri. Ayrıca son zamanlardaki eleştiriler de projeye olan ilgiyi arttırmış oldu. Sadece Afrika değil, dünya için önemi olan bu projenin başarılı olması umudu ile…
*Sahel, Sahra Çölü’nün kuzeyindeki yarı kurak bir bölge.
Kaynak: Fast Company, The Sunday Times, ISS Africa