Ne zaman bir sanat dalında bir sorun olsa, sanatçıyı korumaktan vazgeçin lütfen, sanatçı dediğin şey, sadece bir sanat dalını iyi icra ettiği için yerlere göklere sığdırılamaz bir şey değildir. Sanatın bir ilkesel bütünlüğü vardır.
Hiçbir kişiye sanatçı gözüyle baktınız mı? Ben bakmadım. Nice müzisyenlerle, çizerlerle, fotoğrafçılarla çalıştım, hiçbirine sanatçı gözüyle bakmadım. Çünkü bu dünyada sanatçı olunmaz, sanatçı yaşanmaz, sanatçı doğulmaz. Sanatçı ölünür. Yani her sanatçı ilkeleriyle, anlatımlarıyla zaten çağı çoktan geçmiştir ve eserleri hep sonradan anlaşılır olur, çoğu zaman öldükten hemen sonra…
Örneklerle gidelim; Tolstoy’a sanatçı değil diyen birini gördünüz mü? Yahu, bu adam neden sanatçı diye anılır, bilen var mı? İlkeli hareket ettiği için olabilir mi? Biliyor musunuz, Tolstoy, ailesinden kalan konak da dahil tüm mal varlığını sokaktakilere dağıttığı için bir tren garında, aç öldü. Üstelik sosyalizmle yönetilen Sovyetler Birliği’nde… Bu adamın derdi neydi de acaba doğduğu konağı bir Tolstoy evi haline getirmedi, burayı önemli bir şirkete peyda etmeye çalışmadı? Acaba sanat, salt bir şeylere estetik öğeler katarak eser yaratma işi olmayabilir mi? Yok artık canım, sanat tam anlamıyla şovenizmden geçer öyle değil mi?
Sizce Sabahattin Âli kamyon şoförlüğü yaparken, Cem Karaca sanatını icra ettiği bir bar programından sonra, Yavuz Çetin köprüden boğaza doğru düşerken, dertleri büyük sanatçı olmak mıydı? Sanırım sadece içlerindeki fırtınaları dışarı çıkarmak için bedeller ödemek zorunda kalmaları sebep olabilir. Unutmayın, birçok aydın tüm dünyada sadece sanatlarını icra ettikleri için zulümle karşılaşmıştır. Organik aydınlarsa hep yaşamlarını refah içerisinde yaşamayı bilmişlerdir.
“Bohemiyan Rapsodi”
“Aşk şarkıları yazdım, çok yalnızım, depresyondayım, sahilin en afili barındayım” diyenlere Ahmet Kaya’nın “Entel Maganda” şarkısını, üzerine Cem Karaca’nın “Yarım Porsiyon Aydınlık” şarkısını armağan ediyorum. Yan masanın enternasyonal kaygıları olduğu için alevli meyve tabağı gönderemedi. Şarkılarla idare etmelisiniz.
Bir zamanlar bir ilkokul öğretmeni “Sanatçı biraz ilkeli olur, ne demek Amerikan Derneği’nde konser vermek” dediğinde sanata başka türlü bakmaya başlamıştım.
Sanatı eleştirmeyin yahu
Hiçbir sanat eseri eleştirilmemeli, sonuçta TV’lerde dört dönen sözde sanat eserleri değil bunlar. Ama her eser icra eden de sanatçı olmasın lütfen. Çünkü bırakın şu bohem hayatı da gerçek hayata dönün ey sanatçılar.
Birileri demiş ki, herkes sosyalist veya siyasi olmak zorunda değil. Katılıyor ve ekliyorum her sanatçının bir hayata bakış açısı olması gerekir. Bu da sanat eserine yansıyan ilkeli duruşu gösterir. Sen çıkacaksın, “Kardeşim ben bohem yaşamı savunuyorum, özgürlük derdim var” diyeceksin, sonra çıkıp bir diktatörü sanatının malzemesi yapacaksın. Böyle şeyler Nazi Almanyası’nda bile görülmedi ey organik sanatçım benim.
Başlık Görseli: Flickr