Ana SayfaKültür & SanatAhmet Yapar: “Hayat öyle bir illüzyon ki bir biçimde delirmenizi engelliyor”

Ahmet Yapar: “Hayat öyle bir illüzyon ki bir biçimde delirmenizi engelliyor”

-

Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Ahmet Yapar kimdir? Yolu tiyatroyla nasıl kesişmiştir?

Ahmet Yapar: 1984 Mersin Tarsus doğumluyum. Tiyatroya 1997 yılında amatör olarak başladım. 2003 yılında 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dramatik Yazarlık Bölümü’ne girdim. Oradan mezun olduktan sonra Ankara Ekin Tiyatrosu, Ankara Devlet Tiyatrosu, Adana Devlet Tiyatrosu ve kimi kurumsal tiyatrolarda çalıştım. Reji asistanlığı, dramaturji asistanlığı yaptım. Tiyatronun mutfağında, Ekin Tiyatrosu’nda yetiştim. İki amcam da tiyatrocu; sanırsam onları rol model olarak görmem tiyatroya başlamamda en büyük etken oldu. Süreç 2010 yılında kendi tiyatromu, Ankara Devinim Tiyatrosu’nu kurmamla birlikte değişti. Seneye 12. yılımıza giriyoruz. 12 yıldır Ankara başta olmak üzere farklı şehirlerde de tarafımca yazılmış oyunları oynamaya özen gösteriyoruz. Devinim Tiyatrosu kuruluşunda hem bir yazar tiyatrosu hem de bir politik tiyatro olmayı kendisine ilke edinmişti.
İlk etapta oyunlarımı okutacak kimseyi bulamamış; okulu yeni bitirmiş olduğumdan dolayı ciddiye alınmamıştım. Bu durum bir süreliğine her şeyi rafa kaldırmama sebep olmuştu. Kendi tiyatromu kurup kendi oyunlarımı oynamakta da bu noktada karar kıldım; çünkü bir inancım, bir fikrim vardı. Bir üslup, bir biçim, yapmak istediklerim vardı. Hiçbir şeyi ertelemek istemedim. Devinim Tiyatro’da 12 senelik süreçte yaklaşık 63 tiyatrocu arkadaşım görev aldı, birbirinden bağımsız yaklaşık 20 oyun sergiledik. Dans tiyatrosu, radyo tiyatrosu, sokak tiyatrosu yaptık. Seyirciye ulaşabileceğimiz her türlü alanı kullandık. Devinim Tiyatrosu adını tiyatronun kuruluşunda yardımcı olan, oyunlarda görev alan bir arkadaşımızdan almakta. Bahsi geçen arkadaşımız paralı eğitime dair bir protesto gösterisi esnasında gözaltına alınmıştı, 3 yılla yargılanmaktaydı. Mahkemeye çıktığında hakim “Ne iş yapıyorsun?” diye sorduğunda “Tiyatrocuyum.” cevabını vermişti. Hakim “Hangi tiyatro?” diye sorduğunda ağzından “Ankara Devinim Tiyatro” çıkıverdi. Biz de o dönem isim arayışı içerisindeydik ve tiyatronun adını “Devinim” koymakta karar kıldık.

Günümüz koşullarını göz önünde bulunduracak olursak tiyatro mesleki açıdan çok da avantajlı bir noktada durmamakta. Tiyatro emekçisi pek çok arkadaşımız ek iş edinmek durumunda bırakılıyor. Sizin bu durumla ilgili görüşleriniz nedir? Bu noktada bir şeylerin değişmesi adına ne tür adımlar atılmalı?

Ferhan Şensoy’un çok güzel bir sözü vardır: “Tiyatro batıda sanayi, bizim ülkemizdeyse hobi olarak görülüyor.” Başka ülkelerde pek çok tiyatrocu parfüm isimleriyle de var olmaktayken Türkiye’de belli bir kesim geçim derdiyle uğraşıyor. Tiyatroyu çok kutsallaştırmak, çok ulvi görmek başka bir tartışma konusu; fakat bundan kaynaklı kimi kavramların yerinin değiştiğini düşünüyorum. Bir Ortadoğu ülkesi, üçüncü dünya ülkesi olduğumuz için tiyatronun devlet hegemonyasından bağımsız olamayacağını, her ne kadar buna çabalasak da, tıpkı sol fraksiyonlarda da olduğu gibi, bölünmeden kaynaklı örgütlenemeyeceğimizi düşünüyorum. Özellikle ülkemizde sanatın örgütlenemeyeceği kanısındayım; örgütlenmesine de gerek yok.
Aynı zamanda usta-çırak ilişkisi geçmişten günümüze taşınmadığı için ülkemizde bir ekol eksikliği devam ediyor. Biz batıda, uluslararası festivallerde veya internette ne görüyorsak ona imreniyoruz. Yerleşik bir sanat icra etmiyoruz. İşimizi yaparken türlü türlü sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sorunlardan en büyüğü sahne sıkıntısı; yerleşik bir sahne olmayışı. Bu sıkıntı oyunları olabildiğince pratik biçimde hazırlanabilecek sahnelerde sergileyişimizi beraberinde getiriyor. Işık rejisi, tekniği, aksesuarlar her daim taşınabilir ve kolaylıkla hazırlanabilir olmak durumunda kalıyor. Böylelikle “yoksul tiyatro” kavramı da ortaya çıkmış oluyor.
Genç arkadaşlarımıza, yeni mezun arkadaşlarımıza daha fazla olanak verilmesi halinde çok daha farklı yerlere geleceğimiz noktasında şüphem yok; ne var ki biz ülkece tiyatro fakiriyiz, edebiyat fakiriyiz, müzik fakiriyiz. Günümüzde bir besteci bestesini yaparken, orkestraya verecek parası olmadığından ötürü, bir kayıt indirip kendi başına düzenlediği parçalar eşliğinde bir şeyler yapmaya çabalıyor. Tiyatro da buna benzer ilerlemekte; biz her enstrümanı çalmıyoruz, demo olan kimi şeyleri alıp açıkçası “yamıyoruz”. Bu da kulakları tırmalayan bir şeylerin varlığını beraberinde getiriyor. Bu durumum en büyük üç sebebi sahne sıkıntısı, ekonomik sıkıntı ve yeni mezun arkadaşlarımızın ciddi bir akademik eğitimden geçmiyor oluşu. Pandemi süreci, KHKlar, akademide sahne olmayışı… Hepsi eğitim sürecini olumsuz yönde etkilemekte. Öğrenciler sahneye çıkmadan mezun olabiliyorlar; çünkü yalnızca 5 m2’lik bir odada eğitim görmeye çalışan bir öğrenci topluluğu söz konusu. Sahnesi olan okullarda ise “Oyununu oyna git” mantığıyla ilerleyen bir sistem var. Tam da bundan ötürü yeni mezunlar sudan çıkmış balık misali insanların karşısına çıkıyorlar. Aynısı bizler için de geçerli. Bizler de oyunlarımıza tam anlamıyla hazırlanamadan sahneye çıkıyoruz. Daha önce de bahsetmiş olduğum üzere Türkiye’deki ekonomik kaygılar bu durumun asıl sebebidir. Enflasyonu bir salyangozun jilet üzerinde yürümesine benzetiyorum. İnsanlar bir oyuna bilet alırken defalarca düşünmek durumunda kalıyor; fakat şöyle bir gerçek de var: İnsanların aldıkları bilet bir sonraki oyunun giderlerini karşılamaya yaramıyor, ancak anı kurtarmaya yetiyor. Çok fazla bir vergi yükü var, devlet desteği ancak ikili ilişkilerle yürüyor. Bu da sermayesi olan, daha büyük olup ünlü oyunlar sergileten salonların öne çıkmasına neden oluyor. Anlık çözümlerle tiyatro yapılmaya çalışılıyor, bu da niteliği ortadan kaldırıyor. Tiyatrocular çoğu zaman sahne ve seyirci kaygısından, sosyal güvence kaygısından dolayı oyuna konsantre olamıyor. Böylelikle insanların ayakları sevdikleri mesleği icra ediyor olmalarına rağmen geri gidiyor. Benim pek çok arkadaşım intiharlardan döndü, barlarda garsonluk veya sokaklarda müzisyenlik yaptılar. Geçim derdi, ev kirası, sigorta, sağlık sorunları, faturalar arka arkaya geldiği zaman ikinci bir meslek zorunlu bir hal alıyor. Kısacası bu ülkenin gerçeklerini tecrübe etmiş olan anne ve babalarımız, “Sen tiyatroculuğu bir meslek değil de hobi olarak icra etmeye devam et; fakat kolunda her daim altın bir bileziğin olsun.” derken maalesef haklılarmış.

Pandemi dönemiyle beraber dijital tiyatro kavramı da ortaya çıkmış oldu. Peki sizce tiyatro bir noktada dijital de olmalı mı? Tiyatronun hem sahnede hem de çevrimiçi sürdürülmesine sıcak bakıyor musunuz?

Dijital tiyatroya karşıyım; çünkü tiyatro bir illüzyondur. Seyirci sahneye gelir, oyunu görür, oyunun ışığını görür… O illüzyon olmadıktan sonra sahneye konulmuş 2-3 kamera eşliğinde çekilmiş işler tiyatro değildir; o farklı bir kategoriye girer. Dijital tiyatro kriz anında destek amaçlı ortaya konulmuş bir proje. Tiyatro oyuncusu alkışı veya seyircinin yerleşme esnasında çıkarttığı sesleri duymazsa motive olmaz. Tiyatroyu canlı kılan şey budur. Çevrimiçi olan her şey tiyatro olarak lanse ediliyor; fakat bu yanlış bir tabir. Seyirci olmazsa tiyatro olmaz. Sinemada takıldığınız veya hata yaptığınız zaman çekim durur, tekrardan başa sarılır. Tiyatrodaysa anı kurtarmak zorundasınızdır. Bu durum seyirciyle iletişimi de sağlar. O an her ne kadar başka oyuncu arkadaşlar sahnede olsa da aslında yalnızsınızdır; dolayısıyla kendi yeteneğiniz ve zekanızla durumu kurtarırsınız. Dijital tiyatro düne kadar, arşivlerde kalması adına, tek kamerayla ve düşük pikselle çekilen oyunlardan ibaretti. Açıkçası ben yapmayı düşünmüyorum. Yalnızca 1-2 oyunumuzu seyirciyi dinç tutmak ve “Biz hala buradayız!” diyebilmek adına internete yüklemiştik; fakat şu an üç tane oyunumuzla seyirci karşısına çıkıyoruz.

Yine pandemi dönemiyle birlikte pek çok tiyatro sahnesi / ekibi maddi ve manevi anlamda sıkıntıya düştü. İlk sorum sahnelere bu süreç içerisinde herhangi bir devlet desteği olup olmadığı yönünde. İkinci sorum: Bu sahnelerin ekiplerinin toparlanabilmeleri adına şu anda toplumsal bir destek mevcut mu?

Bakanlık devlete bağlı tiyatro sahnelerini ücretsiz olmamak kaydıyla bir defaya mahsus tiyatrolara açtı, dijital destekler verdi, salon destekleri verdi. Dijital desteği ayakta kalabilmek adına kötüye kullanan tiyatrolar da oldu. Bunu eleştirmiyorum; bence tiyatroyu ayakta tutabilmek adına yapılan akıllıca bir hamleydi. Asıl şimdi devletin bu istikrarı nasıl sağlayacağını sorgulamak gerekiyor. Fransa bu süreçte öğrenci bursunun yanında kültür bursu verdi. İngiltere yardımlarında son derece cömert davrandı. Almanya vatandaşlarına yardım yaptıktan sonra kültür desteklerini arttırdı. Biz devletimizden IBAN numarasını öğrendik ve devlet bizlerden destek bekledi. İki tarafta bir çelişki var: Devletimiz bir yandan vatandaşına “destek” olurken diğer yandan IBAN verdi. Peki vatandaşına IBAN numarası veren devlet tiyatrolara hangi koşullarda destek verdi? Hangi tiyatrolar destek aldı? Bu soruların cevabı hala belirsiz ve açıklanmış değil. Destek yandaşlara, yemek şirketlerine, turizm şirketlerine, organizasyon firmalarına gitti; fakat gerçekten tiyatro yapmak isteyen kaç tane tiyatroya yardım yapıldığı belli değil. Devletin söylemine göre tiyatrolara 12 milyon TL aktarıldı; fakat şöyle bir gerçek var: CHP milletvekili Mahir Başarır günün birinde Osmangazi Köprüsü’ne gitmiş, oradan bir günde kaç aracın geçtiğini saymıştı. Söylediğine göre bir saat boyunca yalnızca 15 tane araç geçmiş; köprünün vatandaşa bugünkü maliyeti ise 12 milyon TL. Bu noktadan bakılacak olursa tiyatrolara verilen destek devede kulak. Ne var ki bizde şöyle bir gelenek var: Biz teşekkür ediyoruz. Yardım alan tiyatrolar, STK’lar teşekkür etti; fakat bizler bunu sorgulamadık. Kime ne kadar para yattı bilmiyoruz. Tiyatrolar bu konuda ketumdur; buna itirazım yok; fakat tiyatrolar olarak bir noktadan sonra devletle metres ilişkisi yaşıyor olduğumuzu söylemek durumundayım. Sus payı olarak verilen bir para ve sürekli teşekkür eden bir topluluk söz konusu. Oysaki devlet vatandaşın cebinden aldığını tekrardan cebine koyuyor. Ödenek vermek adına “Vergi borcu yoktur.” veya “Sigorta borcu yoktur.” gibi yazılar talep ediyor. İşverenin kendisini bile sigortalatma imkanı yokken çalışma arkadaşlarını sigortalatabilmesi mümkün mü? Ortada bir karmaşıklık var ve ne yazık ki kooperatif adı altında toplaşan kimi tiyatro ekipleri bakanlıklarla görüşerek kendilerine tozpembe bir dünya yarattılar, kendilerini sınıf atlamış hissediyorlar. Ne var ki Anadolu’daki tiyatroların sorunlarına bir türlü derman olmadılar. Özel bir vakıf tiyatroculara 400 TL destekte bulundu; sadaka gibi bir meblağ, Allah kendilerinden razı olsun. Biz bunları konuşurken Fransa’da tiyatro oyuncuları, devlete ait tiyatro kurumları tiyatro işgal ettiler. Bakan “Bunları ciddiye almayın.” derken bir anda Fransa’nın pek çok şehrinde tiyatrolar işgal edildi ve devlet ödenek aktarmaya mecbur bırakıldı. Biz 400 TL destek alınca teşekkür ettik. Siz teşekkür ederseniz bakanlık da bu ilişkiyi devam ettirebilmek adına elbet farklı olanaklar sunacaktır.

Tiyatronun Türkiye genelinde ve Ankara özelinde hak ettiği değeri gördüğünü düşünüyor musunuz? Ankara özelinde konuşacak olursak seyirci kitlesi hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz?

Ankara benim açımdan özel bir hassasiyet noktası. Ben gençliğimden çok büyük konuşmuştum; “Ankara’ya gelmem”, “Çok kapalı şehir.”, “Melih Gökçek oranın belediye başkanı.” gibi cümleler sarf etmiştim. Geldiğimiz noktadaysa 15 yıldır Ankara’dayım ve Ankara’dan çıktığımda çok mutsuz oluyorum. Ben Mersinliyim; kıyı şehrinde doğdum büyüdüm. Çok aydın bir şehirdi. Ardından İzmir’de yaşadım. Beni burada tutan en büyük etken tiyatronun, sanatın çok faal olması ve merkezi olarak burada can bulması. Burada insanlar çok politik, seyirci de çok politik. Genç nüfus da yaşlı nüfus da memur kesim de öğrenci kesim de oyunları takip ediyor ve bilet fiyatlarına çoğunlukla bakmıyor. Amatör tiyatrolara, yarı amatör tiyatrolara, devlet tiyatrolarına, turne tiyatrolarına gidiyorlar. Yapmış olduğum bir araştırmaya göre devlet tiyatrolarının neredeyse tüm oyunlarına giden emekli bir kesim mevcut. Bu kesim genellikle bürokratik yerlerden veya bakanlıklardan emekli ve devlet tiyatrolarının bütün oyunlarını yalnızca takip etmekle kalmıyor, en az %50’sine gidiyor. AST’ın kitlesiyse genellikle, köklü bir tiyatro olmasından ve pek yeni oyun çıkarmıyor olmasından kaynaklı, yaşça daha ileri bir kitle. AST’ın oyunlarına genellikle Ankara’yı bilen kitle gidiyor. Ankara’yı diri tutan etken ise daha butik tiyatroların, küçük salonların yaptığı işler. Küçük ekipler ve salonlar ortaya güzel işler koyabiliyor; çünkü Ankara’da kiralar İstanbul’a göre çok daha makul ve kitle açısından, üniversitelerden de kaynaklı, yeniliklere açık bir kitle mevcut. Biz ODTÜ’ye festivale gittiğimizde ODTÜ Tiyatro Topluluğu bizleri kapıda karşılıyor, dekorlarımızı kendileri taşıyor, sahneyi kuruyor, bize çay ikram ediyor. Böyle bir gelenek söz konusu olduğu için Ankara’nın dinamizmi hiç bitmiyor. Ankara’da Devlet Tiyatrosu’nun farklı farklı semtlerde toplam 15 sahnesi var. Yaklaşık 60’a yakın özel tiyatro var. Bir günde perde açan tiyatro sayısı 25. Bu Türkiye için çok iyi bir rakam. Ankara kitlesi onu seveni seviyor ve beraberinde yeni bir nesil de getiriyor.
Ülke geneli açısından konuşacak olursak ünlü isimler büyük önem taşıyor. Zengin bir repertuvara, zengin olanaklara sahip olmak ve insanlar tarafından tercih edilmek noktasında ünlü bir isimle birlikte hareket etmek önem arz ediyor. Bu enflasyon şartlarında tiyatroya gitmek de lüks bir hal aldı. Bu noktada insanlar tercihlerini amatör bir tiyatrodan ziyade ünlü bir isimden yana kullanıyor. Bahsettiğimiz tiyatrolar imkanları çok zengin tiyatrolar; dolayısıyla seyirci keyif alacağını da biliyor. Daha geniş kadro, daha zengin prodüksiyon insanlara cazip geliyor. Bunun yanında her şeye açık olan seyirci amatör tiyatrolara da 50 TL vermekten çekinmiyor. Ben seyircinin örgütlenmesi gerektiği kanısındayım. Bu örgütlenme yeni bakış açılarını da beraberinde getirecektir.
Tiyatro tabii ki ülkemizde hak ettiği yerde değil; ama durum çok da vahim değil. Anadolu’da turne yapılmıyor. Ben Anadolu’da pek çok turnede görev aldım, yazdığım oyunlar da oynandı. Anadolu seyircisi büyük şehir seyircisine göre çok daha aç; dolayısıyla tiyatroyu çok daha çabuk sahiplenebiliyor. Ne var ki şu an maliyet çok yüksek olduğundan ötürü belediyelerin desteği çok önemli, çok değerli. Tiyatronun hak ettiği yere gelebilmesi için sosyal demokrat belediyelerin asfalta harcadıkları veya taşeron firmalara verdikleri paralardan kısıp her ay birkaç tiyatro oyunu sergilemeye ön ayak olmaları yeterli olacaktır. Müteahhitlere verilecek para ertelenebilir, onlar batmazlar; fakat şehri biraz daha canlı kılmak adına adım atmak istiyorsanız kültür adına devede kulak rakamları gözden çıkarmanız şart. Ne yazık ki biz de betona sarılan bir millet olduğumuz için belediyeler buna pek sıcak bakmıyor. Bu noktada sağcı belediyelerden bahsetmiyorum; onlar hiçbir zaman bu tarz işlere girişmediler.
CHP’li belediyeler şunu da anlamalı: Yalnızca ustalar oyun sergilemiyor; yalnızca onlar sergiliyormuş gibi bir görüntü ortaya koyulmamalı. Belediyeler başka açılara da girmeli. Bizim gibi genç tiyatroculara imkan sağlamalı. Benim kimi arkadaşlarım belediyede kültür alanında çok iyi noktalara geldi, söyledikleri şu: “Bize bir bütçe ayırdılar, bütçe bitmek bilmedi. Kimseyi getirememiş olduğumuzdan ötürü o para orada duruyor. Bir şehir tiyatrosu kurduk, kendi kadromuzu kurduk, orada kendi imkanlarımızla oyunlar yapıyoruz. Dışarıdan oyun alacağımız zaman da tanıdık isim veya komedi olmasına özen gösteriyoruz; çünkü seyirci başka oyunlara gelmiyor.” Bunu kırmak için Hasan Ali Yücel’in köy enstitülerinde gerçekleştirmiş olduğu gibi bir aydınlanma revizyonuna ihtiyacımız var. Su faturası ödemek için kuyrukta bekleyen insanlara davetiye vermek veya gişeler kurmak gibi yollar izlenmeli. Festivaller düzenlenmeli. Bu adımlardan hiçbirisi belediyeleri batırmaz. Peşkeş batırır. Rant sevdası batırır. Açıkçası Ankara’daki Çankaya Belediyesi kadar içine kapanık başka bir belediye tanımıyorum. Yenimahalle Belediyesi de kendi kabuğuna kapanmış vaziyette. Salonlarında 5 spot ışık çalışıyorsa 7 tanesi çalışmıyor. Koltuklar ne kadar hijyenik? Sahneler yılda kaç defa bakımdan geçiyor? Kimlerin tiyatro oyunları alınıyor? Kültüre destek vermek bu değil. Belediye olarak şehirde yetişen çocukların geleceğine yatırım yapmak zorundalar. Şehrin genç tiyatrolarına destek olmak durumundalar. Yeri gelecek gençler deneyecekler, yanılacaklar. Belki seyirci çıkıp gidecek; fakat onlara şans tanımadan bu iş olmaz. Bir kültür devrimi şart. Mao “Devrim köyden, gecekondudan, kasabadan başlar.” felsefesini benimser; öncelikle belediyelerin de bu felsefeyi benimsemesi lazım. Bizler seyirciyi örgütleriz; sosyal medyada, sokakta derdimizi dile getiririz. Kadın mücadelesi beraberinde neyi getirdi? Artık pek çok insan konuşma esnasında daha dikkatli olmaya, “bayan” değil “kadın” demeye özen gösteriyor. Bu kazanılmış bir haktır. Tiyatrocular da bunu yapar; fakat önce tiyatronun ülke genelinde bir yere gelebilmesi adına tiyatrocular kamusal hakkını savunacak, insanlara derdini aktaracak, belediyeler de bu kamusal hakkı elinden gelen tüm imkanlarla sunacak. Ancak bu şekilde bir şeyler değişebilir, bir yerlere gelebiliriz.

Biraz da ortaya koymuş olduğunuz oyunlardan bahsedelim: Oyunların tamamı politik ve toplumsal mesajlar içermekte. Ne var ki bu mesajların büyük bir çoğunluğu repliklerin arasına saklanmış durumdalar. Bu noktada seyircilerin farkındalığı beklentilerinizi karşılıyor mu?

Ben politik tiyatro yaparken Brecht’in estetiğinden esinleniyorum. Politik tiyatrodan anladığım şey yalnızca Grotowski’nin yoksul tiyatrosu veya Piscator’un politik tiyatrosu değil. Bu çağda o kuramın nerede durduğu üzerinden bir değerlendirmede bulunuyorum. Sahnede slogan atmak yerine ya da ajitprop bir şey yapmak yerine insan hikayelerinin içerisine veya öykünün genel hatlarına bunu koyarak yapmak daha estetik ve daha doğru geliyor. Sloganı her zaman atarız; fakat tiyatroda önemli olan nokta sloganı nasıl bir Ahmet’in taşıdığıdır, neye hizmet ettiğidir. Açıkçası günün birinde ajitprop bir oyun da ortaya çıkarmak isterim. Örneğin Albert Camus’nün “Avusturya’da İsyan” isimli bir oyunu vardı. Bu oyunu ilk etapta Fransa’da eylem yapan fabrika işçileri yazmaya başlıyor; fakat tamamlayamıyorlar. Albert Camus oyunu işçilerin bıraktığı yerden devralarak yazmaya devam ediyor ve haliyle ortaya ajitprop bir şey çıkıyor. Zamanında AST da bunu yaptı ve günümüzde hala söylenmekte olan, sözleri Timur Selçuk’a ait bir şarkı mevcut: “Nereye Payidar”.
“Kaktüslü Adam” oyununda hali hazırda var olan bir marş kullanmak istemedim; tıpkı AST’ın da zamanında “1 Mayıs Marşı”nı bestelediği gibi ben de kendi oyunumuzun marşını çıkarmak istedim. Belli mi olur; bugün olmasa bile belki bir gün herkes tarafından söylenir. “Çalışmak asıl amaç / Ekmeği taştan çıkartmak…” sözlerini ben yazdım, Engin Bayrak’la birlikte kendi marşımızı yaptık. Orada da slogan atıyoruz. “Kahrolsun fakirlik!” derken bunu eşit bir kaygı içerisinde yapıyoruz. Politik tiyatro sadece slogan atmak veya sahnede bir felsefeyi tartışmak değildir. Bir durumun toplumun hangi alanlarına nasıl yansıdığını anlatmak da bu kavramı kapsar. Biz anlatıcıyız, meddahız; içinde bulunduğumuz durumu seyirciye nasıl aktardığımız çok önemli. Bunu yabancılaştırma tekniğiyle yapabiliriz, tarihsel bir kahramanı günümüze uyarlayarak yapabiliriz; fakat asıl önemli nokta öykünün harmanlanış biçimidir.

Bizlere bu sezon sahnelemekte olduğunuz oyunlarınızdan biraz bahseder misiniz?

Ben “Ankara Gazinosu Müzikli Kabare” oyununu geçtiğimiz Haziran ayında bitirmiş, Temmuz ayında sahnelemiştim. Türkiye’de normalleşme süreci sonrası sergilenen ilk açık hava tiyatrosuydu. Bu oyunda 1980 darbesi sonrası değişen toplumsal, kültürel erozyonun ne aşamalardan geçtiğini; eski aile gazinolarının nasıl pavyona dönüştüğünü anlatmaya çalıştık.
“Muhteris Sükunet” oyununu hazırladık. “Muhteris Sükunet” 2016 yılında Sevda Şener Oyun Yazma Yarışması Başarı Ödülü’nü kazanmış bir oyun. Konuya değinecek olursak kısaca “bir set işçisi üzerinden anlatılan sınıfsal adaletsizlik” diyebiliriz. Biraz psikolojik, finali sürprizli bir hikaye.
“Parody Night Show” ise barda oynadığımız bir skeç gösterisi. İnsanın içinde bulunduğu durumları hicvederek, siyasi ve güncel göndermeler yaparak oynadığımız bir oyun. Oyun birbirinden bağımsız hikayelerden oluşmakta.
Birbirinden farklı üç oyun ortaya koymuş bulunmaktayız. Üçü de birbirinden farklı alanlarda sergilenmekte. “Ankara Gazinosu” prodüksiyonlu bir oyun; büyük sahnelerde ortaya konmakta. Kısacası seyirci kapasitesi ve teknik imkanları yüksek sahnelerde oynanıyor. “Muhteris Sükunet” küçük salon işi. “Parody Night Show” da daha önce belirtmiş olduğum üzere barlarda sergilenen bir oyun. Oyunlar her ne kadar birbirlerinden bağımsız olsa da tek ortak noktaları, Devinim Tiyatrosu’nun repertuvar tiyatrosu olmasından da kaynaklı, repliklerin arasında politik mesajlar barındırıyor olmaları.

İlerleyen süreç için yeni projeler mevcut mu? Mevcut ve hali hazırda şekillenmekte olan herhangi bir projeleriniz varsa bizlere bunlardan kısaca bahsedebilir misiniz?

Var. Bunu dillendirmek enerjiyi kırmaz diye düşünüyorum. Ben yeni bir oyuna başladım; Albert Camus’nün “Caligula” eserini, Roma imparatoru Caligula’nın hikayesini farklı bir reji, farklı bir yorum eşliğinde tek kişilik bir oyun olarak hazırlıyorum. Açıkçası bu proje beni çok heyecanlandırıyor. Oyunun tasarısı kafamda az çok bitti ve ortaya çok güncel bir hikaye çıkacağı kanısındayım. Şöyle ki Caligula Roma’nın bütün hazinelerini tüketmiş, Roma’yı ekonomik krizlere itmiş, kendi hırsı ve hevesleri yüzünden, histerileri yüzünden bitmiş bir adam. Kız kardeşiyle farklı bir ilişki yaşayan, temelde babasına karşı psikolojik bir histeri besleyen, babasını sevmeyen; ondan aldığı çocukluk deneyimleriyle şiddet, vahşet gibi unsurları içinde barındıran, meclisi hiçe sayan, halka kendini Tanrı olarak gösteren, sadece kendisine tapmalarını isteyen bir kral. Oyunu kafamda bir et mezbahasında geçecek şekilde tasarladım. Sahnede kendi heykelini kendi yapıyor olacak. Kimi grotesk imgeler de mevcut olacak. Kız kardeşiyle ilişkiye girdiği yerlerde şiddet ve vahşet ön planda olduğundan ötürü bu bölüm mezbahada bir etin kesilmesi imgesiyle seyirciye sunulacak. Caligula çok zengin bir karakter ve tesadüf o ki bir epilepsi hastası. Nöbetler geçiriyor, bayılıyor ve bir noktadan sonra sağlıklı düşünemiyor. Sağlığını yitirdiği her noktada da Roma’ya çok farklı sorunlar katıyor ve böylelikle Roma’nın duraklama ve gerileme dönemini de beraberinde getiriyor. Oyunun tek kişilik olacak olmasının sebebi bir noktada da kalabalık kadrolu oyunlar yapmaktan yorulmuş olmam ve tek kişilik bir oyun söz konusu olduğunda daha rahat çalışabiliyor olmam. Kalabalık oyunlarda gerekli otoriteyi sağlayamadığımı hissediyorum.
Bunun dışında üzerinde 5 yıldır çalıştığım bir metin var; henüz bitiremedim. Oyunun adı “Şey(h): Anti-kahramandan Fetvalar”. Trafik kazasında eşini ve çocuğunu kaybetmiş bir adamın uhrevi bir şekilde bir aydınlanma yaşayıp bundan kaynaklı intikam almasını anlatan bir hikaye. Burada “Ne olursan ol gel.” felsefesine, “Yolda tebessüm ettiğin bir insanı belki intihardan caydırabilirsin.” diyen Halil Cibran’ın bakış açısına karşı bir karakter söz konusu. Hikayemizde mevcut karakter bu söylemlere karşı antitez üreterek bir filozofa dönüşüyor. Bir noktadan sonra köpeğini öldüren, kızının mezarını açıp onunla konuşan, insanlığını kaybetmesi bir adamın hikayesi… Bu biraz aykırı bir hikaye; çünkü karakterimiz adaleti kendi içinde sağlamaya çalışıyor.
Bu arada 30 sayfalık metni 5 senedir bitirememiş olduğumu da belirtmek durumundayım. Metni defalarca silip tekrardan yazdım. Halil Cibran’ı, Ali Şeriati’yi, Mesnevi’yi, Türkiye’deki ve dünyadaki adalet sistemini, insanların adalete bakışını tekrar tekrar gözden geçirdim. Kendimi bazen Rabia Naz’ın babası Şaban Vatan’ın yerine koyuyorum. Kimi zaman kendimi 10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nda hayatını kaybetmiş Veysel’in ailesi yeniden koyuyorum. Çorum Tren Katliamı’nda yitip gitmiş Arda’nın annesi veya Ali İsmail’in annesi Emel Anne… Bu insanlar nasıl bir dirayete sahip, bunu öğrenmeye çabalıyorum. Şey(h) ismini verdiğimiz karakter nasıl ayakta kalır? Kendine bu hayatta nasıl bir yer bulur? Hayata nasıl tutunur?
Behçet Aysan’ın kızı Eren Aysan’ı ne zaman görsem düşünmeden edemezdim: “İnsan babasının yakıldığını bile bile nasıl yaşar? Bu nasıl bir sabırdır? Nasıl bir duruştur? Ayaklarını nasıl sağlam basabilir?” Tabii bunları kendisine sormam, soramam. Bunlar çok hassas konular.
Rabia Naz olayı hikayemin farklılaşmasında etken oldu. Trafik kazasını yapan alkollü sürücü iktidar yanlısıydı; bu da alt metni oldukça kuvvetlendiren unsurlardan bir tanesi.
Acılar sürekli tazelendiğinden ötürü metin bir türlü bitmek bilmedi. Ben Ankara Tren Garı Katliamı’nda akrabalarımı, mahalleden arkadaşlarımı, abilerimi yitirdim. O gün Mersin’den iki otobüs insan gelmişti. Hayatta kalan arkadaşlarımız için sevinemedik, günlerce gecelerce düşündük sorguladık…
Hayat öyle bir illüzyon ki cenazeye ev sahipliği yaptığınızda bile kendi yasınız dışında başka insanlardan ve olaylardan konuşmaya başlıyorsunuz ve tebessüm bile edebiliyorsunuz. Not aldığım noktalardan bir tanesi de bu: “Hayat böyle bir illüzyon işte; bir biçimde delirmenizi engelliyor.”
Elbette öç almak çok tehlikeli bir şey; fakat ben oyunumda buna antitez üreten bir kahramandan bahsediyorum. 5 yıldır hala o karakterin hikayelerini yazıyorum açıkçası. Halil Cibran’ın, Ali Şeriati’nin sarf etmiş olduğu sözcükler elbet dönemine göre çok mantıklı olabilir, kulağa çok güzel gelebilir, mesnevi bir dünya görüşüne yakın gelebilir; fakat bana içinde bulunduğumuz noktadan çok mantıklı gelmiyor. Yaşadıklarım ve tanık oldukları hiç de öyle şeyler değil açıkçası ve bu 19 yıllık AKP iktidarının yaratmış olduğu bir hikaye. Kimse kusura kalmasın, ben bir noktada inancımı kaybettiysem tam da bu yüzden.

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mıdır?

Sizleri seviyoruz, tiyatro iyileştirir!

\n

\u00d6ncelikle sizi k\u0131saca tan\u0131yabilir miyiz? Ahmet Yapar kimdir? Yolu tiyatroyla nas\u0131l kesi\u015fmi\u015ftir?<\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Ahmet Yapar:\u00a0<\/em>1984 Mersin Tarsus do\u011fumluyum. Tiyatroya 1997 y\u0131l\u0131nda amat\u00f6r olarak ba\u015flad\u0131m. 2003 y\u0131l\u0131nda 9 Eyl\u00fcl \u00dcniversitesi G\u00fczel Sanatlar Fak\u00fcltesi Dramatik Yazarl\u0131k B\u00f6l\u00fcm\u00fc\u2019ne girdim. Oradan mezun olduktan sonra Ankara Ekin Tiyatrosu, Ankara Devlet Tiyatrosu, Adana Devlet Tiyatrosu ve kimi kurumsal tiyatrolarda \u00e7al\u0131\u015ft\u0131m. Reji asistanl\u0131\u011f\u0131, dramaturji asistanl\u0131\u011f\u0131 yapt\u0131m. Tiyatronun mutfa\u011f\u0131nda, Ekin Tiyatrosu\u2019nda yeti\u015ftim. \u0130ki amcam da tiyatrocu; san\u0131rsam onlar\u0131 rol model olarak g\u00f6rmem tiyatroya ba\u015flamamda en b\u00fcy\u00fck etken oldu. S\u00fcre\u00e7 2010 y\u0131l\u0131nda kendi tiyatromu, Ankara Devinim Tiyatrosu\u2019nu kurmamla birlikte de\u011fi\u015fti. Seneye 12. y\u0131l\u0131m\u0131za giriyoruz. 12 y\u0131ld\u0131r Ankara ba\u015fta olmak \u00fczere farkl\u0131 \u015fehirlerde de taraf\u0131mca yaz\u0131lm\u0131\u015f oyunlar\u0131 oynamaya \u00f6zen g\u00f6steriyoruz. Devinim Tiyatrosu kurulu\u015funda hem bir yazar tiyatrosu hem de bir politik tiyatro olmay\u0131 kendisine ilke edinmi\u015fti.
\u0130lk etapta oyunlar\u0131m\u0131 okutacak kimseyi bulamam\u0131\u015f; okulu yeni bitirmi\u015f oldu\u011fumdan dolay\u0131 ciddiye al\u0131nmam\u0131\u015ft\u0131m. Bu durum bir s\u00fcreli\u011fine her \u015feyi rafa kald\u0131rmama sebep olmu\u015ftu. Kendi tiyatromu kurup kendi oyunlar\u0131m\u0131 oynamakta da bu noktada karar k\u0131ld\u0131m; \u00e7\u00fcnk\u00fc bir inanc\u0131m, bir fikrim vard\u0131. Bir \u00fcslup, bir bi\u00e7im, yapmak istediklerim vard\u0131. Hi\u00e7bir \u015feyi ertelemek istemedim. Devinim Tiyatro\u2019da 12 senelik s\u00fcre\u00e7te yakla\u015f\u0131k 63 tiyatrocu arkada\u015f\u0131m g\u00f6rev ald\u0131, birbirinden ba\u011f\u0131ms\u0131z yakla\u015f\u0131k 20 oyun sergiledik. Dans tiyatrosu, radyo tiyatrosu, sokak tiyatrosu yapt\u0131k. Seyirciye ula\u015fabilece\u011fimiz her t\u00fcrl\u00fc alan\u0131 kulland\u0131k. Devinim Tiyatrosu ad\u0131n\u0131 tiyatronun kurulu\u015funda yard\u0131mc\u0131 olan, oyunlarda g\u00f6rev alan bir arkada\u015f\u0131m\u0131zdan almakta. Bahsi ge\u00e7en arkada\u015f\u0131m\u0131z paral\u0131 e\u011fitime dair bir protesto g\u00f6sterisi esnas\u0131nda g\u00f6zalt\u0131na al\u0131nm\u0131\u015ft\u0131, 3 y\u0131lla yarg\u0131lanmaktayd\u0131. Mahkemeye \u00e7\u0131kt\u0131\u011f\u0131nda hakim \u201cNe i\u015f yap\u0131yorsun?\u201d diye sordu\u011funda \u201cTiyatrocuyum.\u201d cevab\u0131n\u0131 vermi\u015fti. Hakim \u201cHangi tiyatro?\u201d diye sordu\u011funda a\u011fz\u0131ndan \u201cAnkara Devinim Tiyatro\u201d \u00e7\u0131k\u0131verdi. Biz de o d\u00f6nem isim aray\u0131\u015f\u0131 i\u00e7erisindeydik ve tiyatronun ad\u0131n\u0131 \u201cDevinim\u201d koymakta karar k\u0131ld\u0131k.<\/p>\n\n\n\n

G\u00fcn\u00fcm\u00fcz ko\u015fullar\u0131n\u0131 g\u00f6z \u00f6n\u00fcnde bulunduracak olursak tiyatro mesleki a\u00e7\u0131dan \u00e7ok da avantajl\u0131 bir noktada durmamakta. Tiyatro emek\u00e7isi pek \u00e7ok arkada\u015f\u0131m\u0131z ek i\u015f edinmek durumunda b\u0131rak\u0131l\u0131yor. Sizin bu durumla ilgili g\u00f6r\u00fc\u015fleriniz nedir? Bu noktada bir \u015feylerin de\u011fi\u015fmesi ad\u0131na ne t\u00fcr ad\u0131mlar at\u0131lmal\u0131?<\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Ferhan \u015eensoy\u2019un \u00e7ok g\u00fczel bir s\u00f6z\u00fc vard\u0131r: \u201cTiyatro bat\u0131da sanayi, bizim \u00fclkemizdeyse hobi olarak g\u00f6r\u00fcl\u00fcyor.\u201d Ba\u015fka \u00fclkelerde pek \u00e7ok tiyatrocu parf\u00fcm isimleriyle de var olmaktayken T\u00fcrkiye\u2019de belli bir kesim ge\u00e7im derdiyle u\u011fra\u015f\u0131yor. Tiyatroyu \u00e7ok kutsalla\u015ft\u0131rmak, \u00e7ok ulvi g\u00f6rmek ba\u015fka bir tart\u0131\u015fma konusu; fakat bundan kaynakl\u0131 kimi kavramlar\u0131n yerinin de\u011fi\u015fti\u011fini d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum. Bir Ortado\u011fu \u00fclkesi, \u00fc\u00e7\u00fcnc\u00fc d\u00fcnya \u00fclkesi oldu\u011fumuz i\u00e7in tiyatronun devlet hegemonyas\u0131ndan ba\u011f\u0131ms\u0131z olamayaca\u011f\u0131n\u0131, her ne kadar buna \u00e7abalasak da, t\u0131pk\u0131 sol fraksiyonlarda da oldu\u011fu gibi, b\u00f6l\u00fcnmeden kaynakl\u0131 \u00f6rg\u00fctlenemeyece\u011fimizi d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum. \u00d6zellikle \u00fclkemizde sanat\u0131n \u00f6rg\u00fctlenemeyece\u011fi kan\u0131s\u0131nday\u0131m; \u00f6rg\u00fctlenmesine de gerek yok.
Ayn\u0131 zamanda usta-\u00e7\u0131rak ili\u015fkisi ge\u00e7mi\u015ften g\u00fcn\u00fcm\u00fcze ta\u015f\u0131nmad\u0131\u011f\u0131 i\u00e7in \u00fclkemizde bir ekol eksikli\u011fi devam ediyor. Biz bat\u0131da, uluslararas\u0131 festivallerde veya internette ne g\u00f6r\u00fcyorsak ona imreniyoruz. Yerle\u015fik bir sanat icra etmiyoruz. \u0130\u015fimizi yaparken t\u00fcrl\u00fc t\u00fcrl\u00fc sorunlarla kar\u015f\u0131la\u015f\u0131yoruz. Bu sorunlardan en b\u00fcy\u00fc\u011f\u00fc sahne s\u0131k\u0131nt\u0131s\u0131; yerle\u015fik bir sahne olmay\u0131\u015f\u0131. Bu s\u0131k\u0131nt\u0131 oyunlar\u0131 olabildi\u011fince pratik bi\u00e7imde haz\u0131rlanabilecek sahnelerde sergileyi\u015fimizi beraberinde getiriyor. I\u015f\u0131k rejisi, tekni\u011fi, aksesuarlar her daim ta\u015f\u0131nabilir ve kolayl\u0131kla haz\u0131rlanabilir olmak durumunda kal\u0131yor. B\u00f6ylelikle \u201cyoksul tiyatro\u201d kavram\u0131 da ortaya \u00e7\u0131km\u0131\u015f oluyor.
Gen\u00e7 arkada\u015flar\u0131m\u0131za, yeni mezun arkada\u015flar\u0131m\u0131za daha fazla olanak verilmesi halinde \u00e7ok daha farkl\u0131 yerlere gelece\u011fimiz noktas\u0131nda \u015f\u00fcphem yok; ne var ki biz \u00fclkece tiyatro fakiriyiz, edebiyat fakiriyiz, m\u00fczik fakiriyiz. G\u00fcn\u00fcm\u00fczde bir besteci bestesini yaparken, orkestraya verecek paras\u0131 olmad\u0131\u011f\u0131ndan \u00f6t\u00fcr\u00fc, bir kay\u0131t indirip kendi ba\u015f\u0131na d\u00fczenledi\u011fi par\u00e7alar e\u015fli\u011finde bir \u015feyler yapmaya \u00e7abal\u0131yor. Tiyatro da buna benzer ilerlemekte; biz her enstr\u00fcman\u0131 \u00e7alm\u0131yoruz, demo olan kimi \u015feyleri al\u0131p a\u00e7\u0131k\u00e7as\u0131 \u201cyam\u0131yoruz\u201d. Bu da kulaklar\u0131 t\u0131rmalayan bir \u015feylerin varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 beraberinde getiriyor. Bu durumum en b\u00fcy\u00fck \u00fc\u00e7 sebebi sahne s\u0131k\u0131nt\u0131s\u0131, ekonomik s\u0131k\u0131nt\u0131 ve yeni mezun arkada\u015flar\u0131m\u0131z\u0131n ciddi bir akademik e\u011fitimden ge\u00e7miyor olu\u015fu. Pandemi s\u00fcreci, KHKlar, akademide sahne olmay\u0131\u015f\u0131\u2026 Hepsi e\u011fitim s\u00fcrecini olumsuz y\u00f6nde etkilemekte. \u00d6\u011frenciler sahneye \u00e7\u0131kmadan mezun olabiliyorlar; \u00e7\u00fcnk\u00fc yaln\u0131zca 5 m2\u2019lik bir odada e\u011fitim g\u00f6rmeye \u00e7al\u0131\u015fan bir \u00f6\u011frenci toplulu\u011fu s\u00f6z konusu. Sahnesi olan okullarda ise \u201cOyununu oyna git\u201d mant\u0131\u011f\u0131yla ilerleyen bir sistem var. Tam da bundan \u00f6t\u00fcr\u00fc yeni mezunlar sudan \u00e7\u0131km\u0131\u015f bal\u0131k misali insanlar\u0131n kar\u015f\u0131s\u0131na \u00e7\u0131k\u0131yorlar. Ayn\u0131s\u0131 bizler i\u00e7in de ge\u00e7erli. Bizler de oyunlar\u0131m\u0131za tam anlam\u0131yla haz\u0131rlanamadan sahneye \u00e7\u0131k\u0131yoruz. Daha \u00f6nce de bahsetmi\u015f oldu\u011fum \u00fczere T\u00fcrkiye\u2019deki ekonomik kayg\u0131lar bu durumun as\u0131l sebebidir. Enflasyonu bir salyangozun jilet \u00fczerinde y\u00fcr\u00fcmesine benzetiyorum. \u0130nsanlar bir oyuna bilet al\u0131rken defalarca d\u00fc\u015f\u00fcnmek durumunda kal\u0131yor; fakat \u015f\u00f6yle bir ger\u00e7ek de var: \u0130nsanlar\u0131n ald\u0131klar\u0131 bilet bir sonraki oyunun giderlerini kar\u015f\u0131lamaya yaram\u0131yor, ancak an\u0131 kurtarmaya yetiyor. \u00c7ok fazla bir vergi y\u00fck\u00fc var, devlet deste\u011fi ancak ikili ili\u015fkilerle y\u00fcr\u00fcyor. Bu da sermayesi olan, daha b\u00fcy\u00fck olup \u00fcnl\u00fc oyunlar sergileten salonlar\u0131n \u00f6ne \u00e7\u0131kmas\u0131na neden oluyor. Anl\u0131k \u00e7\u00f6z\u00fcmlerle tiyatro yap\u0131lmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131l\u0131yor, bu da niteli\u011fi ortadan kald\u0131r\u0131yor. Tiyatrocular \u00e7o\u011fu zaman sahne ve seyirci kayg\u0131s\u0131ndan, sosyal g\u00fcvence kayg\u0131s\u0131ndan dolay\u0131 oyuna konsantre olam\u0131yor. B\u00f6ylelikle insanlar\u0131n ayaklar\u0131 sevdikleri mesle\u011fi icra ediyor olmalar\u0131na ra\u011fmen geri gidiyor. Benim pek \u00e7ok arkada\u015f\u0131m intiharlardan d\u00f6nd\u00fc, barlarda garsonluk veya sokaklarda m\u00fczisyenlik yapt\u0131lar. Ge\u00e7im derdi, ev kiras\u0131, sigorta, sa\u011fl\u0131k sorunlar\u0131, faturalar arka arkaya geldi\u011fi zaman ikinci bir meslek zorunlu bir hal al\u0131yor. K\u0131sacas\u0131 bu \u00fclkenin ger\u00e7eklerini tecr\u00fcbe etmi\u015f olan anne ve babalar\u0131m\u0131z, \u201cSen tiyatroculu\u011fu bir meslek de\u011fil de hobi olarak icra etmeye devam et; fakat kolunda her daim alt\u0131n bir bilezi\u011fin olsun.\u201d derken maalesef hakl\u0131larm\u0131\u015f.<\/p>\n\n\n\n

Pandemi d\u00f6nemiyle beraber dijital tiyatro kavram\u0131 da ortaya \u00e7\u0131km\u0131\u015f oldu. Peki sizce tiyatro bir noktada dijital de olmal\u0131 m\u0131? Tiyatronun hem sahnede hem de \u00e7evrimi\u00e7i s\u00fcrd\u00fcr\u00fclmesine s\u0131cak bak\u0131yor musunuz?<\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Dijital tiyatroya kar\u015f\u0131y\u0131m; \u00e7\u00fcnk\u00fc tiyatro bir ill\u00fczyondur. Seyirci sahneye gelir, oyunu g\u00f6r\u00fcr, oyunun \u0131\u015f\u0131\u011f\u0131n\u0131 g\u00f6r\u00fcr\u2026 O ill\u00fczyon olmad\u0131ktan sonra sahneye konulmu\u015f 2-3 kamera e\u015fli\u011finde \u00e7ekilmi\u015f i\u015fler tiyatro de\u011fildir; o farkl\u0131 bir kategoriye girer. Dijital tiyatro kriz an\u0131nda destek ama\u00e7l\u0131 ortaya konulmu\u015f bir proje. Tiyatro oyuncusu alk\u0131\u015f\u0131 veya seyircinin yerle\u015fme esnas\u0131nda \u00e7\u0131kartt\u0131\u011f\u0131 sesleri duymazsa motive olmaz. Tiyatroyu canl\u0131 k\u0131lan \u015fey budur. \u00c7evrimi\u00e7i olan her \u015fey tiyatro olarak lanse ediliyor; fakat bu yanl\u0131\u015f bir tabir. Seyirci olmazsa tiyatro olmaz. Sinemada tak\u0131ld\u0131\u011f\u0131n\u0131z veya hata yapt\u0131\u011f\u0131n\u0131z zaman \u00e7ekim durur, tekrardan ba\u015fa sar\u0131l\u0131r. Tiyatrodaysa an\u0131 kurtarmak zorundas\u0131n\u0131zd\u0131r. Bu durum seyirciyle ileti\u015fimi de sa\u011flar. O an her ne kadar ba\u015fka oyuncu arkada\u015flar sahnede olsa da asl\u0131nda yaln\u0131zs\u0131n\u0131zd\u0131r; dolay\u0131s\u0131yla kendi yetene\u011finiz ve zekan\u0131zla durumu kurtar\u0131rs\u0131n\u0131z. Dijital tiyatro d\u00fcne kadar, ar\u015fivlerde kalmas\u0131 ad\u0131na, tek kamerayla ve d\u00fc\u015f\u00fck pikselle \u00e7ekilen oyunlardan ibaretti. A\u00e7\u0131k\u00e7as\u0131 ben yapmay\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcnm\u00fcyorum. Yaln\u0131zca 1-2 oyunumuzu seyirciyi din\u00e7 tutmak ve \u201cBiz hala buraday\u0131z!\u201d diyebilmek ad\u0131na internete y\u00fcklemi\u015ftik; fakat \u015fu an \u00fc\u00e7 tane oyunumuzla seyirci kar\u015f\u0131s\u0131na \u00e7\u0131k\u0131yoruz.<\/p>\n\n\n\n

Yine pandemi d\u00f6nemiyle birlikte pek \u00e7ok tiyatro sahnesi \/ ekibi maddi ve manevi anlamda s\u0131k\u0131nt\u0131ya d\u00fc\u015ft\u00fc. \u0130lk sorum sahnelere bu s\u00fcre\u00e7 i\u00e7erisinde herhangi bir devlet deste\u011fi olup olmad\u0131\u011f\u0131 y\u00f6n\u00fcnde. \u0130kinci sorum: Bu sahnelerin ekiplerinin toparlanabilmeleri ad\u0131na \u015fu anda toplumsal bir destek mevcut mu?<\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Bakanl\u0131k devlete ba\u011fl\u0131 tiyatro sahnelerini \u00fccretsiz olmamak kayd\u0131yla bir defaya mahsus tiyatrolara a\u00e7t\u0131, dijital destekler verdi, salon destekleri verdi. Dijital deste\u011fi ayakta kalabilmek ad\u0131na k\u00f6t\u00fcye kullanan tiyatrolar da oldu. Bunu ele\u015ftirmiyorum; bence tiyatroyu ayakta tutabilmek ad\u0131na yap\u0131lan ak\u0131ll\u0131ca bir hamleydi. As\u0131l \u015fimdi devletin bu istikrar\u0131 nas\u0131l sa\u011flayaca\u011f\u0131n\u0131 sorgulamak gerekiyor. Fransa bu s\u00fcre\u00e7te \u00f6\u011frenci bursunun yan\u0131nda k\u00fclt\u00fcr bursu verdi. \u0130ngiltere yard\u0131mlar\u0131nda son derece c\u00f6mert davrand\u0131. Almanya vatanda\u015flar\u0131na yard\u0131m yapt\u0131ktan sonra k\u00fclt\u00fcr desteklerini artt\u0131rd\u0131. Biz devletimizden IBAN numaras\u0131n\u0131 \u00f6\u011frendik ve devlet bizlerden destek bekledi. \u0130ki tarafta bir \u00e7eli\u015fki var: Devletimiz bir yandan vatanda\u015f\u0131na \u201cdestek\u201d olurken di\u011fer yandan IBAN verdi. Peki vatanda\u015f\u0131na IBAN numaras\u0131 veren devlet tiyatrolara hangi ko\u015fullarda destek verdi? Hangi tiyatrolar destek ald\u0131? Bu sorular\u0131n cevab\u0131 hala belirsiz ve a\u00e7\u0131klanm\u0131\u015f de\u011fil. Destek yanda\u015flara, yemek \u015firketlerine, turizm \u015firketlerine, organizasyon firmalar\u0131na gitti; fakat ger\u00e7ekten tiyatro yapmak isteyen ka\u00e7 tane tiyatroya yard\u0131m yap\u0131ld\u0131\u011f\u0131 belli de\u011fil. Devletin s\u00f6ylemine g\u00f6re tiyatrolara 12 milyon TL aktar\u0131ld\u0131; fakat \u015f\u00f6yle bir ger\u00e7ek var: CHP milletvekili Mahir Ba\u015far\u0131r g\u00fcn\u00fcn birinde Osmangazi K\u00f6pr\u00fcs\u00fc\u2019ne gitmi\u015f, oradan bir g\u00fcnde ka\u00e7 arac\u0131n ge\u00e7ti\u011fini saym\u0131\u015ft\u0131. S\u00f6yledi\u011fine g\u00f6re bir saat boyunca yaln\u0131zca 15 tane ara\u00e7 ge\u00e7mi\u015f; k\u00f6pr\u00fcn\u00fcn vatanda\u015fa bug\u00fcnk\u00fc maliyeti ise 12 milyon TL. Bu noktadan bak\u0131lacak olursa tiyatrolara verilen destek devede kulak. Ne var ki bizde \u015f\u00f6yle bir gelenek var: Biz te\u015fekk\u00fcr ediyoruz. Yard\u0131m alan tiyatrolar, STK\u2019lar te\u015fekk\u00fcr etti; fakat bizler bunu sorgulamad\u0131k. Kime ne kadar para yatt\u0131 bilmiyoruz. Tiyatrolar bu konuda ketumdur; buna itiraz\u0131m yok; fakat tiyatrolar olarak bir noktadan sonra devletle metres ili\u015fkisi ya\u015f\u0131yor oldu\u011fumuzu s\u00f6ylemek durumunday\u0131m. Sus pay\u0131 olarak verilen bir para ve s\u00fcrekli te\u015fekk\u00fcr eden bir topluluk s\u00f6z konusu. Oysaki devlet vatanda\u015f\u0131n cebinden ald\u0131\u011f\u0131n\u0131 tekrardan cebine koyuyor. \u00d6denek vermek ad\u0131na \u201cVergi borcu yoktur.\u201d veya \u201cSigorta borcu yoktur.\u201d gibi yaz\u0131lar talep ediyor. \u0130\u015fverenin kendisini bile sigortalatma imkan\u0131 yokken \u00e7al\u0131\u015fma arkada\u015flar\u0131n\u0131 sigortalatabilmesi m\u00fcmk\u00fcn m\u00fc? Ortada bir karma\u015f\u0131kl\u0131k var ve ne yaz\u0131k ki kooperatif ad\u0131 alt\u0131nda topla\u015fan kimi tiyatro ekipleri bakanl\u0131klarla g\u00f6r\u00fc\u015ferek kendilerine tozpembe bir d\u00fcnya yaratt\u0131lar, kendilerini s\u0131n\u0131f atlam\u0131\u015f hissediyorlar. Ne var ki Anadolu\u2019daki tiyatrolar\u0131n sorunlar\u0131na bir t\u00fcrl\u00fc derman olmad\u0131lar. \u00d6zel bir vak\u0131f tiyatroculara 400 TL destekte bulundu; sadaka gibi bir mebla\u011f, Allah kendilerinden raz\u0131 olsun. Biz bunlar\u0131 konu\u015furken Fransa\u2019da tiyatro oyuncular\u0131, devlete ait tiyatro kurumlar\u0131 tiyatro i\u015fgal ettiler. Bakan \u201cBunlar\u0131 ciddiye almay\u0131n.\u201d derken bir anda Fransa\u2019n\u0131n pek \u00e7ok \u015fehrinde tiyatrolar i\u015fgal edildi ve devlet \u00f6denek aktarmaya mecbur b\u0131rak\u0131ld\u0131. Biz 400 TL destek al\u0131nca te\u015fekk\u00fcr ettik. Siz te\u015fekk\u00fcr ederseniz bakanl\u0131k da bu ili\u015fkiyi devam ettirebilmek ad\u0131na elbet farkl\u0131 olanaklar sunacakt\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure><\/div>\n\n\n\n

Tiyatronun T\u00fcrkiye genelinde ve Ankara \u00f6zelinde hak etti\u011fi de\u011feri g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyor musunuz? Ankara \u00f6zelinde konu\u015facak olursak seyirci kitlesi hakk\u0131nda g\u00f6r\u00fc\u015flerinizi alabilir miyiz?<\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Ankara benim a\u00e7\u0131mdan \u00f6zel bir hassasiyet noktas\u0131. Ben gen\u00e7li\u011fimden \u00e7ok b\u00fcy\u00fck konu\u015fmu\u015ftum; \u201cAnkara\u2019ya gelmem\u201d, \u201c\u00c7ok kapal\u0131 \u015fehir.\u201d, \u201cMelih G\u00f6k\u00e7ek oran\u0131n belediye ba\u015fkan\u0131.\u201d gibi c\u00fcmleler sarf etmi\u015ftim. Geldi\u011fimiz noktadaysa 15 y\u0131ld\u0131r Ankara\u2019day\u0131m ve Ankara\u2019dan \u00e7\u0131kt\u0131\u011f\u0131mda \u00e7ok mutsuz oluyorum. Ben Mersinliyim; k\u0131y\u0131 \u015fehrinde do\u011fdum b\u00fcy\u00fcd\u00fcm. \u00c7ok ayd\u0131n bir \u015fehirdi. Ard\u0131ndan \u0130zmir\u2019de ya\u015fad\u0131m. Beni burada tutan en b\u00fcy\u00fck etken tiyatronun, sanat\u0131n \u00e7ok faal olmas\u0131 ve merkezi olarak burada can bulmas\u0131. Burada insanlar \u00e7ok politik, seyirci de \u00e7ok politik. Gen\u00e7 n\u00fcfus da ya\u015fl\u0131 n\u00fcfus da memur kesim de \u00f6\u011frenci kesim de oyunlar\u0131 takip ediyor ve bilet fiyatlar\u0131na \u00e7o\u011funlukla bakm\u0131yor. Amat\u00f6r tiyatrolara, yar\u0131 amat\u00f6r tiyatrolara, devlet tiyatrolar\u0131na, turne tiyatrolar\u0131na gidiyorlar. Yapm\u0131\u015f oldu\u011fum bir ara\u015ft\u0131rmaya g\u00f6re devlet tiyatrolar\u0131n\u0131n neredeyse t\u00fcm oyunlar\u0131na giden emekli bir kesim mevcut. Bu kesim genellikle b\u00fcrokratik yerlerden veya bakanl\u0131klardan emekli ve devlet tiyatrolar\u0131n\u0131n b\u00fct\u00fcn oyunlar\u0131n\u0131 yaln\u0131zca takip etmekle kalm\u0131yor, en az %50\u2019sine gidiyor. AST\u2019\u0131n kitlesiyse genellikle, k\u00f6kl\u00fc bir tiyatro olmas\u0131ndan ve pek yeni oyun \u00e7\u0131karm\u0131yor olmas\u0131ndan kaynakl\u0131, ya\u015f\u00e7a daha ileri bir kitle. AST\u2019\u0131n oyunlar\u0131na genellikle Ankara\u2019y\u0131 bilen kitle gidiyor. Ankara\u2019y\u0131 diri tutan etken ise daha butik tiyatrolar\u0131n, k\u00fc\u00e7\u00fck salonlar\u0131n yapt\u0131\u011f\u0131 i\u015fler. K\u00fc\u00e7\u00fck ekipler ve salonlar ortaya g\u00fczel i\u015fler koyabiliyor; \u00e7\u00fcnk\u00fc Ankara\u2019da kiralar \u0130stanbul\u2019a g\u00f6re \u00e7ok daha makul ve kitle a\u00e7\u0131s\u0131ndan, \u00fcniversitelerden de kaynakl\u0131, yeniliklere a\u00e7\u0131k bir kitle mevcut. Biz ODT\u00dc\u2019ye festivale gitti\u011fimizde ODT\u00dc Tiyatro Toplulu\u011fu bizleri kap\u0131da kar\u015f\u0131l\u0131yor, dekorlar\u0131m\u0131z\u0131 kendileri ta\u015f\u0131yor, sahneyi kuruyor, bize \u00e7ay ikram ediyor. B\u00f6yle bir gelenek s\u00f6z konusu oldu\u011fu i\u00e7in Ankara\u2019n\u0131n dinamizmi hi\u00e7 bitmiyor. Ankara\u2019da Devlet Tiyatrosu\u2019nun farkl\u0131 farkl\u0131 semtlerde toplam 15 sahnesi var. Yakla\u015f\u0131k 60\u2019a yak\u0131n \u00f6zel tiyatro var. Bir g\u00fcnde perde a\u00e7an tiyatro say\u0131s\u0131 25. Bu T\u00fcrkiye i\u00e7in \u00e7ok iyi bir rakam. Ankara kitlesi onu seveni seviyor ve beraberinde yeni bir nesil de getiriyor.
\u00dclke geneli a\u00e7\u0131s\u0131ndan konu\u015facak olursak \u00fcnl\u00fc isimler b\u00fcy\u00fck \u00f6nem ta\u015f\u0131yor. Zengin bir repertuvara, zengin olanaklara sahip olmak ve insanlar taraf\u0131ndan tercih edilmek noktas\u0131nda \u00fcnl\u00fc bir isimle birlikte hareket etmek \u00f6nem arz ediyor. Bu enflasyon \u015fartlar\u0131nda tiyatroya gitmek de l\u00fcks bir hal ald\u0131. Bu noktada insanlar tercihlerini amat\u00f6r bir tiyatrodan ziyade \u00fcnl\u00fc bir isimden yana kullan\u0131yor. Bahsetti\u011fimiz tiyatrolar imkanlar\u0131 \u00e7ok zengin tiyatrolar; dolay\u0131s\u0131yla seyirci keyif alaca\u011f\u0131n\u0131 da biliyor. Daha geni\u015f kadro, daha zengin prod\u00fcksiyon insanlara cazip geliyor. Bunun yan\u0131nda her \u015feye a\u00e7\u0131k olan seyirci amat\u00f6r tiyatrolara da 50 TL vermekten \u00e7ekinmiyor. Ben seyircinin \u00f6rg\u00fctlenmesi gerekti\u011fi kan\u0131s\u0131nday\u0131m. Bu \u00f6rg\u00fctlenme yeni bak\u0131\u015f a\u00e7\u0131lar\u0131n\u0131 da beraberinde getirecektir.
Tiyatro tabii ki \u00fclkemizde hak etti\u011fi yerde de\u011fil; ama durum \u00e7ok da vahim de\u011fil. Anadolu\u2019da turne yap\u0131lm\u0131yor. Ben Anadolu\u2019da pek \u00e7ok turnede g\u00f6rev ald\u0131m, yazd\u0131\u011f\u0131m oyunlar da oynand\u0131. Anadolu seyircisi b\u00fcy\u00fck \u015fehir seyircisine g\u00f6re \u00e7ok daha a\u00e7; dolay\u0131s\u0131yla tiyatroyu \u00e7ok daha \u00e7abuk sahiplenebiliyor. Ne var ki \u015fu an maliyet \u00e7ok y\u00fcksek oldu\u011fundan \u00f6t\u00fcr\u00fc belediyelerin deste\u011fi \u00e7ok \u00f6nemli, \u00e7ok de\u011ferli. Tiyatronun hak etti\u011fi yere gelebilmesi i\u00e7in sosyal demokrat belediyelerin asfalta harcad\u0131klar\u0131 veya ta\u015feron firmalara verdikleri paralardan k\u0131s\u0131p her ay birka\u00e7 tiyatro oyunu sergilemeye \u00f6n ayak olmalar\u0131 yeterli olacakt\u0131r. M\u00fcteahhitlere verilecek para ertelenebilir, onlar batmazlar; fakat \u015fehri biraz daha canl\u0131 k\u0131lmak ad\u0131na ad\u0131m atmak istiyorsan\u0131z k\u00fclt\u00fcr ad\u0131na devede kulak rakamlar\u0131 g\u00f6zden \u00e7\u0131karman\u0131z \u015fart. Ne yaz\u0131k ki biz de betona sar\u0131lan bir millet oldu\u011fumuz i\u00e7in belediyeler buna pek s\u0131cak bakm\u0131yor. Bu noktada sa\u011fc\u0131 belediyelerden bahsetmiyorum; onlar hi\u00e7bir zaman bu tarz i\u015flere giri\u015fmediler.
CHP\u2019li belediyeler \u015funu da anlamal\u0131: Yaln\u0131zca ustalar oyun sergilemiyor; yaln\u0131zca onlar sergiliyormu\u015f gibi bir g\u00f6r\u00fcnt\u00fc ortaya koyulmamal\u0131. Belediyeler ba\u015fka a\u00e7\u0131lara da girmeli. Bizim gibi gen\u00e7 tiyatroculara imkan sa\u011flamal\u0131. Benim kimi arkada\u015flar\u0131m belediyede k\u00fclt\u00fcr alan\u0131nda \u00e7ok iyi noktalara geldi, s\u00f6yledikleri \u015fu: \u201cBize bir b\u00fct\u00e7e ay\u0131rd\u0131lar, b\u00fct\u00e7e bitmek bilmedi. Kimseyi getirememi\u015f oldu\u011fumuzdan \u00f6t\u00fcr\u00fc o para orada duruyor. Bir \u015fehir tiyatrosu kurduk, kendi kadromuzu kurduk, orada kendi imkanlar\u0131m\u0131zla oyunlar yap\u0131yoruz. D\u0131\u015far\u0131dan oyun alaca\u011f\u0131m\u0131z zaman da tan\u0131d\u0131k isim veya komedi olmas\u0131na \u00f6zen g\u00f6steriyoruz; \u00e7\u00fcnk\u00fc seyirci ba\u015fka oyunlara gelmiyor.\u201d Bunu k\u0131rmak i\u00e7in Hasan Ali Y\u00fccel\u2019in k\u00f6y enstit\u00fclerinde ger\u00e7ekle\u015ftirmi\u015f oldu\u011fu gibi bir ayd\u0131nlanma revizyonuna ihtiyac\u0131m\u0131z var. Su faturas\u0131 \u00f6demek i\u00e7in kuyrukta bekleyen insanlara davetiye vermek veya gi\u015feler kurmak gibi yollar izlenmeli. Festivaller d\u00fczenlenmeli. Bu ad\u0131mlardan hi\u00e7birisi belediyeleri bat\u0131rmaz. Pe\u015fke\u015f bat\u0131r\u0131r. Rant sevdas\u0131 bat\u0131r\u0131r. A\u00e7\u0131k\u00e7as\u0131 Ankara\u2019daki \u00c7ankaya Belediyesi kadar i\u00e7ine kapan\u0131k ba\u015fka bir belediye tan\u0131m\u0131yorum. Yenimahalle Belediyesi de kendi kabu\u011funa kapanm\u0131\u015f vaziyette. Salonlar\u0131nda 5 spot \u0131\u015f\u0131k \u00e7al\u0131\u015f\u0131yorsa 7 tanesi \u00e7al\u0131\u015fm\u0131yor. Koltuklar ne kadar hijyenik? Sahneler y\u0131lda ka\u00e7 defa bak\u0131mdan ge\u00e7iyor? Kimlerin tiyatro oyunlar\u0131 al\u0131n\u0131yor? K\u00fclt\u00fcre destek vermek bu de\u011fil. Belediye olarak \u015fehirde yeti\u015fen \u00e7ocuklar\u0131n gelece\u011fine yat\u0131r\u0131m yapmak zorundalar. \u015eehrin gen\u00e7 tiyatrolar\u0131na destek olmak durumundalar. Yeri gelecek gen\u00e7ler deneyecekler, yan\u0131lacaklar. Belki seyirci \u00e7\u0131k\u0131p gidecek; fakat onlara \u015fans tan\u0131madan bu i\u015f olmaz. Bir k\u00fclt\u00fcr devrimi \u015fart. Mao \u201cDevrim k\u00f6yden, gecekondudan, kasabadan ba\u015flar.\u201d felsefesini benimser; \u00f6ncelikle belediyelerin de bu felsefeyi benimsemesi laz\u0131m. Bizler seyirciyi \u00f6rg\u00fctleriz; sosyal medyada, sokakta derdimizi dile getiririz. Kad\u0131n m\u00fccadelesi beraberinde neyi getirdi? Art\u0131k pek \u00e7ok insan konu\u015fma esnas\u0131nda daha dikkatli olmaya, \u201cbayan\u201d de\u011fil \u201ckad\u0131n\u201d demeye \u00f6zen g\u00f6steriyor. Bu kazan\u0131lm\u0131\u015f bir hakt\u0131r. Tiyatrocular da bunu yapar; fakat \u00f6nce tiyatronun \u00fclke genelinde bir yere gelebilmesi ad\u0131na tiyatrocular kamusal hakk\u0131n\u0131 savunacak, insanlara derdini aktaracak, belediyeler de bu kamusal hakk\u0131 elinden gelen t\u00fcm imkanlarla sunacak. Ancak bu \u015fekilde bir \u015feyler de\u011fi\u015febilir, bir yerlere gelebiliriz.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure><\/div>\n\n\n\n

Biraz da ortaya koymu\u015f oldu\u011funuz oyunlardan bahsedelim: Oyunlar\u0131n tamam\u0131 politik ve toplumsal mesajlar i\u00e7ermekte. Ne var ki bu mesajlar\u0131n b\u00fcy\u00fck bir \u00e7o\u011funlu\u011fu repliklerin aras\u0131na saklanm\u0131\u015f durumdalar. Bu noktada seyircilerin fark\u0131ndal\u0131\u011f\u0131 beklentilerinizi kar\u015f\u0131l\u0131yor mu?<\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Ben politik tiyatro yaparken Brecht\u2019in esteti\u011finden esinleniyorum. Politik tiyatrodan anlad\u0131\u011f\u0131m \u015fey yaln\u0131zca Grotowski\u2019nin yoksul tiyatrosu veya Piscator\u2019un politik tiyatrosu de\u011fil. Bu \u00e7a\u011fda o kuram\u0131n nerede durdu\u011fu \u00fczerinden bir de\u011ferlendirmede bulunuyorum. Sahnede slogan atmak yerine ya da ajitprop bir \u015fey yapmak yerine insan hikayelerinin i\u00e7erisine veya \u00f6yk\u00fcn\u00fcn genel hatlar\u0131na bunu koyarak yapmak daha estetik ve daha do\u011fru geliyor. Slogan\u0131 her zaman atar\u0131z; fakat tiyatroda \u00f6nemli olan nokta slogan\u0131 nas\u0131l bir Ahmet\u2019in ta\u015f\u0131d\u0131\u011f\u0131d\u0131r, neye hizmet etti\u011fidir. A\u00e7\u0131k\u00e7as\u0131 g\u00fcn\u00fcn birinde ajitprop bir oyun da ortaya \u00e7\u0131karmak isterim. \u00d6rne\u011fin Albert Camus\u2019n\u00fcn \u201cAvusturya\u2019da \u0130syan\u201d isimli bir oyunu vard\u0131. Bu oyunu ilk etapta Fransa\u2019da eylem yapan fabrika i\u015f\u00e7ileri yazmaya ba\u015fl\u0131yor; fakat tamamlayam\u0131yorlar. Albert Camus oyunu i\u015f\u00e7ilerin b\u0131rakt\u0131\u011f\u0131 yerden devralarak yazmaya devam ediyor ve haliyle ortaya ajitprop bir \u015fey \u00e7\u0131k\u0131yor. Zaman\u0131nda AST da bunu yapt\u0131 ve g\u00fcn\u00fcm\u00fczde hala s\u00f6ylenmekte olan, s\u00f6zleri Timur Sel\u00e7uk\u2019a ait bir \u015fark\u0131 mevcut: \u201cNereye Payidar\u201d.
\u201cKakt\u00fcsl\u00fc Adam\u201d oyununda hali haz\u0131rda var olan bir mar\u015f kullanmak istemedim; t\u0131pk\u0131 AST\u2019\u0131n da zaman\u0131nda \u201c1 May\u0131s Mar\u015f\u0131\u201dn\u0131 besteledi\u011fi gibi ben de kendi oyunumuzun mar\u015f\u0131n\u0131 \u00e7\u0131karmak istedim. Belli mi olur; bug\u00fcn olmasa bile belki bir g\u00fcn herkes taraf\u0131ndan s\u00f6ylenir. \u201c\u00c7al\u0131\u015fmak as\u0131l ama\u00e7 \/ Ekme\u011fi ta\u015ftan \u00e7\u0131kartmak\u2026\u201d s\u00f6zlerini ben yazd\u0131m, Engin Bayrak\u2019la birlikte kendi mar\u015f\u0131m\u0131z\u0131 yapt\u0131k. Orada da slogan at\u0131yoruz. \u201cKahrolsun fakirlik!\u201d derken bunu e\u015fit bir kayg\u0131 i\u00e7erisinde yap\u0131yoruz. Politik tiyatro sadece slogan atmak veya sahnede bir felsefeyi tart\u0131\u015fmak de\u011fildir. Bir durumun toplumun hangi alanlar\u0131na nas\u0131l yans\u0131d\u0131\u011f\u0131n\u0131 anlatmak da bu kavram\u0131 kapsar. Biz anlat\u0131c\u0131y\u0131z, meddah\u0131z; i\u00e7inde bulundu\u011fumuz durumu seyirciye nas\u0131l aktard\u0131\u011f\u0131m\u0131z \u00e7ok \u00f6nemli. Bunu yabanc\u0131la\u015ft\u0131rma tekni\u011fiyle yapabiliriz, tarihsel bir kahraman\u0131 g\u00fcn\u00fcm\u00fcze uyarlayarak yapabiliriz; fakat as\u0131l \u00f6nemli nokta \u00f6yk\u00fcn\u00fcn harmanlan\u0131\u015f bi\u00e7imidir.<\/p>\n\n\n\n

Bizlere bu sezon sahnelemekte oldu\u011funuz oyunlar\u0131n\u0131zdan biraz bahseder misiniz?<\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Ben \u201cAnkara Gazinosu M\u00fczikli Kabare\u201d oyununu ge\u00e7ti\u011fimiz Haziran ay\u0131nda bitirmi\u015f, Temmuz ay\u0131nda sahnelemi\u015ftim. T\u00fcrkiye\u2019de normalle\u015fme s\u00fcreci sonras\u0131 sergilenen ilk a\u00e7\u0131k hava tiyatrosuydu. Bu oyunda 1980 darbesi sonras\u0131 de\u011fi\u015fen toplumsal, k\u00fclt\u00fcrel erozyonun ne a\u015famalardan ge\u00e7ti\u011fini; eski aile gazinolar\u0131n\u0131n nas\u0131l pavyona d\u00f6n\u00fc\u015ft\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc anlatmaya \u00e7al\u0131\u015ft\u0131k.
\u201cMuhteris S\u00fckunet\u201d oyununu haz\u0131rlad\u0131k. \u201cMuhteris S\u00fckunet\u201d 2016 y\u0131l\u0131nda Sevda \u015eener Oyun Yazma Yar\u0131\u015fmas\u0131 Ba\u015far\u0131 \u00d6d\u00fcl\u00fc\u2019n\u00fc kazanm\u0131\u015f bir oyun. Konuya de\u011finecek olursak k\u0131saca \u201cbir set i\u015f\u00e7isi \u00fczerinden anlat\u0131lan s\u0131n\u0131fsal adaletsizlik\u201d diyebiliriz. Biraz psikolojik, finali s\u00fcrprizli bir hikaye.
\u201cParody Night Show\u201d ise barda oynad\u0131\u011f\u0131m\u0131z bir ske\u00e7 g\u00f6sterisi. \u0130nsan\u0131n i\u00e7inde bulundu\u011fu durumlar\u0131 hicvederek, siyasi ve g\u00fcncel g\u00f6ndermeler yaparak oynad\u0131\u011f\u0131m\u0131z bir oyun. Oyun birbirinden ba\u011f\u0131ms\u0131z hikayelerden olu\u015fmakta.
Birbirinden farkl\u0131 \u00fc\u00e7 oyun ortaya koymu\u015f bulunmaktay\u0131z. \u00dc\u00e7\u00fc de birbirinden farkl\u0131 alanlarda sergilenmekte. \u201cAnkara Gazinosu\u201d prod\u00fcksiyonlu bir oyun; b\u00fcy\u00fck sahnelerde ortaya konmakta. K\u0131sacas\u0131 seyirci kapasitesi ve teknik imkanlar\u0131 y\u00fcksek sahnelerde oynan\u0131yor. \u201cMuhteris S\u00fckunet\u201d k\u00fc\u00e7\u00fck salon i\u015fi. \u201cParody Night Show\u201d da daha \u00f6nce belirtmi\u015f oldu\u011fum \u00fczere barlarda sergilenen bir oyun. Oyunlar her ne kadar birbirlerinden ba\u011f\u0131ms\u0131z olsa da tek ortak noktalar\u0131, Devinim Tiyatrosu\u2019nun repertuvar tiyatrosu olmas\u0131ndan da kaynakl\u0131, repliklerin aras\u0131nda politik mesajlar bar\u0131nd\u0131r\u0131yor olmalar\u0131.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure><\/div>\n\n\n\n

\u0130lerleyen s\u00fcre\u00e7 i\u00e7in yeni projeler mevcut mu? Mevcut ve hali haz\u0131rda \u015fekillenmekte olan herhangi bir projeleriniz varsa bizlere bunlardan k\u0131saca bahsedebilir misiniz?<\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Var. Bunu dillendirmek enerjiyi k\u0131rmaz diye d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum. Ben yeni bir oyuna ba\u015flad\u0131m; Albert Camus\u2019n\u00fcn \u201cCaligula\u201d eserini, Roma imparatoru Caligula\u2019n\u0131n hikayesini farkl\u0131 bir reji, farkl\u0131 bir yorum e\u015fli\u011finde tek ki\u015filik bir oyun olarak haz\u0131rl\u0131yorum. A\u00e7\u0131k\u00e7as\u0131 bu proje beni \u00e7ok heyecanland\u0131r\u0131yor. Oyunun tasar\u0131s\u0131 kafamda az \u00e7ok bitti ve ortaya \u00e7ok g\u00fcncel bir hikaye \u00e7\u0131kaca\u011f\u0131 kan\u0131s\u0131nday\u0131m. \u015e\u00f6yle ki Caligula Roma\u2019n\u0131n b\u00fct\u00fcn hazinelerini t\u00fcketmi\u015f, Roma\u2019y\u0131 ekonomik krizlere itmi\u015f, kendi h\u0131rs\u0131 ve hevesleri y\u00fcz\u00fcnden, histerileri y\u00fcz\u00fcnden bitmi\u015f bir adam. K\u0131z karde\u015fiyle farkl\u0131 bir ili\u015fki ya\u015fayan, temelde babas\u0131na kar\u015f\u0131 psikolojik bir histeri besleyen, babas\u0131n\u0131 sevmeyen; ondan ald\u0131\u011f\u0131 \u00e7ocukluk deneyimleriyle \u015fiddet, vah\u015fet gibi unsurlar\u0131 i\u00e7inde bar\u0131nd\u0131ran, meclisi hi\u00e7e sayan, halka kendini Tanr\u0131 olarak g\u00f6steren, sadece kendisine tapmalar\u0131n\u0131 isteyen bir kral. Oyunu kafamda bir et mezbahas\u0131nda ge\u00e7ecek \u015fekilde tasarlad\u0131m. Sahnede kendi heykelini kendi yap\u0131yor olacak. Kimi grotesk imgeler de mevcut olacak. K\u0131z karde\u015fiyle ili\u015fkiye girdi\u011fi yerlerde \u015fiddet ve vah\u015fet \u00f6n planda oldu\u011fundan \u00f6t\u00fcr\u00fc bu b\u00f6l\u00fcm mezbahada bir etin kesilmesi imgesiyle seyirciye sunulacak. Caligula \u00e7ok zengin bir karakter ve tesad\u00fcf o ki bir epilepsi hastas\u0131. N\u00f6betler ge\u00e7iriyor, bay\u0131l\u0131yor ve bir noktadan sonra sa\u011fl\u0131kl\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcnemiyor. Sa\u011fl\u0131\u011f\u0131n\u0131 yitirdi\u011fi her noktada da Roma\u2019ya \u00e7ok farkl\u0131 sorunlar kat\u0131yor ve b\u00f6ylelikle Roma\u2019n\u0131n duraklama ve gerileme d\u00f6nemini de beraberinde getiriyor. Oyunun tek ki\u015filik olacak olmas\u0131n\u0131n sebebi bir noktada da kalabal\u0131k kadrolu oyunlar yapmaktan yorulmu\u015f olmam ve tek ki\u015filik bir oyun s\u00f6z konusu oldu\u011funda daha rahat \u00e7al\u0131\u015fabiliyor olmam. Kalabal\u0131k oyunlarda gerekli otoriteyi sa\u011flayamad\u0131\u011f\u0131m\u0131 hissediyorum.
Bunun d\u0131\u015f\u0131nda \u00fczerinde 5 y\u0131ld\u0131r \u00e7al\u0131\u015ft\u0131\u011f\u0131m bir metin var; hen\u00fcz bitiremedim. Oyunun ad\u0131 \u201c\u015eey(h): Anti-kahramandan Fetvalar\u201d. Trafik kazas\u0131nda e\u015fini ve \u00e7ocu\u011funu kaybetmi\u015f bir adam\u0131n uhrevi bir \u015fekilde bir ayd\u0131nlanma ya\u015fay\u0131p bundan kaynakl\u0131 intikam almas\u0131n\u0131 anlatan bir hikaye. Burada \u201cNe olursan ol gel.\u201d felsefesine, \u201cYolda tebess\u00fcm etti\u011fin bir insan\u0131 belki intihardan cayd\u0131rabilirsin.\u201d diyen Halil Cibran\u2019\u0131n bak\u0131\u015f a\u00e7\u0131s\u0131na kar\u015f\u0131 bir karakter s\u00f6z konusu. Hikayemizde mevcut karakter bu s\u00f6ylemlere kar\u015f\u0131 antitez \u00fcreterek bir filozofa d\u00f6n\u00fc\u015f\u00fcyor. Bir noktadan sonra k\u00f6pe\u011fini \u00f6ld\u00fcren, k\u0131z\u0131n\u0131n mezar\u0131n\u0131 a\u00e7\u0131p onunla konu\u015fan, insanl\u0131\u011f\u0131n\u0131 kaybetmesi bir adam\u0131n hikayesi\u2026 Bu biraz ayk\u0131r\u0131 bir hikaye; \u00e7\u00fcnk\u00fc karakterimiz adaleti kendi i\u00e7inde sa\u011flamaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131yor.
Bu arada 30 sayfal\u0131k metni 5 senedir bitirememi\u015f oldu\u011fumu da belirtmek durumunday\u0131m. Metni defalarca silip tekrardan yazd\u0131m. Halil Cibran\u2019\u0131, Ali \u015eeriati\u2019yi, Mesnevi\u2019yi, T\u00fcrkiye\u2019deki ve d\u00fcnyadaki adalet sistemini, insanlar\u0131n adalete bak\u0131\u015f\u0131n\u0131 tekrar tekrar g\u00f6zden ge\u00e7irdim. Kendimi bazen Rabia Naz\u2019\u0131n babas\u0131 \u015eaban Vatan\u2019\u0131n yerine koyuyorum. Kimi zaman kendimi 10 Ekim Ankara Gar Katliam\u0131\u2019nda hayat\u0131n\u0131 kaybetmi\u015f Veysel\u2019in ailesi yeniden koyuyorum. \u00c7orum Tren Katliam\u0131\u2019nda yitip gitmi\u015f Arda\u2019n\u0131n annesi veya Ali \u0130smail\u2019in annesi Emel Anne\u2026 Bu insanlar nas\u0131l bir dirayete sahip, bunu \u00f6\u011frenmeye \u00e7abal\u0131yorum. \u015eey(h) ismini verdi\u011fimiz karakter nas\u0131l ayakta kal\u0131r? Kendine bu hayatta nas\u0131l bir yer bulur? Hayata nas\u0131l tutunur?
Beh\u00e7et Aysan\u2019\u0131n k\u0131z\u0131 Eren Aysan\u2019\u0131 ne zaman g\u00f6rsem d\u00fc\u015f\u00fcnmeden edemezdim: \u201c\u0130nsan babas\u0131n\u0131n yak\u0131ld\u0131\u011f\u0131n\u0131 bile bile nas\u0131l ya\u015far? Bu nas\u0131l bir sab\u0131rd\u0131r? Nas\u0131l bir duru\u015ftur? Ayaklar\u0131n\u0131 nas\u0131l sa\u011flam basabilir?\u201d Tabii bunlar\u0131 kendisine sormam, soramam. Bunlar \u00e7ok hassas konular.
Rabia Naz olay\u0131 hikayemin farkl\u0131la\u015fmas\u0131nda etken oldu. Trafik kazas\u0131n\u0131 yapan alkoll\u00fc s\u00fcr\u00fcc\u00fc iktidar yanl\u0131s\u0131yd\u0131; bu da alt metni olduk\u00e7a kuvvetlendiren unsurlardan bir tanesi.
Ac\u0131lar s\u00fcrekli tazelendi\u011finden \u00f6t\u00fcr\u00fc metin bir t\u00fcrl\u00fc bitmek bilmedi. Ben Ankara Tren Gar\u0131 Katliam\u0131\u2019nda akrabalar\u0131m\u0131, mahalleden arkada\u015flar\u0131m\u0131, abilerimi yitirdim. O g\u00fcn Mersin\u2019den iki otob\u00fcs insan gelmi\u015fti. Hayatta kalan arkada\u015flar\u0131m\u0131z i\u00e7in sevinemedik, g\u00fcnlerce gecelerce d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fck sorgulad\u0131k\u2026
Hayat \u00f6yle bir ill\u00fczyon ki cenazeye ev sahipli\u011fi yapt\u0131\u011f\u0131n\u0131zda bile kendi yas\u0131n\u0131z d\u0131\u015f\u0131nda ba\u015fka insanlardan ve olaylardan konu\u015fmaya ba\u015fl\u0131yorsunuz ve tebess\u00fcm bile edebiliyorsunuz. Not ald\u0131\u011f\u0131m noktalardan bir tanesi de bu: \u201cHayat b\u00f6yle bir ill\u00fczyon i\u015fte; bir bi\u00e7imde delirmenizi engelliyor.\u201d
Elbette \u00f6\u00e7 almak \u00e7ok tehlikeli bir \u015fey; fakat ben oyunumda buna antitez \u00fcreten bir kahramandan bahsediyorum. 5 y\u0131ld\u0131r hala o karakterin hikayelerini yaz\u0131yorum a\u00e7\u0131k\u00e7as\u0131. Halil Cibran\u2019\u0131n, Ali \u015eeriati\u2019nin sarf etmi\u015f oldu\u011fu s\u00f6zc\u00fckler elbet d\u00f6nemine g\u00f6re \u00e7ok mant\u0131kl\u0131 olabilir, kula\u011fa \u00e7ok g\u00fczel gelebilir, mesnevi bir d\u00fcnya g\u00f6r\u00fc\u015f\u00fcne yak\u0131n gelebilir; fakat bana i\u00e7inde bulundu\u011fumuz noktadan \u00e7ok mant\u0131kl\u0131 gelmiyor. Ya\u015fad\u0131klar\u0131m ve tan\u0131k olduklar\u0131 hi\u00e7 de \u00f6yle \u015feyler de\u011fil a\u00e7\u0131k\u00e7as\u0131 ve bu 19 y\u0131ll\u0131k AKP iktidar\u0131n\u0131n yaratm\u0131\u015f oldu\u011fu bir hikaye. Kimse kusura kalmas\u0131n, ben bir noktada inanc\u0131m\u0131 kaybettiysem tam da bu y\u00fczden.<\/p>\n\n\n\n

Son olarak s\u00f6ylemek istedi\u011finiz bir \u015fey var m\u0131d\u0131r?<\/strong><\/h4>\n\n\n\n

Sizleri seviyoruz, tiyatro iyile\u015ftirir!<\/p>\n","post_title":"Ahmet Yapar: \u201cHayat \u00f6yle bir ill\u00fczyon ki bir bi\u00e7imde delirmenizi engelliyor\u201d","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"ahmet-yapar-hayat-oyle-bir-illuzyon-ki-bir-bicimde-delirmenizi-engelliyor","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2022-02-03 15:25:25","post_modified_gmt":"2022-02-03 12:25:25","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=118281","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":118281}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "770"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "193"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Shakespeare, Kafka, Orwell, Dostoyevski ve günümüz

Okuyanın okuduğundan, yazanların okunmadığından hemen herkesin kitapların pahallılığından yakındığı günümüz sularında edebiyat sandalında bir gezintiye ne dersiniz?

Your Stage + Art: Müziğin evrenselliğini kutlayan bir sahne

Bugün paylaşımcılığın ve özgürleşmenin buluştuğu ortak noktadan, müzikten konuşacağız. Your Stage + Art, müziğin insanları bir araya getirme gücüne inanan, müzisyenlere eşit ve özgür şartlar altında müzikseverlerle buluşma imkânı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanatla ilgilenen herkesin yeteneklerini...

Edebiyat tekeli ve kırık kalemler

Ülkemizde okuma alışkanlığının çok fazla olmadığını biliyoruz. Bunun için çevremize bakmamız bile yeterli ama gelin sayılara da bir göz atalım. TÜİK’in 2023 yılında yaptığı araştırmaya göre...

İşçi Filmleri Festivali başlıyor

18. İşçi Filmleri Festivali, 14-19 Ekim tarihleri arasında Ankara’da sinemaseverlerle buluşacak. 14 Ekim günü saat 18.30’da Kavaklıdere Sineması’nda oyuncu Gözde Duru’nun sunuculuğunu yapacağı açılışta Sputnik’te...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol