XJazz festivali kapmasında sahne alacak Anadolu Kayıpları Şarkıları üzerine Nezih Ünen ve Alp Ersönmez ile sohbet ettik.
Nezih Bey ve Alp Bey, Merhaba eğer sizin için de uygunsa Anadolu’nun Kayıp Şarkıları fikrinin nasıl oluştuğuyla ve şarkıların seçimleriyle başlamak istiyorum. Binlerce kilometre yapmışsınız.
NÜ: Önceleri bir albüm yapma fikri vardı. Sonra dedim ki, madem gidiyoruz neden video da çekmeyelim? Sonunda ortaya bir sinema projesi çıktı. Şarkıları, Anadolu’da yer alan ve kayıp olmaya yakın kültürlere mümkün olduğunca eşit yer vermeye çalışarak ve tabii ki müzikal niteliği modernize etmeye uygun olanlardan seçtik.
Ortaya konulan eser olarak “Bu bir tür müzik arkeolojisidir. “ diye bir tanım geçiyor. Geçmişi ve kültürün izlerini böyle aramak sizde nasıl bir duygu yarattı? Çoğumuzun bilemediği yerlere gidip o hikayeleri dinlemek nasıl bir şey, ne dersiniz?
NÜ: Türkiye bildim bileli kimlik tartışmaları ve siyasi çekişmeler ülkesi. Bu da ortadaki yalın gerçeklerin çoğunlukla manipüle edilmesine sebep olmuş. Gidip o insanları, hikayelerini, şarkılarını, danslarını tanıdığınız zaman garip oluyorsunuz gerçekten. Hem güzel, hem buruk hisler yaşanıyor.
Daha öncesinde belirttiğiniz hedeflerinizle “ Anadolu’nun otantik müziklerini dünya standartlarında düzenlemeler içinde formatlayarak ortaya koymak.” Şu anda kendinizi hangi aşamada görüyorsunuz?
NÜ: Türkiye içinden yapabileceklerimizi büyük ölçüde yaptık sanırım. Konserler harika bir müzik ekibi tarafından yürütülmekte. Önümüzdeki yıl ben Amerika’da yeni bir sayfa açmak istiyorum. Gerek albüm gerek konserler olarak taze bir anlayış getireceğiz ve umuyorum ki dünyada daha geniş kitleye ulaşacağız.
AE: Hala yolumuz var ama fena bir yerde de değiliz 🙂
Doğu-Batı sentezini müzikal olarak yapmak çalışmalarınızda önemli bir yer oluşturuyor anladığım kadarıyla. Doğu’nun ateşini, ezgilerini ve maneviyatı Batı’da nasıl yankı buldu? Ne demek istersiniz bu konuda?
NÜ: Doğu kendini Batı’ya doğru düzgün tanıtamadı, bu nedenle Batı kendi Doğu’sunu yaratmakta. Bu yüzden bizim gibi yüzü Batı’ya dönük Doğu kökenli sanatçıların ağırlığını koyarak kültürlerini daha etkili ve doğru biçimde yansıtması gerekiyor. Bu durum, daha üstün bir geçmiş döneme sahip Doğu uygarlıklarından yararlanabilmesi bakımından Batı için de faydalı olacaktır.
Anadolu’nun Kayıp Şarkıları bir yanıyla da belgesel niteliğinde, kültürün dijital bir kayıtı gibi. Bu kapsamda başka bir çalışma düşünüyor musunuz? Müzikal Belgesel türünde bir çalışma için Türkiye’nin potansiyelleri nedir sizce?
NÜ: Dediğim gibi, Anadolu’nun Kayıp Şarkıları’nın ABD’de merkezinden yeni bir süreç başlatması ihtimali gündemde. Ayrıca sinema alanında yeni projelerim var. Türkiye’nin sanat alanında inanılmaz kültürel ve tarihi kaynakları var ama bunları değerlendirme konusunda şartlar çok elverişli değil maalesef. Olduğunu da pek hatırlamıyorum. Bu ülkenin kaderi kayıkçı kavgaları ile zaman harcamak ne yazık ki.
Bir bakıma müzikle Anadol’nun haritasını çıkarmışsınız. Müzikal çeşitliliği zenginliklerimizi göstermişsiniz bizlere. İlkokulda ders olarak okutulması, çalışmadan yararlanılması önerileri var. Ne demek istersiniz ?
NÜ: Eğitim benim alanım değil ama emin olduğum bir şey var ki çağdaş, mutlu ve güçlü bir Türkiye geleceği için bütün okullarda değişmesi gereken çok şey var.
XJAZZ ve Anadolu’nun Kayıp Şarkıları birleşimi nasıl oldu? Konserlere ara verilen 2010-2016 döneminden sonra gelen konserler Zorlu PSM,Adnan Saygun Kültür Merkezi gibi grupta değişiklik oldu mu yoksa aynı kadro ile devam ediyorsunuz ?
NÜ: Bu gelişmeleri daha çok, son dönem menajerliğimizi üstlenerek projeye tekrar hareket kazandıran sevgili Murat Sezgi ve Kabak & Lin ekibi sağladı. Ben kendisine, onu bize kazandıran ve konser grubuna öncülük eden sevgili Alp Ersönmez’e, bir çok şarkının düzenlemesine imza atmış olan Serhat Ersöz’e ve ilk konserden bu yana pek çok kere sahnede yer almış diğer usta müzisyenlerden Sarp Maden ile İzzet Kızıl’a teşekkür ediyorum. Aslında 2010-2016 arasında da konserlerimiz oldu ve başka değerli müzisyen arkadaşlar da grupta yer aldı. Bu uzun soluklu bir proje ve kişilerden bağımsız ilerlemek durumunda. Ben gerek müzik, gerekse sinema ayağında yer almış bütün yol arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Özellikle de Anadolu’nun, bize kucak açmış olan değerli insanlarına.
AE: Başka enstrümanların ve misafirlerin sahneye çıkması ile zaman zaman değişiklikler oluyor. Önceki dönemden daha farklı tabi. İçinde doğaçlama unsuru bolca bulunduğu için çok sevdiğimiz XJAZZ, yer almak için uygun bir festival.