Ana Sayfaİnsan ve ToplumAnlamlandıramadığımız "tebessüm": İroni

Anlamlandıramadığımız “tebessüm”: İroni

-

“Şansıma Auschwitz’e 1942 yılından sonra getirildim.’’ (Levi Promo- “Se questo è un uomo)

“… Çok yaman kızdır. Bütün törelerle alay eder. Çok ileri kafalı kızdır. (…) Kımız da içiyor…’’(Oğuz ATAY- Tutunamayanlar)

“Kimseler olmadı bu feth-i mübine mazhar,
Ne skender ne Hülagü ne Sezar-ü Anibal
(Zafername- Ziya Paşa)

Dil bizimle oyun mu oynuyor? Biz mi dili kontrol ediyoruz yoksa dil mi bizi kontrol ediyor? Gerçekten de dil, anlatmak istediklerimizi çevremize aktarmamızda başarılı olabiliyor mu? Eğer başarılı oluyorsa neden sadece kelimelerin sadece bir gerçek anlamı dururken bizler bunun yanına mecaz, kişileştirme, ironi gibi anlamlar üreterek dolambaçlı yollara girdik? İnsanlığın evreni ve dünyayı anlama ya da tanımlama konusunda nesnelere verdiği isimlerin tek bir anlam üzerine kurulamayacağının nedenini insanın sürekli gelişmek üzerine kurulu doğasıyla açıklanmanın mümkün olduğunu savunabiliriz. İlk çağlardan bu yana sürekli kendi fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarıyla ilgili ilerlemeler kaydedip değişik nesneler icat eden felsefik ve siyasal düşünceleri kavramsal hale getirip bu düşünceler etrafında kamplaşmalara giden kurduğu ekonomik modellerle dünyaya iktisadî anlamda yönlendirmeye çalışan insan konuştuğu dilde kelimelerin tek bir anlamına bağlı kalmaz. Nesnenin tek bir anlamına bağlı kalınmaması felsefe, edebiyat, tiyatro gibi yazınsal ve sözel sanatlarla ilgilenen filozofların, şair ve yazarların eserlerinde mecaz, kişileştirme ve ironi gibi mecazlaştırma (söz oyunu) yollarına yer vermesine sebep olur. Bu bakımdan ironiyi incelerken öncelikle ironinin tarihsel kökenini, anlamının neyi karşıladığını, dilbilimsel altyapısını, konuşma dilinde ve yazınsal-edebi dilde ve görsel sanatlarda nasıl var olduğunu, temel olarak İngilizce olan kelimenin Türk dilinde karşılığının olup olmadığı sorularının cevabını bulmaya çalışacağız.

TARİHSEL OLARAK İRONİ

İroni, sadece bir söz oyunu mu yoksa bütün hayatımıza yerleşen kelimelerin ardına usulca saklanmış bir hayalet mi? Sadece anlamsal olarak bakılırsa ironinin ne olduğunu ya da ne için kullanıldığını anlamakta yetersiz kalırız. Çünkü ironi milattan önceki dönemlerden beri öncelikle filozofların daha sonra dilbilimcilerin üzerine hayli kafa yorduğu bir kavramdır. Dolayısıyla ironiye herhangi bir dilin sözlüğünden anlamsal bir karşılık bularak genel-geçer bir izahat getirmek kavramın doğasına ters bir araştırma yöntemi olacaktır.

“İroni eski Yunan filozoflarının kafasını kurcalar. Kelime ilk defa Platon’un (MÖ. 347) Devlet eserinde “eironia” olarak kullanılır.(1) İlginçtir ki ironi Sokrates tarafından uygulanan bir öğretim metodunun içindeki bir yol olarak ortaya çıkar. Filozof çok şey bildiğini düşünen kişileri kurban olarak seçer ve bu kişilerin aslında bildiklerini sandıkları şeyleri tam olarak bilmediklerini ortaya koymaya çalışır. Filozof karşısındaki insanın bilgisizliğini ortaya çıkarmayı bildiği halde bilmiyor gibi davranarak(tecahülü arif) başarır. Bu yönteme verilen isim “diyalektik metodu”dur. Sokrates, karşısındakine bir şey öğretmek istediği zaman, bunu direkt olarak yapmaz, karşısındaki kişiye sorular sorarak onu doğruyu bulmaya yönlendirir. 

Sokrates’in yöntemi, kişiler tarafından bilgi olarak adlandırılan şeylerin aslında bilgi başlığı altında kullanılamayacak kadar boş şeyler olduğunu gösteriyordu. Sokrates’in kullandığı bu yöntemi olumlu ve olumsuz yönde iki farklı şekilde yorumlamak mümkündür. Olumsuz yorumlar, kelimenin kökü göz önünde bulundurularak yapılmıştır. “Eironia”nın kökünde yer alan “eiron” kelimesinin Demosthenes (M.Ö.322)’e göre tanımı, layık olmadığını iddia ederek vatandaşlık görevlerinden kaçan kişi demektir. Theophrastus (M.Ö. 287) ise “eiron”un kaçak, bağlanmayan ve düşmanlığını saklayan, arkadaş gibi davranıp, hareketlerini farklı göstererek doğru bir cevap asla vermeyen kişi olduğunu söylemektedir.’’(2)

Tüm bu tanımlamalar ışığında ironinin sadece gramatik ya da edebi bir yanının olmadığını aslında çok güçlü bir felsefik altyapısının olduğunu söyleyebiliriz. Sokrates’in ironiyi bir yöntem olarak kullanması ironinin insan bilgisini sorgulamada kullanılacak bir öğretim metodu bile olabileceğini gözler önüne serer. Günümüzde ironi, sadece “alaysama’’ ya da söylenilmek istenilen durumun tersini algılatma yolu olarak düşünülür. Fakat ilk çağlarda ironi “alay cümlesi’’ pozisyonunu aşıp yukarıda söylediğimiz gibi bir öğretim metodu haline gelir. Buradan ironinin anlam ya da kullanım alanının daraldığı sonucu çıkartılabilir. Kısacası ironi sadece insanlarla alay etmek için başvurulan gelişigüzel bir söz oyunu değildir. Geçen zaman içinde insanlık ironiyi başka amaçlar için kullanılır. Bazı teoriler ironiyi, anlam zıtlığını tek bir yapıda sınırladığı için aslında zıtlığı uyum ve birliğe kavuşturan bir arabulucu olarak tanımlar.(3)

Zıtlığı uyum ve birliğe kavuşturmak amacında olan ironi kendisine Sokratik(diyalektik) öğrenim metodunda geniş bir yer bulur. Arabuluculuk kavramının içini doldurmak için Sokrates’in Menon ile yaptığı meşhur diyaloğu ironi başlığı altında inceleyelim. 

………….

“SOKRATES. – Bu kenara ne uzunluk vereceksin?

KÖLE. – Üç ayak.

SOKRATES. -Üç ayaklık kenarı elde etmek için ilk kenara yarı uzunluğunu Ekliyeceğiz. İşte iki ayak, işte bir ayak, öteki kenarları da çizelim, işte iki ayak, işte bir ayak… istediğin kare meydana geldi.

KÖLE.- Evet.

SOKRATES.- Peki, şeklin boyu üç ayak, eni de üç ayak olursa, şekil üç kere üç ayak olmaz mı?

KÖLE.- Evet

SOKRATES.- Üç kere üç ayak ne eder?

KÖLE.- Dokuz.

SOKRATES. – Ama birinci şeklin iki misli olması için kaç ayak lâzımdı?

KÖLE.- Sekiz.

SOKRATES.- Öyleyse bize sekizlik şekli verecek olan, üç ayaklık kenar değil.

KÖLE. – Tabii değil.

SOKRATES.- O halde hangisi? Bunu doğru olarak söylemeye çalış. Hesap etmek istemiyorsan bize sadece göster.

KÖLE. -Bilmiyorum, Sokrates.

SOKRATES. – Anımsama yolunda onun şimdiden ne kadar ilerlediğini görüyorsun, değil mi, Menon. Düşün bir kere, sekiz ayaklık kare kenarının ne olduğunu bilmeden, bunu şimdi de bilmiyor ya, bildiğini sanıyor, hiçbir güçlüğün farkında olmadan, bilen adamların güveniyle cevap veriyordu. O şimdi çıkmaza girdiğinin farkında… Bilmiyor ama, bildiğini sanmıyor.

MENON.- Hakkın var.

SOKRATES. – Bilmediği şey karşısında şimdiki durumu daha iyi değil mi?

MENON.- Evet, bence de öyle

SOKRATES.- Onu çıkmaza götürdük, yassı balığın yaptığı gibi uyuşturduk, ona bir zarar verdik mi?

MENON. – Sanmam.

SOKRATES.- Ya ben çok aldanıyorum, yahut onun, gerçeğin karşısındaki durumunun ne olduğunu bulmasına iyi yardım ettik. Çünkü şimdi, bilmediği için, araştırmaktan zevk duyacak; halbuki daha önce, herkesin karşısında bir karenin iki mislini elde etmek için, kenarının iki mislini almak gerektiğini hiç çekinmeden söyleyebiliyordu.

MENON.- Herhâlde.’’(4)

…………

Sokrates burada iki zıt durumu bir araya getirmek ister(bilgisizlik ve bilmek). Sokrat Menon’la bir iddiaya tutuşur. Ona göre bilgi doğuştan vardır, yapılması gereken bilgiyi ortaya çıkarmak için kişiye bazı sorular sormaktır. Bu soruların içeriği ironik özelliktedir. Sokrat öncelikle bir takım sorular sorarak kişinin bildiklerini ortaya çıkartır. Daha sonra kişinin bildiklerinin aslında yanlış olduğunu ironik bir “tersinme’’ (5) yaparak gösterir. Sekizlik şekil verecek olanın üç ayaklık olmayacağını köleye sorarak kişinin bilgisizliğini ortaya çıkarır. Bu bilgisizliği ortaya çıkartırken de iki zıt kavramı yani kişinin var olan yanlış bilgisiyle aslında doğru olan bilgiyi aynı potada eriterek ironik bir söylem ortaya koymuş olur. Kısacası ironik söylem kişinin kendi düşüncesini keşfetmesinde bir arabuluculuk yapar. Bu öğretim metodu daha sonraki filozoflar ve günümüz eğitim bilimcileri tarafından kişiyi sindirmesi nedeniyle eleştirilir. 

Sokrates’ten sonra ironinin hakkında çıkan tartışmalar daha çok ironinin işlevi konusunda olur. Sokratik ironide kişiyi övermiş gibi yapıp kötülemek, kötülemiş gibi yapıp övmek durumu mevcuttur yani olumlu ve olumsuz işlevin her ikisi de görülür. Anaksimenes de tıpkı Sokrat gibi ironiyi övgü ve yerginin merkezinde bir olgu olarak görür. Çiçero’ya göre ironinin olumlu bir işlevi vardır. İroninin sonradan bir güldürü unsuru olarak daha fazla ön plana çıkmasının temelinde kavramın olumlu bir işlevinin olduğunu savunmak yatar. 

Günlük yaşantımızdan örnekler verirsek ironik cümleler her zaman güldürü unsuru olarak karşımıza çıkar. Bu durumda insanların neden güldüğü ile ilgili teorileri incelememiz gerekir. 

GÜLMEK VE İRONİ

İnsanlığın neden güldüğü ya da neden gülmeye ihtiyaç duyduğuyla ilgili çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Düz bir mantıksal yaklaşımla savaşların, haksızlıkların, zulümlerin olduğu bir dünyada insanlığın bir şekilde deşarj olması gerekir. Dolayısıyla üzüntüye karşı gülmek âdeta bir panzehir görevi görür. Ancak bu tanım tam anlamıyla neden güldüğümüze bir cevap oluşturmaz. Bilimsel olarak gülmek bilişsel ve fizyolojik unsurlara dayanır. Bilişsel başlığı altında gülmeyi incelediğimizde uyumsuzluk teorisiyle karşılaşırız.

“Uyumsuzluk teorisi, gülmenin daha çok bilişsel yanı ile ilgilidir. Teoriye göre, dünyadaki nesneler ve bu nesnelerin özellikleri, olaylar vb. arasında bazı kurallar (kalıplar) vardır ve bu kurallar sayesinde insanlar düzenli bir hayatta yaşamaktadırlar. İnsanların beklentilerine uymayan bir durumun varlığı gülmeye neden olur. Bu uyumsuzluklar, bazen bir unsurun eksilmesi, bazen sıranın değişmesi, beklenilen şeylerin olmayışı şeklinde ortaya çıkabilir. Pascal bunu, “Kişiyi, umduğuyla bulduğu arasındaki şaşırtıcı orantısızlıktan başka hiçbir şey daha fazla güldürmez.” şeklinde ifade eder’’ (6)

Teoriye göre, güldürü unsuru olan ana etmen, insanlara uyumsuz gibi görünen olguların sanki geçmişten bugüne kadar uyumlu olduğunu gösterip aslında içeriğinde uyumsuzluk olan bu uyumluluğa gülünmesidir. İnsanların doğru ya da gerçek olarak kabul ettiği kalıpların aslında öyle değilmiş gibi gösterilerek anlatılması insanları güldüren bir unsur olarak kabul edilir. Teoride asıl vurgulanmak istenen birbiriyle zıt iki durumun bir arada gösterilmeye çalışılmasıdır. Kieerkegard‘a göre zıtlığın olduğu yerde güldürü vardır.(7) Teorinin kökenine inersek karşımıza Aristoteles’in düşünceleri çıkar. Aristoteles, Rhetoric’de dinleyiciler üzerinde belli bir beklentinin oluşturulup sonra da onları umulmadık bir şeyle vurmanın konuşmacı için güldürme yollarından birisi olabileceğini söyleyerek bu kurama ait ilk açıklamalardan birisini yapmış olur. Uyumsuzluk kuramı üzerinde çalışan Schopenhauer ve Kant’ın görüşleri de bu kuramın gelişmesinde önemli bir rol oynar. Schopenhauer, konuyla ilgili olarak “Her durumda gülmenin nedeni, bir kavramla, o kavram ilişkisi içinde düşünülen gerçek nesneler arasındaki uyumsuzluğun aniden algılanmasıdır ve gülmenin kendisi bu uyumsuzluktan başka bir şey değildir.” şeklinde bir değerlendirme yaparak uyumsuzluğu algılamanın ani olması gerektiğini vurgular.(8)

Uyumsuzluk teorisini bir Bektaşi fıkrasıyla açıklayıp fıkranın içindeki ironik unsurları bulduktan sonra gülmenin fizyolojik dayanaklarına geçebiliriz.

 Emr-i-hak ile Allahın Bektaşi kullarından birisi Azrail ile sırat köprüsüne gelir. 

Azrail: – Ey Bektaşi köprüden geç.

Bektaşi: -Geçmiyorum ey Azrail!

Azrail: Bre insan! Öldün artık geç köprüden!

Bektaşi aynı şekilde geçmiyorum cevabını verirken köprüden geçmek için bekleyen ölülerden biri bu diyaloğu duyar. Ölü Bektaşi’yi tanır. Bunun üzerine ölü Azrail’e dönerek:

-Ey Azrail, bu adam Bektaşi’dir. Onun köprüden geçmesi için senin karşı tarafa rakı koyman gerekir.(9)

Baştan sona uyumsuzluk ögeleriyle dolu olan bu fıkrada ölünün Azrail’e önerdiği çözüm tamamen ironiktir. Çünkü Azrail‘in karşı tarafa rakı koyması ihtimal dışıdır. Burada bize anlatılan ve kafamızdaki sırat köprüsü motifiyle bir uyumsuzluk söz konusudur. Bu uyumsuzluk ironik söylemi yaratmıştır. Gülmenin fizyolojik boyutu üzerinde yoğunlaşan rahatlama teorisi, psikoanalitik kuram olarak da bilinmektedir. Bastırılmış ve biriktirilmiş enerjinin aniden ortaya çıkması ile gülmenin gerçekleştiği fikrini savunan bu kuram, gülmenin rahatlatıcı etkisini ön plana çıkarır (Türkmen, 2002: 373; Eker, 2003: 75-76) (10)-(11)

Sosyal hayattaki pek çok kısıtlayıcı ve yasaklayıcı tutum insan üzerinde ister istemez baskı oluşturur ve bu baskıda belli ölçüde enerji birikimine sebep olur. Cinsellikle ilgili yasaklar, günlük hayatta bireylerin istemeseler de yapmak zorunda oldukları davranışlar, uymak zorunda kaldıkları kurallar vb. daha pek çok husus insanda tepkiye sebep olacak bir enerji birikimine yol açar. Uygun şartların oluşması neticesinde ortaya çıkan bu enerji de gülme sonucunu doğurabilir. Bunlara ek olarak gülmenin nedenleri arasına Bergson’un gülme yankıya muhtaçtır.(12) sözünü koyabiliriz. Bergson’a göre gülmek kolektif yapılan bir iştir. Mutlaka bizi güldüren bir olayın olması gerekmektedir. Bizi güldürecek olan olay başkalarını da güldürecektir ve bu durum dalgalar halinde bir grubu etkisi altına alabilir. Tam bu noktada ironinin de tekil değil çoğul yapılan bir mekanizma olduğunu vurgulamak durumundayız. İroni bir söz sanatı ya da kelime oyunu olarak yapıldığı zaman karşısında bir muhatap ister. Tek başına yapılan ve alıcısı olmayan bir ironi, ironi başlığı altında ele alınamaz.  

Görüldüğü gibi ironi gayet derin bir temele sahip olan ve aslında anlaşılması güç ve üzerinde felsefik, dilbilimsel ve edebî olarak kafa yorulması gerekilen bir olgudur. Bu kadar geniş bir kapsama alanına sahip olan ironinin değişik alanlarda tezahürlerine bakmak, ironinin aslında hayatın neredeyse her yerine sirayet ettiğini anlamakta bizlere katkı sağlamış olur. 

 Gülmenin ironiyle ilişkisini anlatırken konunun bağlanması gereken başka bir yer vardır. Türkçe’de ironinin anlamı hep gülmece olarak karşılanmıştır.(13) Bunun nedeni yazımızın başından beri sözünü ettiğimiz ve günlük hayatta ya da yazınsal dilde sıkça karşılaştığımız zıtlık durumlarının yarattığı “komedi’’ havasından ötürü Türk dilindeki tanımlamalarında “gülmece’’ olarak kullanmamızdır.

İRONİNİN GÖRÜNGÜLERİ 

Sokakta yürürken yıllardır sizinle bilerek görüşmeyen bir arkadaşınızla karşılaşıyorsunuz. Bir anda beyniniz arkadaşınızın hayırsız biri olduğu düşüncesini oluşturuyor. Arkadaşınızın bütün görmezden gelme çabalarını ustaca bertaraf ettikten sonra düşünce dünyanızda arkadaşınızla ilgili oluşan vefasız ya da hayırsız düşüncelerine taban tabana zıt bir cümle kuruyorsunuz.

–  Vefalı arkadaşım, beni o kadar sık arıyorsun ki yokluğunu hiç hissetmiyorum!

En basit konuşma dilinden en karışık edebî yapıtların içinde kendisini hemen göstermeyen kelimelerin anlam dünyasının ve telaffuz gücünün arkasına gizlenmiş ve cümle düzeyinde kendini daha net hissettirebilen bir olgu olan ironiyi psikoloji bilimi(özellikle pedagoji) tedavi ya da terapi uygulamalarının içerisinde kullanır. Örneğin dersini çalışmayan ya da brokoli yemeyen bir çocuğun bunları yapması için sık sık başvurulan bir yöntem olan ters psikolojinin cümle düzeyindeki uygulamalarında ironik söylemi görebiliriz.

– “Bu kadar ders çalışmaya devam edersen korkarım ki gözlerini kaybedeceksin.’’

Çalışmamaktan ötürü yanınıza gelip

-“Anne/Baba ben bugün de ders çalışmadım’’ diyen bir çocuğa

– “Okumasan da olur. Nasıl olsa dışarda okumayan işsiz insan çok’’ dediğiniz zamanda ironik bir söyleme başvurmuş olursunuz.

Meseleyi göstermeye bağlı sanatlara getirecek olursak bu tip sanatlardan tiyatroda ironinin çok önemli bir yeri olduğunu görüyoruz. İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıntısı içinde insanların yaşadığı  üzüntü, savaşın mental anlamda insanların üzerinde yarattığı büyük çöküntü ve “boşluk’’ duygusu tiyatroda yeni bir akım oluşturur. “Absürd’’ denilen bu akım tam anlamıyla şiddetin ve duygusuz yaşamanın kural olduğu bir dünyada bütün mantık ilkelerine karşı çıkarak işe başlar. İnsanları sözel saçmalıkların ve anlaşılmazlığın kural olduğu bir sahneye davet eden Eugéne Ionesco (d.1912), Jean Genet (d.1910), Samuel Beckett (d.1906), Arthur Adamov( 1908-1970), Harold Pinter (1930) gibi absürtçüler insanlığı bir nebze de olsa yıkım dünyasından uzaklaştırmaya çalışırlar. Bu şekilde amaçsızlığı amaç edinen yasaları ve kanunları alaycı bir şekilde eleştiren absürd tiyatronun tiyatro metninde ironiyi sık sık kullanması gayet normal bir durumdur.

 Tiyatroda modern sonrasına/postmoderne bir geçiş olarak değerlendirilebilecek ve Martin Esslin tarafından “absürd tiyatro” başlığı altında sınıflandırılmış oyunlar, yansıttıkları durumun yoğun trajik boyutu ile oyun kişilerinin içinde bulundukları duruma verdikleri komik tepkilerin iç içe geçmesiyle ironi aygıtının varlığının ilk ipuçlarını verir.(14)

Yukarıda yaptığımız alıntının bir örneğini Samuel BECKET’İN “GODOT’YU BEKLERKEN’’ adlı oyunundan bir bölümde bulabiliriz. 

“ESTRAGON- Ne var?

VLADIMIR – Pişman olalım mı, ne dersin?

ESTRAGON- Neye?

VLADIMIR- Şey… (Bulmaya çalışır.) Ayrıntılara girmemiz gerekmez.

ESTRAGON- Doğduğumuza mı?

(Vladımır kahkaha atarken elini kasığına götürerek kendini tutar.)

VLADIMIR – Artık gülmek için bile yürek gerekli.

ESTRAGON- Bir yoksunluk tabii.

VLADIMIR- Kala kala bir gülümseme kaldı. (Yüzüne çok geniş, bıçak gibi bir gülümseme yayılır ve donar, uzunca bir süre öyle kalır, sonra birden kaybolur.)

Aynı şey değil. Ne yapalım… (Bir süre.) Gogo…

ESTRAGON (rahatsız edilmiş gibi)- Yine ne var?

VLADIMIR- İncil’i okudun mu?

ESTRAGON- İncil’i mi? (Düşünür.) Bir göz atmışımdır herhâlde.

VLADIMIR (şaşırmış)- Tanrısız okulda mı?

ESTRAGON – Tanrılı mıydı, Tanrısız mıydı, bilmiyorum.

VLADIMIR- Sen la Roquette’yi ıslah eviyle karıştırıyorsun.’’

Bu diyalogda geçenPişman olalım mı?, Doğduğumuza mı?….” konuşmalarında Estragon Vladımir’in garip sorusuna karşı “doğduğumuza mı?’’ diyerek alaysamalı bir cevap verir ve bir anlamda yaşamanın gereksizliğini “ironi’’ yaparak değerlendirir. Bunun yanı sıra Vladımır’in “tanrısız okulda mı?’’ sorusu birbirinden ayrı değerlendirilemeyecek iki olgunun yani İncil ve Tanrı’nın ayrı gösterilmesiyle yapılan bir ironidir.

    “Vladimir: Ne hoş bir akşam geçiriyoruz.

      Estragon:Unutulmaz

      V:Berbat!

     E:Ucuz piyesden de kötü 

    V: Sirkten de

   E: Müzikholden de”  (15)

Bu diyalogda da Beckett oyunla dalga geçmiştir. Vladimir’in aslında berbat olan bir akşam için “ne unutulmaz bir akşam geçiriyoruz’’ cümlesiyle Estragon’un bu cümleye verdiği karşılık diyalogdaki ironik bölüm olarak belirlenebilir. 

GÖSTERGEBİLİM VE İRONİ

Anımsamak ve kısa bir özet yapmak gerekirse göstergebilim (semiotics, semiology) göstergeleri ve gösterge dizgelerini inceleyen bilimdir. Göstergebilim kendisinin temel uğraşı alanı olan göstergeden(sign) ayrı düşünülemez. Gösterge “genel olarak bir başka şeyin yerini alabilecek nitelikte olduğundan kendi dışında bir şey gösteren her türlü nesne, varlık ya da olgu” dur.(16) Mesela bir tablodaki bir renk öğesi ya da bir figür bir gösterge olarak değerlendirilebileceği gibi, bir yazınsal yapıtta bir kahramanın amacı ya da davranışı, veya moda açısından bir bluz, bir etek, bir kazak vb. çevresindeki öbür birimlerle ilişkiye girmiş bir gösterge olarak değerlendirilebilir.(17) Bu bakımdan ister konuşma düzeyinde olsun ister yazı düzeyinde olsun kelimeler ya da cümleler vermek istediği mesajı açık ya da kapalı olarak verirler. Kapalı anlatım ise daha çok örtük anlatım şeklinde adlandırılır. Doğan GÜNAY  örtükleşmeyi dolaylı ya da dolaysız yoldan ulaşılabilecek bilgiler için kullanılan (Günay, 2007: 86) (18) bir kanal olarak belirler. İroninin bu bakımdan açık anlatım yolundan ziyade kapalı anlatım yolunu benimsediğini söyleyebiliriz.

Herhangi bir mahallede dükkanının dış kapısında oturmuş bir berberin dikkati birden yoldan geçen yaşlı adama takılır, yaşlı adamın sakalları uzamıştır. Tam dükkanın önünden geçerken berber yaşlı adama bağırır: 

-DELİKANLI! Sakalların çok uzamış içeri gel de sakallarını keseyim!

Bu cümlede yaşlı bir adama delikanlı diye hitap edilmesi cümlenin arka planında örtük bir anlam olduğunun mesajını verir. Cümleyi söyleyen berber(söyleyen) gerçek anlamı kapatarak ya da örterek yaşlı adama(alıcı) delikanlı(gösterge) diyerek doğaçlama bir şekilde cümlenin içine gizli bir çıkarım koyar. Bu çıkarımı anlaması gereken yaşlı adamdır. 

“İroni, tamı tamına herkesin söylediğinin aynısını söylememek için, son derece yapmacıklı olarak tersini söyleme biçimidir. Ama belki de bu söz oyununun daha derin bir işlevi vardır. İroni belirsiz bir söz oyunudur.(…) İroni üst düzeyde bir üslup stratejisi içine sıkıştırılmışsa ki bu haliyle ironi olduğu konusunda kuşkulanmamak olanaksızdır, işte o zaman gerçeği vurgulamada akıl almaz bir araç haline gelir. En büyük ikna stratejisi hâline gelebilir. (…) Kendini olduğu gibi ortaya koyan iyi bir ironi stratejisi, dünyanın öz niteliğiyle ilgili bilgileri bile değiştirmeye kadar gidebilecek, kesinlikle çok büyük bir ikna aracı olabilir”(19)

Yazımızın genelinde ironinin bir zıtlıklar toplamı olduğunu belirttik. Eco ise bu zıtlık toplamının stratejik olarak kullanıldığında bütün evrensel doğruları değiştirebilecek bir gücü olduğuna dikkat çeker. Örnek resmimize baktığımızda ise ilk olarak ağacın yanından geçen insanların ağacın dibine sürekli olarak sigara attığı(görmememize rağmen) çıkarımında bulunuruz. Bunu engellemek için duyarlı bir vatandaş ağaca sigara atılmaması için ironik bir söyleme başvurmuştur. Buna göre izmaritin toprakta yetişmeyeceği herkes tarafından bilinen bir gerçekliktir fakat buradaki ironik söylem zihnimizdeki “toprakta yetişebilecek nesneler’’ şemasını alt üst etmektedir. İroninin zıtlık dünyası bu resimde Eco’nun söylediği gibi ikna aracı olarak kullanılır. Söylediklerimizin yanısıra, Eco bu sözüyle ironinin sadece alaysamalı cümleler kurup basit bir kapalı cümle söyleme olayı olmadığını, ironinin altyapısında insanların evrensel doğrularını bile değiştirebilecek bir güce sahip olduğunu anlatır. Çevremize baktığımızda reklamların, bilbordların, kitap kapaklarının aslında ironik bir altyapıya sahip olduğunu biraz daha iyi incelemeyle algılayabiliriz. Bu durumda Eco’nun söylediği ironinin yüksek ikna kapasitesini bilerek ya da bilmeyerek algılayan bazı girişimcilerin ironiyi çokça kullandığını söyleyebiliriz.

SONUÇ YERİNE

“Oxford tarihsel sözlüğünde yer alan bilgiye göre ironi kelimesi ilk defa 1502 yılında kaydedilmiş ve Sokrates’in kullandığı retorik tekniğini açıklamak için kullanılmıştır. XVII. yüzyılın ortasından itibaren kesin tarih verilecek olursa 1649 yılında, ironi kelimesinin anlamı biraz değişime uğrayarak mecaz anlamla ‘olayların beklentilerle alay edercesine çelişkili sonucu’ anlamını taşımaya başlamıştır. Bu kullanım Sokrates’in bilinçli olarak kendini azımsamasından farklı olmak üzere ironinin kaynağı değişmektedir. Sokratik ironide ironiyi yapan kişi ön plandayken, XVII. yüzyıldaki kullanımıyla beraber ironinin kurbanı bu sefer insan olmakta, ironinin kaynağı ise kader ve dünya olmaktadır. Bu anlam Fransızca’da “ironie du sort” (Şemsettin Sami’nin tercümesiyle “cilve-i kader”), İngilizce’de ise 1884 yılında kayıt edildiği şekliyle “irony of time” yani “zamanın acı alayı” deyimleri ile tanımlanmıştır. Fransızca’da aynı sözcüğün Littre’nin anıtsal sözlüğündeki tanımının “anlaşılması istenenin tersini söyleyerek takınılan alaycı tutum” olmasını da, bu deyimin içerdiği anlamdan türediğini söylemek mümkün olacaktır.’’(20)

 İroni bütün anlamlara gelebilecek bir anlamsızlık mı? Ya da bu kadar çelişkili ve zıtlık içerisinde yaşayan insan bu zıtlık ve çelişki dünyasının durmaksızın süren saldırılarına karşı son kozunu gülerek ya da alay ederek mi oynuyor? Sözel dünyamızı çepeçevre kuşatmış bir hayaletle yaşıyoruz, bu hayaletin adı ironi… Bu çalışmamızda sözünü ettiğimiz bu hayaleti tezahür ettirmek, ironiyi(tersinme, alaysama, gülmece…) kelimelerin karmaşık anlam dünyası içinden çıkarıp kavramın düşünsel altyapısını ortaya çıkarmak istedik.

“Muhteşem bir iklimin ortasında, insanların birbiriyle hiçbir sorunun olmadığı ve refah içinde, güvenle yaşadığımız ülkemizin yeni yılını tüm içtenliğimizle kutlarız. Bol ironili günleriniz olsun.” 

(1) Cebeci, Oğuz: Komik Edebi Türler, Parodi, Satir ve İroni(2) Muecke, Douglas Colin: Irony, Methuen, 1970
(3) Norman Knox, Dictionary of the History of Ideas, University of Virginia, (Çevrimiçi)http://xtf.lib.virginia.edu/xtf/view?docId=DicHist/uvaGenText/tei/DicHist2.xml&chunk.id=dv2- 70&toc.id=dv2-70&brand=default,
(4) www.felsefedersligi.com/FileUpload/op30412/File/platon-menondiyalogundan.pdf
(5) 4 Savaş Kılıç, İroni, İstihza, Alaysılama, Cogito, Kış, 2008, s.143-148; Fatma Jale Gül Çoruk, Hiciv Üzerine BirÇalışma, (Türk, İngiliz ve Ermeni Edebiyatları Örnekleminde), Ankara
(6) Bektaşi fıkraları ve gülme teorileri; Türk kültürü ve hacı Bektaş-ı-veli araştırma dergisi 2010/55
(7) 1 Mehmet Çolak, “Humour in Turkish: A Study on the Basic Linguistic Features of Humour Language”,(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), 2006, s.15
(8) Morreall, John. (1997). Gülmeyi Ciddiye Almak. çev.: Kubilay Aysevener-Şenay Soyer. İstanbul: İris Yayıncılık.
(9) Kaynak kişi
(10) Türkmen, Fikret. (2002). “Gülme Teorileri ve Bursa Yöresi Yörük Fıkralarının Analizi”. Bursa Halk Kültürü I.Bursa Halk Kültürü Sempozyumu (4-6 Nisan 2002) Bildiri Kitabı. Cilt 2, Bursa, 367-375.
(11) Eker, Gülün Öğüt. (2003). “Fıkralar”. Türk Dünyası Ortak Edebiyatı Türk Dünyası Edebiyat Tarihi. Cilt III.Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Kültür Merkezi Yayını, 63-130.
(12) Henri Bergson, Gülme, çev. Mustafa Şekip Tunç, Ankara, 1989, s.8.
(13) http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.585d58d9bea966.68874599
(14) GÜÇBİLMEZ beliz, Öğretim Görevlisi, Doktor Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi TiyatroBölümü(absürd tiyatroda ironi)
(15) http://www.kitapso.com/kitaplar/roman-hikaye-oyku-kitaplari/27/Samuel-Becket—Godot_yu-Beklerken.pdf
(16) Vardar, Berke yönetiminde, Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü, ABC Yay., İstanbul, 1988, s.111
(17) Rifat, Mehmet, Göstergebilimin ABC’si, Simavi Yay., İstanbul, 1992, s.6
(18) Günay, D. 2007 Metin Bilgisi. İstanbul: Multilingual
(19) Eco, U. 1991 .Alımlama Göstergebilimi. Çev. Sema Rıfat. İstanbul: Düzlem Yayınları.
(20) Kılıç savaş, İroni, istihza, alaysama adlı makalesinden alıntıdır.

\n

\u201c\u015eans\u0131ma Auschwitz\u2019e 1942 y\u0131l\u0131ndan sonra getirildim.\u2019\u2019 (Levi Promo- \u201cSe questo \u00e8 un uomo)<\/p>\n\n\n\n

\"\u2026 \u00c7ok yaman k\u0131zd\u0131r. B\u00fct\u00fcn t\u00f6relerle alay eder. \u00c7ok ileri kafal\u0131 k\u0131zd\u0131r. (\u2026) K\u0131m\u0131z da i\u00e7iyor\u2026\u2019\u2019(O\u011fuz ATAY- Tutunamayanlar)<\/p>\n\n\n\n

\"Kimseler olmad\u0131 bu feth-i m\u00fcbine mazhar,
Ne skender ne H\u00fclag\u00fc ne Sezar-\u00fc Anibal
(Zafername- Ziya Pa\u015fa)<\/p>\n\n\n\n

Dil bizimle oyun mu oynuyor? Biz mi dili kontrol ediyoruz yoksa dil mi bizi kontrol ediyor? Ger\u00e7ekten de dil, anlatmak istediklerimizi \u00e7evremize aktarmam\u0131zda ba\u015far\u0131l\u0131 olabiliyor mu? E\u011fer ba\u015far\u0131l\u0131 oluyorsa neden sadece kelimelerin sadece bir ger\u00e7ek anlam\u0131 dururken bizler bunun yan\u0131na mecaz, ki\u015file\u015ftirme, ironi gibi anlamlar \u00fcreterek dolamba\u00e7l\u0131 yollara girdik? \u0130nsanl\u0131\u011f\u0131n evreni ve d\u00fcnyay\u0131 anlama ya da tan\u0131mlama konusunda nesnelere verdi\u011fi isimlerin tek bir anlam \u00fczerine kurulamayaca\u011f\u0131n\u0131n nedenini insan\u0131n s\u00fcrekli geli\u015fmek \u00fczerine kurulu do\u011fas\u0131yla a\u00e7\u0131klanman\u0131n m\u00fcmk\u00fcn oldu\u011funu savunabiliriz. \u0130lk \u00e7a\u011flardan bu yana s\u00fcrekli kendi fizyolojik ve psikolojik ihtiya\u00e7lar\u0131yla ilgili ilerlemeler kaydedip de\u011fi\u015fik nesneler icat eden felsefik ve siyasal d\u00fc\u015f\u00fcnceleri kavramsal hale getirip bu d\u00fc\u015f\u00fcnceler etraf\u0131nda kampla\u015fmalara giden kurdu\u011fu ekonomik modellerle d\u00fcnyaya iktisad\u00ee anlamda y\u00f6nlendirmeye \u00e7al\u0131\u015fan insan konu\u015ftu\u011fu dilde kelimelerin tek bir anlam\u0131na ba\u011fl\u0131 kalmaz. Nesnenin tek bir anlam\u0131na ba\u011fl\u0131 kal\u0131nmamas\u0131 felsefe, edebiyat, tiyatro gibi yaz\u0131nsal ve s\u00f6zel sanatlarla ilgilenen filozoflar\u0131n, \u015fair ve yazarlar\u0131n eserlerinde mecaz, ki\u015file\u015ftirme ve ironi gibi mecazla\u015ft\u0131rma (s\u00f6z oyunu) yollar\u0131na yer vermesine sebep olur. Bu bak\u0131mdan ironiyi incelerken \u00f6ncelikle ironinin tarihsel k\u00f6kenini, anlam\u0131n\u0131n neyi kar\u015f\u0131lad\u0131\u011f\u0131n\u0131, dilbilimsel altyap\u0131s\u0131n\u0131, konu\u015fma dilinde ve yaz\u0131nsal-edebi dilde ve g\u00f6rsel sanatlarda nas\u0131l var oldu\u011funu, temel olarak \u0130ngilizce olan kelimenin T\u00fcrk dilinde kar\u015f\u0131l\u0131\u011f\u0131n\u0131n olup olmad\u0131\u011f\u0131 sorular\u0131n\u0131n cevab\u0131n\u0131 bulmaya \u00e7al\u0131\u015faca\u011f\u0131z.<\/p>\n\n\n\n

TAR\u0130HSEL OLARAK \u0130RON\u0130<\/em><\/p>\n\n\n\n

\u0130roni, sadece bir s\u00f6z oyunu mu yoksa b\u00fct\u00fcn hayat\u0131m\u0131za yerle\u015fen kelimelerin ard\u0131na usulca saklanm\u0131\u015f bir hayalet mi? Sadece anlamsal olarak bak\u0131l\u0131rsa ironinin ne oldu\u011funu ya da ne i\u00e7in kullan\u0131ld\u0131\u011f\u0131n\u0131 anlamakta yetersiz kal\u0131r\u0131z. \u00c7\u00fcnk\u00fc ironi milattan \u00f6nceki d\u00f6nemlerden beri \u00f6ncelikle filozoflar\u0131n daha sonra dilbilimcilerin \u00fczerine hayli kafa yordu\u011fu bir kavramd\u0131r. Dolay\u0131s\u0131yla ironiye herhangi bir dilin s\u00f6zl\u00fc\u011f\u00fcnden anlamsal bir kar\u015f\u0131l\u0131k bularak genel-ge\u00e7er bir izahat getirmek kavram\u0131n do\u011fas\u0131na ters bir ara\u015ft\u0131rma y\u00f6ntemi olacakt\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

\"\u0130roni eski Yunan filozoflar\u0131n\u0131n kafas\u0131n\u0131 kurcalar. Kelime ilk defa Platon\u2019un (M\u00d6. 347) Devlet eserinde \u201ceironia\u201d olarak kullan\u0131l\u0131r.(1) \u0130lgin\u00e7tir ki ironi Sokrates taraf\u0131ndan uygulanan bir \u00f6\u011fretim metodunun i\u00e7indeki bir yol olarak ortaya \u00e7\u0131kar. Filozof \u00e7ok \u015fey bildi\u011fini d\u00fc\u015f\u00fcnen ki\u015fileri kurban olarak se\u00e7er ve bu ki\u015filerin asl\u0131nda bildiklerini sand\u0131klar\u0131 \u015feyleri tam olarak bilmediklerini ortaya koymaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131r. Filozof kar\u015f\u0131s\u0131ndaki insan\u0131n bilgisizli\u011fini ortaya \u00e7\u0131karmay\u0131 bildi\u011fi halde bilmiyor gibi davranarak(tecah\u00fcl\u00fc arif) ba\u015far\u0131r. Bu y\u00f6nteme verilen isim \u201cdiyalektik metodu\u201ddur. Sokrates, kar\u015f\u0131s\u0131ndakine bir \u015fey \u00f6\u011fretmek istedi\u011fi zaman, bunu direkt olarak yapmaz, kar\u015f\u0131s\u0131ndaki ki\u015fiye sorular sorarak onu do\u011fruyu bulmaya y\u00f6nlendirir. <\/p>\n\n\n\n

Sokrates\u2019in y\u00f6ntemi, ki\u015filer taraf\u0131ndan bilgi olarak adland\u0131r\u0131lan \u015feylerin asl\u0131nda bilgi ba\u015fl\u0131\u011f\u0131 alt\u0131nda kullan\u0131lamayacak kadar bo\u015f \u015feyler oldu\u011funu g\u00f6steriyordu. Sokrates\u2019in kulland\u0131\u011f\u0131 bu y\u00f6ntemi olumlu ve olumsuz y\u00f6nde iki farkl\u0131 \u015fekilde yorumlamak m\u00fcmk\u00fcnd\u00fcr. Olumsuz yorumlar, kelimenin k\u00f6k\u00fc g\u00f6z \u00f6n\u00fcnde bulundurularak yap\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. \u201cEironia\u201dn\u0131n k\u00f6k\u00fcnde yer alan \u201ceiron\u201d kelimesinin Demosthenes (M.\u00d6.322)\u2019e g\u00f6re tan\u0131m\u0131, lay\u0131k olmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 iddia ederek vatanda\u015fl\u0131k g\u00f6revlerinden ka\u00e7an ki\u015fi demektir. Theophrastus (M.\u00d6. 287) ise \u201ceiron\u201dun ka\u00e7ak, ba\u011flanmayan ve d\u00fc\u015fmanl\u0131\u011f\u0131n\u0131 saklayan, arkada\u015f gibi davran\u0131p, hareketlerini farkl\u0131 g\u00f6stererek do\u011fru bir cevap asla vermeyen ki\u015fi oldu\u011funu s\u00f6ylemektedir.\u2019\u2019<\/em>(2)<\/p>\n\n\n\n

T\u00fcm bu tan\u0131mlamalar \u0131\u015f\u0131\u011f\u0131nda ironinin sadece gramatik ya da edebi bir yan\u0131n\u0131n olmad\u0131\u011f\u0131n\u0131 asl\u0131nda \u00e7ok g\u00fc\u00e7l\u00fc bir felsefik altyap\u0131s\u0131n\u0131n oldu\u011funu s\u00f6yleyebiliriz. Sokrates\u2019in ironiyi bir y\u00f6ntem olarak kullanmas\u0131 ironinin insan bilgisini sorgulamada kullan\u0131lacak bir \u00f6\u011fretim metodu bile olabilece\u011fini g\u00f6zler \u00f6n\u00fcne serer. G\u00fcn\u00fcm\u00fczde ironi, sadece \"alaysama\u2019\u2019 ya da s\u00f6ylenilmek istenilen durumun tersini alg\u0131latma yolu olarak d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcl\u00fcr. Fakat ilk \u00e7a\u011flarda ironi \"alay c\u00fcmlesi\u2019\u2019 pozisyonunu a\u015f\u0131p yukar\u0131da s\u00f6yledi\u011fimiz gibi bir \u00f6\u011fretim metodu haline gelir. Buradan ironinin anlam ya da kullan\u0131m alan\u0131n\u0131n darald\u0131\u011f\u0131 sonucu \u00e7\u0131kart\u0131labilir. K\u0131sacas\u0131 ironi sadece insanlarla alay etmek i\u00e7in ba\u015fvurulan geli\u015fig\u00fczel bir s\u00f6z oyunu de\u011fildir. Ge\u00e7en zaman i\u00e7inde insanl\u0131k ironiyi ba\u015fka ama\u00e7lar i\u00e7in kullan\u0131l\u0131r. Baz\u0131 teoriler ironiyi, anlam z\u0131tl\u0131\u011f\u0131n\u0131 tek bir yap\u0131da s\u0131n\u0131rlad\u0131\u011f\u0131 i\u00e7in asl\u0131nda z\u0131tl\u0131\u011f\u0131 uyum ve birli\u011fe kavu\u015fturan bir arabulucu olarak tan\u0131mlar.(3)<\/p>\n\n\n\n

Z\u0131tl\u0131\u011f\u0131 uyum ve birli\u011fe kavu\u015fturmak amac\u0131nda olan ironi kendisine Sokratik(diyalektik) \u00f6\u011frenim metodunda geni\u015f bir yer bulur. Arabuluculuk kavram\u0131n\u0131n i\u00e7ini doldurmak i\u00e7in Sokrates\u2019in Menon ile yapt\u0131\u011f\u0131 me\u015fhur diyalo\u011fu ironi ba\u015fl\u0131\u011f\u0131 alt\u0131nda inceleyelim. <\/p>\n\n\n\n

\u2026\u2026\u2026\u2026.<\/em><\/p>\n\n\n\n

\"SOKRATES. - Bu kenara ne uzunluk vereceksin?<\/em><\/p>\n\n\n\n

K\u00d6LE. - \u00dc\u00e7 ayak.<\/em><\/p>\n\n\n\n

SOKRATES. -\u00dc\u00e7 ayakl\u0131k kenar\u0131 elde etmek i\u00e7in ilk kenara yar\u0131 uzunlu\u011funu Ekliyece\u011fiz. \u0130\u015fte iki ayak, i\u015fte bir ayak, \u00f6teki kenarlar\u0131 da \u00e7izelim, i\u015fte iki ayak, i\u015fte bir ayak\u2026 istedi\u011fin kare meydana geldi.<\/em><\/p>\n\n\n\n

K\u00d6LE.- Evet.<\/em><\/p>\n\n\n\n

SOKRATES.- Peki, \u015feklin boyu \u00fc\u00e7 ayak, eni de \u00fc\u00e7 ayak olursa, \u015fekil \u00fc\u00e7 kere \u00fc\u00e7 ayak olmaz m\u0131?<\/em><\/p>\n\n\n\n

K\u00d6LE.- Evet<\/em><\/p>\n\n\n\n

SOKRATES.- \u00dc\u00e7 kere \u00fc\u00e7 ayak ne eder?<\/em><\/p>\n\n\n\n

K\u00d6LE.- Dokuz.<\/em><\/p>\n\n\n\n

SOKRATES. - Ama birinci \u015feklin iki misli olmas\u0131 i\u00e7in ka\u00e7 ayak l\u00e2z\u0131md\u0131?<\/em><\/p>\n\n\n\n

K\u00d6LE.- Sekiz.<\/em><\/p>\n\n\n\n

SOKRATES.- \u00d6yleyse bize sekizlik \u015fekli verecek olan, \u00fc\u00e7 ayakl\u0131k kenar de\u011fil.<\/em><\/p>\n\n\n\n

K\u00d6LE. - Tabii de\u011fil.<\/em><\/p>\n\n\n\n

SOKRATES.- O halde hangisi? Bunu do\u011fru olarak s\u00f6ylemeye \u00e7al\u0131\u015f. Hesap etmek istemiyorsan bize sadece g\u00f6ster.<\/em><\/p>\n\n\n\n

K\u00d6LE. -Bilmiyorum, Sokrates.<\/em><\/p>\n\n\n\n

SOKRATES. - An\u0131msama yolunda onun \u015fimdiden ne kadar ilerledi\u011fini g\u00f6r\u00fcyorsun, de\u011fil mi, Menon. D\u00fc\u015f\u00fcn bir kere, sekiz ayakl\u0131k kare kenar\u0131n\u0131n ne oldu\u011funu bilmeden, bunu \u015fimdi de bilmiyor ya, bildi\u011fini san\u0131yor, hi\u00e7bir g\u00fc\u00e7l\u00fc\u011f\u00fcn fark\u0131nda olmadan, bilen adamlar\u0131n g\u00fcveniyle cevap veriyordu. O \u015fimdi \u00e7\u0131kmaza girdi\u011finin fark\u0131nda... Bilmiyor ama, bildi\u011fini sanm\u0131yor.<\/em><\/p>\n\n\n\n

MENON.- Hakk\u0131n var.<\/em><\/p>\n\n\n\n

SOKRATES. - Bilmedi\u011fi \u015fey kar\u015f\u0131s\u0131nda \u015fimdiki durumu daha iyi de\u011fil mi?<\/em><\/p>\n\n\n\n

MENON.- Evet, bence de \u00f6yle<\/em><\/p>\n\n\n\n

SOKRATES.- Onu \u00e7\u0131kmaza g\u00f6t\u00fcrd\u00fck, yass\u0131 bal\u0131\u011f\u0131n yapt\u0131\u011f\u0131 gibi uyu\u015fturduk, ona bir zarar verdik mi?<\/em><\/p>\n\n\n\n

MENON. - Sanmam.<\/em><\/p>\n\n\n\n

SOKRATES.- Ya ben \u00e7ok aldan\u0131yorum, yahut onun, ger\u00e7e\u011fin kar\u015f\u0131s\u0131ndaki durumunun ne oldu\u011funu bulmas\u0131na iyi yard\u0131m ettik. \u00c7\u00fcnk\u00fc \u015fimdi, bilmedi\u011fi i\u00e7in, ara\u015ft\u0131rmaktan zevk duyacak; halbuki daha \u00f6nce, herkesin kar\u015f\u0131s\u0131nda bir karenin iki mislini elde etmek i\u00e7in, kenar\u0131n\u0131n iki mislini almak gerekti\u011fini hi\u00e7 \u00e7ekinmeden s\u00f6yleyebiliyordu.<\/em><\/p>\n\n\n\n

MENON.- Herh\u00e2lde.\u2019\u2019<\/em>(4)<\/p>\n\n\n\n

\u2026\u2026\u2026\u2026<\/p>\n\n\n\n

Sokrates burada iki z\u0131t durumu bir araya getirmek ister(bilgisizlik ve bilmek). Sokrat Menon\u2019la bir iddiaya tutu\u015fur. Ona g\u00f6re bilgi do\u011fu\u015ftan vard\u0131r, yap\u0131lmas\u0131 gereken bilgiyi ortaya \u00e7\u0131karmak i\u00e7in ki\u015fiye baz\u0131 sorular sormakt\u0131r. Bu sorular\u0131n i\u00e7eri\u011fi ironik \u00f6zelliktedir. Sokrat \u00f6ncelikle bir tak\u0131m sorular sorarak ki\u015finin bildiklerini ortaya \u00e7\u0131kart\u0131r. Daha sonra ki\u015finin bildiklerinin asl\u0131nda yanl\u0131\u015f oldu\u011funu ironik bir \"tersinme\u2019\u2019 (5) yaparak g\u00f6sterir. Sekizlik \u015fekil verecek olan\u0131n \u00fc\u00e7 ayakl\u0131k olmayaca\u011f\u0131n\u0131 k\u00f6leye sorarak ki\u015finin bilgisizli\u011fini ortaya \u00e7\u0131kar\u0131r. Bu bilgisizli\u011fi ortaya \u00e7\u0131kart\u0131rken de iki z\u0131t kavram\u0131 yani ki\u015finin var olan yanl\u0131\u015f bilgisiyle asl\u0131nda do\u011fru olan bilgiyi ayn\u0131 potada eriterek ironik bir s\u00f6ylem ortaya koymu\u015f olur. K\u0131sacas\u0131 ironik s\u00f6ylem ki\u015finin kendi d\u00fc\u015f\u00fcncesini ke\u015ffetmesinde bir arabuluculuk yapar. Bu \u00f6\u011fretim metodu daha sonraki filozoflar ve g\u00fcn\u00fcm\u00fcz e\u011fitim bilimcileri taraf\u0131ndan ki\u015fiyi sindirmesi nedeniyle ele\u015ftirilir. <\/p>\n\n\n\n

Sokrates\u2019ten sonra ironinin hakk\u0131nda \u00e7\u0131kan tart\u0131\u015fmalar daha \u00e7ok ironinin i\u015flevi konusunda olur. Sokratik ironide ki\u015fiyi \u00f6vermi\u015f gibi yap\u0131p k\u00f6t\u00fclemek, k\u00f6t\u00fclemi\u015f gibi yap\u0131p \u00f6vmek durumu mevcuttur yani olumlu ve olumsuz i\u015flevin her ikisi de g\u00f6r\u00fcl\u00fcr. Anaksimenes de t\u0131pk\u0131 Sokrat gibi ironiyi \u00f6vg\u00fc ve yerginin merkezinde bir olgu olarak g\u00f6r\u00fcr. \u00c7i\u00e7ero\u2019ya g\u00f6re ironinin olumlu bir i\u015flevi vard\u0131r. \u0130roninin sonradan bir g\u00fcld\u00fcr\u00fc unsuru olarak daha fazla \u00f6n plana \u00e7\u0131kmas\u0131n\u0131n temelinde kavram\u0131n olumlu bir i\u015flevinin oldu\u011funu savunmak yatar. <\/p>\n\n\n\n

G\u00fcnl\u00fck ya\u015fant\u0131m\u0131zdan \u00f6rnekler verirsek ironik c\u00fcmleler her zaman g\u00fcld\u00fcr\u00fc unsuru olarak kar\u015f\u0131m\u0131za \u00e7\u0131kar. Bu durumda insanlar\u0131n neden g\u00fcld\u00fc\u011f\u00fc ile ilgili teorileri incelememiz gerekir. <\/p>\n\n\n\n

G\u00dcLMEK VE \u0130RON\u0130<\/h4>\n\n\n\n

\u0130nsanl\u0131\u011f\u0131n neden g\u00fcld\u00fc\u011f\u00fc ya da neden g\u00fclmeye ihtiya\u00e7 duydu\u011fuyla ilgili \u00e7e\u015fitli teoriler ortaya at\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. D\u00fcz bir mant\u0131ksal yakla\u015f\u0131mla sava\u015flar\u0131n, haks\u0131zl\u0131klar\u0131n, zul\u00fcmlerin oldu\u011fu bir d\u00fcnyada insanl\u0131\u011f\u0131n bir \u015fekilde de\u015farj olmas\u0131 gerekir. Dolay\u0131s\u0131yla \u00fcz\u00fcnt\u00fcye kar\u015f\u0131 g\u00fclmek \u00e2deta bir panzehir g\u00f6revi g\u00f6r\u00fcr. Ancak bu tan\u0131m tam anlam\u0131yla neden g\u00fcld\u00fc\u011f\u00fcm\u00fcze bir cevap olu\u015fturmaz. Bilimsel olarak g\u00fclmek bili\u015fsel ve fizyolojik unsurlara dayan\u0131r. Bili\u015fsel ba\u015fl\u0131\u011f\u0131 alt\u0131nda g\u00fclmeyi inceledi\u011fimizde uyumsuzluk teorisiyle kar\u015f\u0131la\u015f\u0131r\u0131z.<\/p>\n\n\n\n

\"Uyumsuzluk teorisi, g\u00fclmenin daha \u00e7ok bili\u015fsel yan\u0131 ile ilgilidir. Teoriye g\u00f6re, d\u00fcnyadaki nesneler ve bu nesnelerin \u00f6zellikleri, olaylar vb. aras\u0131nda baz\u0131 kurallar (kal\u0131plar) vard\u0131r ve bu kurallar sayesinde insanlar d\u00fczenli bir hayatta ya\u015famaktad\u0131rlar. \u0130nsanlar\u0131n beklentilerine uymayan bir durumun varl\u0131\u011f\u0131 g\u00fclmeye neden olur. Bu uyumsuzluklar, bazen bir unsurun eksilmesi, bazen s\u0131ran\u0131n de\u011fi\u015fmesi, beklenilen \u015feylerin olmay\u0131\u015f\u0131 \u015feklinde ortaya \u00e7\u0131kabilir. Pascal bunu, \u201cKi\u015fiyi, umdu\u011fuyla buldu\u011fu aras\u0131ndaki \u015fa\u015f\u0131rt\u0131c\u0131 orant\u0131s\u0131zl\u0131ktan ba\u015fka hi\u00e7bir \u015fey daha fazla g\u00fcld\u00fcrmez.\u201d \u015feklinde ifade eder\u2019\u2019<\/em> (6)<\/p>\n\n\n\n

Teoriye g\u00f6re, g\u00fcld\u00fcr\u00fc unsuru olan ana etmen, insanlara uyumsuz gibi g\u00f6r\u00fcnen olgular\u0131n sanki ge\u00e7mi\u015ften bug\u00fcne kadar uyumlu oldu\u011funu g\u00f6sterip asl\u0131nda i\u00e7eri\u011finde uyumsuzluk olan bu uyumlulu\u011fa g\u00fcl\u00fcnmesidir. \u0130nsanlar\u0131n do\u011fru ya da ger\u00e7ek olarak kabul etti\u011fi kal\u0131plar\u0131n asl\u0131nda \u00f6yle de\u011filmi\u015f gibi g\u00f6sterilerek anlat\u0131lmas\u0131 insanlar\u0131 g\u00fcld\u00fcren bir unsur olarak kabul edilir. Teoride as\u0131l vurgulanmak istenen birbiriyle z\u0131t iki durumun bir arada g\u00f6sterilmeye \u00e7al\u0131\u015f\u0131lmas\u0131d\u0131r. Kieerkegard\u2018a g\u00f6re z\u0131tl\u0131\u011f\u0131n oldu\u011fu yerde g\u00fcld\u00fcr\u00fc vard\u0131r.(7) Teorinin k\u00f6kenine inersek kar\u015f\u0131m\u0131za Aristoteles\u2019in d\u00fc\u015f\u00fcnceleri \u00e7\u0131kar. Aristoteles, Rhetoric\u2019de dinleyiciler \u00fczerinde belli bir beklentinin olu\u015fturulup sonra da onlar\u0131 umulmad\u0131k bir \u015feyle vurman\u0131n konu\u015fmac\u0131 i\u00e7in g\u00fcld\u00fcrme yollar\u0131ndan birisi olabilece\u011fini s\u00f6yleyerek bu kurama ait ilk a\u00e7\u0131klamalardan birisini yapm\u0131\u015f olur. Uyumsuzluk kuram\u0131 \u00fczerinde \u00e7al\u0131\u015fan Schopenhauer ve Kant\u2019\u0131n g\u00f6r\u00fc\u015fleri de bu kuram\u0131n geli\u015fmesinde \u00f6nemli bir rol oynar. Schopenhauer, konuyla ilgili olarak \u201cHer durumda g\u00fclmenin nedeni, bir kavramla, o kavram ili\u015fkisi i\u00e7inde d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fclen ger\u00e7ek nesneler aras\u0131ndaki uyumsuzlu\u011fun aniden alg\u0131lanmas\u0131d\u0131r ve g\u00fclmenin kendisi bu uyumsuzluktan ba\u015fka bir \u015fey de\u011fildir.\u201d \u015feklinde bir de\u011ferlendirme yaparak uyumsuzlu\u011fu alg\u0131laman\u0131n ani olmas\u0131 gerekti\u011fini vurgular.(8)<\/p>\n\n\n\n

Uyumsuzluk teorisini bir Bekta\u015fi f\u0131kras\u0131yla a\u00e7\u0131klay\u0131p f\u0131kran\u0131n i\u00e7indeki ironik unsurlar\u0131 bulduktan sonra g\u00fclmenin fizyolojik dayanaklar\u0131na ge\u00e7ebiliriz.<\/p>\n\n\n\n

 Emr-i-hak ile Allah\u0131n Bekta\u015fi kullar\u0131ndan birisi Azrail ile s\u0131rat k\u00f6pr\u00fcs\u00fcne gelir. <\/em><\/p>\n\n\n\n

Azrail: - Ey Bekta\u015fi k\u00f6pr\u00fcden ge\u00e7.<\/em><\/p>\n\n\n\n

Bekta\u015fi: -Ge\u00e7miyorum ey Azrail!<\/em><\/p>\n\n\n\n

Azrail: Bre insan! \u00d6ld\u00fcn art\u0131k ge\u00e7 k\u00f6pr\u00fcden!<\/em><\/p>\n\n\n\n

Bekta\u015fi ayn\u0131 \u015fekilde ge\u00e7miyorum cevab\u0131n\u0131 verirken k\u00f6pr\u00fcden ge\u00e7mek i\u00e7in bekleyen \u00f6l\u00fclerden biri bu diyalo\u011fu duyar. \u00d6l\u00fc Bekta\u015fi\u2019yi tan\u0131r. Bunun \u00fczerine \u00f6l\u00fc Azrail\u2019e d\u00f6nerek:<\/em><\/p>\n\n\n\n

-Ey Azrail, bu adam Bekta\u015fi\u2019dir. Onun k\u00f6pr\u00fcden ge\u00e7mesi i\u00e7in senin kar\u015f\u0131 tarafa rak\u0131 koyman gerekir.<\/em>(9)<\/p>\n\n\n\n

Ba\u015ftan sona uyumsuzluk \u00f6geleriyle dolu olan bu f\u0131krada \u00f6l\u00fcn\u00fcn Azrail\u2019e \u00f6nerdi\u011fi \u00e7\u00f6z\u00fcm tamamen ironiktir. \u00c7\u00fcnk\u00fc Azrail\u2018in kar\u015f\u0131 tarafa rak\u0131 koymas\u0131 ihtimal d\u0131\u015f\u0131d\u0131r. Burada bize anlat\u0131lan ve kafam\u0131zdaki s\u0131rat k\u00f6pr\u00fcs\u00fc motifiyle bir uyumsuzluk s\u00f6z konusudur. Bu uyumsuzluk ironik s\u00f6ylemi yaratm\u0131\u015ft\u0131r. G\u00fclmenin fizyolojik boyutu \u00fczerinde yo\u011funla\u015fan rahatlama teorisi, psikoanalitik kuram olarak da bilinmektedir. Bast\u0131r\u0131lm\u0131\u015f ve biriktirilmi\u015f enerjinin aniden ortaya \u00e7\u0131kmas\u0131 ile g\u00fclmenin ger\u00e7ekle\u015fti\u011fi fikrini savunan bu kuram, g\u00fclmenin rahatlat\u0131c\u0131 etkisini \u00f6n plana \u00e7\u0131kar\u0131r (T\u00fcrkmen, 2002: 373; Eker, 2003: 75-76) (10)-(11)<\/p>\n\n\n\n

Sosyal hayattaki pek \u00e7ok k\u0131s\u0131tlay\u0131c\u0131 ve yasaklay\u0131c\u0131 tutum insan \u00fczerinde ister istemez bask\u0131 olu\u015fturur ve bu bask\u0131da belli \u00f6l\u00e7\u00fcde enerji birikimine sebep olur. Cinsellikle ilgili yasaklar, g\u00fcnl\u00fck hayatta bireylerin istemeseler de yapmak zorunda olduklar\u0131 davran\u0131\u015flar, uymak zorunda kald\u0131klar\u0131 kurallar vb. daha pek \u00e7ok husus insanda tepkiye sebep olacak bir enerji birikimine yol a\u00e7ar. Uygun \u015fartlar\u0131n olu\u015fmas\u0131 neticesinde ortaya \u00e7\u0131kan bu enerji de g\u00fclme sonucunu do\u011furabilir. Bunlara ek olarak g\u00fclmenin nedenleri aras\u0131na Bergson\u2019un g\u00fclme yank\u0131ya muhta\u00e7t\u0131r<\/em>.(12) s\u00f6z\u00fcn\u00fc koyabiliriz. Bergson\u2019a g\u00f6re g\u00fclmek kolektif yap\u0131lan bir i\u015ftir. Mutlaka bizi g\u00fcld\u00fcren bir olay\u0131n olmas\u0131 gerekmektedir. Bizi g\u00fcld\u00fcrecek olan olay ba\u015fkalar\u0131n\u0131 da g\u00fcld\u00fcrecektir ve bu durum dalgalar halinde bir grubu etkisi alt\u0131na alabilir. Tam bu noktada ironinin de tekil de\u011fil \u00e7o\u011ful yap\u0131lan bir mekanizma oldu\u011funu vurgulamak durumunday\u0131z. \u0130roni bir s\u00f6z sanat\u0131 ya da kelime oyunu olarak yap\u0131ld\u0131\u011f\u0131 zaman kar\u015f\u0131s\u0131nda bir muhatap ister. Tek ba\u015f\u0131na yap\u0131lan ve al\u0131c\u0131s\u0131 olmayan bir ironi, ironi ba\u015fl\u0131\u011f\u0131 alt\u0131nda ele al\u0131namaz.  <\/p>\n\n\n\n

G\u00f6r\u00fcld\u00fc\u011f\u00fc gibi ironi gayet derin bir temele sahip olan ve asl\u0131nda anla\u015f\u0131lmas\u0131 g\u00fc\u00e7 ve \u00fczerinde felsefik, dilbilimsel ve edeb\u00ee olarak kafa yorulmas\u0131 gerekilen bir olgudur. Bu kadar geni\u015f bir kapsama alan\u0131na sahip olan ironinin de\u011fi\u015fik alanlarda tezah\u00fcrlerine bakmak, ironinin asl\u0131nda hayat\u0131n neredeyse her yerine sirayet etti\u011fini anlamakta bizlere katk\u0131 sa\u011flam\u0131\u015f olur. <\/p>\n\n\n\n

 G\u00fclmenin ironiyle ili\u015fkisini anlat\u0131rken konunun ba\u011flanmas\u0131 gereken ba\u015fka bir yer vard\u0131r. T\u00fcrk\u00e7e\u2019de ironinin anlam\u0131 hep g\u00fclmece olarak kar\u015f\u0131lanm\u0131\u015ft\u0131r.(13) Bunun nedeni yaz\u0131m\u0131z\u0131n ba\u015f\u0131ndan beri s\u00f6z\u00fcn\u00fc etti\u011fimiz ve g\u00fcnl\u00fck hayatta ya da yaz\u0131nsal dilde s\u0131k\u00e7a kar\u015f\u0131la\u015ft\u0131\u011f\u0131m\u0131z z\u0131tl\u0131k durumlar\u0131n\u0131n yaratt\u0131\u011f\u0131 \"komedi\u2019\u2019 havas\u0131ndan \u00f6t\u00fcr\u00fc T\u00fcrk dilindeki tan\u0131mlamalar\u0131nda \"g\u00fclmece\u2019\u2019 olarak kullanmam\u0131zd\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

\u0130RON\u0130N\u0130N G\u00d6R\u00dcNG\u00dcLER\u0130 <\/h4>\n\n\n\n

Sokakta y\u00fcr\u00fcrken y\u0131llard\u0131r sizinle bilerek g\u00f6r\u00fc\u015fmeyen bir arkada\u015f\u0131n\u0131zla kar\u015f\u0131la\u015f\u0131yorsunuz. Bir anda beyniniz arkada\u015f\u0131n\u0131z\u0131n hay\u0131rs\u0131z biri oldu\u011fu d\u00fc\u015f\u00fcncesini olu\u015fturuyor. Arkada\u015f\u0131n\u0131z\u0131n b\u00fct\u00fcn g\u00f6rmezden gelme \u00e7abalar\u0131n\u0131 ustaca bertaraf ettikten sonra d\u00fc\u015f\u00fcnce d\u00fcnyan\u0131zda arkada\u015f\u0131n\u0131zla ilgili olu\u015fan vefas\u0131z ya da hay\u0131rs\u0131z d\u00fc\u015f\u00fcncelerine taban tabana z\u0131t bir c\u00fcmle kuruyorsunuz.<\/p>\n\n\n\n

-  Vefal\u0131 arkada\u015f\u0131m, beni o kadar s\u0131k ar\u0131yorsun ki yoklu\u011funu hi\u00e7 hissetmiyorum!<\/p>\n\n\n\n

En basit konu\u015fma dilinden en kar\u0131\u015f\u0131k edeb\u00ee yap\u0131tlar\u0131n i\u00e7inde kendisini hemen g\u00f6stermeyen kelimelerin anlam d\u00fcnyas\u0131n\u0131n ve telaffuz g\u00fcc\u00fcn\u00fcn arkas\u0131na gizlenmi\u015f ve c\u00fcmle d\u00fczeyinde kendini daha net hissettirebilen bir olgu olan ironiyi psikoloji bilimi(\u00f6zellikle pedagoji) tedavi ya da terapi uygulamalar\u0131n\u0131n i\u00e7erisinde kullan\u0131r. \u00d6rne\u011fin dersini \u00e7al\u0131\u015fmayan ya da brokoli yemeyen bir \u00e7ocu\u011fun bunlar\u0131 yapmas\u0131 i\u00e7in s\u0131k s\u0131k ba\u015fvurulan bir y\u00f6ntem olan ters psikolojinin c\u00fcmle d\u00fczeyindeki uygulamalar\u0131nda ironik s\u00f6ylemi g\u00f6rebiliriz.<\/p>\n\n\n\n

- \"Bu kadar ders \u00e7al\u0131\u015fmaya devam edersen korkar\u0131m ki g\u00f6zlerini kaybedeceksin.\u2019\u2019<\/p>\n\n\n\n

\u00c7al\u0131\u015fmamaktan \u00f6t\u00fcr\u00fc yan\u0131n\u0131za gelip<\/p>\n\n\n\n

-\"Anne\/Baba ben bug\u00fcn de ders \u00e7al\u0131\u015fmad\u0131m\u2019\u2019 diyen bir \u00e7ocu\u011fa<\/p>\n\n\n\n

- \"Okumasan da olur. Nas\u0131l olsa d\u0131\u015farda okumayan i\u015fsiz insan \u00e7ok\u2019\u2019 dedi\u011finiz zamanda ironik bir s\u00f6yleme ba\u015fvurmu\u015f olursunuz.<\/p>\n\n\n\n

Meseleyi g\u00f6stermeye ba\u011fl\u0131 sanatlara getirecek olursak bu tip sanatlardan tiyatroda ironinin \u00e7ok \u00f6nemli bir yeri oldu\u011funu g\u00f6r\u00fcyoruz. \u0130kinci D\u00fcnya Sava\u015f\u0131\u2019n\u0131n y\u0131k\u0131nt\u0131s\u0131 i\u00e7inde insanlar\u0131n ya\u015fad\u0131\u011f\u0131  \u00fcz\u00fcnt\u00fc, sava\u015f\u0131n mental anlamda insanlar\u0131n \u00fczerinde yaratt\u0131\u011f\u0131 b\u00fcy\u00fck \u00e7\u00f6k\u00fcnt\u00fc ve \"bo\u015fluk\u2019\u2019 duygusu tiyatroda yeni bir ak\u0131m olu\u015fturur. \"Abs\u00fcrd\u2019\u2019 denilen bu ak\u0131m tam anlam\u0131yla \u015fiddetin ve duygusuz ya\u015faman\u0131n kural oldu\u011fu bir d\u00fcnyada b\u00fct\u00fcn mant\u0131k ilkelerine kar\u015f\u0131 \u00e7\u0131karak i\u015fe ba\u015flar. \u0130nsanlar\u0131 s\u00f6zel sa\u00e7mal\u0131klar\u0131n ve anla\u015f\u0131lmazl\u0131\u011f\u0131n kural oldu\u011fu bir sahneye davet eden Eug\u00e9ne Ionesco (d.1912), Jean Genet (d.1910), Samuel Beckett (d.1906), Arthur Adamov( 1908-1970), Harold Pinter (1930) gibi abs\u00fcrt\u00e7\u00fcler insanl\u0131\u011f\u0131 bir nebze de olsa y\u0131k\u0131m d\u00fcnyas\u0131ndan uzakla\u015ft\u0131rmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131rlar. Bu \u015fekilde ama\u00e7s\u0131zl\u0131\u011f\u0131 ama\u00e7 edinen yasalar\u0131 ve kanunlar\u0131 alayc\u0131 bir \u015fekilde ele\u015ftiren abs\u00fcrd tiyatronun tiyatro metninde ironiyi s\u0131k s\u0131k kullanmas\u0131 gayet normal bir durumdur.<\/p>\n\n\n\n

 Tiyatroda modern sonras\u0131na\/postmoderne bir ge\u00e7i\u015f olarak de\u011ferlendirilebilecek ve Martin Esslin taraf\u0131ndan \u201cabs\u00fcrd tiyatro\u201d ba\u015fl\u0131\u011f\u0131 alt\u0131nda s\u0131n\u0131fland\u0131r\u0131lm\u0131\u015f oyunlar, yans\u0131tt\u0131klar\u0131 durumun yo\u011fun trajik boyutu ile oyun ki\u015filerinin i\u00e7inde bulunduklar\u0131 duruma verdikleri komik tepkilerin i\u00e7 i\u00e7e ge\u00e7mesiyle ironi ayg\u0131t\u0131n\u0131n varl\u0131\u011f\u0131n\u0131n ilk ipu\u00e7lar\u0131n\u0131 verir.(14)<\/p>\n\n\n\n

Yukar\u0131da yapt\u0131\u011f\u0131m\u0131z al\u0131nt\u0131n\u0131n bir \u00f6rne\u011fini Samuel BECKET\u2019\u0130N \"GODOT\u2019YU BEKLERKEN\u2019\u2019 adl\u0131 oyunundan bir b\u00f6l\u00fcmde bulabiliriz. <\/p>\n\n\n\n

\"ESTRAGON- Ne var?<\/em><\/p>\n\n\n\n

VLADIMIR - Pi\u015fman olal\u0131m m\u0131, ne dersin?<\/em><\/p>\n\n\n\n

ESTRAGON- Neye?<\/em><\/p>\n\n\n\n

VLADIMIR- \u015eey... (Bulmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131r.) Ayr\u0131nt\u0131lara girmemiz gerekmez.<\/em><\/p>\n\n\n\n

ESTRAGON- Do\u011fdu\u011fumuza m\u0131?<\/em><\/p>\n\n\n\n

(Vlad\u0131m\u0131r kahkaha atarken elini kas\u0131\u011f\u0131na g\u00f6t\u00fcrerek kendini tutar.)<\/em><\/p>\n\n\n\n

VLADIMIR - Art\u0131k g\u00fclmek i\u00e7in bile y\u00fcrek gerekli.<\/em><\/p>\n\n\n\n

ESTRAGON- Bir yoksunluk tabii.<\/em><\/p>\n\n\n\n

VLADIMIR- Kala kala bir g\u00fcl\u00fcmseme kald\u0131. (Y\u00fcz\u00fcne \u00e7ok geni\u015f, b\u0131\u00e7ak gibi bir g\u00fcl\u00fcmseme yay\u0131l\u0131r ve donar, uzunca bir s\u00fcre \u00f6yle kal\u0131r, sonra birden kaybolur.)<\/em><\/p>\n\n\n\n

Ayn\u0131 \u015fey de\u011fil. Ne yapal\u0131m... (Bir s\u00fcre.) Gogo...<\/em><\/p>\n\n\n\n

ESTRAGON (rahats\u0131z edilmi\u015f gibi)- Yine ne var?<\/em><\/p>\n\n\n\n

VLADIMIR- \u0130ncil\u2019i okudun mu?<\/em><\/p>\n\n\n\n

ESTRAGON- \u0130ncil\u2019i mi? (D\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcr.) Bir g\u00f6z atm\u0131\u015f\u0131md\u0131r herh\u00e2lde.<\/em><\/p>\n\n\n\n

VLADIMIR (\u015fa\u015f\u0131rm\u0131\u015f)- Tanr\u0131s\u0131z okulda m\u0131?<\/em><\/p>\n\n\n\n

ESTRAGON - Tanr\u0131l\u0131 m\u0131yd\u0131, Tanr\u0131s\u0131z m\u0131yd\u0131, bilmiyorum.<\/em><\/p>\n\n\n\n

VLADIMIR- Sen la Roquette\u2019yi \u0131slah eviyle kar\u0131\u015ft\u0131r\u0131yorsun.\u2019\u2019<\/em><\/p>\n\n\n\n

Bu diyalogda ge\u00e7en \u201c<\/em>-Pi\u015fman olal\u0131m m\u0131?, <\/em>- Do\u011fdu\u011fumuza m\u0131?....\u201d <\/em>konu\u015fmalar\u0131nda Estragon Vlad\u0131mir\u2019in garip sorusuna kar\u015f\u0131 \"do\u011fdu\u011fumuza m\u0131?\u2019\u2019 diyerek alaysamal\u0131 bir cevap verir ve bir anlamda ya\u015faman\u0131n gereksizli\u011fini \"ironi\u2019\u2019 yaparak de\u011ferlendirir. Bunun yan\u0131 s\u0131ra Vlad\u0131m\u0131r\u2019in \"tanr\u0131s\u0131z okulda m\u0131?\u2019\u2019 sorusu birbirinden ayr\u0131 de\u011ferlendirilemeyecek iki olgunun yani \u0130ncil ve Tanr\u0131\u2019n\u0131n ayr\u0131 g\u00f6sterilmesiyle yap\u0131lan bir ironidir.<\/p>\n\n\n\n

    \"Vladimir: Ne ho\u015f bir ak\u015fam ge\u00e7iriyoruz.<\/em><\/p>\n\n\n\n

      Estragon:Unutulmaz<\/em><\/p>\n\n\n\n

      V:Berbat!<\/em><\/p>\n\n\n\n

     E:Ucuz piyesden de k\u00f6t\u00fc <\/em><\/p>\n\n\n\n

    V: Sirkten de<\/em><\/p>\n\n\n\n

   E: M\u00fczikholden de\u201d  <\/em>(15)<\/p>\n\n\n\n

Bu diyalogda da Beckett oyunla dalga ge\u00e7mi\u015ftir. Vladimir\u2019in asl\u0131nda berbat olan bir ak\u015fam i\u00e7in \"ne unutulmaz bir ak\u015fam ge\u00e7iriyoruz\u2019\u2019 c\u00fcmlesiyle Estragon\u2019un bu c\u00fcmleye verdi\u011fi kar\u015f\u0131l\u0131k diyalogdaki ironik b\u00f6l\u00fcm olarak belirlenebilir. <\/p>\n\n\n\n

G\u00d6STERGEB\u0130L\u0130M VE \u0130RON\u0130<\/em><\/h4>\n\n\n\n

An\u0131msamak ve k\u0131sa bir \u00f6zet yapmak gerekirse g\u00f6stergebilim (semiotics, semiology) g\u00f6stergeleri ve g\u00f6sterge dizgelerini inceleyen bilimdir. G\u00f6stergebilim kendisinin temel u\u011fra\u015f\u0131 alan\u0131 olan g\u00f6stergeden(sign) ayr\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fclemez. G\u00f6sterge \u201cgenel olarak bir ba\u015fka \u015feyin yerini alabilecek nitelikte oldu\u011fundan kendi d\u0131\u015f\u0131nda bir \u015fey g\u00f6steren her t\u00fcrl\u00fc nesne, varl\u0131k ya da olgu\u201d dur.(16) Mesela bir tablodaki bir renk \u00f6\u011fesi ya da bir fig\u00fcr bir g\u00f6sterge olarak de\u011ferlendirilebilece\u011fi gibi, bir yaz\u0131nsal yap\u0131tta bir kahraman\u0131n amac\u0131 ya da davran\u0131\u015f\u0131, veya moda a\u00e7\u0131s\u0131ndan bir bluz, bir etek, bir kazak vb. \u00e7evresindeki \u00f6b\u00fcr birimlerle ili\u015fkiye girmi\u015f bir g\u00f6sterge olarak de\u011ferlendirilebilir.(17) Bu bak\u0131mdan ister konu\u015fma d\u00fczeyinde olsun ister yaz\u0131 d\u00fczeyinde olsun kelimeler ya da c\u00fcmleler vermek istedi\u011fi mesaj\u0131 a\u00e7\u0131k ya da kapal\u0131 olarak verirler. Kapal\u0131 anlat\u0131m ise daha \u00e7ok \u00f6rt\u00fck anlat\u0131m \u015feklinde adland\u0131r\u0131l\u0131r. Do\u011fan G\u00dcNAY  \u00f6rt\u00fckle\u015fmeyi dolayl\u0131 ya da dolays\u0131z yoldan ula\u015f\u0131labilecek bilgiler i\u00e7in kullan\u0131lan (G\u00fcnay, 2007: 86) (18) bir kanal olarak belirler. \u0130roninin bu bak\u0131mdan a\u00e7\u0131k anlat\u0131m yolundan ziyade kapal\u0131 anlat\u0131m yolunu benimsedi\u011fini s\u00f6yleyebiliriz.<\/p>\n\n\n\n

Herhangi bir mahallede d\u00fckkan\u0131n\u0131n d\u0131\u015f kap\u0131s\u0131nda oturmu\u015f bir berberin dikkati birden yoldan ge\u00e7en ya\u015fl\u0131 adama tak\u0131l\u0131r, ya\u015fl\u0131 adam\u0131n sakallar\u0131 uzam\u0131\u015ft\u0131r. Tam d\u00fckkan\u0131n \u00f6n\u00fcnden ge\u00e7erken berber ya\u015fl\u0131 adama ba\u011f\u0131r\u0131r: <\/p>\n\n\n\n

-DEL\u0130KANLI! Sakallar\u0131n \u00e7ok uzam\u0131\u015f i\u00e7eri gel de sakallar\u0131n\u0131 keseyim!<\/p>\n\n\n\n

Bu c\u00fcmlede ya\u015fl\u0131 bir adama delikanl\u0131 diye hitap edilmesi c\u00fcmlenin arka plan\u0131nda \u00f6rt\u00fck bir anlam oldu\u011funun mesaj\u0131n\u0131 verir. C\u00fcmleyi s\u00f6yleyen berber(s\u00f6yleyen) ger\u00e7ek anlam\u0131 kapatarak ya da \u00f6rterek ya\u015fl\u0131 adama(al\u0131c\u0131) delikanl\u0131(g\u00f6sterge) diyerek do\u011fa\u00e7lama bir \u015fekilde c\u00fcmlenin i\u00e7ine gizli bir \u00e7\u0131kar\u0131m koyar. Bu \u00e7\u0131kar\u0131m\u0131 anlamas\u0131 gereken ya\u015fl\u0131 adamd\u0131r. <\/p>\n\n\n\n

\"\u0130roni, tam\u0131 tam\u0131na herkesin s\u00f6yledi\u011finin ayn\u0131s\u0131n\u0131 s\u00f6ylememek i\u00e7in, son derece yapmac\u0131kl\u0131 olarak tersini s\u00f6yleme bi\u00e7imidir. Ama belki de bu s\u00f6z oyununun daha derin bir i\u015flevi vard\u0131r. \u0130roni belirsiz bir s\u00f6z oyunudur.(\u2026) \u0130roni \u00fcst d\u00fczeyde bir \u00fcslup stratejisi i\u00e7ine s\u0131k\u0131\u015ft\u0131r\u0131lm\u0131\u015fsa ki bu haliyle ironi oldu\u011fu konusunda ku\u015fkulanmamak olanaks\u0131zd\u0131r, i\u015fte o zaman ger\u00e7e\u011fi vurgulamada ak\u0131l almaz bir ara\u00e7 haline gelir. En b\u00fcy\u00fck ikna stratejisi h\u00e2line gelebilir. (\u2026) Kendini oldu\u011fu gibi ortaya koyan iyi bir ironi stratejisi, d\u00fcnyan\u0131n \u00f6z niteli\u011fiyle ilgili bilgileri bile de\u011fi\u015ftirmeye kadar gidebilecek, kesinlikle \u00e7ok b\u00fcy\u00fck bir ikna arac\u0131 olabilir\u201d<\/em>(19)<\/p>\n\n\n\n

Yaz\u0131m\u0131z\u0131n genelinde ironinin bir z\u0131tl\u0131klar toplam\u0131 oldu\u011funu belirttik. Eco ise bu z\u0131tl\u0131k toplam\u0131n\u0131n stratejik olarak kullan\u0131ld\u0131\u011f\u0131nda b\u00fct\u00fcn evrensel do\u011frular\u0131 de\u011fi\u015ftirebilecek bir g\u00fcc\u00fc oldu\u011funa dikkat \u00e7eker. \u00d6rnek resmimize bakt\u0131\u011f\u0131m\u0131zda ise ilk olarak a\u011fac\u0131n yan\u0131ndan ge\u00e7en insanlar\u0131n a\u011fac\u0131n dibine s\u00fcrekli olarak sigara att\u0131\u011f\u0131(g\u00f6rmememize ra\u011fmen) \u00e7\u0131kar\u0131m\u0131nda bulunuruz. Bunu engellemek i\u00e7in duyarl\u0131 bir vatanda\u015f a\u011faca sigara at\u0131lmamas\u0131 i\u00e7in ironik bir s\u00f6yleme ba\u015fvurmu\u015ftur. Buna g\u00f6re izmaritin toprakta yeti\u015fmeyece\u011fi herkes taraf\u0131ndan bilinen bir ger\u00e7ekliktir fakat buradaki ironik s\u00f6ylem zihnimizdeki \"toprakta yeti\u015febilecek nesneler\u2019\u2019 \u015femas\u0131n\u0131 alt \u00fcst etmektedir. \u0130roninin z\u0131tl\u0131k d\u00fcnyas\u0131 bu resimde Eco\u2019nun s\u00f6yledi\u011fi gibi ikna arac\u0131 olarak kullan\u0131l\u0131r. S\u00f6ylediklerimizin yan\u0131s\u0131ra, Eco bu s\u00f6z\u00fcyle ironinin sadece alaysamal\u0131 c\u00fcmleler kurup basit bir kapal\u0131 c\u00fcmle s\u00f6yleme olay\u0131 olmad\u0131\u011f\u0131n\u0131, ironinin altyap\u0131s\u0131nda insanlar\u0131n evrensel do\u011frular\u0131n\u0131 bile de\u011fi\u015ftirebilecek bir g\u00fcce sahip oldu\u011funu anlat\u0131r. \u00c7evremize bakt\u0131\u011f\u0131m\u0131zda reklamlar\u0131n, bilbordlar\u0131n, kitap kapaklar\u0131n\u0131n asl\u0131nda ironik bir altyap\u0131ya sahip oldu\u011funu biraz daha iyi incelemeyle alg\u0131layabiliriz. Bu durumda Eco\u2019nun s\u00f6yledi\u011fi ironinin y\u00fcksek ikna kapasitesini bilerek ya da bilmeyerek alg\u0131layan baz\u0131 giri\u015fimcilerin ironiyi \u00e7ok\u00e7a kulland\u0131\u011f\u0131n\u0131 s\u00f6yleyebiliriz.<\/p>\n\n\n\n

SONU\u00c7 YER\u0130NE<\/em><\/p>\n\n\n\n

\"Oxford tarihsel s\u00f6zl\u00fc\u011f\u00fcnde yer alan bilgiye g\u00f6re ironi kelimesi ilk defa 1502 y\u0131l\u0131nda kaydedilmi\u015f ve Sokrates\u2019in kulland\u0131\u011f\u0131 retorik tekni\u011fini a\u00e7\u0131klamak i\u00e7in kullan\u0131lm\u0131\u015ft\u0131r. XVII. y\u00fczy\u0131l\u0131n ortas\u0131ndan itibaren kesin tarih verilecek olursa 1649 y\u0131l\u0131nda, ironi kelimesinin anlam\u0131 biraz de\u011fi\u015fime u\u011frayarak mecaz anlamla \u0027olaylar\u0131n beklentilerle alay edercesine \u00e7eli\u015fkili sonucu\u0027 anlam\u0131n\u0131 ta\u015f\u0131maya ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131r. Bu kullan\u0131m Sokrates\u2019in bilin\u00e7li olarak kendini az\u0131msamas\u0131ndan farkl\u0131 olmak \u00fczere ironinin kayna\u011f\u0131 de\u011fi\u015fmektedir. Sokratik ironide ironiyi yapan ki\u015fi \u00f6n plandayken, XVII. y\u00fczy\u0131ldaki kullan\u0131m\u0131yla beraber ironinin kurban\u0131 bu sefer insan olmakta, ironinin kayna\u011f\u0131 ise kader ve d\u00fcnya olmaktad\u0131r. Bu anlam Frans\u0131zca\u2019da \u201cironie du sort\u201d (\u015eemsettin Sami\u0027nin terc\u00fcmesiyle \u201ccilve-i kader\"), \u0130ngilizce\u2019de ise 1884 y\u0131l\u0131nda kay\u0131t edildi\u011fi \u015fekliyle \u201cirony of time\u201d yani \u201czaman\u0131n ac\u0131 alay\u0131\u201d deyimleri ile tan\u0131mlanm\u0131\u015ft\u0131r. Frans\u0131zca\u2019da ayn\u0131 s\u00f6zc\u00fc\u011f\u00fcn Littre\u2019nin an\u0131tsal s\u00f6zl\u00fc\u011f\u00fcndeki tan\u0131m\u0131n\u0131n \"anla\u015f\u0131lmas\u0131 istenenin tersini s\u00f6yleyerek tak\u0131n\u0131lan alayc\u0131 tutum\" olmas\u0131n\u0131 da, bu deyimin i\u00e7erdi\u011fi anlamdan t\u00fcredi\u011fini s\u00f6ylemek m\u00fcmk\u00fcn olacakt\u0131r.\u2019\u2019<\/em>(20)<\/p>\n\n\n\n

 \u0130roni b\u00fct\u00fcn anlamlara gelebilecek bir anlams\u0131zl\u0131k m\u0131? Ya da bu kadar \u00e7eli\u015fkili ve z\u0131tl\u0131k i\u00e7erisinde ya\u015fayan insan bu z\u0131tl\u0131k ve \u00e7eli\u015fki d\u00fcnyas\u0131n\u0131n durmaks\u0131z\u0131n s\u00fcren sald\u0131r\u0131lar\u0131na kar\u015f\u0131 son kozunu g\u00fclerek ya da alay ederek mi oynuyor? S\u00f6zel d\u00fcnyam\u0131z\u0131 \u00e7epe\u00e7evre ku\u015fatm\u0131\u015f bir hayaletle ya\u015f\u0131yoruz, bu hayaletin ad\u0131 ironi\u2026 Bu \u00e7al\u0131\u015fmam\u0131zda s\u00f6z\u00fcn\u00fc etti\u011fimiz bu hayaleti tezah\u00fcr ettirmek, ironiyi(tersinme, alaysama, g\u00fclmece...) kelimelerin karma\u015f\u0131k anlam d\u00fcnyas\u0131 i\u00e7inden \u00e7\u0131kar\u0131p kavram\u0131n d\u00fc\u015f\u00fcnsel altyap\u0131s\u0131n\u0131 ortaya \u00e7\u0131karmak istedik.<\/p>\n\n\n\n

\u201cMuhte\u015fem bir iklimin ortas\u0131nda, insanlar\u0131n birbiriyle hi\u00e7bir sorunun olmad\u0131\u011f\u0131 ve refah i\u00e7inde, g\u00fcvenle ya\u015fad\u0131\u011f\u0131m\u0131z \u00fclkemizin yeni y\u0131l\u0131n\u0131 t\u00fcm i\u00e7tenli\u011fimizle kutlar\u0131z. Bol ironili g\u00fcnleriniz olsun.\u201d <\/p>\n\n\n\n

(1) Cebeci, O\u011fuz: Komik Edebi T\u00fcrler, Parodi, Satir ve \u0130roni(2) Muecke, Douglas Colin: Irony, Methuen, 1970
(3) Norman Knox, Dictionary of the History of Ideas, University of Virginia, (\u00c7evrimi\u00e7i)http:\/\/xtf.lib.virginia.edu\/xtf\/view?docId=DicHist\/uvaGenText\/tei\/DicHist2.xml&chunk.id=dv2- 70&toc.id=dv2-70&brand=default,
(4) www.felsefedersligi.com\/FileUpload\/op30412\/File\/platon-menondiyalogundan.pdf
(5) 4 Sava\u015f K\u0131l\u0131\u00e7, \u0130roni, \u0130stihza, Alays\u0131lama, Cogito, K\u0131\u015f, 2008, s.143-148; Fatma Jale G\u00fcl \u00c7oruk, Hiciv \u00dczerine Bir\u00c7al\u0131\u015fma, (T\u00fcrk, \u0130ngiliz ve Ermeni Edebiyatlar\u0131 \u00d6rnekleminde), Ankara
(6) Bekta\u015fi f\u0131kralar\u0131 ve g\u00fclme teorileri; T\u00fcrk k\u00fclt\u00fcr\u00fc ve hac\u0131 Bekta\u015f-\u0131-veli ara\u015ft\u0131rma dergisi 2010\/55
(7) 1 Mehmet \u00c7olak, \u201cHumour in Turkish: A Study on the Basic Linguistic Features of Humour Language\u201d,(Yay\u0131nlanmam\u0131\u015f Y\u00fcksek Lisans Tezi), 2006, s.15
(8) Morreall, John. (1997). G\u00fclmeyi Ciddiye Almak. \u00e7ev.: Kubilay Aysevener-\u015eenay Soyer. \u0130stanbul: \u0130ris Yay\u0131nc\u0131l\u0131k.
(9) Kaynak ki\u015fi
(10) T\u00fcrkmen, Fikret. (2002). \u201cG\u00fclme Teorileri ve Bursa Y\u00f6resi Y\u00f6r\u00fck F\u0131kralar\u0131n\u0131n Analizi\u201d. Bursa Halk K\u00fclt\u00fcr\u00fc I.Bursa Halk K\u00fclt\u00fcr\u00fc Sempozyumu (4-6 Nisan 2002) Bildiri Kitab\u0131. Cilt 2, Bursa, 367-375.
(11) Eker, G\u00fcl\u00fcn \u00d6\u011f\u00fct. (2003). \u201cF\u0131kralar\u201d. T\u00fcrk D\u00fcnyas\u0131 Ortak Edebiyat\u0131 T\u00fcrk D\u00fcnyas\u0131 Edebiyat Tarihi. Cilt III.Ankara: Atat\u00fcrk K\u00fclt\u00fcr, Dil ve Tarih Y\u00fcksek Kurumu, Atat\u00fcrk K\u00fclt\u00fcr Merkezi Yay\u0131n\u0131, 63-130.
(12) Henri Bergson, G\u00fclme, \u00e7ev. Mustafa \u015eekip Tun\u00e7, Ankara, 1989, s.8.
(13) http:\/\/www.tdk.gov.tr\/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.585d58d9bea966.68874599
(14) G\u00dc\u00c7B\u0130LMEZ beliz, \u00d6\u011fretim G\u00f6revlisi, Doktor Ankara \u00dcniversitesi Dil ve Tarih-Co\u011frafya Fak\u00fcltesi TiyatroB\u00f6l\u00fcm\u00fc(abs\u00fcrd tiyatroda ironi)
(15) http:\/\/www.kitapso.com\/kitaplar\/roman-hikaye-oyku-kitaplari\/27\/Samuel-Becket---Godot_yu-Beklerken.pdf
(16) Vardar, Berke y\u00f6netiminde, A\u00e7\u0131klamal\u0131 Dilbilim Terimleri S\u00f6zl\u00fc\u011f\u00fc, ABC Yay., \u0130stanbul, 1988, s.111
(17) Rifat, Mehmet, G\u00f6stergebilimin ABC\u2019si, Simavi Yay., \u0130stanbul, 1992, s.6
(18) G\u00fcnay, D. 2007 Metin Bilgisi. \u0130stanbul: Multilingual
(19) Eco, U. 1991 .Al\u0131mlama G\u00f6stergebilimi. \u00c7ev. Sema R\u0131fat. \u0130stanbul: D\u00fczlem Yay\u0131nlar\u0131.
(20) K\u0131l\u0131\u00e7 sava\u015f, \u0130roni, istihza, alaysama adl\u0131 makalesinden al\u0131nt\u0131d\u0131r.<\/p>\n","post_title":"Anlamland\u0131ramad\u0131\u011f\u0131m\u0131z \"tebess\u00fcm\": \u0130roni","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"anlamlandiramadigimiz-tebessum-ironi","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2021-01-06 19:07:27","post_modified_gmt":"2021-01-06 16:07:27","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=115575","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":115575}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "190"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "48"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Hatırlamak devrimci bir eylemdir

Hatırlamak, ruhun kendine tuttuğu aynadır. Ve unutmamak insanın kendine sadık kalma biçimlerinin belki de en incelikli, en yaratıcı olanıdır. Bazen bir davranışla, bir dokunuşla, bir sessizlikle...

Nedir bu normal?

Normal, Latincesi normalis olan “gönyeli, ölçüye uygun” sözcüğünden gelmektedir. Ayrıca Fransızca normale de “kurala uygun, kurallı” sözcüğünden alıntıdır. Norm, Fransızca norme "kural, standart, ölçü" sözcüğünden gelmektedir...

Tek kişilik azınlık

Sürekli bir şeylere yetişme çabası... Hep geç kalmışlık hissi içerisinde geçen günler... Düşünmeye bile zaman bulamayan insan selleri... Düşünmek bile istemeyen ve bundan kaçmaya çalışan...

Sessizliğin Sesi ve Mizofoni

Sümer’in baş tanrılarından Enlil, bir gün insanlardan çok rahatsız olduğu için onları yok etmeye karar verir. İnsanlardan rahatsız olmasının tek nedeni ise çok fazla üremeleri...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol