Arhavi’nin Çılgın HES projesine karşı yürüttüğü başarılı mücadelenin formülünde iyi bir takım olmanın tüm ayrıntıları mevcut. Şimdi bu mücadele, raporlaştırılarak başka mücadeleler için bir rehbere dönüştürülmeyi bekliyor.
Karadeniz İsyandadır Platformu’nun düzenlediği 4. Yaşam Yolculuğu’nda Samistal Yaylası’ndan Kavrun Yaylası’na yaptığımız uzun yürüyüş ile ardımızda bıraktıktan sonra, Ayder’i de geçerek Çamlıhemşin’e vardık. Burada bizden ayrılan, çantalarımızı taşıyan bir ekiple yeniden buluşarak Cerattepe’ye geçecektik. Ancak ikinci ekibin işleri uzayınca ana ekip, programda olmayan Arhavi’ye geçmeye karar verdi. Burada bizi hiç asılmayan yüzleri ve bitmeyen enerjileriyle ADOKOP (Arhavi Doğa Koruma Platformu) üyeleri bekliyordu. Artvin’in Arhavi İlçesi’nde şehir merkezi içinden geçmesi planlandığı için Çılgın HES olarak adlandırılan Kavak HES projesine karşı yılmadan mücadele ADOKOP üyeleri, bizi direniş çadırında börekler, çörekler, sarmalarla karşıladı. Avukat Yakup Okumuşoğlu da direniş çadırına gelen isimlerdendi.
Başka yerde yok
Arhavi’deki durumla ilgili bilgiler veren Okumuşoğlu, Kavak HES projesinin 5 km boyundaki su tünelinin geçtiği bölgede özel mülkiyete konu olan arazilerin olduğunu belirterek, “İnsanların evlerinin dibinden neredeyse Arhavi’nin merkezine kadar giden bir tünel söz konusu. Türkiye’nin hiçbir yerinde şehir içerisinde bir HES yok ama burada var. İlk ÇED Olumlu raporunu aldıklarında dava açtık. Rize İdare Mahkemesi’nde kazandığımız davayla bu raporu iptal ettik. Yedi ayrı gerekçe ile iptal edildi. Dedik ki bu yedi nokta önemli, bunlar kolay kolay yeni ÇED raporu alamazlar. Fakat çok sürmedi, 1-1,5 ay sonra yeni bir ÇED Olumlu raporu alındı. 2009 yılında bir genelge yayınlanmıştı. Bu genelgeye göre ‘Mahmeler tarafından iptal edilen raporlarda o eksikler giderilebilecek eksikliklerse ÇED süreci yenilenmez, kaldığı yerden giderilir’ deniyordu. İkinci bir dava açtık ve mahkeme ‘Daha önce belirlediğimiz 7 gerekçe sizin genelgeyi kullanarak giderebileceğiniz eksiklik değildir’ dedi. 15-20 gün kadar önce ÇED Olumlu kararını yeniden iptal ettik” dedi. Biz yolculuğumuza devam ederken de önce yürütme durduruldu sonra da Arhavililerin ısrarlı çabalarıyla şantiye tahliye edildi.
Can suyu ve ekosistem
HES projelerinde derelerde geri bırakılması gereken su oranını ifade eden “can suyu” kavramına da değinen Okumuşoğlu, Türkiye’de bilirkişiler uygulamada yüzde 10 oranında anlaştığını ifade ederek, “Oysa yüzde 10 hiçbir şekilde geçerli bir rakam değil. Dünyada hiçbir yerde hiçbir biyolog yüzde 10 can suyu ile bir ekosistemin devam edebileceğini söylemiyor. Derelerden alınabilecek sularla ilgili 200 farklı metod vardır. Bunların hiçbirinde yüzde 10 can suyu yeterlidir denmez. Şöyle denir; yüzde 10 can suyu canlı yaşamının devamına uygun değildir. Yüzde 10-20 arası canlı yaşamı devam eder ama popülasyon kaybı olur. Yüzde 20-30 arası orta derecede bir ekosistemi ifade eder. 40-50-60 üzeri kademeli olarak iyi ekosistemi ifade eder” diye konuştu.
Arhavi’nin birikimi raporlaştırılacak
Okumuşoğlu’nun konuşmasının ardından Kuzey Ormanları Savunması’ndan Onur Akgül, Arhavi’nin başarılı mücadelesinin somutlaşıtırılması, herkese örnek olması adına raporlaştırılmasını önerdi. Akgül’ün ardından söz alan ADOKOP Sözcüsü Erdoğan Güler’in konuşması da bu önerinin önemini pekiştirir nitelikteydi. Güler, Kavak HES için yaklaşık bin defa bilgi edinme başvurusu olduğunu, 14 kez dava açıldığını, 100 bin tl civarında para harcandığını belirterek, “Buradaki süreç çok çetin, sancılı geçmiştir. Bir kazanım elde etmek için yapmadığımız şey kalmadı. Arkada sıkı çalışan bir atölye, önde, pratikte ise bu mücadeleyi yürüten arkadaşlarımız var. Bu gelecek nesillere aktarılması gereken bir deneyim. Yapılan itirazlar, hukuk fakültelerinde okutulacak konular içeriyor. İdari hukuk alanında Türkiye’de Arhavi kadar tecrbesi olan hiçbir birim yoktur. Şimdi Kamilet Vadisi’nin milli park olması için 35 bin imza topladk. Ayrıca bin civarında faks çektik. Kamilet’teki Taşlıkaya HES’in iptal edilmesi de başlı başına bir hukuk zaferidir. Aslanın midesinden çıkarılmıştır” diye konuştu.Tüm bu kazanımlarla birlikte sıkıntılar da yaşadıklarını blirten Güler, “Özellikle dostluklarımızda sıkıntılar yaşadık. MNG Arhavili ve Arhavi’de önemli miktarda destekçisi var. Akrabalarımızla, dostlarımızla konuşmaz olduk” dedi.
Dile gelen börekler çörekler
Güler’in konuşmasının ardından diğer ADOKOP üyeleri de tek tek çıkıp deneyimlerini paylaştı. Her konuşmacı ile birlikte direniş çadırı içerisinde döne döne yükselen bir sinerji oluştu. Arhavi’ye ilk kez gelen, buradaki insanları ilk kez tanıyanların gözlerinde ayrı bir ışık oluştuğunu gördük. “Ne güzel insanlar varmış burada!” cümlesiydi o ışığın anlattığı. Yemeğin üstüne gerçekleşen bu söyleşide başka yerde pek bulunamayacak türden bir bütünlük vardı. Sanki sihirli bir kulübeye girmiştik de az önce yediğimiz börekler-çörekler şimdi dile gelmiş bizimle konuşuyordu. Her bir börek-çörek yemeğin bütününe kendi katkısını anlatıyor ama en çok da o sofranın bir parçası olmaktan dolayı mutlu olduğunu anlatıyordu. Arada bir tanesi “Tekrar başlayan süreçlerden yorulduk” diyordu, bir başkası “Kuzenlerimizle, akrabalarımızla davalık olduk” diye ekliyordu ama artık birbirlerinden ayrılmayacak, tek başınalığın tatsızlığını bilen bireylerden oluşan bir bütün olmuşlardı.
Takım kimyası on numara
Arhavi Doğa Koruma Platformu’nun başarısına biraz yakından bakmak, çevre-ekoloji mücadelesi yürüten her oluşum için faydalı olacaktır. Her ne kadar onlar Yakup Okumuşoğlu için “Bizi sırtında taşıdı” dese de kendileri de ciddi bir emek harcıyorlar. Erdoğan Güler’in yukarıda anlattığı gibi idari boyutta sürekli takipteler. İşin hukuki kısmında Hasan Sıtkı Özkazanç’ın ciddi emekleri var. Eski bir gazeteci olan Şükran Özçakmak basın bültenlerini, basınla olan kısmını üstlenmiş durumda. Futbol tabiriyle konuşursak kadroda gençlerle yaşlılar arasında da ciddi bir uyum var. Saha içi liderliği ve herkesle kurduğu güçlü iletişimle Sevinç Alçiçek takım kaptanı gibi duruyor. Ahmet Alçiçek ise reklamlarda pillerini yarıştıran tavşanların en son ayakta kalanı gibi. Onu 90 dakikada hâlâ pres yaparken görebilirsiniz. Nazlı Demet Uyanık ve Akif Uyanık ise çift forvet gibi. Akif, dağıtıcı forvet; Demet ise Robin van Persie gibi bir imaj-yıldız. Ama unutmuyoruz tabiİ; en önemlisi saymadığımız isimlerle beraber onlar bir takım!
Birlikte yürümek
Gençlerle yaşlılar dedik; ki burası bence önemli. Bir yerde bir mücadeleyi yalnızca gençler yönettiğinde dışarıdan bakış “küçümseme hakkı”nı kullanıyor. “Bir grup genç” olarak bakılıyor oradakilere. Ancak amcalar, teyzeler de onlarla birlikte yürüdüğünde, kimse bunu yalnızca gençlerin hevesi olarak okuyamıyor. Bu bir algı durumu tabii ama algı da bu işin küçümsenmeyecek, önemli bir ayağı. Grup içinde dışlama, öteleme kalktığında dışarıdan da bu daha kolay kalkıyor. Bu yüzden bu ortaklık önemli. Dediğimiz, yinelediğimiz gibi Arhavi Doğa Koruma Platformu’nun bu takım kimyası her türlü mücadele için iyi bir örnek oluşturuyor. Onlar “atölye” dedikleri bölümde idari-hukuki boyutu ve basın ilişkilerini iyi bir şekilde yürütürken sahada da gençler ve yaşlılar bitmeyen enerjileriyle, yılgınlığa düşmeden birlikte yürüyor. Sonuçta akşam olduğunda “Direniş çadırı” dedikleri o sihirli kulübede dile gelen börekler çörekler, gözlerde “Burada ne güzel insanlar varmış” başlıklı bir ışıltıya dönüşüyor.
Fotoğraflar: © Erdem Şimşek