Ana SayfaKültür & SanatKitapAyça Erkol söyleşisi: Gelen misafir kim; avcı mı av mı yoksa bir...

Ayça Erkol söyleşisi: Gelen misafir kim; avcı mı av mı yoksa bir tanrıça mı?

-

Ayça Erkol ile Bir Kış Gecesi Misafiri odağında yapmış olduğum söyleşi hiç beklemediğimiz bir misafirin bir gece kapımızı çalmasıyla hiç beklenmedik noktalara katman katman ilerlediğimiz bir sohbetin gerçekleşmesiyle şekillendi. Misafir kim? Kendi kendimizin hem misafiri hem ev sahibi olabilir miyiz? Zıtlıklar, zıtlıkların uyumu ve kendi hayatımızın dip köşelerinde yaşayan misafirlerimiz tekinsizliklerimizin başat unsurları olabilir mi? Aslında çok iyi tanıyor olabilir miyiz O’nu, misafirimizi! Ayça Erkol ile insan olmanın, insan olmanın tüm fıtratlarının edebiyata yansımalarının, iyi-kötü tüm fıtratlarımızın edebi bir metin olarak  karşımıza çıktığında neler hissedebileceğimizin ayrıntılarını tüm samimiyetimizle konuşmuş olmanın mutluluğu ile paylaşıyorum.

Buyurun lütfen.

Aynur Kulak: Bir Kış Gecesi Misafiri kitabınız ile beraber üç  öykü kitabı ve Tomris Uyar’ın anlatıldığı Bir Adın Vardı Senin romanı ile beraber dört kitap. 2009’dan 2020’ye Ayça Erkol duygular ve hissiyatlar anlamında nereden nereye geldi? Temelde bu dünyaya açılan pencere ve Ayça Erkol’un bu pencereden dünyaya bakışı, dünyayı anlamaya çalışma ve anlatma isteği aynı olabilir ama değişen, dönüşen duygularımız, hissiyatlarımız da var, ne dersiniz?

Ayça Erkol: Merhaba. Biraz matematiksel olacak ama her insanın sabitleri ve değişkenleri olduğunu düşünüyorum. Bazı özelliklerimiz, düşüncelerimiz açısından “yedisinde neyse yetmişinde de o” sözü ne kadar yerindeyse bazı şeyler ise bir yıl içinde bile büyük değişikliğe uğrayabiliyor. Otuzlarımda daha kendiyle meşgul bir Ayça olduğumu söyleyebilirim. Hayata nereden bakıyorum, nereye gitmek istiyorum, bu konuda neden böyle hissettim, neden böyle düşündüm? Başka insanlara ait gözlemlerim de daha kişiseldi. Neden böyle davrandı, bu adamı ne ağlatır, bu kadın neye güler gibi. Kırklı yaşlarımda yazdıklarım ise biraz daha çevremde ve dünyada mesele ettiklerimle ilgili olmaya başladı. Hayvanlara ettiklerimiz, birbirimize yaptıklarımız, kadın olmak, insan olmak. İnsandan umut keselim mi, yoksa iyilik kazanacak mı gibi. Bu konuları yazmaya başladığımda da düşünüyordum, dert ediyordum elbette ama o yıllardaki öykülerime çok yansımadığını görürsünüz ya da bu konular biraz daha arka planda, öykülere destek görevi yapmaktadır. Son kitapta oldukça önde olan konuların daha eski öykülerde sadece gölge geçişler yaptığını söyleyebiliriz. Ancak sabitlerim de var. Kurguya ve belki de biraz eski usül anlatmaya olan merakım, ironi, anlattığım şeyler sertse bile melodrama kaçmamak, sade ama etkili bir dil kullanmaya özen göstermek benim sabitlerim.

Aynur Kulak: İlk üç kitabınız ile karşılaştırarak Bir Kış Gecesi Misafiri özelinde yorumlayacak olursam üzerine çok çalışılmış bir kitapla karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim ilk elden. Bunu kurgusal, dilsel, hikayelerdeki boşluklar, bir öyküde teknik anlamda olması gereken her neyse hepsi çok iyi ve yerli yerinde kullanılmış anlamında söylemiyorum. Bir Kış Gecesi Misafiri kitabında başka bir ruh, başka bir gölge, başka bir -kimsenin fark edip de, göremediği- göz var. Bir Kış Gecesi Misafiri’ni yazarken ki yolculuğunuz  nasıl gerçekleşti de böylesine güçlü duygularla sarmalandık? 

Ayça Erkol: Tüm öykü ve kitaplarıma özeniyorum, yeterince özenmediğim, pişiremediğimi düşündüğüm bir şeyi zaten okur karşısına çıkarmam. Ancak dediğiniz gibi Bir Kış Gecesi Misafiri beni de bugüne kadar en çok tatmin eden kitabım oldu. Sanırım kendi içinde tüm öykülerin tam bir bütünlük sağlaması ile yaptı bunu. Öyküler arasında anlatıcı, konu, üslup farkları var elbette, kast ettiğim bu değil. Ancak her öykünün minimum bir adet “sıkı bir derdi” var, bunlar hepimizin her gün karşılaştığı ve canını sıkan şeyler aynı zamanda. Sert konulara ya da zaman zaman sertleşen dile rağmen umut, mizah ve bir daha iyi bir dünyaya olan ümit de var. Objeler var, terlikler, tabaklar, kapılar var. Büyük bir vurdumduymazlık da var, saf çocuk neşesi de var. Kötülük bile olamayacak kadar bezgin ve katılaşmış duygular ve karakterler de var, yanlış giden şeyleri düzeltmek için ölümüne çabalayanlar da. Sanırım dikkatli okur tüm bunları bulup çıkarmaktan keyif aldı, zıtların uyumundan ve kendi hayatının çok içinden bir şeyleri görmeyi sevdi. Ben de ilk sorunuzun cevabında anlattığım kişisel yolculuğumu, daha cesur ve sansürsüz bir şekilde öykülere yansıtmayı başardım diye düşünüyorum.

Aynur Kulak: Kitabın ilk öyküsü; İki Çiçek Bir Ardıç Kuşu, imgesel tarafları çok güçlü bir öykü olarak karşımıza çıkıyor. Öyküde görmediğimiz karakterler yanında gördüklerimiz, diyaloglarına ve duygularına şahitlik ettiğimiz çocuk, baba ve babaanne karakterleri var. Babaannenin terliğindeki iki çiçek bir ardıç kuşu işlemesi hakikaten de dikkat dağıtıcı; “Ayaklarla birlikte onlar da sallanıyordu. Dikkat dağıtan, iç gıcıklayan hareketler.” Sürekli iki çiçek bir ardıç kuşu eşliğinde babaanneye odaklanıyoruz. Hatta halanın bir kadınla olan ilişkisi bile toplumsal normlarımız, ön yargılarımız düşünüldüğünde öykünün arka planında kalabiliyor. İmgeler (ister kişi olsun bu, ister terlikte bir nakış) bazen kafamızı karıştırıyor, dikkatimizi dağıtıyor asıl görmemiz gerekeni bulanıklaştırıyor, engelliyor diyebilir miyiz? Mesela baba karakterini. Mesela çocuğu. Mesela aile kavramını, ailenin kendisini!

Ayça Erkol: Evet kesinlikle diyebiliriz. Biz bazen detayda, ritüellerde, objelerde kaybolmayı seven bir toplumuz. Bunu bazen bilinçli bazen bilinçsiz yaptığımızı düşünüyorum. Televizyondaki tartışma programlarına bakın, ne demek istediğimi anlarsınız. Koca koca uzmanlar öyle çok asıl konunun etrafında dolanır, detayda kaybolur, laf salatası ve safsata yapar ki üç saatin sonunda ne izledim ben dersiniz. İmgelerden ziyade gelenek olarak kabul ettiklerimiz, soyut düşüncenin ne aile ne de eğitim sisteminde pek önemsenmemesi bunu doğuruyor diye düşünüyorum. Bunun sonucunda öze değil, imgelere takılıyoruz sanırım, yani biraz gönüllü biraz şuursuz girdiğimiz bir yol bu.

Aynur Kulak: İkinci öykü Saklambaç  ile beraber ruhumuzun kapılarını tekinsiz olmayan duygular, düşünceler çalmaya başlıyor: “Çocuk şamatasını, ağız şapırdatarak yemek yenmesini, kornaları sevmiyorum.” Saklambaç öyküsü insana dair o “kötü fıtratı”  ortaya çıkaran yapısıyla aslında okumamız gereken bir öykü sanki, ne dersiniz?  Tabii ki son tahlilde çocuğun başına gelen o şeyde (kaza diyemiyorum, talihsiz olay diyemiyorum) bizi o olaya götüren tüm tekinsiz duygular, düşünceler de önemli fakat bu öykünün gücü bizi bize, özellikle de fıtratımızdan gelen kötülük duygularımızı bize göstermesi açısından çok önemli. Çünkü hepimiz içimizdeki kötülük duygusuyla çocukların kulağına onların içine korku salacak şeyler fısıldamaz mıyız? Sadece öyküler de mi olur tüm bu tekinsizlikler, trajediler vs…? “Birkaç gündür kendi türümden ne zaman nefret etmeye başladığımı bulmaya çalışıyorum. Bu kadar kuvvetli yoğun bir duygu bir anda oluşamaz.” Saklambaç içeride, ta derinlerde, diplerde yaşayan kötülüğü bize olduğu gibi göstermesi, saklamaması, bizimle saklambaç oynamaması, içimizdeki kötülüğü bir şekilde sobeliyor olması ile okunması gereken bir öykü desem, ne dersiniz?

Ayça Erkol: Saklambaç benim için de çok enteresan bir öykü. Yine Türkiye’de herkeste olmak zorunda diye peşin kabulle yola çıktığımız şeylerden biri çocuk sevgisi. İnsanımızın büyük çoğunluğu “her insan çocukları sevmelidir ve tıbben bir engeli yoksa çocuk yapmalıdır” kabulünden yola çıkar ve çoğu zaman diğer insanlar üzerinde bu kabulünü bir baskı aracı olarak kullanır. Ne zaman evleneceksin? Ne zaman çocuk yapacaksın? Ne zaman ikinci çocuğu yapacaksın? Her peşin kabul ve baskı aracı gibi, bu hale geldiğinde “çocuk konusu” beni rahatsız eden şeylerden biri. Öyle bir insan olsa ki çocuk sevmeyi ve çocuk sahibi olmak istemeyi bir kenara bırakın, çocuklar hiç umurunda olmasa, yalandan konu komşunun çocuğunu sevme zahmetine bile katlanmasa, bu nasıl bir insan olurdu diye düşünerek yola çıktım. Çocuk sahibi olmak istememekle, gözünüzün önünde bir çocuk ölse yardım etmeyecek kadar insanlıktan çıkmak arasında dağlar kadar fark var elbette. Ancak çıkış noktası ile varış noktası farkı açısından beni bile şaşırtan bir öykü oldu. Yazdıkça öykü ve karakter başka bir şeye büründü. İzole, her şeyden elini ayağını çekmiş, insanlığa küsmüş, hatta insanlığa müthiş öfkeli bir karakter çıktı ortaya. İnsanlığa böylesine kızgın birinin, onun devamı için şart olan çocuklara sevgi beslemesini beklemek abes bir hal aldı derken. Genellikle saf kötülük diye değerlendirildi öykü karakteri, ben saf umursamazlık derdim. Çocuğu öldürmek için bir plan yapsa, onu adım adım uygulasa bu saf kötülük olurdu ama gözünün önünde bir insan, bir çocuk ölüyor ve kılı bile kıpırdamıyor, o kitabının ve huzurunun derdinde. Bu saf umursamazlıktır ve o haliyle kötülüğün bile ötesinde bir duygudur. Kötü diye adlandırdığımız biri bile iyi edimlerde bulunabilir ya da pişmanlık gösterebilir, bu adam o noktayı çoktan geçmiş.

Aynur Kulak: Alaın Delon öyküsü. Artık sarıp sarmalandığımız kötülük duygusuyla burun burunayız. Öykünün ilk cümlesi; “O sene kötülük hiç beklenmedik yerden geldi. Bizden.” Alain Delon hem bizi bize anlatan (Saklambaç öyküsünde olduğu gibi) hem de en masum kişiler olsak da kötülüğün gelip bizi nasıl bulduğunu, nasıl içimize yerleştiğini anlatan bir öykü. Henüz ilk gençlik yıllarını yaşayan karakterler ile sokağa çıkıyoruz. İsmi Alaın Delon olan bir köpek de var yanımızda. Alain Delon, Alaın Delon’u sahiplenen gençler ve Hakan. “Alain Delon’un yanlış kişiyi ısırdığı doğruydu.” Alaın Delon ilk etapta tam anlamıyla bir ironi öyküsü desem, ne dersiniz? İyilik, kötülük, şiddet, acı, acıma duygusu, koruma duygusu, intikam duygusu nereden bakarsak bakalım -aynı insanın doğal yapısında, fıtratında olduğu gibi- bir ironiler silsilesi diyebilir miyiz bu öykü için. Mesela Saklambaç öyküsündeki Buse için neden başına böyle bir şey geldi ki, olmadı şimdi böyle derken, (Bizdeki kötülüğün nedenselliklerini ortaya çıkarmak adına) buradaki çocukların Hakan’a yaptıkları için oldu mu şimdi, bu da nerden çıktı diyemiyoruz. Hakansız bir dünya, şiddetsiz bir dünya mümkün değil sanırım, asıl rahatsızlık veren konu bu olabilir mi, ne dersiniz?  

Ayça Erkol: Herkes Hakan’ın bunu hak ettiğini düşündü çünkü. Karaktere sempatiyle yaklaşmayı deneyen okurlar oldu. Annesini gördük, kim bilir o da neler yaşadı da bu hale geldi dedi söyleşilerden birinde bir okurum. Evet, kuvvetle muhtemel öyle. Tam ne yaşadığını ben de bilmiyorum, çok normal bir aile yapısından gelmiyor, tuzu kuru bir karakter değil, her zorba gibi zorbalık gördüğünü varsayabiliriz elbette ama bu çok da önemli değil. Öykü kesiti verir, bu roman değil. Ben dönüp Hakan’ın o noktaya nasıl geldiğini sayfalarca anlatırsam bu öykü olmaktan çıkar. Saklambaç’taki Buse masum, küçücük bir çocuk. Başına geleni kesinlikle hak etmiyor, aynı şeyi Hakan için söyleyebilir miyiz? Sanırım sizin de arkanıza yaslanıp soğukkanlılıkta okumanıza neden olan şey gerçek hayatta göremediğimiz adaletin yerini bulduğunu ve içten içe Hakan’ın bunu hak ettiğini düşünmemiz.

Aynur Kulak: Kitaba da adını veren Bir Kış Gecesi Misafiri. Bu öykünü başlıklar halinde yedi bölümden oluşuyor. Öyküyü neden Misafir bölümüyle, misafirin gelişiyle başlatmadınız Ayça Hanım? Ördek Avcısı hikayesinin tamamını, daha sonra da, öykünün içinden geçirebilirdiniz. Ökkeş hikayesinde olduğu gibi ya da Poli Tika’cıda. Önce Suna’nın hikayesini anlattınız bize Ördek Avcısı ile sonra Misafir ile bir ailenin kapısını çaldınız. Neden? Avlamak istediğiniz şeyden dolayı dikkatimizi başka yöne çekmiş olabilir misiniz? Mesela aniden gelen yabancı biri, kadim hikayeler, Dickens, irili ufaklı, büyüklü küçüklü katmanlar, karakterler, bir aile, çocuklar derken neyi kaçırıyoruz veya gerçekte neyi göremiyoruz? Suna’nın anlamının “erkek ördek” olmasının hikayeyi nasıl tel tel döktüğünü, lezzetlendirdiğini yazmadan geçmeyeceğim. “Aklımdan yine tuhaf sözler, ifadeler geçmeye başlamıştı, benim olmayacak kadar yabancı, teatral ve yapmacık ama sadece benim olabilecek kadar tanıdık.” Misafir kim? Bu tanrı da kim, demek istiyorum ama sorunu çok da dışarıdan gelip kapımızı çalan Misafir’de mi aramalıyız mesela veya tüm aradığımız cevaplar O’nda mı, dışarıda mı?  Dikkatimiz bunca dağınık, dışarıda, bizden uzakta olduğu için mi, kendimizi en avcı hissettiğimiz anlarda av ya da Suna gibi hiçbir günahımız yokken normların, yasakların, dikte edilmelerin, biçilen rollerin dikkat dağınıklığı dünyasında av olabiliyoruz? Bir Kış Gecesi Masalı’na neden Misafir ile başlamadınız?

Ayça Erkol: Misafir’in o eve neden geldiğini göstererek başlamayı tercih ettim. İlk anda bu bağlantı hemen kurulamıyor elbette ama sona doğru kurulacağı kreşendo noktasına kadar bu adımlarla örmeyi tercih ettim. Cinayetle açmanın daha çarpıcı ve merak uyandırıcı bir giriş olduğunu düşündüm. Satranç gibi, iyi bir oyunu farklı hamlelerle açabilirsiniz, yine de nihai amacınız değişmez.

Aslında hiçbir şeyi kaçırmıyorsunuz, her şeyi görüyorsunuz. Bence Saklambaç tekinsiz bir öykü değil, Bir Kış Gecesi Misafiri ise tekinsiz bir öykü. Sıcacık bir dağ evi, tatlı bir aile, yeni yıl, börekler ve şömine ateşi ilk anda gördüklerimiz ama dışarda bir yerde bir katil var, eve doğaüstü bir misafir geliyor ve TV’deki haberler ya da Misafir’in masalları sayesinde görüyoruz ki o diyarda saçmasapan ve tekin olmayan başka şeyler oluyor. Bunların çoğu da bizim hayatımızda gerçekten oluyorlar. Gerçekten Noel Baba bıçaklamak için çatıya çıkan bir vatandaşımız var mesela, genç kızlarımız gerçekten öldürülüyor. Ne yazık ki gülüp geçtiğmiz ya da normalleşen şeyler öyle saçma ve öyle korkunç ki sadece doğaüstü bir atmosfer belki onları kabul edilebilir hale getirir. Tamamen mantıklı, Newton fizik kurallarının işlediği bir evrende bunların olmaması gerekir. Orada bir Dickens ortamı, hayaletler, Tanrıçalar devreye giriyor. Böyle katiller ve politikacılar var olabiliyorsa, onlar neden olmasın?

Av ve avcı da yer değiştirebilen kavramlar. Gerçek hayatta da öyle, metaforik olarak da öyledir, hakikaten av sırasında bile öyledir. Geyik vurmak için yola çıkıp bir ayının saldırısına uğrayabilirsiniz. Sizin de dediğiniz gibi av ve avcının sürekli yer değiştirdiği bir uzun öykü bu. Ördek Avcısı kadınları öldürüyor ama kuvvetle muhtemel bir Tanrıça’ya av olacak. Noel Baba avlamak için dama çıkan arkadaş avlanıyor. Politikanın ne kadar kaygan bir zemin olduğunu hatırlatmaya gerek var mı? Kimse sonsuza kadar iktidarda kalmaz ve en acımasız rakiplerinin bir seçimde kendilerini “avlaması” ile gerçekleşen vedaları genellikle can sıkıcıdır.

Aynur Kulak: Çay Saati öyküsünde Eren’in bir pasta tabağındaki figürleri hikayeleştirmesindeki hayal gücünü mü konuşmamız gerekiyor yoksa Ceren’in “Bacağına ne oldu?” sorusuna Eren’in verdiği “Çocuk felci geçirmişim.” cevabına istinaden aralarında oluşan dupduru bağı mı? Ya da Esat öyküsünde Esat’ın yiyeniyle kurduğu dupduru bağı mı?  Dünya içinde dünyanın tüm sistemine ve düzenine uzak olmak bu karakterle can buluyor, ne dersiniz? Ceren’in ve Eren’in henüz çocuk olduğunu düşünürsek, Esat’ın özellikle küçüklüğünün anlatıldığı, öyküyü anlatan yiyenin küçük olmak, büyük olmak algısının yaş aldıkça nasıl farklı boyutlara taşındığını böyle bir dünya içinde onların hikayesini farklı ve dupduru yapıyor ve çocuklukta oluşan bu fark aslında büyüdükçe de kapanmıyor bazı insanlar için ne dersiniz?

Aynur Kulak: Ceren ve Eren de, Esat’ın yeğeni de büyümenin eşiğindeler. Hâlâ ilişkilerinde saf ve duru, sözlerinde direkt ve hesapsızlar ama yetişkinlik dünyasına da adım atmak üzereler, o yüzden farkındalıkları yüksek, artık aşık olabilecek, aşk uğruna hikaye yazabilecek yaştalar. Çocukluğun o ara döneminin enteresan olduğunu düşünüyorum. Daha küçük bir çocuk kadar saf değil ama yetişkinler kadar da fettan değil. Bu dönemdeki çocukların iyi birer anlatıcı ve öykü taşıyıcısı olduğuna inanıyorum.

Ayça Erkol: Öyküleriniz bana Saki’nin (Hector H. Munro) çocuk öykülerini, mesela Masalcı Amca’sını; Flannery’i O’Connor’ın Her Çıkışın Bir İnişi Vardır öyküsünü hatırlatsa da, bu öykülerde olduğu gibi sizin öykülerinizde de tedirginlikler, tekinsizlikler söz konusu olsa da sizin öykülerinizde çocuklardan kaynaklı değil, yetişkinlerden kaynaklı tekinsizlik durumları mevzuu bahis. Yetişkinler ve çocuklar. Bu eşik niye bu kadar zorlu, zor  geçilen, zor atlatılan bir yer? Çocuklar için hayatları ile ilgili ilk öğretici darbeler niye yetişkinlerden gelir ve aslında neden en tanıdıklarından gelir hep?

Ayça Erkol: Doğru ancak yetişkin olmak da kolay değil. Diğer yetişkinlere, çocuklara ve hayvanlara karşı sorumlu olup da bu sorumluluğunuzu yerine getirememek de hiç kolay değil. Öldürülen her kız kardeşimde, çocuklara yapılan her kötülükte, tamamen masum ve bizim insafımızda olan hayvanlara edilen her işkencede ben şahsen yeterince bir şeyler yapamıyor, olanı durduramıyor olmanın yükünü çok ağır hissediyorum artık. Dediğiniz ve şu ana kadar konuştuğumuz gibi ortam tekinsiz (gerçek ortamımızdan bahsediyorum) ve masumlar çok ağır bedel ödüyor. Bu geçiş nasıl kolay olsun ki?

Aynur Kulak: Şiddet; kadına, çocuğa, erkeğe ayırmaksızın şiddetin kendisini; cinsellik; toplumsal cinsiyet rolleri ve normları olmaksızın, gözetmeksizin, kadın-erkek ayırmaksızın  cinselliğin kendisini; insan olmak; kadın-erkek-çocuk ayırmaksızın iyi olmak veya kötü olmanın kendisini konuşmak isterim sizinle.  Çok fazla ayrıştırdığımız, kategorize ettiğimiz, yaftaladığımız, ötekileştirmeyi çok sevdiğimiz için kavramların nedensellikleri üzerine konuşamıyoruz sanki, ne dersiniz? Şiddetin kendisini ve varlığını nasıl sürdürdüğünü atlıyoruz mesela;  şiddet nedir? Aynı şekilde cinsellik; sürekli toplumsal cinsiyet normları ve rolleri üzerinden tartışma masasına yatırıyoruz cinselliği erkek ve kadın cinsi üzerinden fakat tek başına yaşamsal olarak ne kadar değerli bir şey olduğunun farkında mıyız? Henüz cinselliğin yaşamsal arzularımızı nasıl yönlendirdiğini bilmeden eşcinselliği konuşuyor olmak… ne dersiniz? Ve insan olarak bizimle beraber dünyaya zuhur eden iyilik ve kötülük fıtratlarımız. İnsan olmanın en ateşleyici ve yaşamsal fıtratı ne diye sorsam size; iyilik mi, kötülük mü? Bir de tüm bu konu başlıklarını düşünerek (Şiddet-cinsellik-İnsan Olmak) Tanrı’yı kadın olarak misafir etmeyi de konuşmak isterim sizinle.

Ayça Erkol: Bizim coğrafyada cinsellikle barışık olmama, tabu olması ama kapılı kapılar ardında her türlü şeyin yaşanması, ikiyüzlülüğümüz.. bunlar çok konuşuldu, üzerine farklı söyleyeceğim bir şey yok açıkçası, öykülerimde düşüncelerimin izlerini de görüyorsunuz zaten.

İyilik, kötülük meselesine gelince. Kafa yorduğum konular tabii ki. Her insanda ikisinin de olduğunu düşünüyorum. Ağırlığı nereye veriyorsanız, hangisini besliyorsanız onu büyütüyorsunuz. Elinizde olmayan şeyler de var elbette. Genetik, çevreniz, hormonlarınızın ani değişimi. Bilim ilerledikçe çok enteresan tartışmalar çıkıyor ortaya. Daha bencil ve kötü diye adlandıracağımız kişilerin amigdala boyları daha verici, paylaşımcı insanlardan farklı mesela. Alain Delon’daki Hakan gibi. Bu çocuk amigdala boyundan sorumlu mu?  Ya da çevre faktörü sorumlu olsun. Diyelim evde çocukken tecavüze uğruyordu, o yüzden o da büyüyünce hayvanlara tecavüz etmeye başladı. Şimdi Hakan kötü mü? Böyle bir girişle Hakan’ı size tanıtsam, o zaman bizim çocuklar ve yaptıkları kötülük olacak mı? Belki de Alain Delon da ısıran bir köpek olduğu için kötü! Sanırım daha çok iyilik ve kötülüğün birbiri içine girdiği, dönüştüğü, net olarak ayrılmadığı (çoğunlukla öyle değil mi?) durum ve konular ilgimi çekiyor. Bir kötülüğü cezalandırmak için yapılan şey de kötülük müdür? Kötülük ve iyilik var mı, yoksa bizim her şeyi dualite olarak algılayan kısıtlı beynimizin oyunu mu hepsi  tartışmasına kadar gider bu. Ancak daha genel kabul görmüş, siyah beyaz anlamına dönersek de, içimdeki umudu yaşatmayı, daha aydınlık olan tarafın ağır basacağına inanmayı seviyorum, Ayça olarak da kendi çapımda bunun için çabalıyorum diyelim ve bu zor konuyu kapatalım.

Tanrı’yı kadın olarak misafir etmek konusuna gelince. Evet, Misafir bir insanüstü. Bildiğimiz anlamda Tanrı değil tabii elbette. Üç Tanrı’lı dinlerden önce dişi olanın göklerde de daha makbul bir yerde olduğunu biliyoruz. Yunan mitolojisinde de evet bir Zeus gerçeği vardır ama Hera’dan ödü kopar, yaptıklarını nasıl saklayacağını bilemez. Kadının ikinci sınıfa indirgendiği, öldürüldüğü, işkence gördüğü bir ortama dişi bir ilahi kurtarıcının/ruhun daha uygun düştüğünü düşündüm.

Aynur Kulak: Bir Kış Gecesi Misafiri. Dönüp tekrar tekrar okuduğum öykülerin başında geliyor. Bunun çeşitli sebepleri var tabii ama çok belirgin kurgu yapmaktansa hikayeyi anlatmak, oradaki durumu anlatmak daha önemli gibi geldi bana sizin için. Parçadan bütüne gidiyim, bütünü parçalayayım sonra birleştireyim gibi bir hikaye aktarımı ile karşı karşıya değiliz. Ne dersiniz? Çokça konuşulan, çokça sorular sorulan edebi metinlerdeki kurgu meselesine nasıl bakıyorsunuz? 

Ayça Erkol: Bu uzun öyküde daha kalıplı bir kurgum var. Daha az sayıda karakterin, daha sınırlı bir mekanda ve durumdaki hallerini anlatmaktansa, birbirleriyle ilişkili çoklu karakterlerin daha geniş zaman ve mekana yayılan parçalarının toplamından oluşan bir kurgusu var bu öykünün.

Kurguda tabularım yok, yeterince gerçeklikten beslenmeli, yeterince de kurgu olmalı. Tek söyleyeceğim Bir Kış Gecesi Misafiri gibi öykülerde kurgunun doğal olarak çok önem kazandığı ve daha fazla üzerinde çalışmam ve prova yapmam gerektiği .

Aynur Kulak: Öykülerdeki dil de nasıl bir öykü anlatıyorsanız ona göre şekilleniyor. Mesela Alain Delon’da sokak jargonu, küfür söz konusuyken, Bir Kış Gecesi Misafiri’nde Ördek Avcısı bölümünün Suna’nın olduğu kısmında gayet düzgün ve ne söylediğini bilen bir şehirli dil, Ördek Avcısı’nın olduğu kısımda bambaşka bir yabani dil; Misafirin olduğu kısımda daha teatral dil gibi. Anlatıma çok güçlü bir desteği oluyor bu durumun o yüzden tercih ediyorum mu dersiniz yoksa kendiliğinden gelişiyor zaten ben de çok müdahale etmiyorum mu dersiniz?  Dil’in kaba göre şekil alıyor olması tam da dilin en önemli özelliği diyebilir miyiz?

Ayça Erkol: Anlatıma katkısı olduğuna inandığım noktada farklılaştırıyorum, evet. Özellikle diyaloğa yer verdiğim metinlerde böyle de olmak zorunda. Misafir’in dili ve üslubu aslında bize kim (ya da ne) olduğu ile ilgil ipuçları veriyor. Geldiğimiz çevre, yaşımız, cinsiyetimiz gerçek hayatta nasıl kullandığımız dili etkiliyor ve farklılaştırıyorsa kurguda da öyle olmalı.

Ayça Erkol: Pandemi döneminde bir buçuk yıla doğru yaklaşıyoruz. Çocuklar için de yetişkinler için de her şeyin düzü tersine döndü. Ya da belki de hep öyleydi de pandemi bunu daha belirgin hale getirdi, farkında değildik. Yetişkinler için de çocuklar için de neler olup bitecek, nasıl günler bekliyor bizleri? Nasıl öyküler okuruz mesela bu günlere dair? Sizin metinlerinizi nasıl etkiler bu durum?

Pandemi kadar keskin bir virajla karşılaşmasaydık bile bizi benzer meseleler bekliyordu ve “yeni normal”de de bekleyecek. Kabul edelim ki toplumsal gerçekçilik yıllarının meselelerinin ötesinde ve daha acil bazı meseleler var ilgilenmemiz gereken. Elbette gelir dağılımı, sınıflar, çocuklar, işçiler, kadınlar meselemiz olmaya devam edecek ve olmalı da ancak daha fazla gözümüzü kapatamayacağımız başka bir mesele var; dünya ölüyor! Biz bunu daha yüzlerce yıl sonra olacağını, bizden sonranın da tufan olduğunu düşünüyorduk itiraf edelim. Hayır, öyle değil. Buzullar erimeye devam ettiğinde, her gün onlarca diğer türü yok etmeye devam ettiğimizde daha ne virüslerle karşılaşacağız, bilmiyorum. Belki yirmi yıl içinde sahil şeritlerinde yaşayamayacağız, bir yirmi yıl sonra gıda ve su bulamayacağız. Elbette edebiyat bu konularla ilgilenecek ve ilgilenmeli de. Distopya alt türü diye baktığımız şey, şimdi, burada, size, bana oluyor ve olmaya devam edecek. Ben Mars’a koloni haberlerini heyecanla ancak umutsuzlukla da takip ediyorum. Aynı kafa ve davranış modelleri ile oraya yerleşsek ne olacak? Cehennemimizi mekiğe koyup yanımızda taşıyacağız sadece, bir sonraki gezegen de batana kadar rahatız, öyle mi? Sanat ve edebiyat elbette bu konulara daha yakından bakacak, bu konuda yazılan metinler de daha gerçekçi olacak, fantazi ya da distopik olarak adlandırılmayacaklar. Mutlaka ben de, öykülerim de, dilim de bundan nasibini alacaktır, bakalım ortaya neler çıkacak, henüz ben de tam bilmiyorum.

\n

Ay\u00e7a Erkol ile Bir K\u0131\u015f Gecesi Misafiri oda\u011f\u0131nda yapm\u0131\u015f oldu\u011fum s\u00f6yle\u015fi hi\u00e7 beklemedi\u011fimiz bir misafirin bir gece kap\u0131m\u0131z\u0131 \u00e7almas\u0131yla hi\u00e7 beklenmedik noktalara katman katman ilerledi\u011fimiz bir sohbetin ger\u00e7ekle\u015fmesiyle \u015fekillendi. Misafir kim? Kendi kendimizin hem misafiri hem ev sahibi olabilir miyiz? Z\u0131tl\u0131klar, z\u0131tl\u0131klar\u0131n uyumu ve kendi hayat\u0131m\u0131z\u0131n dip k\u00f6\u015felerinde ya\u015fayan misafirlerimiz tekinsizliklerimizin ba\u015fat unsurlar\u0131 olabilir mi? Asl\u0131nda \u00e7ok iyi tan\u0131yor olabilir miyiz O\u2019nu, misafirimizi! Ay\u00e7a Erkol ile insan olman\u0131n, insan olman\u0131n t\u00fcm f\u0131tratlar\u0131n\u0131n edebiyata yans\u0131malar\u0131n\u0131n, iyi-k\u00f6t\u00fc t\u00fcm f\u0131tratlar\u0131m\u0131z\u0131n edebi bir metin olarak  kar\u015f\u0131m\u0131za \u00e7\u0131kt\u0131\u011f\u0131nda neler hissedebilece\u011fimizin ayr\u0131nt\u0131lar\u0131n\u0131 t\u00fcm samimiyetimizle konu\u015fmu\u015f olman\u0131n mutlulu\u011fu ile payla\u015f\u0131yorum.<\/strong><\/p>\n\n\n\n

Buyurun l\u00fctfen.<\/strong><\/p>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> Bir K\u0131\u015f Gecesi Misafiri<\/strong> kitab\u0131n\u0131z ile beraber \u00fc\u00e7  \u00f6yk\u00fc kitab\u0131 ve Tomris Uyar\u2019\u0131n anlat\u0131ld\u0131\u011f\u0131 Bir Ad\u0131n Vard\u0131 Senin<\/em> roman\u0131 ile beraber d\u00f6rt kitap. 2009\u2019dan 2020\u2019ye Ay\u00e7a Erkol duygular ve hissiyatlar anlam\u0131nda nereden nereye geldi? Temelde bu d\u00fcnyaya a\u00e7\u0131lan pencere ve Ay\u00e7a Erkol\u2019un bu pencereden d\u00fcnyaya bak\u0131\u015f\u0131, d\u00fcnyay\u0131 anlamaya \u00e7al\u0131\u015fma ve anlatma iste\u011fi ayn\u0131 olabilir ama de\u011fi\u015fen, d\u00f6n\u00fc\u015fen duygular\u0131m\u0131z, hissiyatlar\u0131m\u0131z da var, ne dersiniz?<\/p>\n\n\n\n

Ay\u00e7a Erkol:<\/strong> Merhaba. Biraz matematiksel olacak ama her insan\u0131n sabitleri ve de\u011fi\u015fkenleri oldu\u011funu d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum. Baz\u0131 \u00f6zelliklerimiz, d\u00fc\u015f\u00fcncelerimiz a\u00e7\u0131s\u0131ndan \u201cyedisinde neyse yetmi\u015finde de o\u201d s\u00f6z\u00fc ne kadar yerindeyse baz\u0131 \u015feyler ise bir y\u0131l i\u00e7inde bile b\u00fcy\u00fck de\u011fi\u015fikli\u011fe u\u011frayabiliyor. Otuzlar\u0131mda daha kendiyle me\u015fgul bir Ay\u00e7a oldu\u011fumu s\u00f6yleyebilirim. Hayata nereden bak\u0131yorum, nereye gitmek istiyorum, bu konuda neden b\u00f6yle hissettim, neden b\u00f6yle d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fcm? Ba\u015fka insanlara ait g\u00f6zlemlerim de daha ki\u015fiseldi. Neden b\u00f6yle davrand\u0131, bu adam\u0131 ne a\u011flat\u0131r, bu kad\u0131n neye g\u00fcler gibi. K\u0131rkl\u0131 ya\u015flar\u0131mda yazd\u0131klar\u0131m ise biraz daha \u00e7evremde ve d\u00fcnyada mesele ettiklerimle ilgili olmaya ba\u015flad\u0131. Hayvanlara ettiklerimiz, birbirimize yapt\u0131klar\u0131m\u0131z, kad\u0131n olmak, insan olmak. \u0130nsandan umut keselim mi, yoksa iyilik kazanacak m\u0131 gibi. Bu konular\u0131 yazmaya ba\u015flad\u0131\u011f\u0131mda da d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyordum, dert ediyordum elbette ama o y\u0131llardaki \u00f6yk\u00fclerime \u00e7ok yans\u0131mad\u0131\u011f\u0131n\u0131 g\u00f6r\u00fcrs\u00fcn\u00fcz ya da bu konular biraz daha arka planda, \u00f6yk\u00fclere destek g\u00f6revi yapmaktad\u0131r. Son kitapta olduk\u00e7a \u00f6nde olan konular\u0131n daha eski \u00f6yk\u00fclerde sadece g\u00f6lge ge\u00e7i\u015fler yapt\u0131\u011f\u0131n\u0131 s\u00f6yleyebiliriz. Ancak sabitlerim de var. Kurguya ve belki de biraz eski us\u00fcl anlatmaya olan merak\u0131m, ironi, anlatt\u0131\u011f\u0131m \u015feyler sertse bile melodrama ka\u00e7mamak, sade ama etkili bir dil kullanmaya \u00f6zen g\u00f6stermek benim sabitlerim.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> \u0130lk \u00fc\u00e7 kitab\u0131n\u0131z ile kar\u015f\u0131la\u015ft\u0131rarak Bir K\u0131\u015f Gecesi Misafiri<\/strong> \u00f6zelinde yorumlayacak olursam \u00fczerine \u00e7ok \u00e7al\u0131\u015f\u0131lm\u0131\u015f bir kitapla kar\u015f\u0131 kar\u015f\u0131ya oldu\u011fumuzu s\u00f6yleyebilirim ilk elden. Bunu kurgusal, dilsel, hikayelerdeki bo\u015fluklar, bir \u00f6yk\u00fcde teknik anlamda olmas\u0131 gereken her neyse hepsi \u00e7ok iyi ve yerli yerinde kullan\u0131lm\u0131\u015f anlam\u0131nda s\u00f6ylemiyorum. Bir K\u0131\u015f Gecesi Misafiri kitab\u0131nda ba\u015fka bir ruh, ba\u015fka bir g\u00f6lge, ba\u015fka bir -kimsenin fark edip de, g\u00f6remedi\u011fi- g\u00f6z var. Bir K\u0131\u015f Gecesi Misafiri\u2019ni yazarken ki yolculu\u011funuz  nas\u0131l ger\u00e7ekle\u015fti de b\u00f6ylesine g\u00fc\u00e7l\u00fc duygularla sarmaland\u0131k? <\/p>\n\n\n\n

Ay\u00e7a Erkol<\/strong>: T\u00fcm \u00f6yk\u00fc ve kitaplar\u0131ma \u00f6zeniyorum, yeterince \u00f6zenmedi\u011fim, pi\u015firemedi\u011fimi d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fc\u011f\u00fcm bir \u015feyi zaten okur kar\u015f\u0131s\u0131na \u00e7\u0131karmam. Ancak dedi\u011finiz gibi Bir K\u0131\u015f Gecesi Misafiri beni de bug\u00fcne kadar en \u00e7ok tatmin eden kitab\u0131m oldu. San\u0131r\u0131m kendi i\u00e7inde t\u00fcm \u00f6yk\u00fclerin tam bir b\u00fct\u00fcnl\u00fck sa\u011flamas\u0131 ile yapt\u0131 bunu. \u00d6yk\u00fcler aras\u0131nda anlat\u0131c\u0131, konu, \u00fcslup farklar\u0131 var elbette, kast etti\u011fim bu de\u011fil. Ancak her \u00f6yk\u00fcn\u00fcn minimum bir adet \u201cs\u0131k\u0131 bir derdi\u201d var, bunlar hepimizin her g\u00fcn kar\u015f\u0131la\u015ft\u0131\u011f\u0131 ve can\u0131n\u0131 s\u0131kan \u015feyler ayn\u0131 zamanda. Sert konulara ya da zaman zaman sertle\u015fen dile ra\u011fmen umut, mizah ve bir daha iyi bir d\u00fcnyaya olan \u00fcmit de var. Objeler var, terlikler, tabaklar, kap\u0131lar var. B\u00fcy\u00fck bir vurdumduymazl\u0131k da var, saf \u00e7ocuk ne\u015fesi de var. K\u00f6t\u00fcl\u00fck bile olamayacak kadar bezgin ve kat\u0131la\u015fm\u0131\u015f duygular ve karakterler de var, yanl\u0131\u015f giden \u015feyleri d\u00fczeltmek i\u00e7in \u00f6l\u00fcm\u00fcne \u00e7abalayanlar da. San\u0131r\u0131m dikkatli okur t\u00fcm bunlar\u0131 bulup \u00e7\u0131karmaktan keyif ald\u0131, z\u0131tlar\u0131n uyumundan ve kendi hayat\u0131n\u0131n \u00e7ok i\u00e7inden bir \u015feyleri g\u00f6rmeyi sevdi. Ben de ilk sorunuzun cevab\u0131nda anlatt\u0131\u011f\u0131m ki\u015fisel yolculu\u011fumu, daha cesur ve sans\u00fcrs\u00fcz bir \u015fekilde \u00f6yk\u00fclere yans\u0131tmay\u0131 ba\u015fard\u0131m diye d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum.<\/p>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> Kitab\u0131n ilk \u00f6yk\u00fcs\u00fc; \u0130ki \u00c7i\u00e7ek Bir Ard\u0131\u00e7 Ku\u015fu<\/em>, imgesel taraflar\u0131 \u00e7ok g\u00fc\u00e7l\u00fc bir \u00f6yk\u00fc olarak kar\u015f\u0131m\u0131za \u00e7\u0131k\u0131yor. \u00d6yk\u00fcde g\u00f6rmedi\u011fimiz karakterler yan\u0131nda g\u00f6rd\u00fcklerimiz, diyaloglar\u0131na ve duygular\u0131na \u015fahitlik etti\u011fimiz \u00e7ocuk, baba ve babaanne karakterleri var. Babaannenin terli\u011findeki iki \u00e7i\u00e7ek bir ard\u0131\u00e7 ku\u015fu i\u015flemesi hakikaten de dikkat da\u011f\u0131t\u0131c\u0131; \u201cAyaklarla birlikte onlar da sallan\u0131yordu. Dikkat da\u011f\u0131tan, i\u00e7 g\u0131c\u0131klayan hareketler.\u201d<\/em> S\u00fcrekli iki \u00e7i\u00e7ek bir ard\u0131\u00e7 ku\u015fu e\u015fli\u011finde babaanneye odaklan\u0131yoruz. Hatta halan\u0131n bir kad\u0131nla olan ili\u015fkisi bile toplumsal normlar\u0131m\u0131z, \u00f6n yarg\u0131lar\u0131m\u0131z d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcld\u00fc\u011f\u00fcnde \u00f6yk\u00fcn\u00fcn arka plan\u0131nda kalabiliyor. \u0130mgeler (ister ki\u015fi olsun bu, ister terlikte bir nak\u0131\u015f) bazen kafam\u0131z\u0131 kar\u0131\u015ft\u0131r\u0131yor, dikkatimizi da\u011f\u0131t\u0131yor as\u0131l g\u00f6rmemiz gerekeni bulan\u0131kla\u015ft\u0131r\u0131yor, engelliyor diyebilir miyiz? Mesela baba karakterini. Mesela \u00e7ocu\u011fu. Mesela aile kavram\u0131n\u0131, ailenin kendisini!<\/em><\/p>\n\n\n\n

Ay\u00e7a Erkol<\/strong>: Evet kesinlikle diyebiliriz. Biz bazen detayda, rit\u00fcellerde, objelerde kaybolmay\u0131 seven bir toplumuz. Bunu bazen bilin\u00e7li bazen bilin\u00e7siz yapt\u0131\u011f\u0131m\u0131z\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum. Televizyondaki tart\u0131\u015fma programlar\u0131na bak\u0131n, ne demek istedi\u011fimi anlars\u0131n\u0131z. Koca koca uzmanlar \u00f6yle \u00e7ok as\u0131l konunun etraf\u0131nda dolan\u0131r, detayda kaybolur, laf salatas\u0131 ve safsata yapar ki \u00fc\u00e7 saatin sonunda ne izledim ben dersiniz. \u0130mgelerden ziyade gelenek olarak kabul ettiklerimiz, soyut d\u00fc\u015f\u00fcncenin ne aile ne de e\u011fitim sisteminde pek \u00f6nemsenmemesi bunu do\u011furuyor diye d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum. Bunun sonucunda \u00f6ze de\u011fil, imgelere tak\u0131l\u0131yoruz san\u0131r\u0131m, yani biraz g\u00f6n\u00fcll\u00fc biraz \u015fuursuz girdi\u011fimiz bir yol bu.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> \u0130kinci \u00f6yk\u00fc Saklamba\u00e7<\/strong>  ile beraber ruhumuzun kap\u0131lar\u0131n\u0131 tekinsiz olmayan duygular, d\u00fc\u015f\u00fcnceler \u00e7almaya ba\u015fl\u0131yor: \u201c\u00c7ocuk \u015famatas\u0131n\u0131, a\u011f\u0131z \u015fap\u0131rdatarak yemek yenmesini, kornalar\u0131 sevmiyorum.\u201d<\/em> Saklamba\u00e7 \u00f6yk\u00fcs\u00fc insana dair o \u201ck\u00f6t\u00fc f\u0131trat\u0131\u201d  ortaya \u00e7\u0131karan yap\u0131s\u0131yla asl\u0131nda okumam\u0131z gereken bir \u00f6yk\u00fc sanki, ne dersiniz?  Tabii ki son tahlilde \u00e7ocu\u011fun ba\u015f\u0131na gelen o \u015feyde (kaza diyemiyorum, talihsiz olay diyemiyorum) bizi o olaya g\u00f6t\u00fcren t\u00fcm tekinsiz duygular, d\u00fc\u015f\u00fcnceler de \u00f6nemli fakat bu \u00f6yk\u00fcn\u00fcn g\u00fcc\u00fc bizi bize, \u00f6zellikle de f\u0131trat\u0131m\u0131zdan gelen k\u00f6t\u00fcl\u00fck duygular\u0131m\u0131z\u0131 bize g\u00f6stermesi a\u00e7\u0131s\u0131ndan \u00e7ok \u00f6nemli. \u00c7\u00fcnk\u00fc hepimiz i\u00e7imizdeki k\u00f6t\u00fcl\u00fck duygusuyla \u00e7ocuklar\u0131n kula\u011f\u0131na onlar\u0131n i\u00e7ine korku salacak \u015feyler f\u0131s\u0131ldamaz m\u0131y\u0131z? Sadece \u00f6yk\u00fcler de mi olur t\u00fcm bu tekinsizlikler, trajediler vs\u2026? \u201cBirka\u00e7 g\u00fcnd\u00fcr kendi t\u00fcr\u00fcmden ne zaman nefret etmeye ba\u015flad\u0131\u011f\u0131m\u0131 bulmaya \u00e7al\u0131\u015f\u0131yorum. Bu kadar kuvvetli yo\u011fun bir duygu bir anda olu\u015famaz.\u201d <\/em>Saklamba\u00e7 i\u00e7eride, ta derinlerde, diplerde ya\u015fayan k\u00f6t\u00fcl\u00fc\u011f\u00fc bize oldu\u011fu gibi g\u00f6stermesi, saklamamas\u0131, bizimle saklamba\u00e7 oynamamas\u0131, i\u00e7imizdeki k\u00f6t\u00fcl\u00fc\u011f\u00fc bir \u015fekilde sobeliyor olmas\u0131 ile okunmas\u0131 gereken bir \u00f6yk\u00fc desem, ne dersiniz?<\/p>\n\n\n\n

Ay\u00e7a Erkol<\/strong>: Saklamba\u00e7 benim i\u00e7in de \u00e7ok enteresan bir \u00f6yk\u00fc. Yine T\u00fcrkiye\u2019de herkeste olmak zorunda diye pe\u015fin kabulle yola \u00e7\u0131kt\u0131\u011f\u0131m\u0131z \u015feylerden biri \u00e7ocuk sevgisi. \u0130nsan\u0131m\u0131z\u0131n b\u00fcy\u00fck \u00e7o\u011funlu\u011fu \u201cher insan \u00e7ocuklar\u0131 sevmelidir ve t\u0131bben bir engeli yoksa \u00e7ocuk yapmal\u0131d\u0131r\u201d kabul\u00fcnden yola \u00e7\u0131kar ve \u00e7o\u011fu zaman di\u011fer insanlar \u00fczerinde bu kabul\u00fcn\u00fc bir bask\u0131 arac\u0131 olarak kullan\u0131r. Ne zaman evleneceksin? Ne zaman \u00e7ocuk yapacaks\u0131n? Ne zaman ikinci \u00e7ocu\u011fu yapacaks\u0131n? Her pe\u015fin kabul ve bask\u0131 arac\u0131 gibi, bu hale geldi\u011finde \u201c\u00e7ocuk konusu\u201d beni rahats\u0131z eden \u015feylerden biri. \u00d6yle bir insan olsa ki \u00e7ocuk sevmeyi ve \u00e7ocuk sahibi olmak istemeyi bir kenara b\u0131rak\u0131n, \u00e7ocuklar hi\u00e7 umurunda olmasa, yalandan konu kom\u015funun \u00e7ocu\u011funu sevme zahmetine bile katlanmasa, bu nas\u0131l bir insan olurdu diye d\u00fc\u015f\u00fcnerek yola \u00e7\u0131kt\u0131m. \u00c7ocuk sahibi olmak istememekle, g\u00f6z\u00fcn\u00fcz\u00fcn \u00f6n\u00fcnde bir \u00e7ocuk \u00f6lse yard\u0131m etmeyecek kadar insanl\u0131ktan \u00e7\u0131kmak aras\u0131nda da\u011flar kadar fark var elbette. Ancak \u00e7\u0131k\u0131\u015f noktas\u0131 ile var\u0131\u015f noktas\u0131 fark\u0131 a\u00e7\u0131s\u0131ndan beni bile \u015fa\u015f\u0131rtan bir \u00f6yk\u00fc oldu. Yazd\u0131k\u00e7a \u00f6yk\u00fc ve karakter ba\u015fka bir \u015feye b\u00fcr\u00fcnd\u00fc. \u0130zole, her \u015feyden elini aya\u011f\u0131n\u0131 \u00e7ekmi\u015f, insanl\u0131\u011fa k\u00fcsm\u00fc\u015f, hatta insanl\u0131\u011fa m\u00fcthi\u015f \u00f6fkeli bir karakter \u00e7\u0131kt\u0131 ortaya. \u0130nsanl\u0131\u011fa b\u00f6ylesine k\u0131zg\u0131n birinin, onun devam\u0131 i\u00e7in \u015fart olan \u00e7ocuklara sevgi beslemesini beklemek abes bir hal ald\u0131 derken. Genellikle saf k\u00f6t\u00fcl\u00fck diye de\u011ferlendirildi \u00f6yk\u00fc karakteri, ben saf umursamazl\u0131k derdim. \u00c7ocu\u011fu \u00f6ld\u00fcrmek i\u00e7in bir plan yapsa, onu ad\u0131m ad\u0131m uygulasa bu saf k\u00f6t\u00fcl\u00fck olurdu ama g\u00f6z\u00fcn\u00fcn \u00f6n\u00fcnde bir insan, bir \u00e7ocuk \u00f6l\u00fcyor ve k\u0131l\u0131 bile k\u0131p\u0131rdam\u0131yor, o kitab\u0131n\u0131n ve huzurunun derdinde. Bu saf umursamazl\u0131kt\u0131r ve o haliyle k\u00f6t\u00fcl\u00fc\u011f\u00fcn bile \u00f6tesinde bir duygudur. K\u00f6t\u00fc diye adland\u0131rd\u0131\u011f\u0131m\u0131z biri bile iyi edimlerde bulunabilir ya da pi\u015fmanl\u0131k g\u00f6sterebilir, bu adam o noktay\u0131 \u00e7oktan ge\u00e7mi\u015f.<\/p>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> Ala\u0131n Delon<\/strong> \u00f6yk\u00fcs\u00fc. Art\u0131k sar\u0131p sarmaland\u0131\u011f\u0131m\u0131z k\u00f6t\u00fcl\u00fck duygusuyla burun burunay\u0131z. \u00d6yk\u00fcn\u00fcn ilk c\u00fcmlesi; \u201cO sene k\u00f6t\u00fcl\u00fck hi\u00e7 beklenmedik yerden geldi. Bizden.\u201d<\/em> Alain Delon hem bizi bize anlatan (Saklamba\u00e7<\/strong> \u00f6yk\u00fcs\u00fcnde oldu\u011fu gibi) hem de en masum ki\u015filer olsak da k\u00f6t\u00fcl\u00fc\u011f\u00fcn gelip bizi nas\u0131l buldu\u011funu, nas\u0131l i\u00e7imize yerle\u015fti\u011fini anlatan bir \u00f6yk\u00fc. Hen\u00fcz ilk gen\u00e7lik y\u0131llar\u0131n\u0131 ya\u015fayan karakterler ile soka\u011fa \u00e7\u0131k\u0131yoruz. \u0130smi Ala\u0131n Delon olan bir k\u00f6pek de var yan\u0131m\u0131zda. Alain Delon, Ala\u0131n Delon\u2019u sahiplenen gen\u00e7ler ve Hakan. \u201cAlain Delon\u2019un yanl\u0131\u015f ki\u015fiyi \u0131s\u0131rd\u0131\u011f\u0131 do\u011fruydu.\u201d<\/em> Ala\u0131n Delon ilk etapta tam anlam\u0131yla bir ironi \u00f6yk\u00fcs\u00fc desem, ne dersiniz? \u0130yilik, k\u00f6t\u00fcl\u00fck, \u015fiddet, ac\u0131, ac\u0131ma duygusu, koruma duygusu, intikam duygusu nereden bakarsak bakal\u0131m -ayn\u0131 insan\u0131n do\u011fal yap\u0131s\u0131nda, f\u0131trat\u0131nda oldu\u011fu gibi- bir ironiler silsilesi diyebilir miyiz bu \u00f6yk\u00fc i\u00e7in. Mesela Saklamba\u00e7 \u00f6yk\u00fcs\u00fcndeki Buse i\u00e7in neden ba\u015f\u0131na b\u00f6yle bir \u015fey geldi ki, olmad\u0131 \u015fimdi b\u00f6yle derken, (Bizdeki k\u00f6t\u00fcl\u00fc\u011f\u00fcn nedenselliklerini ortaya \u00e7\u0131karmak ad\u0131na) buradaki \u00e7ocuklar\u0131n Hakan\u2019a yapt\u0131klar\u0131 i\u00e7in oldu mu \u015fimdi, bu da nerden \u00e7\u0131kt\u0131 diyemiyoruz. Hakans\u0131z bir d\u00fcnya, \u015fiddetsiz bir d\u00fcnya m\u00fcmk\u00fcn de\u011fil san\u0131r\u0131m, as\u0131l rahats\u0131zl\u0131k veren konu bu olabilir mi, ne dersiniz?  <\/p>\n\n\n\n

Ay\u00e7a Erkol<\/strong>: Herkes Hakan\u2019\u0131n bunu hak etti\u011fini d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fc \u00e7\u00fcnk\u00fc. Karaktere sempatiyle yakla\u015fmay\u0131 deneyen okurlar oldu. Annesini g\u00f6rd\u00fck, kim bilir o da neler ya\u015fad\u0131 da bu hale geldi dedi s\u00f6yle\u015filerden birinde bir okurum. Evet, kuvvetle muhtemel \u00f6yle. Tam ne ya\u015fad\u0131\u011f\u0131n\u0131 ben de bilmiyorum, \u00e7ok normal bir aile yap\u0131s\u0131ndan gelmiyor, tuzu kuru bir karakter de\u011fil, her zorba gibi zorbal\u0131k g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc varsayabiliriz elbette ama bu \u00e7ok da \u00f6nemli de\u011fil. \u00d6yk\u00fc kesiti verir, bu roman de\u011fil. Ben d\u00f6n\u00fcp Hakan\u2019\u0131n o noktaya nas\u0131l geldi\u011fini sayfalarca anlat\u0131rsam bu \u00f6yk\u00fc olmaktan \u00e7\u0131kar. Saklamba\u00e7\u2019taki Buse masum, k\u00fc\u00e7\u00fcc\u00fck bir \u00e7ocuk. Ba\u015f\u0131na geleni kesinlikle hak etmiyor, ayn\u0131 \u015feyi Hakan i\u00e7in s\u00f6yleyebilir miyiz? San\u0131r\u0131m sizin de arkan\u0131za yaslan\u0131p so\u011fukkanl\u0131l\u0131kta okuman\u0131za neden olan \u015fey ger\u00e7ek hayatta g\u00f6remedi\u011fimiz adaletin yerini buldu\u011funu ve i\u00e7ten i\u00e7e Hakan\u2019\u0131n bunu hak etti\u011fini d\u00fc\u015f\u00fcnmemiz.<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure><\/div>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> Kitaba da ad\u0131n\u0131 veren Bir K\u0131\u015f Gecesi Misafiri<\/strong>. Bu \u00f6yk\u00fcn\u00fc ba\u015fl\u0131klar halinde yedi b\u00f6l\u00fcmden olu\u015fuyor. \u00d6yk\u00fcy\u00fc neden Misafir <\/strong>b\u00f6l\u00fcm\u00fcyle, misafirin geli\u015fiyle ba\u015flatmad\u0131n\u0131z Ay\u00e7a Han\u0131m? \u00d6rdek Avc\u0131s\u0131<\/strong> hikayesinin tamam\u0131n\u0131, daha sonra da, \u00f6yk\u00fcn\u00fcn i\u00e7inden ge\u00e7irebilirdiniz. \u00d6kke\u015f<\/strong> hikayesinde oldu\u011fu gibi ya da Poli Tika\u2019c\u0131da. <\/strong>\u00d6nce Suna\u2019n\u0131n hikayesini anlatt\u0131n\u0131z bize \u00d6rdek Avc\u0131s\u0131<\/strong> ile sonra Misafir <\/strong>ile bir ailenin kap\u0131s\u0131n\u0131 \u00e7ald\u0131n\u0131z. Neden? Avlamak istedi\u011finiz \u015feyden dolay\u0131 dikkatimizi ba\u015fka y\u00f6ne \u00e7ekmi\u015f olabilir misiniz? Mesela aniden gelen yabanc\u0131 biri, kadim hikayeler, Dickens, irili ufakl\u0131, b\u00fcy\u00fckl\u00fc k\u00fc\u00e7\u00fckl\u00fc katmanlar, karakterler, bir aile, \u00e7ocuklar derken neyi ka\u00e7\u0131r\u0131yoruz veya ger\u00e7ekte neyi g\u00f6remiyoruz? Suna\u2019n\u0131n anlam\u0131n\u0131n \u201cerkek \u00f6rdek\u201d olmas\u0131n\u0131n hikayeyi nas\u0131l tel tel d\u00f6kt\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc, lezzetlendirdi\u011fini yazmadan ge\u00e7meyece\u011fim. \u201cAkl\u0131mdan yine tuhaf s\u00f6zler, ifadeler ge\u00e7meye ba\u015flam\u0131\u015ft\u0131, benim olmayacak kadar yabanc\u0131, teatral ve yapmac\u0131k ama sadece benim olabilecek kadar tan\u0131d\u0131k.\u201d <\/em>Misafir kim? Bu tanr\u0131 da kim, demek istiyorum ama sorunu \u00e7ok da d\u0131\u015far\u0131dan gelip kap\u0131m\u0131z\u0131 \u00e7alan Misafir<\/strong>\u2019de mi aramal\u0131y\u0131z mesela veya t\u00fcm arad\u0131\u011f\u0131m\u0131z cevaplar O\u2019nda m\u0131, d\u0131\u015far\u0131da m\u0131?  Dikkatimiz bunca da\u011f\u0131n\u0131k, d\u0131\u015far\u0131da, bizden uzakta oldu\u011fu i\u00e7in mi, kendimizi en avc\u0131 hissetti\u011fimiz anlarda av ya da Suna gibi hi\u00e7bir g\u00fcnah\u0131m\u0131z yokken normlar\u0131n, yasaklar\u0131n, dikte edilmelerin, bi\u00e7ilen rollerin dikkat da\u011f\u0131n\u0131kl\u0131\u011f\u0131 d\u00fcnyas\u0131nda av olabiliyoruz? Bir K\u0131\u015f Gecesi Masal\u0131\u2019na neden Misafir<\/strong> ile ba\u015flamad\u0131n\u0131z?<\/p>\n\n\n\n

Ay\u00e7a Erkol<\/strong>: Misafir\u2019in o eve neden geldi\u011fini g\u00f6stererek ba\u015flamay\u0131 tercih ettim. \u0130lk anda bu ba\u011flant\u0131 hemen kurulam\u0131yor elbette ama sona do\u011fru kurulaca\u011f\u0131 kre\u015fendo noktas\u0131na kadar bu ad\u0131mlarla \u00f6rmeyi tercih ettim. Cinayetle a\u00e7man\u0131n daha \u00e7arp\u0131c\u0131 ve merak uyand\u0131r\u0131c\u0131 bir giri\u015f oldu\u011funu d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fcm. Satran\u00e7 gibi, iyi bir oyunu farkl\u0131 hamlelerle a\u00e7abilirsiniz, yine de nihai amac\u0131n\u0131z de\u011fi\u015fmez.<\/p>\n\n\n\n

Asl\u0131nda hi\u00e7bir \u015feyi ka\u00e7\u0131rm\u0131yorsunuz, her \u015feyi g\u00f6r\u00fcyorsunuz. Bence Saklamba\u00e7 tekinsiz bir \u00f6yk\u00fc de\u011fil, Bir K\u0131\u015f Gecesi Misafiri ise tekinsiz bir \u00f6yk\u00fc. S\u0131cac\u0131k bir da\u011f evi, tatl\u0131 bir aile, yeni y\u0131l, b\u00f6rekler ve \u015f\u00f6mine ate\u015fi ilk anda g\u00f6rd\u00fcklerimiz ama d\u0131\u015farda bir yerde bir katil var, eve do\u011fa\u00fcst\u00fc bir misafir geliyor ve TV\u2019deki haberler ya da Misafir\u2019in masallar\u0131 sayesinde g\u00f6r\u00fcyoruz ki o diyarda sa\u00e7masapan ve tekin olmayan ba\u015fka \u015feyler oluyor. Bunlar\u0131n \u00e7o\u011fu da bizim hayat\u0131m\u0131zda ger\u00e7ekten oluyorlar. Ger\u00e7ekten Noel Baba b\u0131\u00e7aklamak i\u00e7in \u00e7at\u0131ya \u00e7\u0131kan bir vatanda\u015f\u0131m\u0131z var mesela, gen\u00e7 k\u0131zlar\u0131m\u0131z ger\u00e7ekten \u00f6ld\u00fcr\u00fcl\u00fcyor. Ne yaz\u0131k ki g\u00fcl\u00fcp ge\u00e7ti\u011fmiz ya da normalle\u015fen \u015feyler \u00f6yle sa\u00e7ma ve \u00f6yle korkun\u00e7 ki sadece do\u011fa\u00fcst\u00fc bir atmosfer belki onlar\u0131 kabul edilebilir hale getirir. Tamamen mant\u0131kl\u0131, Newton fizik kurallar\u0131n\u0131n i\u015fledi\u011fi bir evrende bunlar\u0131n olmamas\u0131 gerekir. Orada bir Dickens ortam\u0131, hayaletler, Tanr\u0131\u00e7alar devreye giriyor. B\u00f6yle katiller ve politikac\u0131lar var olabiliyorsa, onlar neden olmas\u0131n?<\/p>\n\n\n\n

Av ve avc\u0131 da yer de\u011fi\u015ftirebilen kavramlar. Ger\u00e7ek hayatta da \u00f6yle, metaforik olarak da \u00f6yledir, hakikaten av s\u0131ras\u0131nda bile \u00f6yledir. Geyik vurmak i\u00e7in yola \u00e7\u0131k\u0131p bir ay\u0131n\u0131n sald\u0131r\u0131s\u0131na u\u011frayabilirsiniz. Sizin de dedi\u011finiz gibi av ve avc\u0131n\u0131n s\u00fcrekli yer de\u011fi\u015ftirdi\u011fi bir uzun \u00f6yk\u00fc bu. \u00d6rdek Avc\u0131s\u0131 kad\u0131nlar\u0131 \u00f6ld\u00fcr\u00fcyor ama kuvvetle muhtemel bir Tanr\u0131\u00e7a\u2019ya av olacak. Noel Baba avlamak i\u00e7in dama \u00e7\u0131kan arkada\u015f avlan\u0131yor. Politikan\u0131n ne kadar kaygan bir zemin oldu\u011funu hat\u0131rlatmaya gerek var m\u0131? Kimse sonsuza kadar iktidarda kalmaz ve en ac\u0131mas\u0131z rakiplerinin bir se\u00e7imde kendilerini \u201cavlamas\u0131\u201d ile ger\u00e7ekle\u015fen vedalar\u0131 genellikle can s\u0131k\u0131c\u0131d\u0131r.<\/p>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> \u00c7ay Saati<\/strong> \u00f6yk\u00fcs\u00fcnde Eren\u2019in bir pasta taba\u011f\u0131ndaki fig\u00fcrleri hikayele\u015ftirmesindeki hayal g\u00fcc\u00fcn\u00fc m\u00fc konu\u015fmam\u0131z gerekiyor yoksa Ceren\u2019in \u201cBaca\u011f\u0131na ne oldu?\u201d<\/em> sorusuna Eren\u2019in verdi\u011fi \u201c\u00c7ocuk felci ge\u00e7irmi\u015fim.\u201d<\/em> cevab\u0131na istinaden aralar\u0131nda olu\u015fan dupduru ba\u011f\u0131 m\u0131? Ya da Esat<\/strong> \u00f6yk\u00fcs\u00fcnde Esat\u2019\u0131n yiyeniyle kurdu\u011fu dupduru ba\u011f\u0131 m\u0131?  D\u00fcnya i\u00e7inde d\u00fcnyan\u0131n t\u00fcm sistemine ve d\u00fczenine uzak olmak bu karakterle can buluyor, ne dersiniz? Ceren\u2019in ve Eren\u2019in hen\u00fcz \u00e7ocuk oldu\u011funu d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcrsek, Esat\u2019\u0131n \u00f6zellikle k\u00fc\u00e7\u00fckl\u00fc\u011f\u00fcn\u00fcn anlat\u0131ld\u0131\u011f\u0131, \u00f6yk\u00fcy\u00fc anlatan yiyenin k\u00fc\u00e7\u00fck olmak, b\u00fcy\u00fck olmak alg\u0131s\u0131n\u0131n ya\u015f ald\u0131k\u00e7a nas\u0131l farkl\u0131 boyutlara ta\u015f\u0131nd\u0131\u011f\u0131n\u0131 b\u00f6yle bir d\u00fcnya i\u00e7inde onlar\u0131n hikayesini farkl\u0131 ve dupduru yap\u0131yor ve \u00e7ocuklukta olu\u015fan bu fark asl\u0131nda b\u00fcy\u00fcd\u00fck\u00e7e de kapanm\u0131yor baz\u0131 insanlar i\u00e7in ne dersiniz? <\/p>\n\n\n\n

Aynur Kulak<\/strong>: Ceren ve Eren de, Esat\u2019\u0131n ye\u011feni de b\u00fcy\u00fcmenin e\u015fi\u011findeler. H\u00e2l\u00e2 ili\u015fkilerinde saf ve duru, s\u00f6zlerinde direkt ve hesaps\u0131zlar ama yeti\u015fkinlik d\u00fcnyas\u0131na da ad\u0131m atmak \u00fczereler, o y\u00fczden fark\u0131ndal\u0131klar\u0131 y\u00fcksek, art\u0131k a\u015f\u0131k olabilecek, a\u015fk u\u011fruna hikaye yazabilecek ya\u015ftalar. \u00c7ocuklu\u011fun o ara d\u00f6neminin enteresan oldu\u011funu d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum. Daha k\u00fc\u00e7\u00fck bir \u00e7ocuk kadar saf de\u011fil ama yeti\u015fkinler kadar da fettan de\u011fil. Bu d\u00f6nemdeki \u00e7ocuklar\u0131n iyi birer anlat\u0131c\u0131 ve \u00f6yk\u00fc ta\u015f\u0131y\u0131c\u0131s\u0131 oldu\u011funa inan\u0131yorum.<\/em><\/p>\n\n\n\n

Ay\u00e7a Erkol<\/strong>: \u00d6yk\u00fcleriniz bana Saki\u2019nin (Hector H. Munro) \u00e7ocuk \u00f6yk\u00fclerini, mesela Masalc\u0131 Amca\u2019s\u0131n\u0131; Flannery\u2019i O\u2019Connor\u2019\u0131n Her \u00c7\u0131k\u0131\u015f\u0131n Bir \u0130ni\u015fi Vard\u0131r \u00f6yk\u00fcs\u00fcn\u00fc hat\u0131rlatsa da, bu \u00f6yk\u00fclerde oldu\u011fu gibi sizin \u00f6yk\u00fclerinizde de tedirginlikler, tekinsizlikler s\u00f6z konusu olsa da sizin \u00f6yk\u00fclerinizde \u00e7ocuklardan kaynakl\u0131 de\u011fil, yeti\u015fkinlerden kaynakl\u0131 tekinsizlik durumlar\u0131 mevzuu bahis. Yeti\u015fkinler ve \u00e7ocuklar. Bu e\u015fik niye bu kadar zorlu, zor  ge\u00e7ilen, zor atlat\u0131lan bir yer? \u00c7ocuklar i\u00e7in hayatlar\u0131 ile ilgili ilk \u00f6\u011fretici darbeler niye yeti\u015fkinlerden gelir ve asl\u0131nda neden en tan\u0131d\u0131klar\u0131ndan gelir hep?<\/p>\n\n\n\n

\"\"<\/figure>\n\n\n\n

Ay\u00e7a Erkol:<\/strong> Do\u011fru ancak yeti\u015fkin olmak da kolay de\u011fil. Di\u011fer yeti\u015fkinlere, \u00e7ocuklara ve hayvanlara kar\u015f\u0131 sorumlu olup da bu sorumlulu\u011funuzu yerine getirememek de hi\u00e7 kolay de\u011fil. \u00d6ld\u00fcr\u00fclen her k\u0131z karde\u015fimde, \u00e7ocuklara yap\u0131lan her k\u00f6t\u00fcl\u00fckte, tamamen masum ve bizim insaf\u0131m\u0131zda olan hayvanlara edilen her i\u015fkencede ben \u015fahsen yeterince bir \u015feyler yapam\u0131yor, olan\u0131 durduram\u0131yor olman\u0131n y\u00fck\u00fcn\u00fc \u00e7ok a\u011f\u0131r hissediyorum art\u0131k. Dedi\u011finiz ve \u015fu ana kadar konu\u015ftu\u011fumuz gibi ortam tekinsiz (ger\u00e7ek ortam\u0131m\u0131zdan bahsediyorum) ve masumlar \u00e7ok a\u011f\u0131r bedel \u00f6d\u00fcyor. Bu ge\u00e7i\u015f nas\u0131l kolay olsun ki?<\/p>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> \u015eiddet<\/strong>; kad\u0131na, \u00e7ocu\u011fa, erke\u011fe ay\u0131rmaks\u0131z\u0131n \u015fiddetin kendisini; cinsellik<\/strong>; toplumsal cinsiyet rolleri ve normlar\u0131 olmaks\u0131z\u0131n, g\u00f6zetmeksizin, kad\u0131n-erkek ay\u0131rmaks\u0131z\u0131n  cinselli\u011fin kendisini; insan olmak<\/strong>; kad\u0131n-erkek-\u00e7ocuk ay\u0131rmaks\u0131z\u0131n iyi olmak veya k\u00f6t\u00fc olman\u0131n kendisini konu\u015fmak isterim sizinle.  \u00c7ok fazla ayr\u0131\u015ft\u0131rd\u0131\u011f\u0131m\u0131z, kategorize etti\u011fimiz, yaftalad\u0131\u011f\u0131m\u0131z, \u00f6tekile\u015ftirmeyi \u00e7ok sevdi\u011fimiz i\u00e7in kavramlar\u0131n nedensellikleri \u00fczerine konu\u015fam\u0131yoruz sanki, ne dersiniz? \u015eiddetin kendisini ve varl\u0131\u011f\u0131n\u0131 nas\u0131l s\u00fcrd\u00fcrd\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc atl\u0131yoruz mesela;  \u015fiddet nedir? Ayn\u0131 \u015fekilde cinsellik; s\u00fcrekli toplumsal cinsiyet normlar\u0131 ve rolleri \u00fczerinden tart\u0131\u015fma masas\u0131na yat\u0131r\u0131yoruz cinselli\u011fi erkek ve kad\u0131n cinsi \u00fczerinden fakat tek ba\u015f\u0131na ya\u015famsal olarak ne kadar de\u011ferli bir \u015fey oldu\u011funun fark\u0131nda m\u0131y\u0131z? Hen\u00fcz cinselli\u011fin ya\u015famsal arzular\u0131m\u0131z\u0131 nas\u0131l y\u00f6nlendirdi\u011fini bilmeden e\u015fcinselli\u011fi konu\u015fuyor olmak\u2026 ne dersiniz? Ve insan olarak bizimle beraber d\u00fcnyaya zuhur eden iyilik ve k\u00f6t\u00fcl\u00fck f\u0131tratlar\u0131m\u0131z. \u0130nsan olman\u0131n en ate\u015fleyici ve ya\u015famsal f\u0131trat\u0131 ne diye sorsam size; iyilik mi, k\u00f6t\u00fcl\u00fck m\u00fc? Bir de t\u00fcm bu konu ba\u015fl\u0131klar\u0131n\u0131 d\u00fc\u015f\u00fcnerek (\u015eiddet-cinsellik-\u0130nsan Olmak) Tanr\u0131\u2019y\u0131 kad\u0131n olarak misafir<\/em> etmeyi de konu\u015fmak isterim sizinle.<\/p>\n\n\n\n

Ay\u00e7a Erkol<\/strong>: Bizim co\u011frafyada cinsellikle bar\u0131\u015f\u0131k olmama, tabu olmas\u0131 ama kap\u0131l\u0131 kap\u0131lar ard\u0131nda her t\u00fcrl\u00fc \u015feyin ya\u015fanmas\u0131, ikiy\u00fczl\u00fcl\u00fc\u011f\u00fcm\u00fcz.. bunlar \u00e7ok konu\u015fuldu, \u00fczerine farkl\u0131 s\u00f6yleyece\u011fim bir \u015fey yok a\u00e7\u0131k\u00e7as\u0131, \u00f6yk\u00fclerimde d\u00fc\u015f\u00fcncelerimin izlerini de g\u00f6r\u00fcyorsunuz zaten.<\/p>\n\n\n\n

\u0130yilik, k\u00f6t\u00fcl\u00fck meselesine gelince. Kafa yordu\u011fum konular tabii ki. Her insanda ikisinin de oldu\u011funu d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorum. A\u011f\u0131rl\u0131\u011f\u0131 nereye veriyorsan\u0131z, hangisini besliyorsan\u0131z onu b\u00fcy\u00fct\u00fcyorsunuz. Elinizde olmayan \u015feyler de var elbette. Genetik, \u00e7evreniz, hormonlar\u0131n\u0131z\u0131n ani de\u011fi\u015fimi. Bilim ilerledik\u00e7e \u00e7ok enteresan tart\u0131\u015fmalar \u00e7\u0131k\u0131yor ortaya. Daha bencil ve k\u00f6t\u00fc diye adland\u0131raca\u011f\u0131m\u0131z ki\u015filerin amigdala boylar\u0131 daha verici, payla\u015f\u0131mc\u0131 insanlardan farkl\u0131 mesela. Alain Delon\u2019daki Hakan gibi. Bu \u00e7ocuk amigdala boyundan sorumlu mu?  Ya da \u00e7evre fakt\u00f6r\u00fc sorumlu olsun. Diyelim evde \u00e7ocukken tecav\u00fcze u\u011fruyordu, o y\u00fczden o da b\u00fcy\u00fcy\u00fcnce hayvanlara tecav\u00fcz etmeye ba\u015flad\u0131. \u015eimdi Hakan k\u00f6t\u00fc m\u00fc? B\u00f6yle bir giri\u015fle Hakan\u2019\u0131 size tan\u0131tsam, o zaman bizim \u00e7ocuklar ve yapt\u0131klar\u0131 k\u00f6t\u00fcl\u00fck olacak m\u0131? Belki de Alain Delon da \u0131s\u0131ran bir k\u00f6pek oldu\u011fu i\u00e7in k\u00f6t\u00fc! San\u0131r\u0131m daha \u00e7ok iyilik ve k\u00f6t\u00fcl\u00fc\u011f\u00fcn birbiri i\u00e7ine girdi\u011fi, d\u00f6n\u00fc\u015ft\u00fc\u011f\u00fc, net olarak ayr\u0131lmad\u0131\u011f\u0131 (\u00e7o\u011funlukla \u00f6yle de\u011fil mi?) durum ve konular ilgimi \u00e7ekiyor. Bir k\u00f6t\u00fcl\u00fc\u011f\u00fc cezaland\u0131rmak i\u00e7in yap\u0131lan \u015fey de k\u00f6t\u00fcl\u00fck m\u00fcd\u00fcr? K\u00f6t\u00fcl\u00fck ve iyilik var m\u0131, yoksa bizim her \u015feyi dualite olarak alg\u0131layan k\u0131s\u0131tl\u0131 beynimizin oyunu mu hepsi  tart\u0131\u015fmas\u0131na kadar gider bu. Ancak daha genel kabul g\u00f6rm\u00fc\u015f, siyah beyaz anlam\u0131na d\u00f6nersek de, i\u00e7imdeki umudu ya\u015fatmay\u0131, daha ayd\u0131nl\u0131k olan taraf\u0131n a\u011f\u0131r basaca\u011f\u0131na inanmay\u0131 seviyorum, Ay\u00e7a olarak da kendi \u00e7ap\u0131mda bunun i\u00e7in \u00e7abal\u0131yorum diyelim ve bu zor konuyu kapatal\u0131m.<\/p>\n\n\n\n

Tanr\u0131\u2019y\u0131 kad\u0131n olarak misafir etmek konusuna gelince. Evet, Misafir bir insan\u00fcst\u00fc. Bildi\u011fimiz anlamda Tanr\u0131 de\u011fil tabii elbette. \u00dc\u00e7 Tanr\u0131\u2019l\u0131 dinlerden \u00f6nce di\u015fi olan\u0131n g\u00f6klerde de daha makbul bir yerde oldu\u011funu biliyoruz. Yunan mitolojisinde de evet bir Zeus ger\u00e7e\u011fi vard\u0131r ama Hera\u2019dan \u00f6d\u00fc kopar, yapt\u0131klar\u0131n\u0131 nas\u0131l saklayaca\u011f\u0131n\u0131 bilemez. Kad\u0131n\u0131n ikinci s\u0131n\u0131fa indirgendi\u011fi, \u00f6ld\u00fcr\u00fcld\u00fc\u011f\u00fc, i\u015fkence g\u00f6rd\u00fc\u011f\u00fc bir ortama di\u015fi bir ilahi kurtar\u0131c\u0131n\u0131n\/ruhun daha uygun d\u00fc\u015ft\u00fc\u011f\u00fcn\u00fc d\u00fc\u015f\u00fcnd\u00fcm.<\/p>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> Bir K\u0131\u015f Gecesi Misafiri<\/strong>. D\u00f6n\u00fcp tekrar tekrar okudu\u011fum \u00f6yk\u00fclerin ba\u015f\u0131nda geliyor. Bunun \u00e7e\u015fitli sebepleri var tabii ama \u00e7ok belirgin kurgu yapmaktansa hikayeyi anlatmak, oradaki durumu anlatmak daha \u00f6nemli gibi geldi bana sizin i\u00e7in. Par\u00e7adan b\u00fct\u00fcne gidiyim, b\u00fct\u00fcn\u00fc par\u00e7alayay\u0131m sonra birle\u015ftireyim gibi bir hikaye aktar\u0131m\u0131 ile kar\u015f\u0131 kar\u015f\u0131ya de\u011filiz. Ne dersiniz? \u00c7ok\u00e7a konu\u015fulan, \u00e7ok\u00e7a sorular sorulan edebi metinlerdeki kurgu meselesine nas\u0131l bak\u0131yorsunuz? <\/p>\n\n\n\n

Ay\u00e7a Erkol<\/strong>: Bu uzun \u00f6yk\u00fcde daha kal\u0131pl\u0131 bir kurgum var. Daha az say\u0131da karakterin, daha s\u0131n\u0131rl\u0131 bir mekanda ve durumdaki hallerini anlatmaktansa, birbirleriyle ili\u015fkili \u00e7oklu karakterlerin daha geni\u015f zaman ve mekana yay\u0131lan par\u00e7alar\u0131n\u0131n toplam\u0131ndan olu\u015fan bir kurgusu var bu \u00f6yk\u00fcn\u00fcn.<\/p>\n\n\n\n

Kurguda tabular\u0131m yok, yeterince ger\u00e7eklikten beslenmeli, yeterince de kurgu olmal\u0131. Tek s\u00f6yleyece\u011fim Bir K\u0131\u015f Gecesi Misafiri gibi \u00f6yk\u00fclerde kurgunun do\u011fal olarak \u00e7ok \u00f6nem kazand\u0131\u011f\u0131 ve daha fazla \u00fczerinde \u00e7al\u0131\u015fmam ve prova yapmam gerekti\u011fi .<\/p>\n\n\n\n

Aynur Kulak:<\/strong> \u00d6yk\u00fclerdeki dil de nas\u0131l bir \u00f6yk\u00fc anlat\u0131yorsan\u0131z ona g\u00f6re \u015fekilleniyor. Mesela Alain Delon<\/strong>\u2019da sokak jargonu, k\u00fcf\u00fcr s\u00f6z konusuyken, Bir K\u0131\u015f Gecesi Misafiri\u2019<\/strong>nde \u00d6rdek Avc\u0131s\u0131<\/em> b\u00f6l\u00fcm\u00fcn\u00fcn Suna\u2019n\u0131n oldu\u011fu k\u0131sm\u0131nda gayet d\u00fczg\u00fcn ve ne s\u00f6yledi\u011fini bilen bir \u015fehirli dil, \u00d6rdek Avc\u0131s\u0131<\/em>\u2019n\u0131n oldu\u011fu k\u0131s\u0131mda bamba\u015fka bir yabani dil; Misafir<\/em>in oldu\u011fu k\u0131s\u0131mda daha teatral dil gibi. Anlat\u0131ma \u00e7ok g\u00fc\u00e7l\u00fc bir deste\u011fi oluyor bu durumun o y\u00fczden tercih ediyorum mu dersiniz yoksa kendili\u011finden geli\u015fiyor zaten ben de \u00e7ok m\u00fcdahale etmiyorum mu dersiniz?  Dil\u2019in kaba g\u00f6re \u015fekil al\u0131yor olmas\u0131 tam da dilin en \u00f6nemli \u00f6zelli\u011fi diyebilir miyiz?<\/p>\n\n\n\n

Ay\u00e7a Erkol<\/strong>: Anlat\u0131ma katk\u0131s\u0131 oldu\u011funa inand\u0131\u011f\u0131m noktada farkl\u0131la\u015ft\u0131r\u0131yorum, evet. \u00d6zellikle diyalo\u011fa yer verdi\u011fim metinlerde b\u00f6yle de olmak zorunda. Misafir\u2019in dili ve \u00fcslubu asl\u0131nda bize kim (ya da ne) oldu\u011fu ile ilgil ipu\u00e7lar\u0131 veriyor. Geldi\u011fimiz \u00e7evre, ya\u015f\u0131m\u0131z, cinsiyetimiz ger\u00e7ek hayatta nas\u0131l kulland\u0131\u011f\u0131m\u0131z dili etkiliyor ve farkl\u0131la\u015ft\u0131r\u0131yorsa kurguda da \u00f6yle olmal\u0131.<\/p>\n\n\n\n

Ay\u00e7a Erkol:<\/strong> Pandemi d\u00f6neminde bir bu\u00e7uk y\u0131la do\u011fru yakla\u015f\u0131yoruz. \u00c7ocuklar i\u00e7in de yeti\u015fkinler i\u00e7in de her \u015feyin d\u00fcz\u00fc tersine d\u00f6nd\u00fc. Ya da belki de hep \u00f6yleydi de pandemi bunu daha belirgin hale getirdi, fark\u0131nda de\u011fildik. Yeti\u015fkinler i\u00e7in de \u00e7ocuklar i\u00e7in de neler olup bitecek, nas\u0131l g\u00fcnler bekliyor bizleri? Nas\u0131l \u00f6yk\u00fcler okuruz mesela bu g\u00fcnlere dair? Sizin metinlerinizi nas\u0131l etkiler bu durum?<\/p>\n\n\n\n

Pandemi kadar keskin bir virajla kar\u015f\u0131la\u015fmasayd\u0131k bile bizi benzer meseleler bekliyordu ve \u201cyeni normal\u201dde de bekleyecek. Kabul edelim ki toplumsal ger\u00e7ek\u00e7ilik y\u0131llar\u0131n\u0131n meselelerinin \u00f6tesinde ve daha acil baz\u0131 meseleler var ilgilenmemiz gereken. Elbette gelir da\u011f\u0131l\u0131m\u0131, s\u0131n\u0131flar, \u00e7ocuklar, i\u015f\u00e7iler, kad\u0131nlar meselemiz olmaya devam edecek ve olmal\u0131 da ancak daha fazla g\u00f6z\u00fcm\u00fcz\u00fc kapatamayaca\u011f\u0131m\u0131z ba\u015fka bir mesele var; d\u00fcnya \u00f6l\u00fcyor! Biz bunu daha y\u00fczlerce y\u0131l sonra olaca\u011f\u0131n\u0131, bizden sonran\u0131n da tufan oldu\u011funu d\u00fc\u015f\u00fcn\u00fcyorduk itiraf edelim. Hay\u0131r, \u00f6yle de\u011fil. Buzullar erimeye devam etti\u011finde, her g\u00fcn onlarca di\u011fer t\u00fcr\u00fc yok etmeye devam etti\u011fimizde daha ne vir\u00fcslerle kar\u015f\u0131la\u015faca\u011f\u0131z, bilmiyorum. Belki yirmi y\u0131l i\u00e7inde sahil \u015feritlerinde ya\u015fayamayaca\u011f\u0131z, bir yirmi y\u0131l sonra g\u0131da ve su bulamayaca\u011f\u0131z. Elbette edebiyat bu konularla ilgilenecek ve ilgilenmeli de. Distopya alt t\u00fcr\u00fc diye bakt\u0131\u011f\u0131m\u0131z \u015fey, \u015fimdi, burada, size, bana oluyor ve olmaya devam edecek. Ben Mars\u2019a koloni haberlerini heyecanla ancak umutsuzlukla da takip ediyorum. Ayn\u0131 kafa ve davran\u0131\u015f modelleri ile oraya yerle\u015fsek ne olacak? Cehennemimizi meki\u011fe koyup yan\u0131m\u0131zda ta\u015f\u0131yaca\u011f\u0131z sadece, bir sonraki gezegen de batana kadar rahat\u0131z, \u00f6yle mi? Sanat ve edebiyat elbette bu konulara daha yak\u0131ndan bakacak, bu konuda yaz\u0131lan metinler de daha ger\u00e7ek\u00e7i olacak, fantazi ya da distopik olarak adland\u0131r\u0131lmayacaklar. Mutlaka ben de, \u00f6yk\u00fclerim de, dilim de bundan nasibini alacakt\u0131r, bakal\u0131m ortaya neler \u00e7\u0131kacak, hen\u00fcz ben de tam bilmiyorum.<\/p>\n","post_title":"Ay\u00e7a Erkol s\u00f6yle\u015fisi: Gelen misafir kim; avc\u0131 m\u0131 av m\u0131 yoksa bir tanr\u0131\u00e7a m\u0131?","post_excerpt":"","post_status":"publish","comment_status":"closed","ping_status":"open","post_password":"","post_name":"ayca-erkol-soylesisi-gelen-misafir-kim-avci-mi-av-mi-yoksa-bir-tanrica-mi","to_ping":"","pinged":"","post_modified":"2021-05-26 21:53:51","post_modified_gmt":"2021-05-26 18:53:51","post_content_filtered":"","post_parent":0,"guid":"https:\/\/gaiadergi.com\/?p=117020","menu_order":0,"post_type":"post","post_mime_type":"","comment_count":"0","filter":"raw"},"live_filter_cur_post_id":117020}'; block_tdi_122.td_column_number = "2"; block_tdi_122.block_type = "td_flex_block_1"; block_tdi_122.post_count = "4"; block_tdi_122.found_posts = "502"; block_tdi_122.header_color = ""; block_tdi_122.ajax_pagination_infinite_stop = ""; block_tdi_122.max_num_pages = "126"; tdBlocksArray.push(block_tdi_122); -->

SON YAZILAR

Dimitris Sotakis: “Kurgu söylemek istediklerimi söylemek için bir anahtar”

Dimitris Sotakis’ten ilk olarak Büyük Hizmetkar romanını okudum. Yarattığı heyecanla hemen diğer kitaplarına yöneldim. Bu arada arkadaşlarım da kitaplarını okumaya başladı. Yazı dili, anlatımı, romanlarına...

Your Stage + Art: Müziğin evrenselliğini kutlayan bir sahne

Bugün paylaşımcılığın ve özgürleşmenin buluştuğu ortak noktadan, müzikten konuşacağız. Your Stage + Art, müziğin insanları bir araya getirme gücüne inanan, müzisyenlere eşit ve özgür şartlar altında müzikseverlerle buluşma imkânı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanatla ilgilenen herkesin yeteneklerini...

Dünyanın Öteki Yüzü: Genç yazardan alışılmışın dışında hayaller kur(dur)an öyküler

EdebiyatHaber’de gerçekleştirdiği Yazarın Odası söyleşileriyle tanıdığımız Meltem Dağcı’nın ilk öykü kitabı Dünyanın Öteki Yüzü, İthaki Yayınları’ndan çıktı. Yetmiş yaşına geldiğinde ölüm şeklini seçme özgürlüğüne kavuşan kadınlar,...

Belgeselci Ben Fogle ile vahşi yaşam ve belgesel serisi üzerine söyleşi

Adını ilk kez Castaway isimli televizyon programında duyuran ve şu anda Vahşi Yaşama Dönüş (Return to the Wild) adlı programı sunan Ben Fogle, dünyanın dört...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol