Batı Afrika fotoğrafçılığı tartışmaları Seydou Keïta, Malick Sidibé ve Samuel Fosso gibi bilinen fotoğrafçılara yani 1960 ve 1970’lere kadar dayanıyor. Politik değişimin bu 10 yılında, fotoğraflar; sömürgecilik sonrası dönemde bağımsızlığın gelişmesini ve bunun yarattığı kültürü dinamik bir şekilde yansıtıyor.
Metropolitan Sanat Müzesi, “In and Out of the Studio; Photographic Portraits from West African” (Stüdyonun İçinde ve Dışında; Afrika’dan Fotoğraflar) isminde bir sergi düzenliyor. 80’e yakın çalışmada Batı Afrika fotoğraflarını daha uzun ve daha ayrıntılı olarak görülebilir. Son yıllardaki amatör ve profesyonel fotoğraflardan en beğenilenleri de bir araya getirilmiş.
Sıkı çalışma sonucu 80 çalışma
Bu serginin kurulmasındaki öncü iki isim Dr. Giulia Paoletti ve Yaelle Biro, Görsel Kaynak Arşivi’nde (VRA) çalışırken çok önemli belgelerle karşılaşmışlar. Afrika, Okyanusya ve Amerika bölümünde inanılmaz çeşitli derlemeler görmüşler. Alan yazını fotoğraflarından Afrika sanat eşyaları fotoğraflarına, kartpostallardan kişisel albümlere birçok fotoğrafla karşılaşmışlar. VRA seçkisiyle çalışırken 80 çalışmayı, sıkı bir seçim sonucu ortaya koyduklarını ifade ediyorlar.
Fotoğrafların henüz birçoğu dijitalleştirilmemiş ve halk bu görsellerde çok azına ulaşabiliyor.
In and Out of the Studio fotoğrafları hem kronolojik hem de konu bakımından sıralanmış. Topluluk içinde zengin kişilerin yardımıyla açılabilmiş. Sergi etraftan da oldukça olumlu tepki almış. Fotoğrafları incelediğinizde kişilerin kullandığı elbiseler, aksesuarlar fotoğraftaki poz ve ortamı sosyal durumları hakkında fikir edinmenizi sağlıyor.
Fotoğrafların stüdyoda ya da amatörler tarafından çekilip çekilmediği bilinmiyor ama konunun öncelikle anlatmak istediği gerçeği değiştirmek değil gerçekleri açıkça ortaya koymak. İlk çalışmalar 1800’ler ve 1900’lü yılların başlarında çekilen fotoğraflar. Bu zaman dilimi oldukça birbirinden uzak olsa da onlar tarihi ve kültürel estetiği anlamamıza yardımcı olabilir ve bir süreklilik yaratabilir.
In and Out of the Studio sömürgecilik amaçlarıyla Avrupalılar tarafından çekilen Afrika fotoğraflarını kasıtlı olarak sergiye almıyor. Fotoğraflar birçok varsayımı ortaya koyuyor. Batıyı taklidi bırakmasıyla gelişen ve yerli fotoğrafçıların gelişen teknolojiyle kendine özgü bir tarz yakalanmış bu da yeni bir estetik geliştirmiş. Bu durum modeller tarafından benimsenmiş güzelliği ve saygınlığı bir arada yakalamasını sağlamış. Sömürgenin zirvesindeyken Avrupalılar tarafından kişiliksizleştiren fotoğraflar çekilmiş ve halkı bir araç gibi kullanmışlar o yüzden sergi bu türlü fotoğraflara yer vermek istemiyor.
Batı Afrika fotoğrafçılığı nasıl gelişti?
Batı Afrika fotoğrafçılığına bakarak nasıl geliştiğini başlangıçta çok çeşitli olmasını Avrupalıların dayattığı üstünlükten kurtularak nasıl kendine özgü bir yol seçtiğini görülebiliyor. In and Out of the Studio şunu öne sürüyor; Batı Afrika fotoğrafçılığına tarafsız bir şekilde bakarsanız 20’nci yüzyılın başlarında Avrupa’da ve Sovyet Rusya’daki gibi olduğunu ama kişisel bir tarzla geliştiğini görebilirsiniz. Fotoğraflar manipüle olmuyordu, kendisini bularak tüm etkilerden uzaklaşıyordu.
Aslında her sanatçının kendine has bir yorumu vardı. Malick Sidibé’nin, Seydou Keïta’nın, aynı şekilde Samuel Fosso’nun farklı sitillerinin olduğu ve birbirine benzemediğini görebiliyorsunuz. Sidibé’nin genç modellerinin özgür ruhu, Keïta’nın modellerinin doğuştan sahip olduğunu düşündüren duygulu ve onurlu duruşları, Fosso’nun sürekli kendini yenilemenin getirdiği bir başınalıkla hem çekici hem de ürkütücü tavırlarıyla kendi resimleri. Her biri kendi tarzıyla eşsiz ve büyüleyici. Sergi, Senegalli fotoğrafçı Omar Ka’nın da fotoğraflarını içeriyor. Fonda kullandığı kumaşları gölgede bırakıyor ve manzarayı çevreleyerek modellerin kimliklerini ön plana çıkarmak istiyor.
Yerin ve zamanın özeti gibi duran bu sergiyi özetlemek oldukça zor. Bütün bir tarihin sadece küçük bir parçasını oluşturuyor ancak kendi yapısıyla birleştirici bir tema ortaya koyuyor.
Kaynak: Hyperallergic