Bilim insanları iki farklı türde kök hücreyi birleştirerek, anne karnında oluşan insan embriyosunu yapay bir şekilde dünyaya getirdiler. Bilim dünyasını çalkalayan gelişme, tamamen yasa dışı olan insan klonlama operasyonlarının gerçekleştirilmesine neden olabilir. İşte eşey hücreler olmadan oluşturulan embriyonun hikayesi.
Doğal şartlarda bir embriyonun oluşması için erkek eşey hücresi sperm ile dişi eşey hücresi yumurtanın döllenmesi gerekiyor. Uzun yıllardır devam eden araştırmalar, kök hücre alanındaki ilerlemeler, üremenin kaynağı olan eşey hücreleri ortadan kaldırmaya yönelik bir araştırmanın odak noktası oldular.
Tartışmalara geçmeden önce kök hücreden embriyo oluşturmanın, tıp araştırmalarının geleceği için büyük önem taşıdığını belirmek gerekiyor. Anne karnında yaşanan embriyo dönemindeki sorunlar, günümüzde çoğu bebeğin doğmadan yaşamını yitirmesine neden oluyor. Nitekim bu beklentiler dışında, araştırma sonuçlarının çok tartışmalı bir alana katkı sağlaması da mümkün.
İnsan klonlamaya bir adım daha:
Fareler üzerinde gerçekleştirilen tekniğin, üç yıl içerisinde somut sonuçlar elde etmesi bekleniyor. Somut sonuçla kastedilen şey, eşey hücreler olmadan meydana gelen embriyonun, tam anlamıyla doğmuş bir bebek olabilmesini sağlamak.
Uzmanlar, bu yöntemin insan hücreleri üzerinde de kullanılabileceğini söylüyorlar. Hatta fareler üzerinde gerçekleştirilecek deneyin ardından 2 yıl içinde, sperm ya da yumurta olmadan insan bebekleri dünyaya getirilebilecek. Kısaca üremek için iki hücrenin döllenmesine gerek kalmayacak.
Peki süreç nasıl işliyor?
İnsanlar üzerine yakın zamanda kullanılması mümkün olan teknik, iki adet farklı tipte kök hücrenin kombine edilmesiyle mümkün oluyor. Yapay ortamda oluşan embriyo bir taşıyıcı annenin karnına ya da yine yapay olan bir rahimde yetiştirilebilir. Nitekim koyunların yapay rahimlerde yetiştirilebildiği bir dönemde yaşıyoruz.
Maastricht Üniversitesi’nden Prof. Nicholas Rivron araştımanın baş yazarı olarak, fare embriyosunun bebek olarak doğumunun gerçekleşmesi için 3 yıl vakit istedi. İnsanlar üzerinde yapılacak çalışmaların ileri düzeyde uzmanlık gerektirdiğini söyleyen Rivron, etik tartışmalara dikkat ettiklerinin altını çizdi.
Alıntı | webtekno.com |