İstanbul doğumlu çağdaş fotoğraf sanatçısı Eylül Aslan belki şu an için çok tanıdık bir isim değil ancak imza attığı “kadın-oluş”a dair işlerle isminden oldukça söz ettirecek gibi görünüyor.
Geçtiğimiz ay ilk kişisel sergisi “Herstory” ALAN İstanbul’da sanatseverlerle buluştu. “Herstory” temelde feminist kritiğin bir parçası olan tarihin (his story) erkek egemen bakış açısını eleştiren bir kelime oyunu aynı zamanda da Avrupa’daki feminist bir düşünce ve eylem akımını temsil ediyor. Kısacası bu sözcük, tarihte kadın vurgusunun kadınların sesiyle yapılmasını savunuyor.
Serginin adına yakışır biçimde sanatçı kadınların yüz yüze bırakıldığı toplumsal, dini, siyasi baskılara ve aslında kendi bedenlerinden başka bir şey olmayan tabulara ışık tutuyor ve toplumsal bir eleştiri yapıyor.
“Fotoğraflarımın her biri bir hikâye anlatıyor ve benim hikâyemin yanında diğer kadınların da hikâyesini anlattığını düşünüyorum.”
Şu anda Berlin’de yaşayan genç fotoğrafçı, genellikle kullandığı yumuşak renkler ve doğal ışıkla kırılgan ama aynı zamanda etkileyici bir kare sunmayı başarıyor. Kadın bedeninin böylesine hassas ve duygusal biçimde ele alınışı belki de her gün etkisinde bırakıldığımız objeleştirilmiş kadın portresinden oldukça uzakta duruyor.
Kullandığı imgelerle de nostaljik, ferah ve yumuşak bir arka planda kadın bedenine özgürlük çağrısı yapıyor.
Çoğu işinde gördüğümüz gölgeler, yansımalar ve bunların yarattığı oyuncu hava da sanatçının anlattığı hikâyeyi ele alışının en güzel yanlarından biri olarak dikkat çekiyor.
Sanatçı bugüne kadar, fotoğraf serileriyle oluşturduğu Treuerweide ve Dear Slut isimli iki adet kitap yayımladı ve bu ilk kişisel sergisinin ardından da çalışmalarına devam ediyor.
Sanatçının diğer işleri için Septemberlion internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.