Babam Hasan Atay Anısına
04.03.1927 günü Gürün ilçesinde gözlerini açtığında Hasan Hüseyin Korkmazgil için söyleyeceği çokça şey olduğu hayat başlamıştır. Kendisi daha sonra bizi şair, yazar, öğretmen, işçi, oyun yazarı, ressam, yayın sahibi, siyaset adamı olarak selamlayacaktır. Hadi biraz yakınlaşalım hayatına selam verelim bizde..
Döneminde birçok ailenin çocuğu gibi yoksullukla birlikte eğitim hayatını, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nden 1950 tarihinde Edebiyat Bölümünden mezun olarak tamamlamıştır. Kendisine uygun bir eğitim hayatıdır zira edebiyatla iç içedir ve elinde yayımlanmayan yazıları vardır. Hasan Hüseyin artık bir öğretmen olarak karşımızdadır. Kahramanmaraş’a çıkan tayini sonrası, henüz bir yılı dolmadan siyasi faaliyetlerde bulunması nedeniyle başka bir ilçeye sürgün edilmiştir. Sonrasında ise 1951 yılında ünlü 141. ve 142. maddelerden tutuklanmıştır. Hapishanede 7 ay 25 gün geçiren genç öğretmenimiz özgürlüğüne kavuştuğunda tabii ki mesleği elinden alınmıştı. Verilen hapis cezası yeterli görülmemiş, yanında meslekten men cezası da verilmişti. Hapishane ve askerlik sonrası 1961 yılına kadar arzuhalcilik, tabela ve portre ressamlığı, inşaat işçiliği, okuma yazma bilmeyenlere mektup yazarak hayatını kazanmaya çalıştı. 1956 yılında radyoya yolladığı iki oyunu mikrofona uygulanmıştır. 1959 yılına geldiğimizde ise ilk şiiri Dost dergisinde yayımlanmıştır. Hoş geldin Hasan Hüseyin Korkmazgil… 1961 yılında çalışmaya başladığı Metin Toker’in yayınladığı haftalık Akis dergisine 1967 yılına kadar devam etmiştir.
Sene 1963’e geldiğinde şairimiz canım Şükran Kurdakul’un önayak oluşuyla, ilk doğumunu gerçekleştirmiştir. İlk kitap ‘‘Kavel’’ yeryüzüne inmiştir. Kitabın ismini nereden geldiğini sordunuz mu? Sordunuz sordunuz… Yıl 1963… Bugünkü gibi işçilerin çalışma şartları ağır, aldıkları ücretler düşük. İstanbul’da Kavel Kablo Fabrikası’nda patron ikramiyeleri eksiltmek ister. İşçiler buna razı olmak istemez, patronla görüşmesi için temsilciler gönderilir. Patron gönderilen dört temsilciyi işten çıkarır ve işçilere sendikadan çıkmaları konusunda baskı yapar. İşçiler bunun üzerine 5 gün süren oturma eylemi başlatırlar. Daha sonra patron 10 işçiyi daha işten çıkarır. Kavel işçilerinin direnişi başlar. Grev… İş bırakılır çadırlar kurulur. Ama göğüs göğüse savaşılarak direnilir deyim yerindeyse… Neden mi? Çünkü anayasada düzenlenmediği için işçilerin böyle bir hakkı yoktu. Grev yasaktı. Verilen mücadele sonucunda o zamana kadar yasak olan grev, Kavel işçilerinin mücadelesi sonunda yasal bir hak haline gelir… Hasan Hüseyin Korkmazgil’i heyecanlandıran direnişle şu dizlerin bulunduğu şiir taşmıştır içinden… Kavel şiiri… Kitabın ismi aslında bir direniş öyküsüdür.
‘‘Ve soluğum tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada,
Güneşe karışmadıkça etim
Kavel Grevcilerinin türküsünü söyleyeceğim.’’
1964 yılının Haziran ayına geldiğimizde Hasan Hüseyin Korkmazgil artık aşık ve evli bir adamdır. Zira ölümüne kadar yanında olacak Azime’siyledir artık. ‘‘Azimeli Temmuz Bildiri 1’’ şiirinin bir kısmı özetler belki tüm hissedileni…
‘‘yolumun üstünde bir top temmuz – sen ne çok sevilgensin
ey tutsak kırmızım benim, emzikli dalım, kavgabayrağım ey
anamın toprak ağırlığı, yaramın dişikurdu, sabahım
sen ne çok temmuzsun ey tükenmiyen – ey benim köprülü suyum
diri yanım, susuzluğum, mapusanem, zincirim, kızgın arafem benim’’
1965 yılına geldiğimizde içinde Azimeli Temmuz Bildirisi 1 şiirinin de olduğu Temmuz Bildirisi kitabı selamlar bizi… ne selam…
“bir oğlum olacak adı temmuz
uykusuz
korkusuz
beter mi beter
ben beynimi satarak yaşıyorum
o benden proleter
bir oğlum olacak adı temmuz
karataşın göbeğinde aşk
karataşın göbeğinde barış
karataş çatladı çatlayacak
bende bitmeyen kavga
onda yeniden başlayacak”
Sıkılı bir yumruk gibi heyecan sarar sanki okurken içinizi… Temmuz Bildirisi ardından 1965 yılı Ağustos ayının başında Hasan Hüseyin Korkmazgil, Azime’siyle bir erkek evlat sahibi olur… Temmuz dünyaya gelir… Hoş geldin Temmuz…
Ve 1966 yılında bir solukta okunan Kızılırmak selamlar bizi… Kızılırmak kitabından dolayı Hasan Hüseyin Korkmazgil hakkında şiirinde suç unsuru bulunması nedeniyle 142. Maddeden dava açılır. Tutuklanır… 40 gün hapis yatar… Dava 3 yıl sürer ve Kızılırmak’ın tutsaklığı 1 Ekim 1969 yılında son bulur.
‘‘Sen ne cömert topraklarsın ey Ortadoğu
Sen ne çok soyulansın ve hiç uyanmıyorsun’’
Kızılırmak demişken bıyıklı babam, canım babam, ablamın ve benim doğum günlerimizde kitap hediye ederdi. Babam Temmuz doğumlu ablama Kızılırmak kitabını hediye ettiğinde bıyıklı şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’le tanışacaktık. Babamın hediyesi 1997 yılı ve ben 14 yaşındayım, Hasan Hüseyin Korkmazgil göçmüş. Babamın bıyıklarının altından dökülünce zaman içinde Kızılırmak, sanki ete kemiğe bürünürdü. Yani Kızılırmak’ın dizeleri sanki babamın bıyıklarından sallanarak düşmüştür benim kulağıma… Babam beni 97 temmuzunda oğlunun adı Temmuz olan bıyıklı şairle tanıştırdı… 2018 Temmuzda babamı uğurladım. Tek tek sallandırdım gözyaşlarımla dizeleri, kulağımda babamın bıyıkları altından dökülen sesinde…
‘‘ve işte türkiyeliyiz
hani derya içre olup da deryayı bilmeyen balıklar gibiyiz
hamsiyiz karadeniz’de
çukurova’da pamuk
uzunyayla’da buğdayız
ege’de tütün
sınırboylarında gözükara kaçakçılarız
istanbul’da kadillaklı karaborsacı
ve doğu dağlarında koçero’larız
eşsiz bir güzellikle çarpılmış gibi
uyumuşuz yoksulluğun körmemelerinde
çalışkanız
filozofuz
dostuz
bütün sömürülenler gibi ezik’’
1968 yılında Hasan Hüseyin Korkmazgil etkinliğini giderek kaybetmeye başlayan Forum dergisinin sanat sayfalarını satın alarak yönetimine geçti. Fakat istediği yükselişi yakalayamayarak 1970 yılında dergi kapatıldı. 1970’ten itibaren Yenigün gazetesi, Barış gazetesi, Toplum dergisi, Ankara Ekspress gazetesi, Devrimci Belediyeler dergisi gibi gazete ve dergilerde yazılar yazdı.
1983 yılında evinde çalışırken beyin kanaması geçirdi. Altı ay hastanede altı ay evde olmak üzere, bir yıl bitkisel hayatta kaldı. 26.02.1984 tarihinde aramızdan ayrıldı. Ardında okurken havayı baruta çeviren dizeleri bıraktı. Yazarken heyecanı hiç eksilmedi, yorulmadı, hep üretti. Kızılırmak kitabının ardından on iki şiir kitabı çıkarmıştır. Bununla birlikte üç mizah kitabı ve yedi gezi kitabı vardır.
Tabii ki bu kadar güçlü eserler karşında durmak zordu. Birçok şiiri bestelenmiştir. Kulağınıza çalınmış olabilir mi ucundan şurada burada… Acılara Tutunmak, Amenna, Haziranda Ölmek Zor, Uçun Kuşlar, Güzel Günler, Halay Havası, Haramiler, Şiddet, Ortadoğu, Acıyı Bal Eyledik, Öyle Bir Yerdeyim Ki, İçerde gibi parçaları örnek verebiliriz.
Şu an bu iki bıyıklı değerli insanı anarken ‘‘Acılara Tutunmak’’ parçasını dinliyorum. Gözlerim yukarıda selamlıyorum ikisini de…