Suriye’nin güneybatısında yer alan Madaya, geçtiğimiz ayın başına kadar kamuoyunca pek bilinmeyen ve isyancıların, Esad rejimi ile Hizbullah güçlerine karşı şiddetli bir mücadele yürüttükleri Zabadani‘nin gölgesinde kalan bir kasabaydı. Bugün, Madaya’daki açlık kuşatmasının sonlandırılabilmesi için uluslararası yardım konvoylarının gıda ve ilaç yardımında bulunuluyor. Ancak Madaya, Suriyeli yardım görevlilerinin Birleşmiş Milletler‘e yönelik öfkelerinin temel odak noktası haline gelmiş durumda. Çünkü Birleşmiş Milletler’in, paylaşılan fotoğraflarla dünyanın gözünün çevrildiği, Madaya kasabasında yaşanan açlık felaketini aylar öncesinden bildiği ve buna rağmen sessiz kaldığı ifade ediliyor.
Suriyeli yardım görevlileri Birleşmiş Milletler’i, Madaya’daki aylardır kuşatılmış sakinlerin akıbetindense Şam ile ilişkisine öncelik vermekle suçluyor.
Yardım görevlileri, Suriye’deki kuşatılmış kasabalar içerisinde Madaya’nın en kötü durumda olduğunu belirtiyor. Ekim ayında Madaya kasabası sakinleri insani felaket yaşandığına ilişkin alarm vermişti. Aralık ayında en az 6 çocuk ve 17 yetişkin açlık nedeniyle hayatını kaybetmişti. Daha yüzlercesi de açlıktan ölme riskiyle karşı karşıyaydı. BM yetkilileri ise bu yaşananlardan haberdardı. Ancak, açlık içerisindeki çocukların görüntülerinin sosyal medyada paylaşılmasına ve medyanın alarma geçmesine dek BM sessizliğini korudu.
OCHA* tarafından 6 Ocak’ta yayınlanan BM’nin iç yazışmasında Madaya’daki vahim koşullar üzerine açıklamalar yer alıyor. Yazışmalarda insani yardıma “acilen ihtiyaç” duyulduğu belirtiliyor. Ayrıca BM’nin iç yazışmasına göre, ekim ayında, 1 yaşın altındaki bin çocuğun yetersiz beslenmeyle mücadele ettiği de bölgedeki önde gelen isimler tarafından bildirilmiş. OCHA’nin bülteni “iç yazışma” şeklinde sınıflandırması nedeniyle kamuoyu, gelişmelerden daha öncesinden haberdar olamadı. Yardım gönüllüleri, aylardır Esad rejimi ve Hizbullah güçlerinin kuşatması altında bulunan Madaya kasabasında bir insani felaketin yaşandığını ekim ayında bildirmişlerdi. Ancak buna karşın BM Madaya’daki durumu gözler önüne seren görüntülerin sosyal medyada hızla yayılmaya başlamasına dek sessiz kalmayı tercih etti.
Madaya kasabasında pirincin kilosu 256 dolara yükselmiş durumda
BM Suriye İnsani Yardım Koordinatörü Yakup (Yacoup) El Hillo 12 Ocak’ta, yani ilk yardım konvoyu Madaya’ya ulaştıktan bir gün sonra, Madaya’daki sakinlerin açlıktan ölme riskiyle karşı karşıya olduklarını ve çaresiz durumda bırakıldıklarını belirtmişti. Ancak kendisi Madaya’da yaşananlar için ne özel olarak birilerini suçlamıştı ne de kasabadaki sivillere karşı kuşatmayı sürdüren Hizbullah’tan bahsetmeyi gerekli görmüştü. Bunun yerine Yakup El Hillo; Madaya’daki kuşatmayı, Esad güçlerine karşı Suriyeli isyancıların sürdürdüğü kuşatmalar ile ve IŞİD’in kuşatma faaliyetleri ile benzer tutmuştu.
Hillo gazetecilere, tüm taraflarca kuşatmanın, ablukanın bir savaş taktiği olarak kullanıldığını söylemişti. Nitekim Madaya’daki durum, Fua ve Kefraya’dan çok daha farklı. Suriye’de bulunan Amerikan Tıp Derneği’nden yapılan açıklamaya göre Madaya kasabasında pirincin kilosu 256 dolara yükselmiş durumda. İdlib’e bağlı Fua ve Kefraya kasabasında ise pirincin kilosu 1,25 dolara mal oluyordu, domates ise bir doların altındaydı. Yani keskin nişancılar ve mayınlı bölgeler ile desteklenen Madaya’daki kuşatmadan farklı olarak bu iki İdlib kasabasında, bazı gıda maddelerine ulaşabilmek görünüşe göre halen mümkündü.
BM’nin Madaya’daki açlığa karşı aylardır süren sessizliği doğal olarak uluslararası toplumun ve Suriyeli yardım görevlilerinin öfkesine neden oldu. Yardım görevlileri BM’yi Esad rejimi karşısında “el pençe divan” durmakla suçladı. 13 Ocak’ta yayınlanan bir mektupta 112 insani yardım çalışanı şunları yazdı: “Şam’daki BM yetkilileri ya rejime çok yakın ya da bizleri kuşatma altında tutan güçler tarafından vizelerinin iptal edilmesinden korkuyor. Sevdiklerini temel sağlık hizmetine erişemedikleri için ya da yetersiz beslenmeye bağlı hastalıklardan kaybedenler; birkaç dakika mesafedeki lüks otellerde, bombardıman seslerini işitebilecek yakınlıkta olan, BM çalışanlarını asla unutmayacak.” Mektupta ayrıca BM’nin bir umut sembolünden, bir suç ortağı sembolüne dönüştüğü de ifade edildi.
*Birleşmiş Milletler İnsani Koordinasyon Ofisi
Kaynak: Foreign Policy