Disiplinlerarası sanatçı Burcu Aksoy’un ‘00:03’ isimli kişisel fotoğraf sergisi 19 Şubat’ta Artcrowdistanbul Online Galeri’de açıldı.
Kontrollü normalleşme döneminin başladığı bugünlerde sanata erişimimiz ise genelde çevrimiçi devam ediyor, birçok sergiyi online izlemeye devam ediyoruz. Bunlardan biri Burcu Aksoy’un daha önce izleyici ile buluşmamış fotografik serilerinden beden (nü) ile ilgili serinin, sanatçının kurgu mekanları ile buluştuğu özel eserlerden oluşan ‘00:03’ isimli sergisi. Sergi, 18 Nisan tarihine kadar Artcrowdistanbul Galeri’de çevrimiçi olarak izlenebilecek.
Türkiye’nin öncü çevrimiçi sanat platformlarından Artcrowdistanbul Online Galeri’de açılan ve küratörlüğünü Şanel Şan Sevinç’in üstlendiği, sergi değerlendirme yazısını İpek Yeğinsü’nün kaleme aldığı 00:03 isimli sergisinde sanatçı Burcu Aksoy, yine, izleyiciye objektifin göremediği ve fotoğrafı ‘oluşturanın’ kendisinden başkasının önceden hayal edemeyeceği görüntüyü sunuyor. Farklı, çeşitli ama eşsiz zihin durumlarının oluşturduğu görüntüler ve algılar üretme -anlatma isteği Burcu Aksoy’un çalışmalarının temelini oluşturuyor.
Sanatçı, nesne ya da mekânların bilinçte var olan kimliklerini kaybedip birbirine karışarak yeni yapı ve şekillere dönüşmesi gerektiğini düşünüyor. Bu sayede, nesne ve mekânı neredeyse sayısız algılama biçiminden, dolayısıyla neredeyse sayısız ‘gerçeklikten’ bahsedilebileceğini belirtiyor.
Burcu Aksoy, 00:03 sergi manifestosunda: ‘’Akademik resim beden görüntüsünü ‘gerçeklik’ vaadi açısından ele alır. Erken dönem akademik fotoğraf da buna uyar. Ancak sonrasında, sanatçılar fotoğrafa müdahale tekniklerini geliştirirler. Manipülasyonun vaadi tek bir ‘gerçeklik’ değildir’’ diyor ve şöyle ekliyor: ‘’Göz, cinsel bağlamda, fotoğrafa bakma ve ondan zevk alma biçimi açısından önemlidir. Freud’un gözün hazzı olarak tanımladığı şeydir bu. Çıplak beden, daima tartışmalı alandadır. Kendisine anlam veren kültürel kodları kopyalar. Ancak bu tür bir kültürel dili 00:03 sergisindeki işlerde görmeyiz. Aksine, işler, erkek fantezileri ve beklentileriyle ilişkili kalıplardan uzak, belli vücut bölümlerinin bulunmayışı sayesinde görüntülenenin aslında orada olmadığı, siyah-beyaz ile ilişkilendirilen incelikli ton anlayışından yoksun olup, yerine kırmızının geçtiği monokrom görüntülerdir.’’
Sanatçı, yaratma eylemini psikiyatri ve psikanaliz ile ilişkilendiriyor. Bu yüzden, bütün fotografik serilerini birer psikiyatri terimi ile adlandırıyor. Bütün fotografik işlerine ise farklı bir saat dilimini isim olarak veriyor.