Zülfü Livaneli’nin 50’nci sanat yılı için 50 Livaneli şarkısı, 50 sanatçı tarafından yeniden yorumlandı. Üç CD halinde yayınlanan bu proje, şimdiye kadar yayınlanan benzeri saygı albümlerinin en büyüğü olma özelliğini taşıyor.
Bu sene Zülfü Livaneli’nin 50’nci sanat yılı. Dile kolay tam 50 yıllık bir sanat hayatı. Şarkılara dillere marş olmuş Livaneli için 50 sanatçı bir araya geldi, 50 Livaneli bestesinden oluşan 3CD’lik büyük bir projenin altına imzalarını attılar. Albüm, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen “50. Yıl Bir Kuşaktan Bir Kuşağa” konseriyle kutlandı. Zorlu PSM’de gerçekleşen, geliri Çağdaş ve Bağımsız Yardımlaşma (ÇABA) Derneği’ne bağışlanan konserde; albümde de yer alan müzik dünyasının pek çok önemli ismi de konuk sanatçı olarak sahneye çıktı.
Albümle ilgili ilk dikkat çeken konu, ilk kez bu kadar çok müzisyenin bir albüm için biraraya gelmesi oluyor. Gerçekten müziğin çeşitli dallarında, rock’tan pop’a, arabeskten sanat müziğine ve Türk halk müziğine kadar birçok daldan isimler albümde boy gösteriyor, Livaneli’ye saygılarını, Livaneli şarkılarını yorumlayarak gösteriyor. Bu isimler arasında Göksel’den Kardeş Türküler’e, Feridun Düzağaç’tan Roijn’e, Ciwan Haco’dan Ata Demirer’e ve hatta Linet’e kadar birçok alandan sayısız isim var.
Umudu ayakta tutan şarkılar
Livaneli, BirGün Gazetesi’ne verdiği röportajda şunları söylemiş: “Darbeden sonra 1980’de bir parça yapmıştım; ‘Umudu kesme yurdundan’. Ben hep aynı fikirdeyim, umudu kesme yurdundan, insan tükenmez. Çünkü bizim ülkemizde ne kadar acı çekilse görüyoruz tükenmiyor, tüketemiyorlar. Keşke bu acılar çekilmeden olsaydı ama demek ki böyle. İbn-i Haldun ‘Coğrafya kaderdir’ demişti. Ben buna çok inanıyorum. Bizim coğrafyamız maalesef böyle; acı üreten bir coğrafyada yaşıyoruz.”
Livaneli’nin umudu kesmediği yurdunda, onun 50 yıllık sanat hayatında direndiği, mücadele vermeye çalıştığı, sanatıyla karşı durduğu her türlü acı ne yazık ki bugün de yaşanıyor, hem de belki daha sert daha yoğun şekliyle. Bugün de güzel insanlar içeride tutsak ediliyor, edebiyatçılar, gazeteciler sadece fikirleri yüzünden hapishanelere atılıyor. Yine insanlar hapishane önlerinde nöbet tutuyorlar.
Dayanışma hiç tükenmiyor, korku imparatorluğunda. “Ekmek kadar temiz su gibi aydın” insanlar bu ülkede demokrasi, eşitlik, barış tesis edilsin diye didinip duruyorlar, bazen bu yolda canını ortaya koyuyor, bazen canını veriyorlar. Hoş geldin Kardeşim Deniz’lerdeki Deniz’lere yenileri ekleniyor sürekli, yeni genç fidanlar erken yaşta kırılan, Ali İsmail’ler, Berkin’ler, Ethem’ler, Medeni’ler, Suruç ve Ankara’da katledilen Can’lar. Bu kadar alacakaranlıkta hâlâ güneş toplamaya çalışan insanlar için Livaneli şarkıları hep önemliydi, bugün de öyle ve yine dillerden düşmüyor.
Saygı albümü müdavimleri bu albümde de var
Saygı albümleri esasında en zor albümlerdendir. Birçok farklı ismin biraraya geldiği bu tarz albümlerde belli bir kaliteyi tutturmak zordur. Her yorum başarılı olmayabilir, bir yorum daha derinlikli ve özgünken, diğer yorum aynı oranda bu özelliklere sahip olmayabilir. Livaneli saygı albümünün bu kulvarda başarılı albümler arasında sayılacağını söylemek mümkün.
Albümde daha önceki benzer saygı albümlerinde görmeye alıştığımız isimler yine arz-ı endam ediyor. Sezen Aksu, Teoman, Feridun Düzağaç, Mehmet Erdem gibi bu albümlerin gediklileri Livaneli için de şarkılar yorumlamış. Esasında bu noktada albümle ilgili ilk ufak eleştirimizi yapmış olalım. Örneğin Teoman, önceki albümlerdeki yorumlarında da yorumladığı şarkılara farklı bir boyut ve derinlik kazandıramamışken, yine benzer zayıf bir performansla yine bu albümde de karşımıza çıkıyor. Mehmet Erdem, yine şarkıya hiçbir şey katamamışken bu albümde de dümdüz bir yorumla albümde yer alıyor.
Albüm sürprizler barındırıyor
Albüm kesinlikle içinde sürprizler ve cevherler barındırıyor. Bunlardan biri Halil Sezai. Sezai, “Asya Afrika” şarkısını gerçekten kendi tarzına yakın, özgün bir şekilde yorumlamış, şarkı adeta başka bir şarkı haline gelmiş. Diğer bir sürpriz, Ata Demirer. Komedyen Demirer, sanat müziği icrasındaki yeteneğiyle de bilinir. Albümde “Akdeniz” şarkısında gerçekten çok iyi bir icra ile karşı karşıyayız Demirer’den.
Albümün zirve noktalarından biri diğer bir büyük usta Selda Bağcan’ın “Çırak Aranıyor” yorumu. O ulvi sesiyle Bağcan, şarkıyı tadından yenmez bir noktaya taşımış. Yine aynı şekilde Kürt müziğinin en önemli kadın seslerinden Aynur, “Dağlara Küstüm Ali”ye müthiş bir yorum getirmiş, benzersiz sesiyle.
Albümde pop şarkıcılarının da yorumları var. 10. Yıl Marşı’ndan sonra Kenan Doğulu bu kez de “Ey Özgürlük” şarkısını iyi bir pop şarkısına çevirmiş, konserlerde meydanlarda sıkça duyacağımız bir şekilde. Aynur Aydın, “Sürgün” şarkısını yine kalburüstü bir pop şarkısı haline getirmiş.
Albümdeki sıradışı yorumlardan biri Kürt müziğinin yaşayan efsanesi Ciwan Haco’nun “Merhaba” yorumu. Haco’nun gırtlak ve ses oyunlarıyla, zengin müzikal altyapısı ile yine albümün zirve noktalarından birindeyiz.
Albümde bazı isimlerin tam da kendilerine uyacak, üstlerine birebir oturacak şarkıları seçip yorumladığını görüyoruz. Örneğin Yaşar, “Gün Olur”u, Yeni Türkü “Gözlerin”i, Ceylan Ertem “Kız Çocuğu”nu, Onur Akın “Atlı”yı, Hüsnü Arkan “Nurhak”ı, Jehan Barbur “Bulut mu Olsam”ı seçerek doğru yapmış. Sıla da aynı şekilde “Belalım”ı, şarkıda ah belalım derken Sıla insana derin bir iç çektiriyor.
Albümde bazı yorumlar ise daha iyisi, daha farklısı olabilir miydi diye bir yarım kalmışlık hissi uyandırıyor, Teoman’ın, Harun Tekin’in, Mert Fırat’ın, Feridun Düzağaç’ın, Şevval Sam’ın yorumlarında özellikle. Ve Rojin ve Haluk Levent; seçtikleri şarkılara yorumlarında, artık biraz da tedavülden kalkmış 90’lı yıllar Anadolu rock uyarlamalarına başvurmasalarmış keşke de deniyor.
Tüm artılarıyla ve eksileriyle, arşivlik bir albümle karşı karşıyayız. Albümde yer alan her sanatçının emeğine saygı duyarak, büyük usta Livaneli’nin 50’nci sanat yılını kutluyoruz.