Sevginin hayatımızdaki yerinin ne kadar önemli olduğu konusunda çoğumuz kuşkusuz hemfikiriz. Ruhsal ve bedensel açıdan olumlu etkisi saymakla bitmez. Hayatımıza binlerce katkısını sıralayabiliriz.
İnsanlara ve özellikle hayvanlara onlara gerçekten değer vererek yaklaştığınızda, onlarla hakikatli bir iletişim kurduğunuzda o an siz fark etmeseniz de katkısı inanılmaz. En azından o esnada farkında olabilirseniz; kaygılarınızdan ne kadar uzaklaştığınız görebilirseniz. Peki, etkisini bu kadar aza indirgeyebilir miyiz? Tabii ki hayır!
Etrafınıza kısa süreli bir bakın ve mukayese yapın. Hayvanlara bağlı, onlara sevgi besleyenler ve diğerleri hakkında. Kuşkusuz sevgi besleyenlerin; hayattan daha memnun, daha güler yüzlü, hayat bağının daha güçlü olduğunu göreceksiniz. Bu, gözlemlerimizle ortaya koyabildiklerimiz. Bu konuyla ilgili bilimsel araştırmalar da mevcut.
Sevginin büyük faydası!
Michigan Üniversitesi’nden Sara Konrath ve Stony Brook Üniversitesi’nden Stephanie Brown bu konu hakkında araştırma yapmışlar. Yaptığı çalışmalarında çıkan sonuçlar ise oldukça sevindirici. Gerçekten birine karşılıksız sevgi duyabilen, yani kendinden başka canlılara şefkat gösterebilen insanların ömürlerinin daha uzun olduğunu iddia ediyorlar.
Önemli olan bir şeyi yapıyor olmanız değil, bunu ne kadar gerçek ve doğru amaç hissiyle yapıyor olduğunuz, işte bu bilinç aradaki farkı yaratıyor. Gönüllü ve gönülsüz insanların varlığını bilirsiniz. Gönüllü insanlara baktığınızda bunu fedakârlıktan kaçınmayarak yaptığını fark edersiniz ve sonucunda sadece mutlu olurlar. Bilim dünyası işte bu farkı ikiye ayırıyor; hazcılık (Hedonizm) ve mutçuluk (Eudaimonizm).
Barbara Frederickson, Steve Cole ve arkadaşları da bu konu hakkında çalışma yapanlardan. Onların çalışmaları biraz farklı ve insanların mutluluklarını hücresel düzeyde inceliyorlar. Hazcılık ilkesi doğrultusunda yapılan eylemlerde insan hücrelerinde daha çok hastalığa neden olan hücrelerle (enflamasyon) karşılaşmışlar. Diğer taraftan canlılara sevgi ve şefkat gösterenler insanlarda enflamasyon hücreleri bir hayli düşmüş. Bu nedenle hazcılığa dayanan bir sevgi yerine gerçek ve samimi bir sevginiz olsun, gerçekten iyi olmanın yolu buradan geçiyor.
Tüm canlılar için sevgi!
Peki nasıl ulaşabiliriz bu saf sevgiye? Düşünceli hareket etmek, mevcut sevginizi artırmak için çaba sarf etmek, mutçuluk ile hissedilen sevgiyle hayatımızın amacını ve anlamını bulmak. Manevi anlamda gerçekten ne istediğinize yönelin, ruhunuz sizi nereye çekiyor bunu bulmanız önemli. Belki bu tavsiyeler sizi doğru bir yola sevk edebilir ama bu işin anahtarı aslında çok basit: Sevmek, daha çok sevmek!
Kaynak: One Green Planet