Ana SayfaEkolojiHayvan HaklarıÇocukların çığlıkları ile koyunların yakarışları birbirine karıştığında...

Çocukların çığlıkları ile koyunların yakarışları birbirine karıştığında…

-

Bugün bir hayli zor bir gün benim için. Evlerde toplanan ‘büyükler’in koşuşturan çocuklara bağırıp şiddet uygulama sesleri ile sokakta hayvanlara uygulanan şiddetin sesi birbirine karışıyor. Hem hiyerarşik hem türcü bakışın kesiştiği bir gün ve gerçekten sesler bu kadar yakınımdayken güne devam etmek de beni zorluyor. Tek aklıma gelen yol, buraya gelip içimdekileri aktarmak…

Uzun süredir hayvanlar ile çocukların yaşamlarında tahakküm meraklısı bu sistem yüzünden ortaya çıkan benzer deneyimler ile ilgili akademik çalışmalar yapmayı, yazılar yazmayı düşünüyordum. Biraz daha okumak için yazınsal kısmını erteledim bugüne kadar ama sabah gözümü açınca duyduğum sesler yüzünden dayanamadım.

Çocuklar büyüklerinden azar yiyip şiddet görürken aynı anda az önce yaşamı çalınmış hayvanın bedenine inen balta sesleri doluyordu odama. Yazıya bu ikinci tanıklıkla ara vermek zorunda kaldım. Aniden bastıran kaçma isteği, çocukların ve hayvanların üzerindeki baskının onların hayatlarında yaptıkları ve herkesin bunu ‘normalleştirmesi’ yazmak zorunda olduğumu hatırlattı. Evet, bu yazı hiçbir şeyi değiştirmeyecek belki ama hayvanları ve çocukları nasıl boğduğumuz bir kez de benim kalemimden kayıtlara geçsin.

Ben akademik ve yazın rotamı değiştirirken zihnimde pek çok şey daha berrak bir hal almaya başlıyor. Daha yolun başındayken bile keşfettiklerim, nasıl değiştiririz’i aklıma sık sık getiriyor. Henüz bir cevabım yok ama bu konu içinde yara olmuş herkes gibi bırakmaya da niyetim yok.

Kendinden büyüklere, çocuğa kızma, hayalini çalma, şiddet uygulama özgürlüğü veren bu tahakküm, hayvanı da öldürüp parçalara ayırıyor. Bunu her gün, dünyanın her yerinde yapıyor ve bundan rahatsızsanız hem türcülüğünüzü hem hiyerarşi ve güç merakınızı sorgulamanız gerekiyor. Tabağınızda da nefes alan, gözü ve kalbi olan bir canlıyı yemeye devam etmemeniz. Zira ölmesine sebep olduğunuz bir hayvan ile baskılanmasını, şiddetini normalleştirdiğiniz çocuklardan da siz sorumlusunuz.

Çocukları ‘terbiye’ ediyorlar, hayvanlar da ‘hissetmiyor ve hayata bizim kölemiz olmak için geldiler.’ Peki, hayvanları yiyerek çocukların geleceğini de yediğinizi biliyor muydunuz, sevgili her şeyi çocuğu için yapan ‘iyi’ insanlar? Su kıtlığı, çölleşme, sel gibi felaketler çocuğunuzu susuzluktan öleceği ya da boğulacağı bir geleceğe taşıyacak, eğer hayvanları özgür bırakmasanız.

Bu yazı için iyi bir finalim yok. Zaten çok bölünerek ilerlediğim için içeriğin iyi olmadığının da farkındayım. Şiddete bu kadar yakından tanık olmak beni gerçekten çok fazla etkiledi. Hele ki bunu sadece bugün değil, her gün, her yerde yaptıklarını bilmek daha da yıkıma uğramama sebep oldu. Çok merak ediyorum, köpeğin başını okşayan merhamet, koyunun başını neden parçalıyor, ne oluyor o merhamete?

Kapak Görseli: Andrea Martin

SON YAZILAR

Yasayı sokakta biz yazacağız!

Toplumda bir karşılığı olmayan ve fakat iktidar tarafından köpürtülen Güvenli Sokaklar Derneği'nin oluşturduğu fason algı sonucunda, adı hâlâ "hayvanları koruma" olan 5199 numaralı yasadan "koruma"...

Hatay’da depremin ardından süren hayat mücadelesinin pek de söz edilmeyen özneleri: Hayvanlar

6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen Hatay'da yaşayan patili dostlarımız oldukça zor durumda. Hayvanlara yönelik bir sağlık hizmeti görünür değil, özellikle kedi ve köpekler kontrolsüzce...

“Hayvanlar için etki” yaz okulu için kayıtlar başladı

Kafessiz Türkiye tarafından düzenlenen “Hayvanlar İçin Etki Yaz Okulu” kayıtları başladı! Başvuru için son gün 22 Temmuz. 25- 26-27 Temmuz 2023 tarihlerinde online olarak gerçekleştirilecek...

Yeşil Düşünce Derneği’nin İklim Okulu 29-30 Nisan’da!

“Kimseyi Arkada Bırakmadan: Batı Karadeniz’de İklim Hareketinin Güçlendirilmesi” projesi kapsamında gerçekleştirilecek İklim Okulu ve forum etkinlikleri ile yerel yönetim, sivil toplum, devlet kurumları ve halk,...
Zozan Çetin
Zozan Çetin
Eylül 1989’da doğdum. Ege Üniversitesinde Tarih okudum. Daha sonra erkeğin tarihini değil, kadının tarihini yazmak ve anlatmak için Dokuz Eylül Üniversitesi Kadın Çalışmaları Anabilim Dalında yükseklisansa başladım. Düşlerim için çabalamaya devam ediyor ve değişime olan inancı içimde taşıyorum. Bir kadın olarak var olma mücadelesi verirken de yazının, sözün ve kalemin gücüne inanıyorum. O yüzden yazmayı da anlatmayı da seviyorum.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol