İçinde bulunduğumuz bu dönemde zorunlu sebeplerden ötürü evlerinde olamayanlar dışında birçoğumuz evlerdeyiz, işlerimizi evlerimizden devam ettiriyoruz ve belki de hiç olmadığı kadar çok kitap okuyoruz. Hepimiz bu sürecin umutla geçmesini diliyoruz. Daha önce hiç kitabını okumadığımız yazarların kitaplarını keşfediyor ya da sevdiğimiz yazarların daha önce okumaya fırsatı bulamadığımız kitaplarını okuyoruz. Rus Edebiyatının öncü isimlerinden Dostoyevski’nin ilk romanı İnsancıklar da benim bu dönemde tanıştığım bir roman oldu!
Rus Edebiyatı 11. yüzyılda; Rusların hristiyanlığı benimsemesinden sonra ortaya çıkmıştır. Klasik dönem, Romantik dönem, Gerçekçi dönem ve 20 yüzyıl Rus edebiyatı olarak da türlere ayrılır. Rus edebiyatını doruk noktalarına çıkaran ve aynı zamanda Rus edebiyatının duayeni olan Dostoyevski ise henüz 24 yaşındayken kaleme aldığı İnsancıklar adlı romanla büyük övgüler alır ve hatta “Yeni Gogol doğdu!” yorumlarına sebep olur.
Dostoyevski demek, Rus edebiyatının mihenk taşı demek. Bugün birçok yetişkin ve çocuk Dostoyevski’nin eserlerini elinden düşürmemektedir. Jorge Luis Borges der ki;
“Aşkı ilk defa yaşamak gibi, denizi ilk defa görmek gibi, Dostoyevski’yi keşfetmek de insanın hayatında önemli bir tarihtir.”
Dostoyevski çoğunlukla insanların ruh dünyasını, yaptığı gerçekçi, psikolojik tahliller ile ortaya koyar. Yazarın ilk kitabı olan İnsancıklar’da buna örnektir. Yazar ilk romanı İnsancıklar’da 40’lı yaşlardaki alçak gönüllü kâtip Makar Devuşkin ile uzaktan akrabası olan genç Varvara Dobroselova’nın mektuplaşmalarına yer verir. Bu eser, dönemin şartlarında; yaşanan yoksulluk, dostluk, sanat ve insan sevgisi gibi kavramlar üzerine okuyucuyu düşündürmektedir. Yoksullukla mücadele etmelerine karşı ellerine geçen kitapları birbirine gönderen Makar Devuşkin ve Varvara Dobroselova mektuplarında kitaplar üzerine sohbet etmekten de geri durmazlar. Yaşlı Makar Devuşkin’in mektuplarından dönemin yoksulluğu açıkça okuyucuyla paylaşılır.
Kitabın en etkileyici bölümü ise Makar Devuşkin’in işinde temize geçirdiği bir evrakta yaptığı yanlışlık ve onun üzerine yaşanan olaylar oluyor. Bu Gogol’un Paltosundaki Palto’nun yere düştüğü andaki durumu hatırlatıyor bizlere.
Dostoyevski ilk romanı olan İnsancıklar’da akıcı, gerçekçi ve insanı düşündüren bir dil kullanıyor ve büyük övgü topluyor. Dostoyevski sadece Rus edebiyatı için değil aynı zamanda Dünya edebiyatı için de ölümsüz eserler bırakmıştır. Hala eserleri severek okunmakta ve incelenmektedir.