Dünya Su Günü’nde adım adım ilerlediğimiz su fakirliği aslında günümüzde hissettiğimizden çok daha derin, acısını yaşadıklarımızdan çok daha köklü bir sorun. Doğaya saygı duymayışımız ve kendimizden başka hiçbir canlıyı umursamayışımız bu sürecin devamında su yoksunluğu çekeceğimizin açık göstergesi. Şu an mücadele ettiğimiz, karşısında durduğumuz savaşlardan çok daha zoru yani. Bu nedenle mücadeleleri birleştirmek, bir kötü ile savaşırken diğerlerini hafife almamak gerekiyor.
Mesela BBC‘nin haberine göre, 76 milyon kişinin temiz suya erişmekte zorlandığı Hindistan’da hükûmet, açtıkları yasadışı kuyulardan su çekip yüksek fiyattan halka satmaya çalışanlarla mücadele ediyor.
Bu bağlamda, 1992 yılından bugüne her yıl farklı temalarla kutlanan Su Günü’nün bu yılki teması “Su ve İstihdam“.
Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO), 22 Mart Dünya Su Günü’ne istinaden yayınladığı basın açıklamasında ciddi bir kuraklık tehdidi ile karşı karşıya olunduğunu ve çözüm için üretilecek plan ve politikaların kişilere, iktidara ve projelere göre değiştirilmemesi gerektiğini vurguladı.
“Yıllarca plansız şekilde harcanan, yanlış yönetilen ve fazla kullanılan suyun giderek azalması, kuraklığın gazete manşetlerinde yer almanın ötesine geçememesi, gittikçe artan su tüketiminin yarattığı sorunlar ne yazık ki, bugün kuraklığın küresel tehlike noktasına gelmesine neden olmuştur” ifadelerinin yer aldığı açıklamada sorunun istatistik destekli açıklaması ve çözüm için öneriler yer alıyor.
ÇMO açıklamasında Devlet Su İşleri’nin verilerine de değindi. DSİ’nin sitesindeki verilere göre, yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının bin m³’ten daha az olması Su Fakirliği, 2 bin m³’ten daha az olması ise Su Azlığı olarak tanımlanıyor. Yine aynı sitede, Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarının bin 519 m³ civarında olduğu açıklanıyor.
TÜİK’in, Türkiye nüfusunun 2030 yılında 100 milyon olacağını açıkladığına değinen ÇMO, “Bu da 2030 yılında kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının bin 120 m³/yıl civarında olacağı anlamına geliyor. Hesaplama, mevcut büyüme hızı, su tüketim alışkanlıklarının değişmesi gibi faktörler ve mevcut kaynakların 14 yıl sonrasına hiç tahrip edilmeden aynı şekilde kalması durumunda söz konusu olacak!” şeklinde uyarıyor.
Dünya Su Günü’nde Çevre Mühendisleri Odası’ndan öneriler
- Su kaynakları yönetiminde başlıca hedef, alternatifi olmayan doğal bir kaynak olan suyun daha planlı ve ekonomik kullanılması, su kaynaklarını tehdit eden sorunların belirlenmesi ve önlenmesi, su ve suya bağlı ekosistemlerin korunması ve bunlara bağlı olarak sürdürülebilir bir su kaynakları yönetimi sağlanmalıdır.
- Yaşanan ciddi kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya olmamıza, uzun yıllardır yürütülen yanlış ve hukuksuz uygulamalar nedeniyle yeraltı ve yer üstü sularımızın kalite ve miktarında ciddi azalmalar ortaya çıkmasına rağmen, Türkiye‘de henüz bütün tarafların katılımıyla hazırlanmış, kamu yararı gözeten bütüncül bir su politikası ve suyun yönetimiyle ilgili temel ilke ve yöntemlerin çerçevesini belirleyen bir Çerçeve Su Kanunu bulunmamaktadır. Türkiye‘de su kaynaklarının etkin ve sürdürülebilir yönetimi için, “Ulusal Su Politikası” oluşturulmalıdır. Türkiye su politikası, Avrupa Birliği su politikaları ve uluslararası su politikalarını dikkate alarak ülke koşullarına uygun olacak şekilde belirlenmelidir.
- Su kaynakları sorunlarının çözümü için, merkezi yönetimlere bağlı kalmayarak, uzun dönemli politikalar üretilmeli, bu politikalar ve planlar günümüzde olduğu gibi “kişilere”, “projelere”, “siyasi iktidarlara” göre değiştirilmemelidir.
- Çevre mühendisleri, aldıkları eğitim gereği, su yönetimi konusunda uzmandır. İçme suyu ve atıksu arıtımı, çevre teknolojisi, projelendirme gibi konularda eğitim gören çevre mühendisleri, ne yazık ki, belediyelerde, İller Bankası‘nda ve ilgili bakanlıklarda yeterince istihdam edilmemektedir. Bu sorun acilen giderilmeli ve su mühendisi olarak da tabir edilen çevre mühendisleri, çözümün parçası haline getirilmelidir.
- Teknik alt yapısı güçlü, çevre mühendisi istihdam eden, çevreye, suya dair tüm mevzuatı kendi bünyesinde toplamış, kamu yararı gözeten bir Çevre Bakanlığı acilen kurulmalıdır.
Başlık Görseli: WWF- © Cüneyt Oğuztüzün