“Bana kalırsa bilimkurgunun temel işlevlerinden biri tam da bu soru sorma biçimidir: alışılmış düşünme biçimimizin tersine çevrilmesi, dilimizde henüz karşılığı olmayan kelimeler için kullanılan metaforlar, imgelemdeki deneyler.”
Ursula K. Le Guin’in “Kelimeler, kadınlar ve mekanlar üzerine düşünceler”inden oluşan Dünyanın Kıyısında Dans’ı İthaki Yayınları’nda. Seda Ersavcı’nın çevirisini yaptığı kitapta 1976 yılından 1988 yılına kadar olan konuşmaları, makaleleri, ve kitap eleştirileri bulunuyor. O zamandan günümüze gelen ve hala hayatımızı etkileyen cümlelerinde üzerinde düşünecek ve öğrenecek çok şey var.
Yazmak dışında bildiği tek şeyin ev işleri olduğunu söylüyor Le Guin kitabın girişinde; feminizm, edebiyat, sosyal sorumluluk ve seyahat başlıkları altında toplanmış ve yıllara göre dizilmiş bir zihin biyografisi olduğunu belirtiyor ve biz okurken bir kez daha onun zihnine hayran kalıyoruz ve yazma konusunda ne kadar usta olduğunu görüyoruz. Daha önce Le Guin okumuş olanlar için çok değerli bir kitap, ve elbette, yeniden Le Guin cümleleriyle buluşmak da paha biçilemez.
“Kopernik bize dünyanın merkez olmadığını söyledi. Darwin bize insanın merkez olmadığını söyledi. Antropologlara kulak verirsek, bize, uygun ve dolaysız bir ifadeyle, Beyaz Batı’nın merkez olmadığını söylediklerini duyabiliriz.”
Makale ve konuşmaların her biri, bir diğerinden farklı bir konuyu ele alıyor. Kocakarılardan, bilimkurgudan, edebiyattan, seyahatten, ütopyalardan, antropolojiden, kitap okumaktan, yazmaktan, yazarlardan, kitaplardan, Tolkien’den, sansürden, kendi kitaplarından ve nicesinden bahsediyor. Ama Ursula’nın kıvrak üslubu, eleştirisi, yönü hep aynı. Düşündürmek istediği konular, eleştirmek istediği düşünceler, yıkmak istedikleri var. Kitabın girişinde bunu yaparken kimseyi incitmek istemediğinden bahsetmiş ve özenle kurulmuş cümleleriyle bunu başarıyor.
“Romanları bu yüzden seviyorum işte: İçlerinde kahramanlar yerine insanlar var.”
Bu kitapla birlikte, sadece iyi bir yazar değil, yaşamayı öğrenmiş biri olduğunu görüyoruz. Gözlem yapmayı asla bırakmamış, kendini geliştirmeyi ve düşünmeyi asla ihmal etmemiş Ursula. Bazı yazılarında kendi hayatından parçalar var, buradan anlıyoruz. Seyahat ettiği yerlerden ve ailesinden de bahsediyor. Hiçbir konuşması sadece orada onu dinleyen kişilere yönelik değil; okurlarına, diğer yazarlara, yazmak isteyenlere ve herkese yönelik. Yaralanmak isteyen bir kişi, kitabın herhangi bir sayfasında zihnini açacak bir cümle bulabilir.
“Şayet insan zihninin zamansal bir spektrumu olsaydı bir fizikçinin yahut mutasavvıfın nirvanası mor ve ötesinin çok ötesinde olurdu ve öbür uçta, kızılötesinde Uğultulu tepeler yer alırdı.”
Zekice düzenlenmiş, eğlenceli ve düşündürücü bu yazılar; Karanlığın Sol Eli, Mülksüzler, Yerdeniz Serisi gibi romanların gerisindeki bu yaşlı kadına daha da hayranlıkla bakmanızı sağlayacak. Bu romanlardaki eksikleri, eleştirilen yerleri, alt düşünceleri yazarın ağzından okuyacaksınız. Hikaye anlatmanın, kelimelerin ve cümlelerin ustası Canım Ursula’mızın çeşitli fikirlerini kendine has üslubuyla bir araya getirdiği bu kitabı kaçırmayın. İyi okumalar herkese.