Türkiye Ormancılar Derneği, Kuzey Ormanları Derneği ve Sarıyer Belediyesi tarafından düzenlenen “Ekosistem, İklim ve Kentsel Büyüme Perspektifinden İstanbul ve Kuzey Ormanları Çalıştayı” 23 Mart Cumartesi günü Sarıyer’de gerçekleştirildi.
Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde gerçekleşen çalıştay, iklim krizinin
İstanbul başta tüm Marmara bölgesinde hızla süren kent ve doğa yağmasının ve buna eşlik eden denetimsiz sanayileşmenin iç içe geçmiş şekilde Kuzey Ormanları’na etkilerine değinildi.
Etki alanı Düzce’den Bulgaristan sınırına kadar dayanmış olan İstanbul ve onu çevreleyen Kuzey Ormanları’nda yaşanan bu sorunlar bilimsel bir dille ele alındı ve çözüm önerileri sunuldu. Üniversiteler, sivil toplum örgütleri, yerel ve resmi kuruluşların bu konudaki önemi ve dayanışması tartışıldı. İklim krizi döneminde İstanbul’un bir geleceği olabilmesi için ormanlık alanların ve İstanbul’un biyolojik çeşitliğinin nasıl korunması gerektiği üzerine konuşuldu.
Açılış konuşmasını yapan Türkiye Ormancılar Derneği Genel Sekreteri Metin Avşaroğlu, “1924 yılında kurulan ve Cumhuriyetle yaşıt olan Türkiye Ormancılar Derneği, ormanların korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için bir asıra yakın zamandır mücadele etmektedir” dedi.
Sarıyer Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Ali Güneş ise
Kuzey Ormanları’nın korunması için belediye olarak üzerine düşenleri yapacaklarını belirtti. Kuzey Ormanları Derneği Başkanı Nuray Çolak ise, özellikle yerel seçim öncesinde adayların Kuzey Ormanları’nı kent içi parklara dönüştürme vaatlerinin olduğu bir dönemde Kuzey Ormanları’nı tartışma fırsatı buldukları için memnun olduklarını söyledi.
Çalıştayın ilk oturumunda konuşan, Orman Fakültesi Orman Botaniği Anabilim Dalı Başkanı ve Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi Başkanı olan Prof. Dr. Ünal Akkemik, 142’si odunsu, yaklaşık 2500 bitkiye ev sahipliği yapan İstanbul’un, Polonya, İngiltere veya Hollanda’dan daha zengin bitki çeşitliliğine sahip olduğunu belirtti. Bu benzersiz bitkisel ve biyolojik çeşitliğinin şehrin baskısı yüzünden tehlike altında olduğunu anlattı.
Prof. Dr. Ünal Akkemik, İstanbul’un ormanlarının ve biyolojik çeşitliliğinin korunması için Belediye Başkan Adaylarına çağrıda bulundu; “artık İstanbul’un ne yatay, ne dikey büyümeye tahammülü yok” dedi. Ayrıca önemli doğa ve bitki alanlarının mutlaka korunması, buralara yönelik insan müdahalesinin en alt düzeye indirilmesi gerektiğini belirtti. Buna ek olarak, kentin yaşam kaynağı olan doğal ormanların hızla azalmasının durdurulması ve İstanbul’un biyolojik çeşitliğinin yerinde korunması gerektiğini anlattı.
Prof. Akkemik, Türkiye’nin 469 kuş türünün 301’inin İstanbul’da görüldüğünü belirterek, yeni havalimanı kuş göç yolları üzerinde olduğu için bir tehdit oluşturduğunu belirtti.
Orman Yüksek Mühendisi Abbas Şahin, İstanbul’daki orman alanlarının dağılımına dair haritaları paylaştı. 1971-2003 ve 2012 haritalarına göre, İstanbul’da yerleşim alanları artarken orman ve tarım alanları azalıyor. Kuzey Ormanları’nın %12’si ise maden, ulaşım, enerji gibi faaliyetlere ayrılmış durumda.
Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, 3. köprü ve İstanbul Havalimanı’nın çevreye verdiği zararı anlattı. Prof. Dr. Doğanay Tolunay, İstanbul’un ekolojik sorunlarını; megaprojeler, arazi kullanım değişiklikleri, taş ocakları, hızlı nüfus artışı, iklim değişikliği olarak saydı.
Çalıştayın ikinci oturumunda, Öğretim Üyesi Dr. Ercan Koç ve Öğretim Üyesi Dr. Çağdaş Kuşçu Şimşek, İstanbul’daki kentleşme durumunu ve Kuzey Ormanları’nın İstanbul’un iklimine etkisini anlattılar. İklim krizine karşı sulak alanların ve Kuzey Ormanları’nın mutlak olarak korunması gerektiğini belirttiler.
Çalıştayın üçüncü oturumunda Türkiye’de ormancılık politikaları ve İstanbul’un ormanları üzerine konuşan Doç. Dr. Cihan Erdönmez’in verdiği bilgilere göre, 2B olarak bilenen yasal düzenleme kapsamında İstanbul ormanlarının %7’si orman sınırlarının dışına çıkarıldı. Bu oran, Belgrad Ormanı’nın büyüklüğünün 3 katından daha fazla olduğunu anlattı.
Çalıştayın son kısmında Kuzey Ormanları Savunması’ndan Başar Toros, Kuzey Ormanları’ndaki tehditleri ve korunması için verilen değişik mücadeleleri anlattı.
Çalıştayın sonunda, yıkımların oldukça hızlandığı, İstanbul’un taşıyabileceğinden fazla yükle karşı karşıya kaldığı belirtildi. Ote yandan son yıllarda yerellerde yaşayanların kendi yaşam alanlarına sahip çıktıkları belirlendi. Aslında köylünün geleneklerden, eskilerden gelen pratikleri ile yaşam alanlarına yapılan bir tesisin kendi hayatını nasıl değiştireceğini bildiğini; bu durumları ve etkileri asıl politika belirleyicilere anlatmak gerektiği konuşuldu.
Ayrıca Kuzey Ormanları’nın 20’ye yakın tehdit başlığından kurtulması için tümden “muhafaza ormanı” ilan edilmesine yönelik bir çalışmasının başlatılması, Çalıştayın her sene yapılması, ve talepler içeren kısa bir deklarasyonun acilen yayınlanması konuşuldu. Çalıştay raporunun özet olarak kısa süre içerisinde paylaşılması, daha sonra kitap haline getirilmesi kararlaştırıldı.