Ana SayfaYaşamFeminizmErkin "genel ahlakı" ve kadınların omuzlarındaki tahakküm

Erkin “genel ahlakı” ve kadınların omuzlarındaki tahakküm

-

Mao Zedong’un şu cümlesini herkes bilir; “Kadın göğün yarısıdır.” Ben buna katılmıyorum. Kadın göğün tamamıdır, eğer gözlerini kapatırsa karanlık çöker, gözlerini açarsa güneş gülümser yeryüzüne. Kadın doğanın bağrından çıkan ilk fikir silahıdır ve üzerinde kurulan, birazdan uzun uzun bahsedeceğim tahakkümün temel sebebi de budur.

Dilin politik anlamdaki önemini keşfeden yapısalcılar, sanat metinleri üzerindeki eleştirilerini bunun üzerinde yoğunlaştırdılar önce. Metinlerin içindeki ve farklı metinler arasında dil üzerinden kurulan bağlantı, anlamları değiştirebilir, herhangi bir konu hakkındaki düşünceler üzerinde inanılmaz etkilidir. Ben bu yazıyı yazarken mesela, kullandığım dilin yereceğim konuya uygun olmasını sağlamaya çalışıyorum. Çünkü eğer bir konu üzerinde düşünecek ve üretecekse insan, dili iyi kullanmayı bilmeli. Politik anlamını da fark etmeli ki kadınlara yönelik aşağılayıcı dilin ortaya çıkış sebebini görebilsin.

Virginia
Virginia Wolf

Kadınların göğün tamamı olduklarını söylemiştim. Bunun neden bu kadar önemli olduğunu ve iktidarların neden kadınları sürekli ”hizaya getirmeyi” amaçladıklarını şöyle açıklayayım; kadın, doğanın yaratan, hayat veren ve yenilikleri bağrından yetiştiren gücüdür. İnsanlığın geliştirdiği ilk dinlerin ana tanrılarının hep kadın olması, benim herhangi bir kelimenin kökenini ya da önemini vurgularken ”ana” dememin sebebi de budur. Kadın doğanın bağrından çıktı, şekil verip insanları ve hatta kadınlara düşman olan egemenleri de dünyaya getirdi. Kadının bu önemini keşfeden otorite, giyiminden konuşmasına, gülümsemesinden öfkesine kadar, hayatının her alanını kontrol altına almak istedi. Çünkü bir şeyin size zarar vereceğini düşünüyorsanız, yapmanız gereken, onu yönetmek ve ona egemen olmaktır. Otoritenin “ideal kadın” tasavvuru ve kadınları kendi politik düzlemine göre şekillendirmek istemesi de bundan kaynaklanıyor işte.

Kadının önce cinselliği tahakküm altına alındı, sonra cinsiyeti. Çoğu zaman tersten kurulan denklem, ancak böyle okunduğunda net bir resim çıkarabiliyor önümüze. Kadını bu kadar “tehlikeli” hale getiren şey, kadının yetiştirdiği ve otoritenin vermediği sevgiyle büyüttüğü insanlar (cinsiyet fark etmiyor) hayata şekil verdiler. Yani her şeyin kaynağıydı kadın, hâlâ öyle ve bu kaynağı kendi tarlasına akıtmadan, kontrol noktalarını ve tahakküm çiçeklerini yetiştirmezdi otorite. İşe önce “kadınsı” taraflarından başlamak, hegemonyayı oradan kurgulamak gerekiyordu. Bu yüzden, oklarını kadının vajinasına ve cinselliğinin politik işlevine çevirdiler. Kendi egemenlik sahaları olarak görmek istedikleri bedeni, kullanışlı bir gözlem kulesine çevirdiler. Virginia Woolf’un bahsettiği “kadın düşmanı kadınlar” işte burada devreye girdi. Aşırı “ahlaklı”erkeklerin başlattığı tahakkümü, yine onların içinden çıkan, onlarla aynı havayı soluyan kadınlar üzerinden devam etmesi, oldukça kullanışlıydı. Ped almaktan çekinen, siyah poşet isteyen, cinselliğini ve cinsiyetini “edepsizlik” olarak gören ve bu yüzden yanakları kızaran kadınlar yaratma girişimi de bunun ürünü. Bazılarının din üzerinden kurguladığı bu “giyinik şiddet”, bazı dönemlerde, kadının değişim potansiyeli üzerinden de kurulmuştu. Yani kadın, her dönem otoritenin avuçlarını kaşındıran bir hakimiyet alanıydı.

tdk-regl-kirli

Bugün çıkan haberi eğer bu perspektiften okumazsak, önemini kavrayamayız. Karşımızda duran olgu, basit bir “hata” veya bir düşünce tasviri değil, kadının hakimiyet alanını kısıtlayan, onu tutsaklaştırmaya çalışan zihin yapısının dışa vurumu. Kadınları rahatsız etmek, “Benim istediğim gibi olmadığın sürece rahat etmeyeceksin” anlamına gelen bir cümle kurmaktır bu. Başka bir açıklaması yok bu tablonun.

Foucault, Cinselliğin Tarihi kitabında, “Cinselliğin tarihi, yasakların güncesidir” der. Bu yasakların dili her zaman “erkekçe” olmuştur ve kadın kelimesinin üzerini örten, işte bu dildir. İşte bu yüzden, cinsel özgürlük sloganını haykırmak için kadınlar zihinlerini ve bedenlerini öne çıkarıyorlar. Çünkü “her başarılı erkeğin arkasında, bir kadın vardır” klişesi dahi, kadını daha baştan geriye itiyor.

Yazının başında kurduğum cümleye bir daha atıf yaparsam, kadın göğün tamamıdır ve üzerinde kurulan hakimiyet, tamamen bu gerçeğin yarattığı sonuçların kontrol kalemidir. Cinselliği ve kadın erkek ilişkilerini, ticarete ve güç savaşına çeviren sistem, tüm topluluk üzerindeki iktidarını, bu şekilde inşa etti her zaman. Kadınların önemi burada işte. Tarihte, kadın ne zaman aydınlanmışsa, topluluk çağ açmıştır. Tarihin ilerici kadınlarının aydınlık yüzü, yeryüzünde özgürlüğün güneşi olarak var oldu ve hep öyle var olacak.

Başlık Fotoğrafı: Leyla Ehsan

SON YAZILAR

Vakıf üniversitelerinde neler oluyor?

Üniversiteler tüm bileşenleriyle, emeğin ve bilginin kendini her an yeniden var ettiği mekânlardır. Üniversiteler eskiden beri hep toplumun aklı ve vicdanı olarak görülmüştür. Bu günlerde...

EŞİK: Kadın ve kız çocuklarını hayattan koparamayacaksınız, ev köleleriniz yapamayacaksınız

Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) kız çocuklarının okullaşmasını teşvik adı altında, kız okullarının açılması yani karma eğitimin baltalanması hakkında açıklama yayımladı. Karma eğitime son vermenin...

Sus(ma)mak! İnan(ma)mak!

Gündem şu an bu iki kavramdan çok da bağımsız bir noktada değil. Size şimdi ufak bir düşünce egzersizi yaptırmak istiyorum. Bana katılabilirsiniz veya eleştirmek istediğiniz...

Kadın, doğa ve kesişen tahakküm: Av ihalelerinden İstanbul Sözleşmesi’ne, Kuzey Ormanları’ndan 6284’e

Hem ekofeminizm hem vegan feminizm kadınların, doğanın ve hayvanların üzerindeki ataerkil kapitalist baskının nasıl ortak sömürü hikayeleri ortaya çıkardığını yıllardır tartışıyor. Üstelik bunu, sadece bu...
Yusufcan Artural
Yusufcan Artural
Bir elinde totemlerin, diğer elinde tabuların şah damarlarını kavramak isteyen, sınırsız ve sınıfsız bir ''Homo Semioticus''. İllüzyon deryasında, var olmayan gerçeği arayan, sorgulayan, değiştiren, büken bir yürek işçisi. Zihnin isyanı, yüreğin duygu deryası. Bitmeyen bir romanın, emekleyen yazarı.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol