Eşcinsellerden nefret ediyorsanız sıkı durun: Nefretinizin sebebi, muhtemelen sizin de eşcinsel olmanız.
Eşcinsellik, biseksüellik, trans, interseks gibi cinsel yönelim davranışları mevcut. Toplumumuz kısaca bunlara ibne demeyi tercih ediyor. Toplumumuz aynı şekilde ibnelerden nefret ediyor. Peki nefretin sebebi ne? Nefretinizin sebebini bilmediğiniz sürece bu nefret akılsız bir nefrettir ve size de zarar verir. O halde birlikte bazı sorular sorarak bu akılsız nefretin kökenine inelim.
Alperen ocakları, dinciler, ülkücüler özellikle bu topraklarda her yıl düzenlenen eşcinsel onur haftasına saldıracaklarını açıkladılar. Bu nefretin altında ne yattığını kendilerine sorduğumuzda cevap vermeyecekler, öncelikle dini sebepler ortaya atacaklardır, dini sebeplerin de aslında bir gerekçe olmadığını gördüklerinde ise sosyal ya da kültürel sebepleri ortaya koyacaklardır, fakat bunların da gerekçe olmadığını ortaya koyduğumuzda geriye hiç duymak istemedikleri bir gerçeklik kalacak: Gizli eşcinsellik.
Gizli eşcinsellik; eşcinsel ya da biseksüel olduğunun farkında olmama durumuna verilen addır. Muhtemelen bunu ilk başta “nası farkında olmayacaz la” diye karşılayacaklardır, açıklayayım; toplumsal cinsiyet denen bir şey var bu, toplumun sizden biyolojik (bedensel) cinsiyetinize göre davranmanızı beklemesi sonucu ortaya çıkıyor. Penisi olan erkek, vajinası olan ise kadın. Bu tamamen fiziksel bir özellik olmakla birlikte sizin aslında ruhen ne olduğunuzu kesinlikle belirlemez. İnsan kendini ne hissediyorsa o‘dur. Zaten toplumun bizden beklediklerini başarmak ya da başaramamak durumları değil mi bizi strese, gelecek kaygısı ve depresyona sürükleyen?
Toplum ezbercidir, şekilcidir. Eğer güzel bir etiketin ve imajın var ise senin ruhen ne olduğunu umursamazlar. Kişiler eşcinsel olup olmadıklarını çoğu zaman sorgulamazlar çünkü topluma göre bu büyük bir hatadır, ayıptır. Kişi kendini sorgulamaz ya da deneyimlemez ise ne olduğunun farkına varmadan biyolojik cinsiyetini ve toplumsal cinsiyetini oynar. Bu oynama durumu çeşitli ruh hastalıklarına ya da bozukluklara neden olabilir. Kişi önce eşcinsel olma durumunun doğal ve utanılmayacak bir şey olduğunu kavrar ve bir şekilde kendini sorgular, deneyimler ise kendinin ne olduğunun farkına varabilir. Kendisi olan insan daha gerçektir, olmayan ise robot. Daha gerçek olmak mutlu eder mi bunu bilmiyoruz ama sahte olmak kesinlikle mutsuz ve huzursuz eder. Bu açıdan kişilerin kendilerini toplumsal cinsiyete bu kadar adamaları aslında kendi varlıklarını, benliklerini ve yaşamlarını toplumsal cinsiyet denen canavara feda etmeleri anlamına gelir.
Kişinin Türk ya da Müslüman oluşunu sorgulamaması ile erkek ya da kadın olmasını sorgulamaması aynı şeydir bence. Bu sorgulamama durumu ise başka var olma durumlarını anlayamamak, dolayısı ile onların varlığına karşı da saygısız olmayı doğuruyor. Kişinin kendini sorgulamamasının en büyük nedenlerinden biri din, toplum gibi kısıtlayıcı mekanizmalardır. Çocuk eşcinsel olduğunu fark etse bile açıklayamaz çünkü bunun bir cezası vardır. Toplum aile üzerinden var olduğu için çoğalmaya eğilimli bireylerin var olmasını isterler. Bunun örneklerini on binlerce evli-çocuklu eşcinsel erkek ya da kadından biliyoruz. Biyolojik olarak kadın ya da erkek olan kişi biyolojik ve toplumsal görevlerini yerine getirmekte zorlanmayacaktır fakat bu kişilerin sevişmeleri de asla ruhunun katıldığı bir sevişme değil bir angarya olabilir. Polislerin, imamların, bakanların, işçilerin, müslümanların kısacası her zümrenin içinden eşcinseller vardır. Bunların çoğu toplum/mahalle baskısından dolayı farkında olsalar bile bunu gizlerler.
Homofobinin (eşcinsellerden nefret etmek) gizli eşcinselliğin sinyali olduğuna dair elimizde güçlü kanıtlar var. Mesela ABD eşcinsellikle savaş derneği başkanı yıllarca buna karşı mücadele ettikten sonra eşcinsel olduğunu fark etmiş ve derneği kapatmıştı. Gene geçtiğimiz yıllarda bir faşist, LGBTİ yürüyüşünden önce linç çağrısında bulunmuş, bu kişinin daha sonradan özellikle erkek çocuklara karşı cinsel manada ilgisi olduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca Orlando’da eşcinsel kulübünü basarak insanları öldüren IŞİD üyesinin de aslında eşcinsel olduğu ortaya çıktı. Örnekler çoğaltılabilir. Ben torunları olduktan sonra eşcinsel olduğunu fark eden kişiler de gördüm. Çocukları olduğu halde başka bir kadına aşık olan ve ona yalvar yakar ağlayan kadın da gördüm. Kendini tanımak işte bu yüzden önemlidir. Kendini tanımazsan çoluk çocuğa hatta torun torbaya karışırsın, geriye dönüp bir bakarsın ki bu kişi sen değilmişsin. Yazıktır.
Saldırdığın aslında kendindir.
Meinnhof tanrıçam der ki köleler özgür olmak isteyenlerden nefret eder. Evet bir insan bir insana kendisine tecavüz etmediği ya da istemediği bir şey yapmadığı halde neden saldırır? Bu şundan da olabilir, o insanın saldıran insana bir şeyler hatırlatma durumu. Gizli eşcinsel olan kişi bu durumu sürekli bilinçaltına ittiği ya da yok saydığı için etrafında ona bunu hatırlatacak kişilerin dolaşması ona acı verebilir bu durumda onlara saldırarak kendini rahatlatmak isteyecektir. Tabii ki bu durum hem gereksiz, akılsız bir nefret doğması ve gereksiz bir enerji kaybından başka bir şey olmayacağı gibi gizli eşcinsel olan kişinin kendine saldırması anlamına da gelir. Kişi gizli eşcinselin varlığını kendi sosyal görevine ya da kendi varlığına tehdit olarak görüyor olabilir. Yani: Yarası olan gocunuyor.
Dinler
Hepimizin de kabul etmesi gerektiği gibi tüm ilahi dinler homofobiktir. Bunun en önemli nedenlerinden biri dinin kendisi olmakla birlikte din üzerindeki hükümdarlık durumunun heteroseksüel erkeklerde olmasıdır. Ama şöyle bir şey sormak lazım, madem tanrı eşcinselleri sevmiyor onları neden “yaratıyor”? Peki madem öyle, neden tüm hayvan türlerinde eşcinsellik var? Homofobi ise yalnızca insan denen türde var. Eşcinsellik, LGBTİQ durumu doğaldır. Normal olmayan doğaldır ya da doğal olan normaldir diye bir şey yok. Normal kelime anlamından da anlaşılacağı gibi “çoğunluğun normu” anlamına gelir. Örneğin kabilelerde çıplak gezmek normaldir dolayısı ile kimse kimseyi memesi göründü diye öldürmez. Ama burada saçı göründü diye öldürenler var.
Devlet
Devlet her zaman tek eşli ve heteroseksüel evliliği teşvik eder. Çünkü devletin var olabilmek için öldürecek askerlere, fabrikalarda ve tarlalarda, bilişim ya da hizmet sektöründe çalışacak işçilere ihtiyacı vardır. Devletin damarında kan gibi önemlidir, insan denen birim. Eşcinsel evlilik veya birliktelik devlete yarar sağlamayacağı gibi bireylerin özgürleşmesini de sağlayacaktır. Özgür birey kendisi olmayı başardığı için akılsız nefretin bir parçası olmayacak, durup dururken eşcinsellerden, Kürtlerden veya devletin düşman olmasını istediği gruplardan nefret etmeme eğilimine girecek kısacası devletin ayakta kalmak için oynadığı tüm nefret ve düşmanlık oyunlarına karşı daha dikkatli olacaktır. Kendini savaşlar ve ayrımcılık üzerinden var eden devletler için ise bu yıkım demektir.
Aile
Aile genel anlamda toplumun tüm genel özelliklerini içinde barındıran bir aktarıcıdır. Devletin varlığının devam etmesinde en önemli görevi üstlenir. Çocuğu doğar doğmaz aile tanımlar: Cinsiyet, meslek, din, ırk, tuttuğu takım… Hepsi aile tarafından belirlenir. Bu noktada aile köleleştirici ve robotlaştırıcı bir rol oynamaktadır ve aile de bunun farklında değildir. Evrimsel açıdan bakacak olursak evrimin en önemli ikinci kuralı olan çoğalmak’ı da buna eklersek aile tabii ki soyunu sürdürmek için heteroseksüel bir robot yetiştirmek isteyecektir.
Heteroseksüellik mümkün mü?
Şöyle biraz mantık yürütmek gerekir, bizler kimden geliyoruz? Anne ve babamız. Anne ve babamızın özelliklerini kendimizde taşıyoruz. Yani içimizde kadın da var ve bu kadın annemiz! Annemizin bize geçmiş özelliklerini düşünün. Bazı olaylara annemiz gibi tepki verdiğimizi hatırlayın bazı olaylara ise babamız gibi bazı olaylara ise başka biri gibi. Yani zaten kültürel manada yüzde 100 heteroseksüel olmamız imkânsız. İşte DNA’larımızda bulunan bilgiler bizim aynı zamanda cinsel açıdan ne kadar erkek ne kadar kadın olduğumuzu da belirler. Herkesin içinde bir noktaya kadar kadın ve erkek vardır. Yani yüzde 100 heteroseksüel olmak zaten mümkün değil. Tıpkı yüzde 100 Türk olmanın mümkün olmadığı gibi.
Dolayısı ile sormak isterim: Neyin kavgasını veriyorsunuz? Nefretinizin nedeni ne? Eğer birinden ya da bir şeyden neden nefret ettiğinizi bilmiyorsanız nefret eden siz değilsinizdir, siz de kendiniz değilsinizdir. Kendinizi keşfe çıkın. Eğer eşcinsellikten bu kadar utanıyor ve nefret ediyorsanız bilin ki sizde de bir şeyler var. İçinizdeki “şeye” bu kadar düşman olmayın çünkü onla barışmadığınız sürece bu tatminsizlik ve umutsuzluk durumu sürecektir.
Bu arada, kusura bakmayın da hayatları boyunca mahalle baskısı, aile baskısı ile mücadele etmiş ve var olma savaşı vermiş olan 60-70 bin eşcinseli hiçbir güç durduramaz. Bizler, “ötekiler” zaten kavga ile büyüdük. Gezi’de gördünüz, tüm barikatların en önünde LGBTİ bayrakları dalgalanıyor, polis dahi baş edemiyordu. Kurşun sıkarsınız ama o kurşunlarınız hepimize yetmez. Evinize dönün çocuklar ya da kendinize.