20. yüzyılın en önemli fotoğrafçılarından Eugène Atget’in (1857-1927) fotoğrafçı olmaya karar vermesindeki en önemli neden aslında bir ressam olarak yeterince başarılı olamamasıydı. 1898 yılından itibaren kendini Paris’in eski caddelerini görüntülemeye adayan Atget, günümüzde de Paris’le özdeşleşmiş en etkili fotoğrafçılardan biri olarak biliniyor.
Mashable’da yer alan habere göre kendisini bir tür belgesel kaydedicisi olarak gören Atget, yine kendisini aslında bir tür “yaratıcı-yapımcı” olarak nitelendiriyor. Atget’in fotoğraflarının birçoğunun sabahın ilk ışıklarında sessiz bölgelerde çekilmesi de aslında sanatsal bir tercih olmaktan çok işlevsel bir tercih: Atget o dönem için de zamanına göre modası geçmiş bir kamera ve fotoğraf tekniği kullanıyordu ve dolayısıyla bunlar uzun süren poz ve çekim aşamaları anlamına geliyordu. Bunun bir sonucu olarak da çalışma zamanı olarak sokakların ve caddelerin neredeyse tamamen boş olduğu anları seçiyordu.
Paris’in modernite tarafından giderek ortadan kaldırılan mağazalarını, caddelerini ve mimari detaylarını kayıt altına alan bu fotoğraflar, söz konusu değişimi 1853’te İmparator III. Napoleon’un talimatlarıyla başlatan Georges-Eugène Haussmann’ın yaptığı yeniliklerden öncesine ait. Söz konusu değişim programı 1927 yılına kadar devam etti.
Birinci Dünya Savaşı boyunca Atget oldukça sınırlı sayıda fotoğraf çalışmasına imza attı. Çekimlerden elde ettiği negatiflerini evindeki bodrum katında saklayan Atget, 1920’de bunları Fransız devletine sattı ve böylece bu projesinin de artık tamamlanmış olduğunu düşündü.
Gözlerden uzak bir hayat süren Atget çalışmaları hakkında da kamuoyuna herhangi bir açıklama yapmadı. Fakat hayatının sonlarına doğru, fotoğrafları Sürrealizm akımının dikkatini çekti.