Ana SayfaKültür & SanatEdebiyatFranz Kafka’nın "Dava"sı

Franz Kafka’nın “Dava”sı

-

“Umut olmasına var. Sınırsız denecek kadar çok umut var. Ama bizim için değil.”

Kafka Kimdir?

Franz Kafka, 3 Temmuz 1883’te orta sınıf Yahudi bir ailenin ilk çocuğu olarak Prag’da dünyaya gelir. 20. yüzyılın ve modern Alman edebiyatının önemli yazarlarındandır. Yaşamı boyunca pek tanınmayan Kafka, arkadaşına verdiği vasiyetinde tüm yazdıklarının imha edilmesini istemiştir. Ancak arkadaşı bu vasiyeti yerine getirmemiş ve Kafka öldükten sonra elindeki eserleri yayımlamaya başlamıştır. Bu sayede Kafka, ölümünden sonra da olsa dünyaca ünlü bir yazar olmuştur.

Kafka’nın 1920’lerin başında tanıştığı Milena Jesenska’nın hayatındaki yeri ve öneminden bahsetmemek imkansız. Mektuplarla başlayıp, yine mektuplarla sona eren bir aşk aslında aralarındaki. Milena, Prag’lı evli bir kadın. Gazetecilik, yazarlık ve aynı zamanda çevirmenlik yapıyor. “Milena’ya Mektuplar adlı kitabından hem Milena’yı hem de aralarındaki aşkı daha iyi anlamak mümkün. Bu eser Kafka’nın, Milena’ya yazdığı mektuplardan oluşuyor. Milena’nın ise Kafka’ya yazdığı mektuplara ulaşılamamıştır.

Franz Kafka, 3 Haziran 1924 yılında henüz 41 yaşındayken hayata gözlerini yumar. Dünya edebiyatı için birbirinden güzel eserler bırakmıştır. Eserlerindeki karakterlerde çoğu zaman karamsarlığın yarattığı bir çaresizlik duygusu göze çarpar.

Dava Üzerine

Şuçu belli olmayan bir sanık!

Romanın baş karakteri Josef K. bir sabah ansızın tutuklanır. Toplumda önemli bir makama ve saygıya sahip olan Josef K., hiçbir şuçu olmamasına rağmen neden tutuklandığını bir türlü anlayamaz. Bunu kendisini tutuklamaya gelenlere sorduğunda aldığı yanıt bir o kadar şaşırtıcı olur; “Nedenini söylemek bize düşmez.” / “Tutuklusunuz”. Ve normal bir tutukluluk süreci de yaşamaz. Sonrasında kendini bitmek bilmeyen bir davanın içinde bulur ve bu durumu sorgulamaya başlar.

Yozlaşan “adalet sistemi”

Kafka, bu eserinde “adalet” sistemini sorgulamaktadır. Ahlaksızlığın hemen her yerde nasıl hızla yayıldığını ve toplumun giderek nasıl yozlaştığını okuyucunun gözleri önüne serer.

Kitaptan bir bölüm

“Bir sürü boş şey arasında adalet kaybolup gidiyor! Ortada hiçbir şey yokken mahkeme bir şuç yaratıyor.”

Kitapta davanın üç şekilde sonuçlanabileceği söylenir. Gerçek aklanma ki bu biraz zor, genelde hiçbir Dava gerçek aklanma ile sonuçlanmamaktadır. Sözde aklanma ve sürüncemede bırakma da diğer seçeneklerdendir . Sözde aklanma; bazen her şeyin unutulduğu, evrakların kaybolduğu ve aklanmanın tamamlanmış gibi görüldüğü bir süreçtir. Ancak bir gün ansızın dosya yeniden açılır ve tutuklama emri çıkarılıp, Dava tekrardan en başa dönebilir.

Sürüncemede bırakmak ise; davayı sonsuza kadar ilk aşamasında tutmaktır. Yalnız bunun için tanıdık bir yargıcın olması lazım ve düzenli aralıklarla bu yargıcı ziyaret etmek gerekmektedir. Dava tamamen kapatılmaz ama sanık mahkum edilmeyeceğini de bilir. Baş karakterimiz Josef K., tüm bunları duyduktan sonra bu davadan kurtulamayacağı hissine kapılır. Mahkeme salonu yerine bir apartman dairesindeki karanlık bir oda’ da yargıcın önüne çıkar. Josef K. Bu davadan kurtulmak için her yolu denemeye hazırdır. Bunun için mahkemeye yakın isimlerden yardım ister ki bu kimi zaman bir ressam kimi zaman ise mübaşir ve onun karısı olur. Avukat dava sürecinde çok aktif bir rol üstlenemez.

Yazar tüm bu incelemeleriyle “adalet” kavramının önemini vurgular ve aslında bozulan adalet sistemine dikkat çeker. Yalnız, toplumda dışlanma ve kendi kabuğuna çekilme duygularına yer verir.  Kişinin hangi sebepten şuçlu görüldüğünü bilmediği bir Dava da kendini nasıl ve hangi mahkemede savunabileceğini bile bilmeden, yaşadığı tutukluluk sürecini muhteşem bir anlatım diliyle okuyucuya sunar.

Genelde romanda alaycı bir dil kullanır. Bunun sebebi okuyucuya durumun ne kadar içler acısı bir hal aldığını göstermek içindir. Kitabı okurken baş karakter Josef K.’nın içinde bulunduğu karamsarlık, çaresizlik ve iç huzursuzluk sizi de etkisi altına alacak. Ve bir anda bu dava’nın içinde kendinizi bulacaksınız. Şunu belirtmek gerekir ki

Franz Kafka, Dava adlı eserinde gerçek hayatta yaşanmış bir davayı konu edinmemiştir. Bu eser kurgu üzerine kaleme alınmıştır. Eserdeki karakterler de kurmacadır. Fakat Kafka, Dünya edebiyatı için çok önemli bir eser ortaya çıkarmıştır.

SON YAZILAR

Dimitris Sotakis: “Kurgu söylemek istediklerimi söylemek için bir anahtar”

Dimitris Sotakis’ten ilk olarak Büyük Hizmetkar romanını okudum. Yarattığı heyecanla hemen diğer kitaplarına yöneldim. Bu arada arkadaşlarım da kitaplarını okumaya başladı. Yazı dili, anlatımı, romanlarına...

Edebiyat tekeli ve kırık kalemler

Ülkemizde okuma alışkanlığının çok fazla olmadığını biliyoruz. Bunun için çevremize bakmamız bile yeterli ama gelin sayılara da bir göz atalım. TÜİK’in 2023 yılında yaptığı araştırmaya göre...

Dünyanın Öteki Yüzü: Genç yazardan alışılmışın dışında hayaller kur(dur)an öyküler

EdebiyatHaber’de gerçekleştirdiği Yazarın Odası söyleşileriyle tanıdığımız Meltem Dağcı’nın ilk öykü kitabı Dünyanın Öteki Yüzü, İthaki Yayınları’ndan çıktı. Yetmiş yaşına geldiğinde ölüm şeklini seçme özgürlüğüne kavuşan kadınlar,...

Yeryüzüne Dayanabilmek…

Düşünüyorum da acaba neden yazıyoruz?  Hele ki günümüzde hiç kimsenin doğru dürüst okumadığını bilirken... O halde sadece kendimizi tatmin etmek için mi yazıyoruz? Yoksa bu, karşı...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol