“Bir kadın olarak, ülkem yok. Bir kadın olarak, bir ülkem olsun istemiyorum. Bir kadın olarak, bütün dünya benim ülkem”
Virginia Woolf
Canım acıyarak yazdım bu yazıyı. Meme ütülemeyi öğrendiğim andan itibaren vücudumun her yanı sızlamaya başladı. Bir kez daha anladım kadınların coğrafyasızlığını ya da tüm dünyanın bizim ülkemiz olduğunu. Acılar o kadar benziyor ki birbirine, heyhat her yerde mi zor kadın olmak? Ya da ne zaman bu erkek dünya bedenimizden elini çekecek?
Kadına yönelik şiddet dünyanın her yerinde mevcut. Şiddetin biçimi isim değiştirse de maruz kalanı hep kadınlar oluyor. Dahası kadınların maruz kaldığı şiddete, yine kadını baskılayıp ona şiddet uygulayarak engel olunmaya çalışılıyor. Kadınları kıskaç altına alan bu şiddet sarmalı, asırlık geçmişiyle varlığını sürdürürken kadınların maruz bırakıldıklarına eril tahakküm, gelenek ismi vererek bazı uygulamaları meşrulaştırıyor. Bunun yanı sıra kadın suçluymuşçasına bedeninin erkeğin şiddetine maruz kalmaması bahanesiyle yine kadın cezalandırılıyor. Bu tarz yaklaşımlara da gelenek adı verilirken şiddetin cezası kadına kesiliyor, kadın olmanın kendisi bir suç olarak görülüyor.
Koruma adı altında normalleştirilen uygulamalardan biri olan meme ütüleme, genç kadınların memelerinin gelişmeye başlamasıyla yapılıyor. Sıcak bir cisimle yapılıp memenin düzleşmesi ya da iyice yok olması sağlanıyor. Başta annelerin sütünü arttırmak amacıyla uygulanmaya başlayan meme ütüleme daha sonra tüm kadınlara çektirilen bir acı oldu. Buna göre cinsel tacizi, evlenmeden hamile kalmayı, tecavüzü, erken yaşta evliliği engellemeyi, erkekler tarafından çekici bulunmanın önlenmesi gerekçe gösterilerek genç kadınlar büyüme çağına girdiklerinde memeleri, sıcak bir cisimle düzleştiriliyor. Kamerun’da uzun yıllardır yapılması ise hem genç kadınlar hem de bunu yapanlar tarafından normal ve gerekli bulunmasına sebep oluyor.
2014 yılın yapılan bir araştırma kapsamında yapılan ankete göre meme ütülemenin, yüzde 58’i anne, yüzde 10’u dadı, yüzde 9’u abla, yüzde 7’si büyükanne tarafından yapıldı. Ayrıca anket, meme ütüleme sonrası genç kadınların yüzde 70’inin göğüslerinin sargılı ya da meme bantlarıyla bağlı olduğunu ortaya çıkardı. Bir başka ortaya çıkan sonuç ise meme ütüleme sonrası pek çok sağlık problemi olduğu. Şiddetli ağrılar, yüksek ateş, kistlerin oluşması, göğüs etrafında sivilceler, enfeksiyon gibi sorunlarla birlikte meme kanserine de sebep olabildiği görüldü. Ayrıca psikolojik travmalar da yaşandı.
Gelenek denilerek meşrulaştırılan bir işkence
Meme ütüleme, ağır bir insan hakları ihlalidir. O yüzden gerek Kamerun’daki gerek dünyanın farklı bölgelerindeki insan hakları aktivistleri, kuruluşlar önlenmesi için çaba harcadı, harcamaya devam ediyor. Ayrıca bazı politikaların üretilmesi de söz konusu. Buna göre 1986’da Kamerun, işkenceyi ve diğer zalimane davranışları önleyici bir sözleşmeye dâhil oldu, 1994 yılında ülke Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini onayladı. 2003 yılında Afrika insan hakları ve kadın hakları ile ilgili bir protokolü imzaladı. Yaşam ve fiziksel haklarla ilgili olan bu protokole göre zararlı geleneksel uygulamalara karşı dürüst ve ceza içerikli bir önlem alma kararı aldı.
Tüm bu politikalara rağmen meme ütüleme hâlâ devam ediyor. Genç kadınların bu şekilde korunacağına inanılıyor. Erkek şiddetinin faturası kadınlara kesilirken pek çok sağlık sorunu da varlığını koruyor. Gelenek adı verilerek meşrulaştırılan bu işkence, uzaktan uzağa, pek gerçekçi olmayan ve sadece sözleşmelerle, raporlarla sınırlı kalan adımlarla önlenmeye çalışıyor.
Kaynak:
* Julia Ada Tchoukou, Introducing the Practice of Breast Ironing as a Human Rights Issue in Cameroon, 2014.
* G. Lisa Eriksson, Breast Ironing in Cameroon A harmful practice restricting sexuality or a means to protect the girl child from harm, 2014.